NATO Komutanı Tuğamiral Tosun, yaptıkları işi şöyle özetliyor: Danimarka’da devriyedeyken, İspanya’daki hırsızlığa müdahale etmek gibi!

En son geçen hafta kaçırılan ile birlikte, bugün itibariyle korsanların elinde bulunan gemi sayısı sekiz. Dördü Panama, biri Malezya, biri Marshall Adaları, biri Liberya, biri de İtalya bandıralı olan bu sekiz gemide toplam 212 kişi, Somalili korsanlar tarafından rehin tutuluyor. Korsanlar, Somali’nin doğu kıyılarında, Mogadişu’nun kuzeyindeki Puntland bölgesinde demirledikleri bu gemiler ve içindeki denizciler için fidye istiyor. Geçen yılın aynı döneminde korsanlar tarafından kaçırılan gemi sayısının 32 olduğu düşünüldüğünde, bölgedeki uluslar arası deniz kuvvetlerinin etkinliği ortaya çıkıyor.

Türkler 135 korsan yakaladı

Ancak yine de yürütülen çok zorlu bir takip. Örneklemeyi NATO Daimi Deniz Görev Grubu - 2’nin komutanı Tuğamiral Sinan Azmi Tosun şöyle yapıyor: “Avrupa kıtasının bir buçuk katı kadar bir alanda, 20 polis aracıyla (20 gemi), saatte 50 km. (30 deniz mili) hızla hırsız kovalıyorsunuz. Şöyle düşünün; Danimarka’da devriyedeyken, İspanya’daki hırsızlığa müdahale etmeye çalışıyorsunuz.” Bölgede görev yapan Türk fırkateynleri bugüne kadar düzenledikleri 20 harekatta, toplam 135 korsanı yakaladı. TCG Giresun ise son üç ayda sekiz operasyona imza attı. Sekiz teknenin ele geçirildiği bu operasyonlarda 76 Somalili korsanı etkisiz hale getirdi. Son üç ay içinde kaçırılan gemi sayısı ise dört. Geçen yılın aynı döneminde 20 gemi kaçırılmıştı. Yani ciddi bir başarı var ama tehdit sürüyor.

Korsanlar nasıl çalışıyor?

“Batılılar hem toksik atıklarını bırakarak denizlerimizi kirletiyor hem de İspanyol, İtalyan ve Güney Koreliler başta olmak üzere yabancılar, yoğun balıkçılık faaliyetleriyle bizim kaynaklarımızı kurutuyor. Bize de korsanlık yapmaktan başka yol kalmıyor.” Somalili korsanlar, faaliyetlerinin gerekçesini kendilerince işte bu şekilde izah ediyor. Ve o korsanlara dünyanın farklı ülkelerinden, sadece geçen yıl, 24 gemiden toplam 146 milyon Amerikan Doları fidye ödendi. Bölgedeki korsanlık faaliyetinin dünyaya maliyetinin ise 9 - 12 milyar doları bulduğu hesaplanıyor. ‘Baron’ olarak anılan şebeke liderleri Dubai ve Londra başta olmak üzere dünyanın farklı metropollerinde servetlerine servet katıp, saltanat içinde yaşıyor. O baronların maşası olan korsanlar ise denizde iki tür deniz taşıtı ile korku salıyor. Korsanlar, İngilizce’de ‘skiff’ adı verilen küçük teknelerle saldırıyor dev yük gemilerine. 5 - 7 metrelik, genellikle mavi veya beyaz renkli, alçak fribordlu bu tekneler, bir ya da iki adet 50 - 60 beygir güçlük motorlarıyla çok hızlı hareket ediyor. 7 - 8 korsana kadar taşıma kapasitesi olan ‘skiff’lerin personel, silah ve mühimmat desteğini ise ‘dow’ olarak adlandırılan ana gemiler sağlıyor. Küçük tekneleri yedekleyen dowlar, skifflerin denizde kalış sürelerini ve menzillerini uzatıyor.

Su uyur, korsan uyumaz!

2005 yılında sadece 165 deniz mili mesafeye ulaşabilen korsanlar, dow ve skiffler ile kurdukları bu ‘Korsan saldırı grupları’ ile artık bin 100 deniz miline kadar etkinlik sağlayabiliyorlar. Hedeflerine skiff ile yaklaşan korsanlar, gemiye, attıkları kancalı halat ve merdivenler vasıtasıyla çıkıyorlar. Köprü üstüne kalaşnikof otomatik tüfeklerle, geminin bordasına (gövdesinin yanları) RPG-7 roketatarlarla ateş açan korsanların amacı insan öldürmek değil. Aksine, tek bir kişi bile olsa, gemidekileri rehin alabilmek. TCG Giresun’un komutanı Deniz Kurmay Yarbay Ramazan Özoğul, “Korsanların kaybedecek bir şeyi yok. Özellikle sabah ve akşam alacakaranlıkta herkes uyanık olmalı. Mesela daha geçenlerde kaçırılan İtalyan gemisinde sabaha karşı herkes uyumuş. Gemi ikaz bile veremeden ele geçirildi korsanlar tarafından. Amacı fidye almak olan korsan, mürettebatı rehin aldığı anda rahatlar çünkü o andan itibaren gemiye operasyon yapmak neredeyse imkansız hale gelir” diyor. Yarbay Özoğul, “Aslında burada, askeri varlıkla polis görevi yapıyoruz. Burada savaş yok. Bu korsanlar da ‘düşman’ değil. Korsanlara ‘düşman’ değil, ‘suçlu’ muamelesi yapıyoruz” diye konuşuyor.

Öncelik Türk gemilerinde...

NATO’nun sancak gemisi olan Türk Fırkateyni’nin Basın Halkla İlişkiler Subayı Binbaşı Mehmet Elyürek, TCG Giresun’un öncelikli görevini, “Türk ticaret gemilerinin takibi ve kaçırılmalarının engellenmesi” olarak özetliyor.

Gemi Komutanı Yarbay Özoğul, Binbaşı Elyürek ve Savaş Harekat Subayı Binbaşı Levent Gün’ün aktardıkları bilgilere göre;

- Bölgede seyredecek her Türk ticaret gemisi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı ve ilgili acente vasıtasıyla temas kuruluyor.

- Türk gemilerinin hepsiyle, her saat başı irtibat kuruluyor, muhabere yapılıyor.

- Şüpheli bir durumda gemilerden hemen TCG Giresun’a haber vermeleri, askeri güce müdahale şansı verecek zamanı kazanmak için de, sert manevralar yapma, sürat artırma, hortumla su sıkma ve işaret fişeği atma gibi önleyici tedbirleri uygulamaları isteniyor.

- Acil bir durumda, TCG Giresun, ikaz veren ticari gemiye en yakın askeri gemiyi harekete geçiriyor.

- Bu aşamadaki en etkili silah da, helikopter ile olay yerine intikal ettirilen komandolar oluyor.

Gemideki sorumlu subaylar, “Bizim burada bulunmamız, ticari bahriyemize de güven veriyor. Türk ticari gemileri biliyor ki burada bir Türk savaş gemisi var. Onlarla sürekli irtibatta olup, gerektiğinde kaptanlarımızın panik yapmamasını sağlamak bile çok önemli” diyorlar.

TCG Giresun bütün bu mesaiyi, Aselsan yapımı Genesis adlı komuta kontrol sistemi vasıtasıyla yapıyor. F-491 borda numaralı, Gabya sınıfı fırkateynin silah ve radar sistemleri, 1981 yılında üretildiği ABD yapımı. Ancak kullanılan yazılım tamamen milli, yani Türk malı.

SEYİR DEFTERİ

Arap Denizi, Afrika Boynuzu (özellikle Aden Körfezi), Somali açıkları ve Hint Okyanusu’nun bir bölümü... Kuzeyden güneye 2 bin, batıdan doğuya bin 800 deniz mili büyüklüğünde bir alandan söz ediyoruz. Kilometre olarak ifade etmek gerekirse, yaklaşık 3 bin 700 km’ye 3 bin 300 km.

Gözünüzün önünde şöyle canlandırabilirsiniz: Bahsettiğimiz, Britanya dahil Avrupa kıtasının bir buçuk katından daha geniş bir alan.

Bu sularda, son dört yıldır yoğun bir ‘korsanlık’ ve ‘deniz haydutluğu’ faaliyeti yaşanıyor.

Küçük bir not: Uluslararası deniz hukukunda; açık denizde, uluslararası sulardaki yasa dışı faaliyet ‘korsanlık’, bir ülkenin karasuları içinde yapılan ise ‘deniz haydutluğu’ diye tanımlanıyor.

(Biz bu yazı dizisinde, söz konusu tehdidi ‘korsanlık’, sivil deniz taşıtlarına korku salan Somalilileri de ‘korsan olarak adlandıracağız.)

Yılda 500 Türk gemisi geçiyor

Somalili korsanların bölgede estirdiği terör, ‘küresel’ bir sorun çünkü bu bölgeden her yıl ortalama 33 bin gemi geçiyor ve dünyanın; denizden petrol taşımacılığının yüzde 26’sı, genel deniz taşımacılığının da yüzde 14’ü işte bu yoğun trafik ile sağlanıyor.

Konunun Türkiye için önemini de şu birkaç başlık ile ifade etmek mümkün:

Bölgeden her gün bir iki Türk gemisi geçiyor. Senede 450 - 500 ay yıldızlı gemi...

Türkiye bu su yolu üzerinden tam 33 ülke ile ithalat ya da ihracat gerçekleştiriyor.

Türk gemilerinin taşıdığı yükün Türkiye ekonomisindeki payı tam yüzde 15.

Okyanus Kalkanı

TCG Giresun Fırkateyni, NATO’nun yürüttüğü Okyanus Kalkanı Harekatı’nın komuta merkezi.

Bölgede üç ayrı askeri varlık görev yapıyor.

- İlki, beş gemiden müteşekkil, NATO Deniz Görev Kuvveti.

Bu Kuvvet’i, yani nöbeti 17 Haziran 2011’de bir yıllığına devralan SNMG2’yi (İkinci NATO Daimi Deniz Görev Grubu) Tuğamiral Sinan Azmi Tosun, sancak gemisi TCG Giresun’dan komuta ediyor. Ve bu durum, bölgedeki NATO varlığı için bir ilk niteliğinde.

- Aynı sularda Somalili korsan kovalayan ikinci güç, dört askeri gemiden oluşan Avrupa Birliği Görev Kuvveti.

- Ve Koalisyon Gücü olarak da adlandırılan Birleşik Deniz Kuvvetleri de iki gemi ile bölgede.

Bu üç parçanın yanı sıra Milli Kontrol’de görev yapan Rusya, Çin, Güney Kore, Japonya ve Hindistan’ın toplam 10 gemisi aynı sularda ticari gemilere eskort desteği veriyor.

Çözüm panik odası

Aden Körfezi’nin karaya yakın oluşu itibariyle en riskli bölümünde bir ‘Deniz Güvenlik Bölgesi’ oluşturuldu. Bu saha, 500 deniz millik eni ve 180 deniz millik boyu ile Doğu Akdeniz’in yaklaşık yarısı büyüklüğünde bir alan.

Bu alanın içinde de IRTC yani ticari gemilerin güvenlik koridoru yer alıyor. Sivil yük gemileri, 480 mil uzunluk ve 12 mil genişliğindeki bu güvenli geçiş koridorundan, askeri gemilerin oluşturduğu konvoylar içinde seyrediyor.

Ege Denizi’nden daha büyük olan bu güvenlik koridorunun dışında yol alan ticari gemiler için ise en önemli nokta, BMP yani Best Menagement Practice (en iyi yönetim uygulaması) seviyesi.

BMP’nin iki ana unsuru var:

1) Ticari geminin ‘özel güvenlik birimi’ne sahip olması.

Bölgeden geçen gemilerin yüzde 26’sının kendi özel güvenlik timi var. Bu çok önemli çünkü herhangi bir korsan saldırısında, gemiden karşı ateş açıldığında, korsanlar ısrar etmeden uzaklaşıyor. Dünya çapında, gemilere bu hizmeti veren bin 800 özel güvenlik şirketi var ama bunların arasında Türk güvenlik firması yok.

2) Sivil gemide ‘emniyetli bölme’, diğer adıyla ‘panik odası’ bulunması.

Bölgede ticari faaliyet yürüten gemilerden yüzde 96’sında bu bölüm artık var. Bu da çok önemli zira depolanan yiyecek ile suyun yanı sıra dış dünyayla iletişimin sürdürülebildiği muhabere sistemi ve hatta bazen uzaktan kumanda ile seyre devam etme imkanı bulunan, mürettebatın içinde 48 saate kadar hayatını idame ettirebileceği bu özel bölme korsanların amaçlarına ulaşmasına engel oluyor. Korsan saldırısı durumunda, bütün personel bu Panik Odası’na girip kendini içeriden kilitliyor. Korsanlar bu kısma giremediği için kimseyi rehin alamıyor. Zaman geçiyor ve bir süre sonra askeri kuvvetler gemiye ulaşıp müdahale edebiliyor.

 

Dümeni joystick gibi!

Bu ihtişamlı savaş gemisine girdiğimizde kendisi gibi ihtişamlı bir dümen bekliyorduk. Ancak karşımıza oyun konsollarının ‘joystick’i çıktı. Ama bakmayın boyutuna... Milimlik bir hareketi gemiyi 180 derece döndürebiliyor!

138 metre boyunda 205 asker görevli...

ABD San Fransisco tersanelerinde 1981’de yapılan TCG Giresun Fırkateyni, 1995’te büyük bir tadilattan geçtikten sonra 1997’de Türk Deniz Kuvvetleri’ne geçti. 138 metre uzunluğundaki fırkateyn saatte 54 km. sürat yapabiliyor. 15 subay ve 190 askerin görev yaptığı TCG Giresun’da iki AB-212 helikopter, bir Sualtı Taarruz Timi ve bir Sualtı Görev Timi de var.

AB artık karada da korsan avlayacak

Somali’de korsanlara karşı mücadele eden AB güçlerine Mogadişu yönetiminden “karada operasyon” izni de çıktı. 2008 yılından beri bölgede görev yapan AB deniz gücü NAVFOR’un isteği üzerine Somali yönetimi “Kıyı bölgelerinde korsanlara karşı operasyon düzenleyebilir” izni verdi. NAVFOR, korsanlar karşı sadece denizde yürütülen mücadelenin yetersiz kaldığı gerekçesiyle korsanların karadaki toplanma yerlerine saldırılar düzenlemek için izin istemişti. NAVFOR’un Somali’de düzenli olarak görev yapan 8 gemisi bulunuyor. Bunun yanısıra 3 helikopter de bu güçlere havadan destek veriyor. Somalili korsanların elinde 45 gemi ve en az 418 esir olduğu tahmin ediliyor.

Editör: TE Bilişim