Benzerine sadece filmlerde tanık olunabilen olay şöyle gelişti.
 
Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Denizcilik Meslek Yüksek Okulu’nu bitiren Ersen Emir (25), kuru yük gemisinde iş buldu. Ersen’in çalıştığı gemi, geçtiğimiz yıl Libya’nın Tripoli limanına gitti. Yük boşaltmayı bekleyen gemi açıkta demirliyken Kaddafi güçleri ile muhalifler arasında çatışmalar başladı. 
 
Limanda mahsur kalan gemiyi sık sık silahlı muhalifler basıyordu. Bunalan Ersen Emir, 10 Ağustos 2011 tarihinde ailesine iki sayfalık duygusal bir mektup yazdı. Ev hanımı olan annesi Embiye Emir (41) ve babası emekli Ruhşan Emir’in (46) oturduğu evin adresini de mektubun sonuna ekleyen genç sayfaları bir şişeye koyarak sulara fırlattı. İçerisinde mektup bulunan şişe, yaklaşık 520 deniz mili kat ederek geçtiğimiz günlerde Yunanistan’ın Skiathos Adası’nda karaya vurdu. 
 
Vefakar Yunanlı...
 
Adada yaşayan Tzoymas Theodoros isimli Yunanlı, sahilde gezerken bulduğu şişenin içindeki mektubu Türkçe bilen arkadaşlarına okuttu. Daha sonra mektubun 2 adet fotokopisini çeken yunanlı, yine Türkçe olarak “Bu mektup bir şişe içerisinde Skiathos Adası’nda sahilde bulundu. Bizim isteğimiz insanlık namına bu mektubun yerine ulaşmasıdır. Siz de zahmette bulunup sahibini bulursanız gerçekten çok memnun kalırız. Saygılar” diye yazıp bir örneğini mektuptaki adrese, diğerini ise Osmangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderdi.
 
Osmangazi Emniyet Müdürü Gökhan Tuna da, ekibine talimat vererek mektubu adrese ulaştırdı. Osmangazi’de oturan Embiye-Ruhşan Emir çifti, “Aynı mektuptan bir gün önce bize postacı da getirdi. Mektubun oğlumuza yazıldığını sanarak açmadık. Polis getirince merakla oğlumuzu aradık. Zarfı açarak bize okumamızı söyledi. Satırları okuduğumuzda ”Benim satırlarım. Libya Tripoli’de yazmıştım”dedi. Böyle şeyler filmlerde olur sanırdık. Bize bu mektubu bularak yollayan kişiye de çok teşekkür ederiz. Oğlumuz şu an Tunus seferinde. Gelince o da mektubu okumak istedi’ diye konuştu.
 
Filmi Bile Yapılmıştı...
 
Yaşanan bu öykü, Çağan Irmak’ın yönettiği “Dedemin İnsanları” filmini akıllara getirdi. Film, Girit’ten küçük yaşta İzmir’e göçen Mehmet Bey’in hikayesini 10 yaşında torunu Ozan’ın gözünden anlatıyor. Filmde, Mehmet bey mübadele sırasında Girit’te bıraktığı evinde oturanlara mektuplar yazarak bunları Ege denizine şişeler içerisinde gönderiyordu.

İşte O Mektup

Ersen Emir’in 3 saatte kaleme aldığı ’Özgür müyüm, başarılı mıyım?’ diye başlayan mektubunda şu satılarlar yer alıyor:
 
’Libya’da patlayan bombalar arasında kucak dolusu ölümün kıyısında limana demirledik. Gemimiz, bombalar patladıkça hava aydınlanıyor. Ve karanlığa gömüldüğünde kim bilir kaç beden karanlığa gömülüyor. Ama yinede biz buradayız. İnsanların evin barkını bırakıp kaçtığı yerlere, biz kendimiz gelip demirliyoruz. Filim izler gibi bombaları izliyoruz. Dahası bir sonraki bomba limana gelir mi? Gelirse bizim gemi vurulmasın diye temennilerde bulunuyoruz. Dahası polyannacılık oynuyoruz.’
 
Ersen Emir, 2 sayfadan oluşan mektubunu şöyle tamamlıyor:
 
’Özetlemek gerekirse, staj yaptığım gemi, fırtınada sürüklenirken can yeleğini giyerek ölümü bekledim. Sabah Bursa’dan ailem aradığında, ’makine bozuldu tamir edeceğim’ diyerek yalan söyledim. İşte denizcilik bu. Laf lafa, konu konuya dalıyor. Ama bir cevaba ulaşmıyor ki. Zaten sorduğum o sorulara cevap verebilecek olsam kendimi tanımış olurum.

Editör: TE Bilişim