Tersane mi arıyoruz, yoksa rıhtım mı? 

DenizHaber yorumcularından Murat Birecik; Tuzla'nın hızlı bir şekilde kabuk gemi otoparkı haline gelmekte olduğu uyarısını yapıyor. Siz de yorumunuzu ekleyin. 

Murat Birecik'in yorumu şöyle:

"Kuyumcusundan, otelcisine...kendi asıl ve asal işinin getirisini beğenmeyen herkesin ''gemi inşa'' sektörüne girdiği çok komik ve bir o kadar da ilginç bir süreç yaşıyoruz.arkadaşım musa alioğlu'nun uçak işletmeciliği hakkında yaptığı yorumu aynen yazıyorum;

''Böyle düşünüp bu sektöre girmek isteyenler olabiliyor. Özellikle işin maddi boyutunun farkında olmayan sektör çalışanları tanıdıklarını bu işe kanalize etmeye bayılıyorlar. Onlar şirket kurarsa kendilerine de daha üst düzey bir görev verirler diye düşünüyorlar. Böyle kurulma hayalinde olan bir kaç ofisteki, bir kaç masanın ve bir kaç hayalci adamın önünü kesmesi açısında Sivil havacılık Genel Müdürlüğü'ne ne kadar teşekkür etsek azdır''

şu sıralar, bir tersanecilik füryası, sürüp gidiyor...özel, kamu ve askeri sektörün müstafi/emekli bütün eski üst düzeylerini dikkatle inceliyorum...yahu, bunlar zaten yaşamlarında bir tane bile gemi inşa ve teslim etmemişlerdi ki!

Gemi inşa sektörü, en başta insana ''istihdam yoğun'' gibi gözükür. evet bu, kabuk (hull) sürecinde doğrudur...ve fakat...kızakta, tank testleri'nin klas onayından başlayıp, konu gemi'nin denize elverişlilik belgesi almasına kadar geçen süre; adamı kanser, şeker hastası, kalp hastası yapar!!!

Bir şekilde, herhangi bir üretici tarafından herhangi bir son kullanıcıya (armatör) fatura edilmiş olan bir geminin teknik sorumluluğu ise, (imdenitisi dahil) yeni inşa numarasını veren tersanenindir!!!

Allah, dost, düşman herkesin sağlığını korusun...

Ezcümle; tuzla, hızlı bir şekilde, yüzer kabuk oto-parkı haline geliyor...soru; tersane mi arıyoruz, rıhtım mı?
"

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim