Yunanistan eski Başbakanı Kostas Simitis, Ethnos gazetesinde yayımlanan makalesinde, Atina'nın Ege'de karasularını genişletmesi için önce İstanbul Boğazı’nı kullanan Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerle görüşmesi gerektiğini belirtti.

Ethnos gazetesinde yayımlanan makalesinde, Türk-Yunan ilişkilerine değinen Yunanistan eski Başbakanı Kostas Simitis, Atina'nın Ege'de karasularını 'seçici ve ölçülü' olarak genişletmeden önce ABD, Rusya, İngiltere gibi ülkelerle siyasi temaslarda bulunması gerektiğini belirtti.

Simitis, uluslararası hukuka göre, Yunanistan'ın Ege'de karasularını 12 mile çıkarma hakkı bulunduğunu, ancak bunu yaparken denizlerdeki serbest dolaşım hakkını engellememesi gerektiğini belirtti.

Eski Yunan Başbakanı, uluslararası deniz hukukuna göre, karasularının belirlenmesi konusunun her ülkenin yapacağı tek yanlı bir hareket olduğunu, ancak Ege'nin farklı bir durum içerdiğini vurguladı.
 
Simitis makalesinde, ''Ege'deki durum, genişlemeden önce ilgili ülkelerle siyasi temaslar gerektirmektedir. Bu konudaki Yunan tezleri, uluslararası deniz hukukuna göre, bazı coğrafi bölgelerdeki yeni karasuları sınırının mümkün olduğunca büyük olması ve bazı bölgelerde de 10, 8 yada 6 mil şeklinde olması için belirli ve ölçülü bir genişleme yönünde olmalıdır'' şeklinde görüş belirtti.
 
Kıta sahanlığı konusunun karasularının boyutlarıyla doğrudan bağlantılı bir konu olduğunu belirten Simitis, bu nedenle ''Ege'de kıta sahanlığı sorununun çözüm yönüne gidilmesinden önce Yunanistan'ın karasularını muhakkak genişletmesi gerektiğini belirtti.
 
ABD, Rus ve İngiliz desteği nasıl alınır?
 
Simitis, ''bazı görüşlere göre, Ege kapalı bir Yunan denizidir. Ancak, bu 'kapalılığı' sağlayabilmemiz için, Yunanistan karasularını muhakkak 12 mile çıkarmalıdır. Ama bunu yaparken deniz yollarını tamamen kapatmaktan kaçınarak, diğer ülkelerin gemilerinin serbest dolaşım haklarını güvence altına almalıdır. Yunanistan böylelikle, kıta sahanlığının belirlenmesi konusunda, İstanbul Boğazı’ndan serbest geçiş konusuyla doğrudan ilgili olan Rusya, Ukrayna gibi ülkelerin olduğu kadar, birer deniz ülkesi olan İngiltere ve ABD'nin de desteğini kazanacaktır'' görüşünü öne sürdü.
 
"Türkiye'nin üyelik süreci durmaz"
 
Türkiye'nin AB üyeliği konusuna değinen Simitis, 'bugün varılan aşamadan sonra Yunanistan ile Kıbrıs Rum kesiminin bu konuda Türkiye'ye baskı yapma olanağı bulunmadığını' belirtti.
 
Simitis, 2004 yılında müzakerelerin başlatılması kararından sonra, hiçbir ülkenin Türkiye'nin müzakere sürecini durdurma yetki ve hakkına sahip olmadığını belirttiği makalesinde, ''bu konudaki fırsatları kaçırdık. Türkiye'nin üyeliği konusunda Yunanistan ile Kıbrıs'ın (Rum kesimi) bundan sonra da gerekli gördükleri durumlarda Türkiye'nin üyelik sürecini durdurabilecekleri kanısı doğru değil” görüşünü savundu.
 
Simitis, makalesinde “müzakereler sırasında üye bir ülkeye kendi özel konularıyla ilgili olarak baskı yapma ya da müzakereleri engelleme hakkı tanınmamaktadır. Yunanistan ile Kıbrıs (Rum kesimi) bazı özel konulardaki düzenlemelerle ilgili itiraz ya da eleştirilerde bulunabilirler, ancak müzakereleri durduramazlar” değerlendirmesini yaptı.   
 
Atina'nın 'teorik' veto fırsatı ne zaman olur?
 
Eski Yunan Başbakanı, AB kurallarına göre, müzakerelerin yarıda kesilmesinin üye ülkelerin en az üçte biri tarafından istenmesi ve kararın da AB Konseyi’nde özel çoğunlukla alınması gereğine dikkat çekti.
 
 “Eğer Kıbrıs (Rum kesimi) geçen günlerde veto kullansaydı, AB ilk dosyayı askıya alıp, hemen ikinci dosyayı açacaktı” diyen Simitis “AB'de her zaman, sözgelimi bir ülkeye itirazı olan bir üye, daha sonra kendisiyle ilgili başka bir meselesinin halledilmesi gündeme geldiğinde eski itirazını geri çekmek zorunda kalır'' açıklamasında bulundu.
 
Üye ülkelerin veto haklarının sadece başlangıçta ve müzakerelerin sonuçlanmasından sonra kesin karar alma aşamasında bulunduğunu belirten Simitis, Yunanistan'ın bundan sonra sadece, müzakerelerin tamamlanmasının ardından Türkiye'nin tam üye olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunda bir veto fırsatı olacağını, bunun da teorik bir fırsat olduğunu kaydetti.
 
Ya Türkiye üyelikten vazgeçerse...

 
Simitis, 'Türkiye'nin, kendi içindeki dinamikleri ve bazı AB üyesi ülkelerin tutumu nedeniyle AB üyeliğinden vazgeçerek, özel bir ilişki seçimine gitme olasılığının da bulunduğunu kaydetti ve 'böyle bir olasılığın Yunanistan'ı zor durumda bırakacağına' işaret etti.
 
Eski Başbakan, böyle bir durumda Yunanistan'ın, Türkiye ile olan sorunlarını ikili düzeyde çözümlemek zorunda kalacağını belirtti.
 
Schüssel: "Türkiye ile müzakereler çok zor"

 
Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerine ilişkin bir yorum da AB dönem başkanı Avusturya'nın Başbakanı Wolfgang Schüssel'den geldi. Schüssel, 'Türkiye ile müzakerelerin çok zor olduğunu' söyledi. 
 
Brüksel'de yapılan AB zirvesinden dönüşünde Kurier gazetesine demeç veren Schüssel, Türkiye'ye tam üyelik yerine 'imtiyazlı ortaklık' statüsü verilmesi yönündeki görüşünü yineledi.
 
Schüssel, "Türkiye'nin 2006 yılı sonuna kadar havaalanlarını ve limanlarını Kıbrıs'a (Rum kesimi) açması gerekiyor. Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır'' dedi.
 
Bu koşullarda Türkiye'nin 'kendiliğinden havlu atıp atmayacağına' ilişkin bir spekülasyonda bulunmak istemediğini ifade eden Schüssel, ''ben Türkiye ile diyalog sağlanmasından yana olduğumu her zaman söyledim. Türkiye ile tam üyeliğin dışında da seçenekler var. Türkiye'ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık statüsü verilmesinin bir seçenek olacağına inanıyorum'' dedi.
 
Birliğin hazmetme kapasitesinin bugüne kadar 'somut olarak tanımlanmadığını' belirten Schüssel, 'yeni katılımlarla birliğe güvensizlik ithal etmemek ve yurttaşların da fikrini alabilmek için hazmetme kapasitesinin gelecekte somut olarak tanımlanması gerektiğini' söyledi.

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim