Korsanlığa karşı müşterek avarya daha adil bir çözüm

İngiliz Mahkemesi'nin korsanlık olayları konusunda 'donatanların ödemek zorunda bırakıldıkları fidye bedelinin müşterek avarya kapsamında değerlendirilmesi gerektiği' yönünde karar verdiğini belirten Av. Beller 'P and I sigortacıları fidye bedelinin yüke düşen garame payı kapsamında karşılanması konusunda tezat fikirler beyan ediyorlar"dedi.
 
Üçüncü dünya ülkelerinin, siyasi ve ekonomik durumlarının yakın tarihte deniz ticaretini sadece ticari anlamda etkilemediğini, aynı zamanda 1980'lerde bazı yoksul ülkelerde gemiler tecavüz sayılabilecek şekilde tutuklandığını ve yıllarca gasp edildiğini işaret eden Yerlikaya Hukuk Bürosu Uzman Avukatı ve İstanbul Barosu Avrupa Birliği Komisyon ÜyesiAv.Alev Elif Beller son iki yılın, Denizcilik Ticareti sergüzeştine getirdiği bir tehlikenin de Aden Körfezi'nde yaşanan sivil ancak yüksek vasıfta silahlı tehdit, saldırı ve zapt etmeler olduğunu söyledi.

Korsanlık olaylarının 1856 yılında Kırım harbi sonunda yapılan, Paris Kongresi'nde suç olarak kabul edildiğini hatırlatan, Av.Alev Elif Beller şöyle devam etti; "Hiçbir sorunun temelden çözülmesinin kolay olmadığı bir dünyada, maalesef koruma tedbirleri almaktan başka çare yok ve tabii ki bu önlemler arasında sigorta poliçeleri var. Sigortacıların karşılaşılan bu 'tehlike'- 'peril' durumunu yeni bir ürünle karşılamayı tercih ettikleri malum.

Yüzeysel bir yorum ile sigortacıların riski, Tekne Sigorta Poliçeleri'nin, Institute Time Clauses şartlarından, 'korsanlık' kapsamında değerlendirmeleri ve geminin, yükün ve personelin selameti için, kanun dışı kimseler tarafından silah zoruyla talep olunan para, bedel ve objelerin de bu kapsamda değerlendirilerek, sigorta kuvertürü altında tazmin edilmesi beklenirken, meselenin şimdiden bazı ihtilafların ve davaların konusunu teşkil ettiği görülüyor"
 
Savaş Riski Teminatı ve korsanlık

Savaş Riski Teminatı'nın , "Savaş, Grevler ve ilgili Muafiyetler" başlığı altında şekillenmiş olan şartlardan korsanlığa benzer, saldırı, ele geçirme, tehdit, fena muameleler, düşmanlık hareketleri ve tafsilatlı olarak ifade olunan paragraflar barındırdığını belirten Beller, savaş riski altında ve yaşanan son duruma benzer fiili eylemlerin yansıtıldığını kaydetti. İngiliz Sigorta Hukuku'na göre, korsanlık riskinin savaş sigortası koşulları kapsamında kabul edilmesinin çeşitli değerlendirmelere yol açtığı ve riskin, farklı navlun mukaveleleri ifa edilirken, ayrıca "Savaş Riski" şartı yönünden dikkatle değerlendirilmesinin gerektiği bellidir" dedi.

Korsan saldırılarının büyük tehdit ettiği riskli bölgeye yolculuk yapan ve bu muhtemel tehlikeden korunmaya çalışan donatanların, kiracıların ve işletmecilerin, sigorta şirketlerinden "K&R", "Kidnap and Ransom Policy" adı altında kuvertür almak zorunda kaldıklarını belirten Av. Alev Elif Beller büyük gemiler için 3 ila 5 milyon dolara kadar yükselen fidye taleplerini sigortacılar karşıladıklarını söyledi.

"Sigorta şirketlerinin daha da ileri giderek korsanlarla, saldırganlarla müzakere ve fidye teslimi faaliyetlerini de organize eden şahıslarla çalışmak zorunda kaldıklarını vurgulayan Av. Alev Elif Beller değerlendirmesini şöyle sürdürdü;

 "Bu sigorta, gemi adamı ve zabitanın, donatana yöneltebileceği tazminat taleplerini de kapsıyor. Sigorta tazminatı işletme maliyetlerini artırıyor ve navlun piyasalarının zorlandığı bir dönemde, her tür ekstra masraf hem donatana hem de kiracıya zorluk yaratıyor.

Birçok sigortacı, savaş kuvertürünün bu "tehlike halini" kapsaması gerektiğini düşünüyor. Bazı P and I veya tekne sigortacıları, müşterek avarya ilan edildiği taktirde, bu bedelin tazmin edilebileceği , yönünde fikir beyan ediyorlar" diyen Beller, korsanları terörist kabul eden ve adam kaçırmayı sigorta kapsamından çıkartan sigortacıların da olduğunu söyledi.

Korsanlığın, zaten genel olarak kabul edilen kapsam dahilinde olduğuna dikkat çeken Beller, "Ancak savaş sigortası menfaati satın almak için ekstra prim ödemek gerekiyor. 1983'ten önce korsanlık genel olarak savaş sigortaları kapsamına alınıyordu, son çeyrek yüzyılda korsanlık tekrar tekne poliçesi şartları kapsamına dahil edilmişti.

Fidye konusunun ortaya çıkardığı şüphe ve tartışma sebebiyle sigortacı ve sigorta ettirenin bu riski, ilave teminat satın almak suretiyle ,ilave prim ödeyerek, karşılaması yoluna gidildi.Savaş riski sigortası esnek miktarlarda uygulanabiliyor ve sefer bazında yapılabiliyor" dedi.
 
İngiliz Mahkemesi 'müşterek avarya' diyor

İngiliz Mahkemesi bu konuda bazı kararlar verdiğine dikkat çeken Beller "Donatanların ödemek zorunda bırakıldıkları fidye bedelinin Müşterek Avarya kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde hüküm tesis etti.

Deniz sergüzeştine birlikte atılan gemi ve yükü tehdit eden ortak bir tehlike halinde, geminin ve yükün kurtarılması için yapılacak faaliyet ve masrafların, kurtarılan gemi ve yük arasında kıymetleri oranında paylaştırılması, müşterek avarya halinin temel prensibi olmakla beraber, PandI sigortacıları fidye bedelinin yüke düşen garame payı kapsamında karşılanması konusunda tezat fikirler beyan ediyorlar.

Makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde ve bilebile, fevkalade bir fedakarlık yapılması veya fevkalade bir masrafa katlanılması halinde bu hareketin doğrudan neticesinde ortaya çıkan zarar ve masraflar, müşterek avaryadır. Meselenin derinine girildiğinde sigortacılar kullanılan silahların cinsine kadar çok sayıda ayrıntı üzerinde duruyorlar.

Korsanlık'ın gerisinde politik veya şahsi çıkar olup olmadığı hususu ayrıştırıcı özellik taşıyabilir ve bundan hareketle PandI poliçelerinde, korsanlık sigorta kapsamında sayılabilirken, terörizm olarak nitelendirilen, politik amaçlı saldırılar, sigorta kapsamı dışında kalıyor. İngiliz Mahkemelerinin, ünlü bir kararında, Bolivya Devleti'nin, Indemnity Mutual'a karşı açtığı davada, İngiliz yargıç, korsanlarla, özgürlük savaşçıları arasında fark bulunduğuna ve politik amaç olduğunda, bunun korsanlık kapsamında mütalaa edilemeyeceğine dair karar vermiştir" diye konuştu.
 
Müşterek Avarya daha adil bir çözüm görünmekte

Türkiye'de henüz bu konuda doğmuş bir ihtilaf olmadığının altını çizen Beller, "Neticeten Türk Mahkemeleri'nin Sigortacı ile Sigorta ettiren arasında bu tür ihtilafta ne şekilde hüküm tesis edeceği bilinmiyor. TTK'nın 1420. maddesi: 'Gemi malikine, 6/9/12 ay sürelerle deniz haydutları tarafından zapt edilmiş olan ve bu sürede tehlikeye maruz kalmış olan gemiyi ve malları ve bunlar üzerindeki tüm hakları sigortacısına devrederek, sigorta bedelinin tamamının ödenmesini talep etmek' hakkını vermektedir.

Günümüz tatbikatında yapılan sigorta poliçelerinde Türk Hukuku'nun uygulandığı haller müstesnadır. Bilinen bir gerçek şu ki, Tekne Sigortacıları ve PandI Club sigortacıları, çeşitli yorumlarla, kendi mesuliyetlerini tahdit veya genişletme konusunda çalışmalar yaparken, gemilerin ve gemi personelinin bu haydutluk, hırsızlık karşısında hukuki korumayı henüz tam anlamıyla elde edebilmiş olamamaları hali sürüyor.

2008 yılının başından beri Somali sahilinde, Aden körfezinde 70'den fazla saldırı yapıldığı ve korsan çetelerin sayısının 29 civarında olduğu ve 500 denizcinin rehin alındığı bir tehlikeyi, kanaatimizce müşterek avarya kapsamında yorumlamak, hukuken adil bir çözüm gibi gözüküyor" dedi.

Editör: TE Bilişim