Panel Gerginliğe Sahne Oldu

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yalova Temsilciliği tarafından düzenlenen “Yalova Geleceğini Tartışıyor” konulu panelin açılışında gerginlik yaşandı.
AKP Yalova Milletvekili İlhan Evcin konuşmasında TİGEM ve Tersane yöneticilerine çatarken, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu’nun konuşmasında hükümeti eleştirmesi Yalova Valisi Mehmet Ersoy’u kızdırdı. Ersoy ise yaptığı konuşmada, “Siz bir ilin valisini konuşmanızla zor durumda bırakamazsınız” dedi.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yalova Temsilciliği tarafından düzenlenen “Yalova Geleceğini Tartışıyor” konulu panel Uğur Mumcu Kültür Merkezi Salonunda yapıldı. Panelin açılış konuşmalarında ise gerginlik yaşandı. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yalova Temsilciliği Başkanı Erol Tatar konuşmasında Yalova için yapılacak olan mücadelede seçilmiş ve atanmışlardan destek istedi. Yalova’nın bir çok sorunu olduğuna vurgu yapan Tatar, “Hükümetin Teşvik kanunu kapsamına Yalova’da alınmıştır. Ancak ne yazıkki Yalovamız küçük yüz ölçümüyle ters orantılı olarak büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Biz Mimarlar Odası Yalova Temsilciliği olarak bu zorlukların Yalova halkı ve Sivil Toplum örgütleri tarafından sahiplenilmesi ve tartışılmasını sağlamak istiyoruz. Mimarlar Odası’nın geçmişten gelen toplumsal sorumluluğu ve çevre konusunda ki duyarlılığı ile bugüne kadar panelde tartışılacak bütün konularla ilgili düşüncelerimizi yerel ve ulusal basın yolu ile Yalova’lılarla paylaştık. Bundan sonra da paylaşmaya devam edeceğiz. Ama Yalova adına yapacağımız sorunlarla mücadelemizde, tüm Yalova halkını ve sivil toplum örgütlerini, seçilmişleri ve atanmışları da bize destek olmaya çağırıyorum” dedi

Tatar’ın ardından söz alan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu ise hükümeti ve uygulamalarını ağır bir dille eleştirdi. Merkezi yönetimin Yerel Yönetimler üzerinden elini çekmesi gerektiğini ve bu esaret politikasını değiştirmesini isteyen Muhçu, “Geçmişin temel yanlışlarını göz ardı ederek bir gelecek planlamamız mümkün değil. İşte bu toplantıda yapılan temel hatalardan nasıl kurtulabiliriz ve sağlıklı bir Yalova’nın geleceğini nasıl inşaa edebilirizin cevabını arayacağız.
Ancak burada söylenen ve yapılanların sadece sözden ibaret kalmaması için bazı temel koşullar var. Bu temel koşullardan birisi merkezi idarenin, yereldeki sağlıklı gelişim süreçlerini engellememesidir. Diğer bir deyişle merkezi hükümetlerin yerel yönetimlerin üzerindeki esaret politikalarından vazgeçmesi gerekiyor. Bir diğeri ise demokratik katılımcı bir sürecin illerde ve özellikle de Yalova’da örgütlenmesi görev ve sorumluluğudur. Bu iki husu olmadan burada ki değerlendirmelerin hayata geçmesi ve karşılığını bulması mümkün gözükmemektedir.
Vesayet politikalarının reddedilmesi özellikle son dönemlerde ülkemizin gündemindedir. Hepinizin bildiği gibi yerel yönetimler, Yerel Yönetimler Yasası’nın eksiklerinden, yanlışlarından ve yeterince geliştirilememiş olmasından dolayı merkezi idarenin vesayet politikalarından etkilenmektedir. İşte bu vesayet politikalarının ortadan kaldırılması adına 2004 yılında çıkartılan Yerel Yönetim Yasası ile ilgili çalışmalar ve ardından çıkartılan yasa söz konusu. 2005 yılında 5393 sayılı belediyeler kanununda yapılan değişikliklerle bu vesayetin ortadan kaldırıldığı, yerelde yerinde yönetimin gerçekleştiği bir yasal düzenleme söz konusudur. Bu sürecin çelişkili işlediğini sizlerle paylaşmak durumundayım çünkü, bu yasa tarihinden sonra vesayetin yerel yönetimlerin uygulamalarının üzerinden kalkacağını beklemek ve umutlanmak hepimizin hakkı olmasına rağmen gelişmeler bunun tam tersini göstermiştir. Belediyelerin özellikle imar uygulamalarında ki yetkileri budanmıştır. Bakanlıkların belediyelerin imar yetkileri alanlarındaki noktalara müdahaleleri de bunun en somut örnekleridir. Ancak son günlerde gündemde olan 2485 sayılı TOKİ kanununda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını ön gören kanun teklifi TBMM’nin gündemindedir. Bu kanun teklifine göre bütün kıyılarda ki turizm alanları ile ilgili imar yetkileri tüm yasalara aykırı olarak belediyelerden alınarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkisine veriliyor. Ancak belediyelerin yasalarla verilen bu yetkileri siyasal kararlarla ellerinden alınmıştır” şeklinde konuştu.

Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal ise konuşmasında panele katılımın az olması konusuna değindi. Bunun altında halkın ekonomik zorluklar nedeniyle kaygıya kapılmasının yattığına vurgu yapan yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal ise, “Mimarlar Odası yönetici olan Erol Tarar nezdinde emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Her ne kadar katılım fazla olmasada böyle bir ortamı açarak konuşma imkanı verdiği için. En zor şartlarda insanların kendilerini mahkum ve aç hissettiği çaresiz hissettiği anlarda birilerinin çıkıp muhakkak bugünü değil geleceği konuşması önemli bir şeydir. Eğer birileri çıkmasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti olmazdı. Eğer herkes açken, mahkumken, teslim olma psikolojisi içerisindeyken ortaya çıkmasaydı Kurtuluş Savaşı başlamaz, Cumhuriyet kurulamazdı. Bu çok önemli, ama insanların psikolojisinide anlama gerekiyor. Yalova’da ki önceki tartışmaların ortasında olan bir çok arkadaşımızın artık bunları bir kenara ittiğini gününü geçirmenin sorumluluğu ile ağırlığını hissettiğini fark ediyoruz. Herkez Kenarda duruyor. O nedenle neden katılmıyorlar, neden gelmiyorlar diye insanlara çok yüklenmek doğru değil” dedi.

AKP Yalova Milletvekili İlhan Evcin ise TİGEM Yöneticileri ve Tersane yöneticilerini sert bir dille eleştirdi. Tersanecileri samimiyete davet eden Evcin TİGEM Yöneticilerinin ise TİGEM arazisinde sadece bir kaç işçi ve memurun hak sahibi olduğunu sandığını dile getirdi. Evcin sert bir dille sürdürdüğü konuşmasını, “Yalova’nın sorunu çok. Bu sorunları ildeki tüm atanmışlarıyla, seçilmişleriyle birlikte çalışarak aşmalıyız. Ancak ben Yalova’da son günlerde iyiden iyiye artan bilgi kirliliğine de değinmek istiyorum. Belki bunda siyasilerin yada siyasi yaklaşımların büyük katkısı var. Buradaki tartışmada elbetteki toplumsal bakış açılarımız farklı olabilir ama , bilgi kirliliği yapmadan gerçekleri anlatmamız lazım.
Yalova’nın geleceği ile ilgili tarışılması gereken konulardan bir tanesi de Altınova’da ki tersane bölgesinin Yalova halkına altın tepside sunulduğu olayın bir benzerini gemi yan sanayicileri yapıyor. Ve bunu Çiçekçilik OSB’nin hemen yantarafında yapıyor. Sanki bulunmaz bir hint kumaşıymış gibi kendi paralarıyla istimlak ederek Gemi yansanayinin orada kurmak için çalışmalar içerisindeler. Arkadaşların bu kararı verirken Yalova’da ki sivil toplum örgütlerine sorduklarını sanmıyorum. Siyasilerle bir görüşme yaptıklarını da sanmıyorum. Kendi başlarına karar vermişler. Biz Ankara’dan gerekli işlemleri yapacağız. Bunu nasıl aşacaklar çok merak ediyorum. Geçtiğimiz günlerde bir başlık okudum, “Yalova bu fırsatı kesinlikle kaçırmasın” diye. Kaçırılan fırsat nedir. Yalova’da bir doğma Yalova’lı var. Bir de sonradan olma Yalova’lı var. Ben Yalova’da ikamet etmeyi kabul etmiş tüm insanlarımızdan kaç kişi acaba tersanelerde çalışıyor. Bunu bir Yalova halkı ile paylaşsınlar. Söz konusu tersaneler kurulduğu günden beri. Tüm tersanecileri defaten uyardığımız halde bir çok sıkıntılar yaşıyoruz. İnsanların samimi olması lazım. Yatırımı yapana kadar değil, yatırımı yaptıktan sonra da sözlerinin arkasında durmaları lazım.

Hükümetin Teşvik Programı’nda Yalova’nında yer almasına yönelik ile deri konfeksiyonculuğunun gelmesine sıcak bakabiliriz ancak, Tabakane olayına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Altınova’da Konfeksiyoncular Sanayi Sitesi var. Konfeksiyona yönelik bir altyapı olduğu için bunu söylüyorum. Ama Tabakane kesinlikle olmaz.
Belediyenin borçları ile ilgili olarak, bizde Yalova Milletvekili olarak üstümüze düşen görev kapsamında yardımcı olmaya çalışıyoruz. Tabiki geçmişte bazıları kasıtlı bazıları ise bilmeden yapılan jatalar var. İller Bankası’nın yapılan bir hatadan dolayı Yalova Belediyesi’nin tüm ödemesi gereken paralarını kesmesini İller Bankası ile görüşerekten düzelttik. Şu anda o kesinti yapılmıyor. Şu anda Yalova Belediyesi Başka bir partide olsada önemli olan hizmetlerin kesintisiz olarak sürmesinin sağlanmasıdır.
TİGEM’e ait olan yaklaşık 3 bin dönüm arazinin tamamının üniversiteye verilmesi ile ilgili kamuoyunda bir tartışma başladı. Söz konusu arazilerin yapılaşmaya açılması ile ilgili kamuoyunda bazı söylentiler var. Depremden sonra prefabrik alanı olarak kullanılan taş dogusu yapılan alanlar üzerinde yapılaşma yapılmak şartı ile üniversiteye tahsisi konusu gündemdeydi. Söz konusu Kivi ekili alanın yapılaşmaya açılması söz konusu değildi. Tabi ki bu yaklaşımlar da farklılıklar var. Burada ki TİGEM yönetimin eleştirmek gerekiyor. TİGEM Yönetiminin sadece TİGEM’de çalışan yaklaşık 13 tane memur, 20 küsür işçinin dışındakileri o arazide tasarruf hakkı olmadığı kanaatindeler. Ben bu görüşe katılmıyorum. O halde ben o TİGEM yöneticilerine şunu soruyorum? Madem bu araziyi o kadar Yalova halkından saklıyordunuz da, şu anda geçici Köy Hizmetleri Şantiyesi’nin olduğu yeri niye verdiniz ? Orası da TİGEM arazisinin içerisindeydi. Orasını verirken bu Atatürk’ün mirası olmuyor. Ama tamamı Türkiye’nin 81 vilayetinden gelecek gençlerin üniversite öğrenimi görmesini sağlayacak üniversite çalışmalarına Atatürk mirası oluveriyor. Bu sadece çifte standarttır” sözleri ile tamamladı.

Panelin en sert konuşması ise Yalova valisi Mehmet Ersoy’dan geldi. Göreve geldiği 6 aylık süre zarfında ki en keskin cümleleri kuran Vali Ersoy TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu’nun sözlerine tokat gibi cevaplar verdi. Ersoy konuşmasında, “Erol bey bugün burada böyle bir panel düzenleyeceklerini ve benimde bu panelin açılış konuşmasında bir konuşma yapıp yapmayacağımı sormaya geldiklerinde bende böyle bir havayı teneffüs etmekten memnun olacağımı söyledim. Sonuçta Yalova’nın geleceği tartışılacaktı. Bende bu ilin 6 aylık valisi olarak burada konuşulacak konuları dinlemek istedim. Bizler için yol gösterici ve ışık tutucu olacaktı. Bu düşüncelerle geldim bu salona. Ancak TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu’nun konuşmasında gerçekten bu ilin valisi olarak huzursuz ve mutsuz oldum. Sonuçta Mimarlar Odası’nın kendi düşüncelerini aktarmasından, Mimarlar Odasının mevcut realiteyle, kükümet oluşumu ile meclis çalışmaları ile farklı düşünceler içerisinde olmasından hiç bir rahatsızlığımızın olması mümkün değil. Elbette ki her sivil toplum kuruluşu kendi düşüncelerini özgürce açıklar, bizde saygıyla dinleriz. Ama siz, ilin yöneticilerini, ilin kamu görevlilerini, ilin valisini bir panele davet edip onları görevlisi oldukları hükümetini IMF emri ile bir takım uygulamalar yaptığını TBMM’nin bağımsız bir kuruluş olmayıp başkalarının telkinleri ile bazı şeyleri yaptığını onların huzurunda ifade ederek onlarıda zor durumda bırakamazsınız. Ne diyeceğim ben şimdi? Ben Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve devletinin burada temsilcisiyim. Buna cevap vermek bana yakışmaz. Bu panelin konusu da bu olmamalı” diye konuştu.

Panelde ‘Yalova’da doğal hayatın tahribatı ve insanın geleceği’ konulu bir sunum yapan TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca ise ülkelerin silah ve reklama harcadıkları büyük para miktarları üzerinde durdu. “Doğa mahvedilmiş durumda. Yapan benim, yok eden benim” diyen Karaca, yeni bir tüketim kültürüne ihtiyaç duyulduğunu aktardı.
Küresel krizin sona ermesi ve dünya barışının sağlanması için temelin bu tüketim kültürünü ortadan kalkması olduğunu ileten Karaca, şunları kaydetti: “Bize tüketmemiz söyleniyor. Bu tüketim kültürünü yeniden eski haline döndürmemiz gerekiyor. Bir yerden başlayabiliriz. Bu da ancak bizim ülkemiz olur. İhtiyacımızdan fazlasını tüketmeyeceğiz. Ekonomi çökerse çöksün. Daha nereye kadar büyüyecek. Bu canavarı yenmenin yolu tüketim kültürünü değiştirmekten geçer”

Karaca, bütün canlıların yok edildiğini, tüm ülkelerin ekonomiyi geliştirmek ve büyütmekten vazgeçip toprağa sahip çıkması gerektiğini savundu. Panel, gün boyunca devam eden çeşitli sunumlarla devam etti.

 

Editör: TE Bilişim