SANTRAL İSKENDERUN KÖRFEZİNİ ÖLDÜRMEYE BAŞLADI

Sugözü Termik Santrali’nin kurulduğu 2002’den sonra her yıl düzenli yapılan ölçümlerde körfezdeki canlı çeşitlerinin hızla yok olduğu belirlendi.
 
Adana’nın Yumurtalık İlçesi’nde 2002 yılında faaliyete giren Sugözü Termik Santrali’nin yaptırdığı ölçümler, körfezde canlı yaşamının bitme noktasına geldiğini ortaya çıkardı.

İsken’in 2002 yılından itibaren düzenli olarak Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne yaptırdığı ölçümlerde denize salınan ağır metal oranlarının artışından birçok canlı türünün yüzde 98 oranında neslinin tükendiği raporlarla tespit edildi.

RAPORLARDAKİ RAKAMLAR  KÖRFEZDEKİ TÜKENİŞİ GÖSTERİYOR

2002 yılında Prof.Dr. Ercan Sarıhan başkanlığında hazırlanan raporda körfezdeki “Bentoz tür zenginliği ve bioçeşitliliğin 5 yılda 25’ten 8’e düştüğü görüldü.

2003 yılından itibaren yine Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Dursun Avşar’ın koordinatörlüğünde yapılan ölçümlerde başta Barbun balığı olmak üzere körfezde yaşayan bir çok balık türünün neslinin yüzde 98 oranında azaldığına dikkat çekiliyor.

İskenderun Körfezi’nin Yumurtalık Sahillerinin adı üstünde balıkların yumurtlama sahası olması nedeniyle Sugözü Termik Santrali Balık Yumurta ve Lavralarınıda tüketiyor. 2002 yılında bir metreküplük alanda  55.6250 olan  balık yumurtası ve larva sayısı 2006’da 4.0000’e düştü.

Kısa adı İsken olan Sugözü Termik Santrali’nin denizden günde 5 milyon metreküp aldığı suyu santrali soğuttuktan sonra tekrar denize sıcak olarak boşaltması sonucu denize karışan ağır metal miktarlarındaki artışta zeminde yaşayan balıklarda ağır metal yoğunluğunu ortaya çıkartıyor.

2004 yılında yapılan santral çevresindeki ağır metallerden çinkonun 2 mikrogram/g olan oranı 2007’de 34’e çıktı. Raporlarla ilgili ne Santral yetkilileri nede raporları hazırlayan Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi açıklama yapmıyor.

AKADEMİSYENLER ZARARIN KARŞILANMASINI İSTİYOR

Raporlarla ilgili ortaya çıkan gerçeğin biran önce harekete geçilmesine işaret olarak değerlendiren Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Botanık Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Atabay Düzenli, “Burada santralin kurulması ile ortaya çıkan değişimlerin rakamlara çevrilmesi ve ekolojik etkileşim raparları ortaya çıkartılmalıdır. Çünkü böyle giderse denizde, havada ve karadaki birçok canlı türü yok olacaktır” dedi.

RAPORLAR 5 YILDA ÇEVRECİLERİN HAKLILIĞINI ORTAYA ÇIKARDI

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Platformu Dönem Başkanı Prof.Dr. Figen Doran, Santralin kurulma aşamasında Çetko olarak gösterdikleri tepkinin şimdi ne kadar haklı olduğunun ortaya çıktığını vurgulayarak, “Bizler santralin yer seçiminin yanlış olduğunu her platformda dile getirdik, ancak dinlemediler, şimde raporlar bizim ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkarıyor” diye konuştu.

Santralin Kara ve denizde yarattığı olumsuzlukların sağlıklı tespiti ve zararların giderilmesi için üretime ara verilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof.Doran, “En azından denizdeki yaşamın normale dönmesi için gerekli sürede santral üretimini durdurmalıdır, ayrıca bundan sonra açılacak fosil yatıkla çalışan termik santrallere kesinlikle izin verilmemelidir, aksi takdirde gün gelecek para ve enerji ile beslenmemin mümkün olmadığı ancak ve ancak toprak da yetişen bitke ve denizde yaşayan canlılarla insanların besleneceği ortaya çıkacak ancak o zamanda çok geç kalınmış olacaktır” diye konuştu.

BALIKÇILAR İSYANDA

Sugözü Termik Santrali’ne 1 mil uzaklıktaki Gölovası Köyü balıkçıları, 5 yıl önce avladıkları kefal, lüfer, levrek ve barbun balıklarının artık hiç çıkmamasından şikayetçi. Termik Santral ve BTC İskelelerinin güvenlik bölgeleri nedeniyle avlanma sahalarının iyice daralması ve denizdeki balık türlerinin hızla tükenmesinden dert yanan balıkçılardan Bünyamin Göregel, “20 yıldan buyana Yumurtalık Sahillerinde balık avlıyorum, ama son 5 yıldan buyana işlerim iyice bozuldu” dedi. Ekmeklerini denizden kazandıklarını ifade eden Şerif İreç, ise yok olan türlerin sorumlusunun termik santral olduğuna dikkat ederek şunları söyledi :”Ben çoluğumun çocuğumun geçimini balıkcılıktan çıkarıyorum, ama son 5 yılda her geçen senede denizde neredeyse hiç balık kalmadı, ancak derin yerlerde karides ve lagos avlamaya çalışıyoruz, bölme giderse derinlerde de balık kalmayacak ozaman ne yapacağız”

Gölovası Köyü Balıkcıları bir yandan haklarını yargıda aramayı sürdürürken bir yandan da denizde kalan balıklarla geçimlerini sürdürmeye çalışıyor.

Kaynak:Medya01

 

Editör: TE Bilişim