Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Brezilya'da Kamerunlu kaçak yolcuyu denize atarak cinayete teşebbüs, işkence ve ırkçılık suçlarından yargılanan Şeref Kuru gemisinin mürettebatının serbest kalmalarına ilişkin, "Olayın ardından Büyükelçilik, Bakanlığımız, Dışişleri herkes seferber oldu. Bir iftira yüzünden vatandaşlarımız orada sıkıntı yaşadılar. Bunlar geride kaldı" dedi.

Brezilya açıklarında kaçak bir yolcuyu denize attıkları iddiasıyla 5 ay önce sorgulanan ve gözaltında tutulan Türk denizciler İhsan Sönmezocak, Orhan Satılmış, Ramazan Özdamar, Zafer Yıldırım ve Gürcistan uyruklu Mamuka Kırkıtadze, çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı.

Türk denizcilerinin yurda dönmesinin ardından firma sahibini telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini ileten Bakan Yıldırım, olayın başından beri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çok büyük hassasiyet gösterdiğini, kendilerine talimat vermiş olduğunu kaydetti.

Bakan Yıldırım, "Olayın ardından Büyükelçilik, Bakanlığımız, Dışişleri herkes seferber oldu. Bir iftira yüzünden vatandaşlarımız orada sıkıntı yaşadılar. Bunlar geride kaldı. Buraya gelen Brezilya bakanlarıyla konuştuk. Büyükelçilerini davet ettik. Onların da Türkiye'de benzer bir sorunları var. Bu olayın yanlışlığını anlattık. 'Bu bir iftiradır, büyük bir iftirayla karşı karşıya arkadaşlar, buna müdahale edin' dedik. Onlar da bunu dikkate aldılar. Nihayet gerçek ortaya çıktı. Allah beterinden korusun. Geçmiş olsun" dedi.

"Şeref Kuru" adlı yük gemisinin ait olduğu firmanın sahibi Sabri Kuru, yaşanılan olay hakkında şu bilgileri verdi: "Malta bayraklı, 125 metre uzunluğunda 8 bin 195 grostonluk gemimiz Fransa'dan aldığı buğdayı Kamerun'un Duala limanına boşalttı. Bir hafta sonra boş olarak şeker yüklemek üzere 16 Haziran'da hareket ederek, 27 Haziran günü Brezilya'nın Parana eyaletine bağlı liman şehri Paranagua'ya vardı. Buradan yüklediği şekeri de tekrar Kamerun'a getirecekti. Bir gece kaldıktan sonra yetkililer kaptanı arayarak, 'Sizin geminizden bir personel denize düşmüş' diye bildirdiler. Kaptan da araştırma neticesinde personelin tam olduğunu ve böyle bir durumun olmadığını belirtti. Tabii oradaki kaçağın bu gemiyle gelip gelmediğini bilmiyoruz. İltica için gizlice kalmış olabilir. Kendini denize atmış olabilir. Yakalanınca bizim arkadaşları suçlayıcı ifadeleri olmuş. Dolayısıyla oradaki federal polis arkadaşların ifadelerini almak için bu süreci başlattı. Gemide kaptanla birlikte toplam 19 personel vardı. Mahkemede ilk etapta 13 kişi serbest bırakıldı. Bizim avukatın girişimleri neticesinde 15 gün sonra kaptan da serbest bırakıldı. Sonuç olarak orada 5 personelimiz kalmıştı. Kaçak, orada 'beni dövdüler, denize attılar' gibi şeyler uydurdu. Kaçak profesyonel bir kaçak, daha önce bildiğimiz kadarıyla 4 kez farklı ülkelere kaçmış. Sabıkalı bir kaçak. Anladığımız kadarıyla bu ülkede 4 yıldızlı otelde daha fazla kalmak ve mağduru oynayarak iltica edebilmek için bu oyunu sergilediğini düşünüyoruz." -"Gemi orada kaldığı süreçte 350 ila 400 bin dolar bir maliyet ödedik"

Altıncı aydan beri ciddi bir sıkıntı yaşadıklarını anlatan Kuru, şöyle devam etti: "En son 5 arkadaşımız da perşembe akşamı saat 21.00 sularında yurda döndü. Halk jürisi dedikleri bir mahkemede aklandılar. Bu halk mahkemesi Paranagua'da ilk kez kuruldu. Oradaki avukatı ve buradan giden avukatımız Andaç Bilgeni, personel müdürümüzü ve yeni 19 personeli mahkeme öncesinde oraya yönlendirdik. Şehrin basını olayı yakından takip etti. Biz de buradan internetten takip ettik. Çok şükür arkadaşlar aklandı. Adalet yerini buldu. Hem arkadaşlarımız için hem de şirket olarak çok büyük sıkıntılara maruz kaldık. Gemi orada kaldığı süreçte 350 ila 400 bin dolar bir maliyet ödedik. Gemi orada 1 aydır şeker yükünün hazır olması için bekliyordu. Bekleme esnasında arkadaşların ifadelerinin alınması akabinde gemi iç liman denilen ücretli limana alındı. Geminin her gün beklemesi bir ücrete tabi oldu. Bu maliyet için avukatımız ve personel müdürünün kalması talimatı verdim. Bu konuyu araştırıyorlar. Neticede muhatabımız bir devlet, ne olur bilmiyoruz. Süreç devam ediyor. Savcının 5 gün içinde karara itiraz etme hakkı var, bekliyoruz."

Türkiye hükümeti ve Brezilya'daki Türk yetkililerin katkısına da değinen Kuru, "Bu sorun başımıza geldikten sonra tüm üst düzey yetkilileri Ankara'yı, Dışişleri'ni, Ulaştırma Bakanlığı'nı haberdar ettik. Brezilya'daki konsolosluk yetkilileri devamlı mahkemeyi takip ettiler. Oradaki Brezilya Türkiye İşadamları Derneği (ASEBT) yetkililerinin de bize çok yardımları oldu. Tercüman gönderdiler onlara ve konsolosluk yetkililerine de çok teşekkür ederiz" diye konuştu. Sabri Kuru olayın Türk basınına gemi mürettebatı kaçağı denize atmış gibi yansıdığını dile getirerek, "Bunun düzeltilmesini talep ediyorum. Çünkü arkadaşlar ve aileleri çok mağdur oldu. Arkadaşlar serbest ve aklandılar" dedi.

 "Gerek oradaki gerekse buradaki basın yargısız infaz yaptı"

"Şeref Kuru" yük gemisinin yurda dönen son 5 mürettebatından birisi olan Orhan Satılmış, yaşanılanlar hakkında, 'Yaşanılan süreç maddi ve manevi olarak bizi yıprattı. Suçsuz yere kaldığımız ispatlandı, ama yıpranmış olduk tabii. Gerek oradaki basın gerekse buradaki basın yargısız infaz yapıp, bir haber yaptılar, 'Türkler'i rezil ettiniz' gibi. Bu bizi çok üzdü. İnsanların bakışını tahmin edersiniz. Böyle bir şey yapmışız gibi suçlandık, üzüldük. 4 ay boyunca otelde kaldık ve rahat bir ortam değildi. Tutuklu gibi dışarı çıkamıyorsunuz. İnsanların gözlerine bakamıyorsunuz. İnsanların suçlayıcı bakışları bizi çok üzdü. Ailelerimize bilgi vermedik hemen, döneceğimizi düşündük. İnternet üzerinden yazışarak irtibata geçebildik. Şimdi bunun sevincini yaşamak istiyoruz" şeklinde konuştu.

Ramazan Özdamar ise duygularını şu şekilde ifade etti: "Öncelikle armatörlerimize çok teşekkür ederim, bize sahip çıktıkları için. Devletimize bakanlarımıza ve Başbakanımıza da çok teşekkür ederim. Bizi gemide silahlarla bastılar, sanki suçluymuşuz gibi bizi bir odaya kapattılar. Üstümüze geldiler, federal polis ve başlarında ki şerif. Halka ve gazetecilere yalan yanlış haberler yaptılar. Psikolojik olarak çöktük. Otel süreci yaşadık. Yıprandık, ailelerimize ilk etapta açıklayamadık. Açıkladıktan sonra da ailelerimiz perişan oldu. Oranın halkından tepki aldık. Sonrasında sevenlerimiz oldu, iyi arkadaşlıklar edindik. Sonuçta atlattık. Mahkeme süreci olarak ilk mahkeme savcı ve hakim karşısında oldu. İfadelerimizi dinlediler ve karar veremediler. Halk jürisine başvuruldu, onun da toparlanması 1 ila 1,5 ay sürdü. Paranagua halkından seçilen 7 kişi karar verdi. 6'ya karşı bir lehimizde karar verdiler. Mahkemede biz 40 yıllık bir firmanın bir heyecanperest yüzünden yıprandığını, maddi ve manevi zarara uğradığını belirttik. Ailelerimize kavuşacağımız için mutluyuz."

Bakanlık açıklaması

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada da şu bilgilere yer verildi: "Malta bayrağı taşıyan 'Şeref Kuru' adlı kuru yük gemisinde görev yapan ve pasaportlarına el konularak bir otelde gözaltında tutulan denizciler yapılan araştırma ve görülen davada masum oldukları anlaşılınca serbest bırakıldılar. İfadesinde gemide işkence görerek ilkel bir sal üzerinde denize bırakıldığını söyleyen Kamerunlu vatandaşın, daha önce aynı yöntemle 7 farklı ülkeye girmeye çalışan ve her seferinde yakalanıp ülkesine iade edilen bir kaçak olduğu tespit edildi. Brezilya'nın Parana eyaletine bağlı liman şehri Paranagua'da 26 Haziran 2012 tarihinde 28 yaşındaki Kamerunlu Ondobo VVilfred adlı kaçak yolcuyu denize atarak cinayete teşebbüs, işkence ve ırkçılık suçlarından göz altına alınan 19 mürettebattan 14'ü görülen ilk duruşma sonunda serbest bırakılmıştı. Mahkeme, gözaltında tutulan 5 kişinin durumuna ise halk jürisi tarafından karar verilmesini talep etmişti. Parana Eyalet Mahkemesinde görülen ve 8 ay sürmesi beklenen dava yaklaşık 5 ayda neticelendi. Avukatların yanı sıra konsolosluk görevlileri ve Brezilya Türkiye İşadamları Derneği (ASEBT) yetkililerinin de hazır bulunduğu duruşmada İhsan Sönmezocak, Orhan Satılmış, Ramazan Özdamar, Zafer Yıldırım ve Gürcistan uyruklu Mamuka Kırkıtadze isimli vatandaşlar serbest bırakıldı."

Editör: TE Bilişim