KKTC''Yİ BOĞUP, TÜRKİYE''Yİ KUŞATIYORLAR DUYMUYOR, GÖRMÜYOR MUSUNUZ?

Uluslararası Londra-Zürih Antlaşmalarının, "Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan''ın birlikte üye olmadığı bir birliğe katılamaz" hükmüne rağmen, Rum kesiminin AB''ye alınmasına izin verdiniz. Yargılama yetkisini sadece Türkiye sınırları içinde geçerli saydığımız halde, Louzidou davasında, AİHM''in siyasi kararına uyup, tazminat ödediniz.

Ödeme emsal olmayacak dediniz ama Rumlar AİHM''e akın etti ve Türkiye''nin, 25 milyar doları bulan bir tazminat tehdidi ile karşı karşıya kalmasına yol açtınız.

Denktaş''ı Rumların ağzıyla, çözüm istememekle suçlayıp, devre dışı bıraktınız, bir adım önde olma uğruna, aleyhimizdeki Annan Planı''nı kabul ettiniz.

Böylece KKTC''nin bağımsızlık ve egemenlik istemediği sonucunun doğmasına ve Rumların enosis iştahını iyice kabarttınız.

Rumlar planı reddettiği halde, "KKTC için tanınma değil, ambargonun kaldırılmasını" istediniz.

Referandumdan sonra AB ve ABD sözlerinde durmadığı gibi Türkiye''den yeni yeni tavizler istedi.

Siz de her defasında ambargonun kaldırılacağı hayali ile bunları karşıladınız.

Böylece onlar milim kıpırdamadan, hep ilerleyip, yeni mevziler kazandı.

BUNLARIN ANLAMI NE? Ve bakın çok kısa sürede Kıbrıslı soydaşlarımızı azınlık yapacak, Türkiye''nin haklarını kadük hale düşürecek ne adımlar atıldı, beraberinde de Türkiye nasıl kuşatıldı? KKTC''ye doğrudan ticaret tüzüğü rafa kaldırıldı.

Yerine Magosa Limanı''nın AB yönetiminde ticarete açılması gündemde.

Bu ise ticaretin görünürde AB, gerçekte Rumların denetimine bırakılmasından başka bir şey değil.

Rumlar, "Kıbrıs Cumhuriyeti" kimliği alan Türklere mülkiyet davası açıp, tutuklama kararları çıkartıyor.

Bu kimliklerin alınmasının çözüm ve birleşme arzusunu gösterdiğini söyleyenlerden Dışişleri Bakanı Gül bugün, "Her şey para değil." diyerek, KKTC''lilere kızıyor, Talat da sınırı kapatma resti çekiyor.

Rumların KKTC''deki eski mallarının satılması yasaklanıyor. Rum kesiminde 6 ay kalan Türklere, seçme ile cumhurbaşkanlığı hariç diğer seçimlerde adaylık hakkı verilmesi planlanıyor.

Bu arada AB, Sivil Havacılık Anlaşması adı altında, hava sahası ve alanlarımızı Rumlara otomatik ve tek yanlı açmamızı şart koşuyor.

Tavla />Yunanistan ve Rum kesimi, Akdeniz''in güvenliği için düşünülen Gemi Trafik İzleme İstasyonlarının Rum Kesimi, İspanya, Malta veya Yunanistan''da kurulmasını istiyor.

AB ise Akdeniz''e binlerce kilometre uzaktaki İspanya''ya sıcak bakıyor da, Türkiye''de kurulmasına karşı çıkıyor.

Bu olursa, Akdeniz ve Ege''nin güvenliğini sağlamada hiçbir inisiyatifimizin kalmayacağı, kontrolün AB adına, gerçekte tümüyle Yunanistan ve Rum kesimine geçeceği çok açık.

Yine AB, anlaşmalardan doğan veto hakkımızı kullanmayarak, Rumların Nato, Avrupa Ordusu ve OECD''ye katılmasına onay vermemiz için baskı yapıyor.

Bu da sadece Akdeniz''den değil, dört yandan kuşatılmamız anlamına geliyor.

Peki Rumları ve AB''yi böylesine cesaretlendiren kim ve ne oldu? Elbette Gül''ün bir yandan kamuoyuna, "Kulağınız duymuyor mu? Kıbrıs Türklerinin bu saatten sonra yapacakları bir şey yok" derken, ardından Türkiye-AB Ortaklık Konseyi''nin Ortak Tutum belgesine imza atmasıdır.

Belgeye göre, Rum kesimini tanıyacağız, limanları ve hava sahasını açacağız.

Yunan Başbakanı Karamanlis de boşuna, "Bu belge pek çok ilkleri barındırıyor" demiyor.

Başbakan Erdoğan''ın, AB''nin de isteğiyle Papadopulos''a "kahve içip, sorunu çözme" mesajı göndermesine ne demeli? Ya da Rum lider, AB''ye girdikten sonra muhatabının KKTC değil, Türkiye olduğunu daha bir yüksek sesle söylediği halde, Moskova''da ayaküstü zirve yapıp, barış görüşmelerine yeniden başlama fırsatı gördüğünü söylemesine? Avrupa Konseyi''nin Varşova Zirvesi''nde, Papadopulos ve Karamanlis, Kıbrıs''ın işgal altında olduğunu iddia edip, AİHM kararlarına uyulmasını, Rumların mallarına dönmesini isterken, Erdoğan''ın sessiz kalması da unutulamaz.

BM''nin çağrılarına hep olumsuz cevap veren Papadopulos''un, birden askerimizin adadan tamamen ayrılmasından, garantörlüğümüzün kaldırılmasına; KKTC''ye siyasal eşitlik değil, sayısal denge temelinde haklar verilmesi, yani azınlık sayılmasından Rumların mallarına hemen dönmesine kadar, enosisi sağlayacak koca bir liste göndermesi, bunlardan sonra olmadı mı? İNFAZI TÜRKİYE''YE YAPTIRACAKLAR İp KKTC''nin boynuna geçirildi, infazı da, o malum protokolü imzalatarak, Türkiye''ye yaptırmak istiyorlar.

Gümrük Birliği anlaşması ile dış ticaret rejimimiz tümüyle AB''ye tabi kılındığından, bu protokol imzalandığında, AB ve üyesi Rum kesiminin izni olmadan KKTC ile en küçük bir ticari ilişki kuramayacak hale geleceğiz.

Yani biz de, yavru vatan KKTC''ye o insanlık dışı ambargoyu uygulayacağız.

Bu, bugüne kadar sadece Türkiye''nin desteği ile direnip, ayakta kalan soydaşlarımızın Rumlara kesin tesliminin şimdiden ilanıdır.

Siz, Lozan''dan sonra ilk defa bir vatan toprağını kaybetmek ve Akdeniz''den çıkarılmak üzere olduğumuzu, Türkiye''nin ve Kıbrıs Türklüğünün kuşatıldığını gerçekten görmüyor musunuz? Ve hala o imzayı atmakta ısrarlı mısınız?

Kaynak:Yeniçağ

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim