Savarona’dan neden okul gemisi olmaz?

Atatürk’ün gemisi Savarona’nın Rus ve Arap işadamlarına satışı gündeme gelince, ortalık ayağa kalktı. Geminin okul gemisi olmasını da öneren var, TOBB tarafından satın alınıp protokol ve müze gemisi olmasını da...

Atatürk’ün yatı Savarona satılsın mı satılmasın mı diye tartışıyoruz. Hikayeyi özetleyelim: Savarona’yı işleten Kahraman Sadıkoğlu, işletme hakkını satışa çıkardı, Arap ve Rus işadamları talip oldu. Turizmciler yatın yabancılara değil TOBB’a satılmasını önerdi. Kamuoyunda “Herkes bir lira versin. Gemiyi biz alalım, Deniz Kuvvetleri’ne okul gemisi yapalım” fikri oluştu.

Savarona’nın okul gemisi olması başta romantik gelse de iyi bir fikir değil. Deniz Kuvvetleri’nin Savarona’yı tekrar okul gemisi olarak alması için önce sağlam bir özeleştiri yapması gerekiyor. İngilizler Amiral Nelson’un 1759 yılında inşa edilmiş HMS Victory gemisine 250 yıldır bakarken, bizim Deniz Kuvvetleri 1931 yapımı Savarona’yı başta ödeneksizlik olmak üzere birçok nedenden 58 yıl sonra hurdaya ayırmak zorunda kaldıysa oturup düşünmek gerek.

Gelişmiş ülkelerde, tarihi önemi olan gemiler donanmanın okul gemisi olarak kullanılıyor. Tüm ihtişamları ile dünya denizlerinde dolaşıp sancak gösteriyor. Ama bunların hepsi de en az üç direkli klasik gemiler. Hem makine gücü ile çalışıyor hem de yelken gücü ile hareket ediyor.

Savarona’nın okul gemisi olduğu dönemde bir Bahriye öğrencisi arkadaşımın görüşlerini aktarmak istiyorum (Halen subay olduğu için adını vermiyorum).

Okul için klasik gemi yakışır

“Savarona’nın içinde yatakhaneler vardı ve biz 300 öğrenci bu yatakhanelerde kalıp eğitime çıkıyorduk. Daha sonra yanarken gördüğümüzde içimiz cız etti. Sonra büyük masraf edildi ve yatakhaneler lüks suitlere çevrildi. Bu suitlerin sökülüp yatakhaneye çevrilmesi ve tekrar okul gemisi olması, yazıktır günahtır. Artık bizim deniz subayı adayı kardeşlerimizin de, yabancı ülke okul gemileri yanında eziklik hissetmemesi için direkli, yelkenli, klasik gemilere ihtiyacı var. Okul gemisi olarak Savarona değil, Japonya açıklarında batan Ertuğrul Fırkateyni’nin bir benzerinin yapılması yakışır.”

TOBB, Savarona’yı alırsa ne yapacak? İşletip kârlı hale mi getirecek? Esasında kârlı bir işletmeden çok, kültürel mirasa sahip çıkmak söz konusu. Deniz kültürü olan ülkelerde bu tür gemiler, devlet ve özel şirketler tarafından ayakta tutuluyor. Müze, protokol ve gezi gemisi olarak kullanılıyor. Bir mütevelli heyet geminin bakım, onarım, işletme, sevk ve idaresini yapacak yöneticiyi atıyor. O da kendi kadrosunu kurup gemiyi işletiyor. Bu heyete siyasetçiler karışmıyor, heyet KİT ve çiftlik mantığı ile çalışmıyor, profesyonel yöneticiler rahat çalışıyor.

Bugün Savarona’nın bakım ve personel maliyeti tahmini yıllık 900 bin dolardır. Oysa eski yıllardaki gazetelerinden hatırlıyoruz ki, gemi Cannes Film Festivali’ne bir haftalığına gittiğinde bu masrafı fazlasıyla karşılıyordu.

Bakım maliyeti makul

Hem donanmadan hem sivil denizcilik camiasından kaptan arkadaşlarımla yaptığım sohbetler sonucunda, denizcilik camiasının Savarona konusundaki temennisini şöyle özetleyebilirim:

Yıllık 900 bin dolarlık bir bakım tutum masrafı böyle bir gemi için çok makul. Bu gemi, yurtiçi ve yurtdışı davetlerde Türkiye adına, zaman zaman da yine eski yıllarda olduğu gibi yurtdışı turlarda iş dünyası toplantılarında kiraya verilebilir. Dışarıda turizm fuarlarında stand açan Türkiye’nin, aynı zamanda o kentin limanına Savarona’yı yanaştırmasının sağlayacağı etki müthiş olur. Yılın bir bölümünde, bugün bağlı olduğu Kuruçeşme’de ve diğer sahillerde dolaşarak müze gemi olarak hizmet verebilir.”


Kriz onu da vurdu

Savarona’yı Avrupa ve dünya jet sosyetesinde mensup zenginler kiralıyordu. Bunlar arasında Arap prensleri de, Rus zenginleri de, Amerikalı milyarderler de bulunuyordu. Her sene Cannes Film Festivali’nin en gözde yatı Savarona oluyordu. Başta Arap ve Rus zenginler olmak üzere, dünya jet sosyetesinin önemli bir bölümü, iki yıl önce patlak veren global finans krizinden çok kötü etkilendiler. Çoğunun parası, Amerikan bankalarında çürük hedge fonlarda battı. Dünyada bu tür gemilere olan talepte düşme yaşandı.

KAPTANIN MUTFAĞINDAN

Tavada karides

Kabukları soyulmuş ve küp şeklinde doğranmış domatesler, sarımsak, yeşil biber, maydanoz ve kereviz yaprakları, kızgın zeytinyağında çevrilir. Bunların üzerine kabuklarıyla birlikte jumbo karidesler atılır. Karideslerin büyüklüğüne göre üç dakika ile beş dakika arasında çevrilir. Kabukları ayıklanır, sırtı temizlenir ve üzerine karabiber, fesleğen eklenir. Burada önemli bir nokta şudur. İster tavada ya da ızgarada pişirilsin, ister haşlansın, karides kabukları çöpe atılmamalıdır.

Kabuklar ayıklandıktan sonra, biraz daha yağsız tavada sote edilmeli ve soğuduktan sonra havanda dövülerek toz haline getirilmelidir. Bu toz gerek deniz mahsullü spagetti sosta, gerek buğuluma balıklarda gerek balık çorbasında enfes bir tatlandırıcı olarak kullanılır.

Denizde zaman

-Nautica’nın NST300 modeli siyah çelik kasaya ve siyah deri kayışa sahip. 10 bara kadar su geçirmiyor.

-Oceanic’in dalış bilgisayarı kol saati olarak kullanılabiliyor. Dalgıcı otomatik geri döndüren dijital bir pusulaya sahip. Titanyum gövdesi ile ekstra sağlamlık ve hafiflik sağlıyor.

Editör: TE Bilişim