MÜMTAZ SOYSAL

Limanlar Kimin?

MEDYAMIZ haber bile yapmadı; oysa olay önemliydi. Avrupa Birliği Parlamentosu'nun Strasbourg toplantısından limanların ''tam rekabet'' e açılmasına ilişkin ''directive'' denen bir yönerge kararı çıkarma girişimi reddedildi.

Hem de 120 lehte, 25 çekinser oya karşılık 532 oy gibi ezici bir çoğunlukla.

Bu ''aşırı liberal'' girişim kabul görseydi, AB'nin yürütme organı olan Komisyon'un bu yönergesi 25 ülkeyi bağlayacak, devletler limanlarını bütün dünyanın serbest rekabetine açmak zorunda kalacaktı.

Yani, limanların işletilmesi için uluslararası ihaleye çıkılacak, kim en yüksek bedel verirse, isterse Singapur'dan gelsin, işletme hakkı onun olacaktı. Sonuç, binlerce işçinin işten çıkarılması, ihaleyi alanın hizmeti alt-hizmetlere bölüp taşeronlara gördürmesi, römorkörleri falanca, palamar motorlarını filanca şirketin çalıştırması, antrepo bekçiliğini bir şirketin, elleçlemeyi bir başkasının yapması, rıhtımları berikinin, salonları ötekinin temizlemesi istenecekti.

Tıpkı Türkiye'nin bazı limanlarında şimdiden yapılmaya başlandığı gibi.

Ama, olmadı. Taşımacılıktan sorumlu Komisyon üyesi Jacques Barrot 'nun hevesi kursağında kaldı.

Niçin? Çünkü, bu girişim duyulunca, Hamburg'dan Lizbon'a, Antwerp'ten Pire'ye kadar bütün AB limanlarında yüzbinlerce işçi hep birlikte greve gidip kıta ticaretini felç etti, binlercesi Strasbourg'daki Avrupa Sarayı önünde gösteri yaptı, olay sırasında bina hasar gördü, yüzlerce işçi hırpalandı.

AB parlamenterleri de halklarına ters düşmemek için öneriyi reddettiler.

AB örgütünün işleyişinde ve sosyal politikalarında bir dönüm noktası yaşanmıştı. Avrupa'nın kodamanları koca kıtayı artık küreselleşme liderlerinin reçetelerine göre yönetemeyeceklerdi. ''Serbest piyasa ekonomisi'' nin sınırlarını, yöneticiler değil, çalışanlar çizecekti. Emeğin gücü, sanıldığı kadar zayıflamamıştı ve yeniden kükrüyordu. Aslında, AB içindekiler kadar dışındakiler ve tam üyelik sırası bekleyenler için de dersler vardı bu olayda.

En başta da Türkiye için. Kamu hizmeti gören yerlerin en başta gelenlerinden olan limanlar şuna buna, üstelik yabancılara peşkeş çekilebilir mi? İşçiler böyle talanların akıbetine kuzu kuzu katlanmalı mıdırlar? Oy verdikleri siyasetçiler seyirci kalsa bile onlar kalabilir mi? Emekçiler, kendi güçlerini yalnız sendika seçimleri ve ödenti paylaşımı için mi harcamalıdırlar?

Kaynak: Cumhuriyet

DenizHaber.Com

DenizHaber'in Notu: Mümtaz Hoca; "Medyamız haber bile yapmadı" diyerek DenizHaber'e biraz haksızlık etmiş. DenizHaber bu konuyu önceden haber yaptı, oylamayı da biter bitmez haberleştirdi.

Editör: TE Bilişim