Türkiye’den yola çıkarak ilk dünya seyahatini yapan Sadun Boro’nun Kısmet adlı yelkenlisi artık Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergileniyor. 1963 yapımı, 10,5 metrelik Kısmet’in yelkenleri, tekstil mühendisi Sadun Boro tarafından okyanusa doğru açıldığında Türk insanı için hayallerin ötesinde bir yolculuk da başlamıştı. Sessiz sedasız Caddebostan’dan uğurlanan Kısmet, üç yılda dünyayı dolaştıktan sonra döndüğünde büyük bir sevgiyle karşılanmıştı. Yelkenli adına yakışır şekilde o tarihten sonra Türk denizciliğinin de kısmetini açarken onlarca kişi yelkenlisiyle dünyayı dolaşma cesaretini gösterdi.
 
Ünlü tekne yapım ustası Athan Beşpınar’ın Salacak’taki yapım atölyesinde imalatına başlanan Kısmet teknesi, Sadun Boro’nun Türk denizciliği için başlatacağı çağın habercisiydi. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Manchester Üniversitesi’nde Tekstil Mühendisliği eğitimi alan Boro, hayali olan  10,5 metrelik Kısmet’i yaptırmıştı. Boro, İngiltere’deki eğitimi sırasında bir Atlas Okyanusu seyahati yapmıştı ama üç okyanusu da geçerek ülkesinin denizcilerinin cesaret edemediği bir yolculuğun hayalini kuruyordu.
 
1965’te dünya seyahatine çıkmaya hazır olduğunu hisseden Sadun Boro, eşi Oda ile birlikte Caddebostan’dan Kısmet’in yelkenlerini açtı. 22 Haziran 1965’te, iki direkli teknedekiler sevdikleri tarafından uğurlanırken, Sadun Boro rotasını Akdeniz’den Atlas Okyanusu’na açılmak üzere çizdi. 

Döndüğünde ünlü olmuştu
 
Sadun Boro, İstanbul’dan açtığı yelkenini Akdeniz boyunca hiç indirmezken Cebelitarık Boğazı’nı geçerek kendisini Atlas Okyanusu’na bıraktı. Kanarya Adaları, Barbados, Karayip Adaları’nda duraklar yapan Kısmet, Panama Kanalı üzerinden Büyük Okyanus’taki Galapagos Adaları’na uzandı.
 
Engin sulardaki Markiz Adaları, Tuamotu Adaları, Tahiti ve Rüzgaraltı Adaları, Tonga Adaları, Fiji Adaları, Yeni Hebrid Adaları, Yeni Gine Adası, Torres Boğazı ve Hint Okyanusu’na girerek Timor Adası, Endonezya, Singapur, Bengal Koyu, Seylan Adası, Arap Denizi ve Kızıldeniz’e ulaştı. Kızıldeniz’de İsrail üzerinden İstanbul’a yönelen Kısmet, yolculuğunu 15 Haziran 1965’te tamamladı. (1965-1968 arasındaki yolculuğun yapıldığı bu rota denizciler arasında Sadun Boro rotası olarak hatırlanıyor) Üstelik Boro çifti yolculuklarını teknede doğan Deniz adlı kızları ve Kanarya Adaları’ndan aldıkları Miço adlı kediyle tamamladı.
 
Sadun Boro, birkaç arkadaşı tarafından sessizce uğurlandığı yolculuğunun dönüşünde kendisini bekleyen yüzlerce insanla karşılaşmıştı. Çünkü Türk denizcilik tarihinin en cesur ve sıradışı yolculuğu Hürriyet gazetesi tarafından günü gününe takip edilmiş, okuyucular macera dolu seyahatin tüm detaylarını öğrenmişti.

Üç kitap yazdı
 
Kısmet’in yolculuğunu tekrarlamak isteyen Boro çifti, sekiz yaşına gelen kızları Deniz’i de yanlarına alarak 1977’de iki yıl üç ay süren ikinci dünya seyahatlerini tamamladı. Sadun Boro, iki seyahatini de “Pupa Yelken”, “Kısmet’in Dünya Seyahati” ve “Yeni Dünya’ya Fora Yelken: Kısmet’in Atlantik ve Amerika Seyahati” adlarıyla kitaplaştırarak Türk denizcileriyle paylaştı. Boro’nun ardından Hakan Öge, Cumhur Gökova, Ekrem İnözü, Osman-Zuhal Atasoy, Alim-Hattaya Sür, Özkan Gülkaynak gibi pek çok isim dünyayı dolaşarak okyanuslarda bıraktığı izi takip etti.
 
Şimdilerde Göcek, Fethiye ve Gökova’nın korunması için büyük çaba sarf eden Sadun Boro, “Sevgilim” diye adlandırdığı teknesini Türk amatör denizciliğine katkısının devam etmesi için Rahmi M. Koç Müzesi’ne bağışlama kararı aldı. 2010’da Tuzla’daki RMK Marine Tersanesi’ne getirilen tamamen yerli üretim Kısmet’in motoru söküldü ve bakımı yapıldı. Teknenin tüm ahşabı gözden geçirildi, boyandı ve koruma maddeleri sürüldü. 

Sevgilimden ayrılıyor gibiyim
 
’Sadun Boro, denizden kopamayacağını bildiği için Prout marka çift gövdeli (Katamaran) bir yat satın aldı. Sonbahar adını verdiği 12 metre boyunda yelkenlinin iki makinesi bulunuyor. Boro, “Kısmet benim 45 yıllık evim, kabuğumdu. Ondan ayrılırken çok zorlandım. Ama öyle olması gerekiyordu.
 
Şimdi Kısmet yeni kuşaklara denizciliği sevdirmeye müzede devam edecek. Bu tekne ile 1965 yılında 3 yıl süren dünya turuna çıktım. En güzel günler, aylar, yıllar onun içinde geçti. Onunla tayfunları, en şiddetli fırtınaları yaşadık. Pasifik’te mehtabı seyrettik. Hepsi ‘Kısmet’in sayesindeydi. Sevdiğim birtanemden ayrılıyorum. Sevgilimden ayrılıyor gibiyim” diyerek duygularını dile getiriyor.

İlk kez 1964’te denize indirildi
 
Sadun Boro’nun Türk denizcilerine mal olan teknesi, ilk kez 17 Temmuz 1964 günü Salacak sahilinden denize indirildi ve Mayıs 2010’da karaya çıkartılarak Rahmi Koç Müzesi’ne getirilmek üzere bir tıra yüklendi. “Kısmet” müzeye getirilmeden önce gemi mühendisleri ve tekne yapım teknisyenleri tarafından elden geçirildi. İki yıl boyunca Tuzla’daki RMK Marine’de teknenin tamir ve bakım işlemlerini gözlemleyen Sadun Boro, kişisel eşyalarını kamarasından boşalttıktan sonra teknenin ahşabı hakkında mühendis ve teknisyenlere ipuçları verdi. Tekne yapım teknisyenleri teknenin orjinalliğini korumak ve kat ettiği binlerce deniz milinin izlerini mümkün olduğunca barındırmak için titizlikle çalıştı.

‘Onun çizdiği rota hepimizin ortak paydası’
 
Sadun Boro’nun çıktığı yolculuğun ardından 2003-2008 arasında My Chance adlı teknesiyle dünyayı dolaşan Alim-Hattaya Sür çifti, “Sadun Ağabey, Türk denizcilerine cesaret verdi. O ana kadar kimsenin cesaret edemediği bir yolculuğa çıktı. Biz de yıllar sonra Sadun Boro rotasını takip ederek dünyayı dolaştık. Türk denizciliği için çığır açmıştır” dedi.
 
Yelkenlisi Mardek ile dünyayı dolaşan diş hekimi Hakan Öge ise, “Sadun Boro, Türk denizcilerinin de Akdeniz’in çok uzaklarına gidebileceğin gösterdi. O, deniz kültürünün gelişmesi için büyük yol gösterici oldu” dedi.
 
Zuhal Atasoy ise, “Sadun Boro hepimizin sembol ismidir. Belki o yola çıkmasaydı bu seyahat on yıllar sonra gerçekleşecek, Türk denizciliği bir o kadar geç kalacaktı” dedi.
 
Hakan Öge de, “Mardek” adlı teknesiyle yaptığı dünya seyahatinde Sadun Boro’yu örnek aldığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Her çocuk büyürken birilerini örnek alır. Birilerinin yaptığı işleri, hayat biçimini idealize ederek onun gibi olmaya çalışır. Sadun Boro sanırım benim için böyle bir örnekti. O dünya seyahatine çıktığında ben daha çocuktum. Ama ‘Kıta Yelken’ adlı kitabı benim başucu kaynağım olmuştu. Ben de bir gün muhakkak böyle bir şey yapacağım, demiştim. İliklerime işleyen macera tutkusu yüzünden dağcılık, yamaç paraşütü gibi yüksek adrenalinli sporlarla uğraştım. Boro gibi dünyanın etrafında dolaşmayı başararak 13 yaşında kendime verdiğim sözü tuttum.”
 
Kayıtsız adlı teknesiyle dünyayı dolaşan Özkan Gülkaynak ise, “Boro deniz feneri gibi güvenli seyir bölgesini işaret eder. Onun saçtığı beyaz ışığı görerek seyir yapmak tekneleri tehlikelerden uzak tutar. Pruvalarını meta eder” dedi.
Editör: TE Bilişim