Osmanlı’dan günümüze gümrük kapıları

Türkiye'nin dış ticaret hacminin yüzde 40'ı, ihracatın yüzde 53'ü sınır kapıları üzerinden gerçekleştiriliyor.

Yılda 5 milyon aracın geçtiği, 15 milyon yolcunun kullandığı, ihracatın yüzde 53'ünün, dış ticaret hacminin yüzde 40'ının gerçekleştirildiği sınır kapılarımız Cumhuriyetle birlikte giderek hem sayısını artırmış hem de daha da modernleşerek Türkiye'nin ihracatına önemli katkılarda bulundu.

Gümrükler ülkelerin hükümranlık haklarının başladığı, itibar ve gururunun korunduğu, kanunlarının uygulanmaya başladığı çok önemli sınır kapılarıdır. Cumhuriyet döneminin başlangıç yıllarında Osmanlı devleti tarafından borçlandığı ülkelere tanınan ayrıcalıklardan dolayı pek çok kanun, kararname ve tefsirlerle çok dağınık bir uygulama içinde bulunan  gümrük mevzuatımız ilk kez  1 Haziran 1929 tarih ve 1499 Sayılı Gümrük Tarifesi Kanunu ile bir bütünlük kazanmıştır. Bu kanunu pek çok değişiklikler ve yeni kanunlar izlemiş, sonunda günümüzün içinden çıkılmaz derecede kötü Gümrük Yönetimsizliğine ulaşılmıştır.

YILLIK 300 MİLYAR DOLARIN GİRİP-ÇIKTIĞI KAPILAR

Gümrükler bir ülkenin hükümranlık haklarının başladığı, yani ülke kanunlarının uygulanmaya başladığı sınır kapıları olmasına rağmen yaptıkları görevler itibarı ile tam anlamıyla millî değil uluslararası alanlardır. Faaliyetleri uluslararası içeriklidir. Bu bakımdan Türkiye dünyada Gümrükler ile ilgili iki önemli organizasyonda yer almaktadır. 

Bunlardan birincisi; merkezi Brüksel'de bulunan ve 88 ülkeyi kapsayan Gümrük İşbirliği Konseyi'dir. İkincisi ; Merkezi Cenevre'de bulunan Gümrük Tarifleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT)'dır. Dünya ticaretinin %80'ninden fazlasını denetimi altında bulunduran ve imza eden ülkeler arasında  ticari nitelikte anlaşmazlıklarda hakemlik yapan bu örgüte Türkiye  1953 yılından beri üyedir. Bir diğer uluslararası organizasyon ise Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin arasında uygulanan "Gümrük Birliği Mevzuatı"dır. AB adaylık sürecinde, dış ticaret hacmimizin 300 milyara yaklaştığı bir ortamda, gümrük kapılarımızı bu hıza paralel modernize ediyoruz.

Osmanlı'da gümrükler ikiye ayrılıyordu  

Osmanlı ekonomisinde iç,dış ve transit ticaretten alınan vergiler gümrük sistemi içerisinde incelenir.  Osmanlılarda gümrük vergileri devlet hazinesi adına tahsil edilen önemli gelir kaynaklarındandır ve hiçbir zaman tımar ve zeamet erbabına bırakılmamıştır, vakıflara terk edildiğine dair de bir kayda rastlanmamıştır.

Gümrük vergileri denildiğinde hem Osmanlı Devleti'nden yabancı devletlere ihraç edilen veya yabancı devletlerden ithal edilen mal ve eşyalar üzerinden alınan vergiler hem de Osmanlı Devleti'nin bir iskelesinden diğer bir iskelesine deniz yoluyla veya bir şehir veya kasabasına diğerine karayoluyla nakledilen mallardan alınan vergiler akla gelir. Böylece hem dış ticaret, hem de iç ticaret vergiye tabi oluyordu. Dolayısıyla Osmanlı'da gümrükler de iç ve dış gümrükler olmak üzere ikiye ayrılırdı. 

a) İç Gümrükler: İç gümrüklerde alınan vergileri âmediye, reftiye, masdariye ve mururiye olarak dört kısımda incelemek kâbildir: Âmediye, bir yerden bir yere taşınan yani gümrük yerine gelen mallardan; reftiye, bir memlekete taşınıpta orada tüketilmeyerek başka bir yere gönderilen yani gümrükten çıkan mallardan; masdariye, nakledilen yerde tüketilen ithal malı emtiadan; mururiye, dışardan Osmanlı ülkesine gelipte sarfedilmeden re-export amacıyla yabancı ülkelere gönderilen mallardan alınan transit vergisidir. Buna bac-ı ubûr (geçiş resmi) da denmiştir. Âmediye %3-5; reftiye % 1-3; masdariye %1-1,5  civarındaydı

b) Dış Gümrükler: Bu tür vergilerin konmasında Osmanlı Devleti'nin ahidname-i hümayun adı altında yabancı devletlere verdiği ticari imtiyazlar bir başka ifade ile kapitülasyonlar önemlidir. Dış ticarette kapitülasyon sistemi Osmanlılardan önce kurulmuştur. Bir çok ilk, orta, ve yeniçağ devleti ticareti geliştirmek için bu yöntemi kullanmıştır. 

Cumhuriyet dönemi ve Gümrüklerimiz

Ülkemiz; stratejik bir coğrafyada 3 tarafı denizlerle çevrili, doğu-batı, güney-kuzey eksenleri ve Asya -Avrupa kıtaları arasında köprü konumunda olup, 8 ayrı ülkenin komşusudur. 7`si demiryolu; 20`si ise karayolu hudut kapısı olmak üzere toplam 27 ayrı sınır kapısı ve 139 gümrük idaresine sahiptir. Türkiye 2875 kilometre kara uzunluğuna sahiptir. Yurdumuzun çevresindeki ülkelerle olan sınırları değişik tarihlerde yapılan anlaşmalarla çizilmiştir.

Yunanistan sınırı; Bu sınır Meriç ırmağının yatağını takip eder. Sınır üzerinde İpsala gümrük kapısı vardır. Bulgaristan sınırı; Yunanistan sınırının bittiği yerden başlayarak Yıldız dağlarının kuzeyinden Karadeniz'e ulaşır. Üzerinde en önemli gümrük kapımız olan Kapıkule yer alır. Buradan ülkemizi Avrupa'ya bağlayan kara ve demir yolları geçer.

Suriye sınırı; En uzun kara sınırımızdır (877 km). Doğuda Dicle ırmağından başlar, Hatay'ın güneyinden Akdeniz'e ulaşır. Nusaybin ve Cilvegözü gümrük kapıları yer alır.

Irak sınırı; Batıda Suriye sınırından başlayarak İran sınırına kadar uzanır. Doğu kısmı oldukça dağlıktır. Üzerinde Habur gümrük kapısı bulunur.

İran sınırı; Ağrı dağının doğusundan başlayarak, güneye doğru dağlık bir alandan ülkemizin güneybatı ucuna kadar devam eder. Gürbulak ve Esendere sınır kapısı burada yer alır.

Nahcivan sınırı; En kısa sınırımızdır. Dilucu sınır kapısı bu sınırda yer alır.

Ermenistan sınırı; Gürcistan sınırından Nahcivan sınırına kadar uzanır. Kuzeyi dağlık bir alandan, güneyi ise Aras nehri üzerinden geçer. Bu sınırda Akyaka sınır kapısı vardır.

Gürcistan sınırı; Ermenistan sınırından başlayıp Karadeniz'e kadar uzanır. Genellikle dağlık bir araziden geçer. Bu sınırda da Sarp gümrük kapısı yer alır.

Teknolojinin getirdiği kolaylıklar ve Gümrüklerimiz

Görev gereği genelde hudutlarımızda konuşlanan gümrükler bilinenin aksine, sadece gümrük vergileri tahsil eden kamu kurumu değildir. Gümrüklerin asıl fonksiyonu, ülkemizin devletçe tespit edilen, tarım -sanayi-ticaret, lojistik ve turizm vs. politikalarının etkin şekilde uygulanmasını sağlamaktır.

Türk Gümrük İdaresi , gerek AB ; gerekse dünya normlarını yakalamak, hatta aşmak için 2000 yılından itibaren kademeli bir şekilde otomasyona geçmiştir. Bu anlamda günümüzde gümrüklerde artık işlemlerin yüzde 100`ü BİLGE programı ile gerçek zamanlı ve elektronik olarak bilgisayarlarla yapılmaktadır.

Diğer yandan, e-Devlet sistemine geçilmesi nedeniyle EDI Programı ile mükelleflerin gümrüğe gitmeden kendi bürolarından, işyerlerinden gümrük beyannamesi verebilmesi imkanı sağlanmıştır. Gümrükler, zamanında otomasyona geçmeseydi; bugün dış ticaretin yaklaşık 250 milyar dolar olarak gerçekleşmesinde büyük sıkıntılar ve kargaşa yaşanılması kaçınılmazdı. 


Gümrük Kapılarımız ve Yeniden Yapılandırılması

Türkiye `nin AB `ye üyelik süreci de göz önüne alınarak, gümrük kapılarımızın fiziki açıdan yeniden yapılandırılması ve ülkemize yaraşır modern hale getirilmesi gerekmiştir. Bütçe kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle bunun nerede ise imkânsız olduğundan `Yap-İşlet -Devret Modeli` devreye konulmuştur. Bu şekilde bir yandan yenilenerek modern hale getirilen sınır kapılarına diğer yandan Araç Tarama Sistemi (X-Ray ) gibi teknik kontrol cihazları yerleştirilmiş, keza uyuşturucuya karşı narkotik köpekleri sayılarının artırılması ve yenilerinin yerleştirilmesine çalışılmıştır. `Araç Takip Sistemi` ile ülkemizden transit geçiş yapacak araçların izlenmesi, `Kaçakçılık Bilgi Bankası `-kaçakçılıkla ilgili bilgilerin depolanması, `Kriptografik Haberleşme Sistemi` ile de merkez ile taşra arasında elektronik, ses, görüntü ve veri haberleşmesi sağlanmıştır.

Yap-İşlet -Devret Modeli ile batıda Yunanistan sınırında İpsala Sınır Kapısı hizmete sunulmuş, bilahare Bulgaristan sınırındaki Kapıkule Sınır Kapısı  `nın sözleşmesi imzalanmış, Hamzabeyli Sınır Kapısının ise inşaatları tamamlanmış, Vergisiz Akaryakıt Satış İstasyonunun açılışına müteakip hizmet tam kapasite başlayacaktır.

Keza, İstanbul Pendik RO -RO ile İzmir Çeşme RO -RO Gümrük Kapıları aynı sistemle yapılıp hizmete sunulmuştur. Doğu hudutlarımızda, İran sınırında GÜRBULAK, Irak sınırında Habur Sınır Kapıları tamamlanarak hizmete girmiştir. Suriye sınırımızdaki CİLVE GÖZÜ kapısının mayın temizleme işlemi tamamlanmıştır. Çalışmalar bitirilmek üzeredir. Nusaybin, Akçakale Sınır kapıları ile ilgili çalışmalar sürmektedir.

Sınır kapıları  için 200 milyon dolarlık yatırım

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Habur, İpsala, Cilvegözü Gümrük Kapıları projelerinin başarılı bir şekilde tamamlanarak hizmete sunulduğunu kaydeden Hisarcıkloğlu, verilen hizmetin kalitesine ve yeterliliğine ilişkin kamuoyu geri dönüşlerinin son derece memnuniyet verici olduğunu ifade etti.

Hisarcıklıoğlu, projeler kapsamında bugüne kadar 100 milyon dolar dolayında yatırım gerçekleştiğini kaydederek, Kapıkule Gümrük Kapısı da dahil olmak üzere toplam 200 milyon dolar civarında yatırımla modernizasyon projelerine devam edilmesi planlandı" diye konuştu.


GELİRİMİZİN YÜZDE 24'Ü GÜMRÜKLERDEN SAĞLANIYOR


Gümrük kapıları dış ticaret ve ekonomiye sağladığı katkı  açısından ülkeler için büyük önem taşıyor. Son zamanlarda Türkiye gümrük kapılarının modernizasyonu ve yapısal değişimi için önemli bir bütçe ayırırken, bazı sınır kapılarının kapatılması gündemde. Bu da, gümrük kapılarından sağlanan gelirin Türk ekonomisine yaptığı katkıyı tekrar düşünmeyi gerektiriyor.

Kapıkule, İpsala, Sarp, Gürbulak, Dilucu, Habur, Cilvegözü, Dereköy Türkiye'nin sınırında bulunan bazı gümrük kapılarını oluşturuyor. Yapılan açıklamalarla, Türkiye'nin 300 milyar doları aşan dış ticaret hacminin yüzde 40'ının, ihracatın yüzde 53'ünün kara sınır kapıları kullanılarak gerçekleştirildiği belirtiliyor.

Habur kapatılırsa ticaret durma noktasına gelecek


Türkiye'nin en güvenli gümrük kapısı olarak kabul edilen Habur sınır kapısının kapatılma ihtimali son zamanlarda gündemde olan bir konu. Türkiye'nin Irak'a tek açılan kapısının olduğu belirtilen bu kapının Türk ihraç mallarına kapatılması durumunda ihracatın Suriye'ye kayacağı, bundan en çok etkilenen illerin başında da Irak'a yakın Şırnak, Siirt, Batman, Hakkâri, Van illerinin olacağı kaydediliyor. 2 yıl öncesine kadar günde 4 bin 500-5 bin araç giriş çıkış yaparken, şimdilerde bu giriş çıkışlar yüzde 70 azalmış durumda.

Türk nakliyeciler ise, Habur'un kapatılması sonucunda Irak ile ticaretin biteceğini ve bölge ekonomisinin çökeceği uyarısında bulunuyorlar. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Tamer Dinçşahin ise, bölgede bir şeylerin değişmesi gerektiğini kaydediyor. Ayrıca uzmanlar Irak ile siyasi ilişkilerin geliştirildiği taktirde ticaretinde ivme kazanacağını vurguluyor.

10 milyar dolarlık ticaret hayal değil

Habur sınır kapısı en çokta Güneydoğu illerinin kalkınmasında önemli rol oynuyor. Son zamanlarda gündemde olan siyasi konular yüzünden ekonomik olarak adım atmanın zor olacağını belirten uzmanlar açısından bu noktada nakliyecilik sektörü önemli bir sektör. Irak'a giden ilk kamyon filosunun sahibi Değer Taşımacılık'ın Genel Müdürü Abdullah Değer şu ifadeleri kullanıyor:

Hiç kimsenin denetlemelere itirazı olamaz. Ancak bu bahaneyle ticaretin kesilmesine itirazımız var. Anlaşmalarımız boşa gitti. Hak etmediğimiz bir ceza kesildi. 1,5 yıldır Irak'a petrol sevkıyatı durdu.' Dış Ekonomik ilişkiler Kurulu (DEİK) Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy ise, ilişkilerin geliştirildiği taktirde 2009 yılında 10 milyar dolarlık ticaret yapılabileceğini belirtiyor.

Yakın zamanda Habur Sınır Kapısı'nı ziyaret eden UND heyeti, sonrasında Mardin'de yaptığı Bölge ekonomisi ve Irak panelinde önemli konularda görüş birliği sağladı. Panele katılan konuşmacılar Bölgede siyasi yakınlıkla desteklenen ticari ilişkiler, ekonomiyi uçurur görüşünde birleşti.

5 milyar dolarlık Habur'da ihracat düşüyor

Habur sınır kapısının yıllık 5 milyar dolar ticaret hacmine sahip. Fakat ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan gümrük kapısında son zamanlarda ihracat düşüklüğü gözleniyor.

Bölgede terör örgütüne karşı yapılan operasyonların sınır ticaretini etkilemediği ifade edilirken, Habur'un Doğu, Habur Gümrük Başmüdürü Mehmet Ulusoy, Güneydoğu Anadolu bölgeleri için büyük önem taşıdığını ve işsizliğin giderilmesi için Habur Sınır Kapısı'nda yaşanan sorunların çözülmesi gerektiğini vurguluyor.

Görevlilerin işini bu nedenle yavaşlattığını söyleyen Ulusoy, ihracatın olumsuz etkilendiğini belirtiyor. Habur'da ihracat daha önce yıllık 8 milyar dolarken, son dönemlerde bu rakam 2 milyar 840 milyon dolara düştü.

Sarp gümrük kapısı ticareti canlandıracak

Modernizasyonu yapılan gümrük kapılarına Sarp Gümrük kapısı da eklendi. Türkiye'nin dış ticaret hacmi 300 milyar doları aşarken, buna önemli katkı sağlayan gümrük kapılarının kalitesinin yükseltilmesi gerekiyor. Bunun için yapılan çalışmalar sonucunda Sarp Gümrük Kapısı`nın yılda 180 bin araç, 1.3 milyon yolcu olan kapasitesinin, 500 bin araç ve 3 milyon yolcuya çıkması hedefleniyor. Sarp Gümrük kapısı Çin ile Avrupa arasındaki tarihi İpekyolunun canlandırılması açısından da önemli. Bu sayede iki ülke arasında 940 milyon dolar olan ticaret hacminin, Sarp sınır kapısının modernizasyonuyla ilk yıl 1 milyar, izleyen 5 yıldaysa 3 milyar dolara ulaşacağı da öngörülüyor.

Gümrüklerden elde edilen gelirlerimiz:

Hopa-Sarp ve Türk Gözü  Gümrük Kapısı: 2007 itibariyle ithalatta gerileme yaşanırken ihracattaki artış ilk göze çarpan gelişme oldu. 2006 yılında 684 milyon 921 bin 394 dolarlık ithalat yapılırken bu rakam 2007 yılında 113 milyon 26 bin 997 dolara geriledi. Yine 2006 yılında 260 milyon 506 bin 394 dolarlık ihracat yapılan kapıda 2007 yılında bu rakam 331 milyon 185 bin 187 dolara yükseldi. Hopa Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü'nün 2007 yılı içerisinde yapılan faaliyetleri kapsamında açıklanan raporda; Hopa Limanı'na 2006 yılında 256 gemi gelmiş, bu rakam 2007 yılında 232'ye gerilemiş. 2006 yılında Hopa Limanı'ndan çıkış yapan gemi sayısı 221 iken 2007 yılında bu rakam 268'e yükseldi.

 

Editör: TE Bilişim