Kıskananlar çatlasın

 "Ohhhh" dediler geçen hafta; "Beyimiz kendine yeni tekne düşünüyormuş. Bu ne bolluk?" Soranlar oldu tabii; dost arkadaş çevresi malûm. Kıskanırlar. Nedeni bir vadede yapmayı planladığım teknenin kimliğini, burada sizlerle paylaşmamdı.

"Nazar etme ne olur, çalış senin de olur" demeden, hemen açıklamalara giriştim. Ben böyleyim; açıklamam lázım. Açıklayan adamım yáni. İşin ekonomisi, uzun vadedeki getirisi falan... Ama keyif benim değil mi kardeşim?

*

Olay şudur: Bu boyda hazır bir tekneyi satın almak mümkün, ama 300-350 bin Euro bağlamak gerekeceği için hiç anlamlı değil. O kadar param var mı sorusu da ayrı bir soru tabii.

Uzun araştırmalardan sonra, bu boyda bir teknenin yaklaşık 150 bin Euro’ya mal edileceğini gördüm.

Tabii bu maliyete, sözlerini tutmayan ya da işini şişiren ustalarla itişmenin akıtacağı kan, ödemeleri yaparken dökülecek ter ve ’Ben bu işe neden girdim’ diye dövünürken süzülüverecek gözyaşları dahil değil. Bu üç vücut sıvısının tekne maliyetine etkisini, Euro olarak hesaplayacak ne makine var, ne de yazılım.

Tekne fuarlarını geze geze, teknelerin içine gire çıka, biraz da ukalá oldum galiba. Çok güzel bir teknede, kusurlar bulur hale geldim. Bulduğum kusurları madara olmamak için pek kimseyle paylaşmıyordum önceleri, ama özellikle İngiltere’deki tekne dergilerinde yapılan değerlendirmelerde de beni rahatsız eden kusurlara dikkat çekildiğini görünce daha bir dillendim. Yanlış düşünmüyormuşum.

Bunun sonucu da ’kendi tekneni, kendin yap’ kararlılığı oldu.

*

Elime alet edevatı alıp kendim yapacak değilim tabii. İstanbul’da tekne üretiminin değişik aşamalarının en iyi usta ve şirketlerini biraraya getirmeye çalışacağım.

Her teknenin el işçiliği gerektiren bölümleri vardır. Tekneci marangozlar gövdeyi, güverteyi, mobilyayı yapar. İşin en kritik kısımlarından biri budur, çünkü buradaki hataları görmek kolaydır; tekne suda eğri durur, batmaz ya da çok batar, içi özensiz görünebilir. Bu yüzden iyi bir marangoz bulmak şart.

Artık tekne üretiminde kullanılan ahşap dışında her malzeme sanayii üretimi. Cam elyafı kumaşlar, epoksi reçinesi, vinçler, motor, direk, halatlar, elektrik malzemeleri, dümen, su tesisatı ve depoları...

Bunların tümü, ciddi şirketlerden satın alınıyor. Avrupa Birliği ve ABD standardı artık neredeyse tüm ürünlerde aranır ve bulunur oldu.

Ve bu ürünlerin en iyilerini en kaliteli şekilde işleyen, tekneyle bütünleştiren kişilerle temasa geçmeye başladım. Bir yandan da, dünyanın önde gelen tekne üreticilerinin geliştirdiği çözümleri bir kenara not ediyorum; uygulanabilecekleri uygulamak için.

Yani diyeceğim, yakın bir vadede, bir doğuma tanıklık eder gibi, kendi teknemin yapımını izlemeye başlayacağım. Ve insan doğumunun aksine, teknenin yalnızca babası değil anası da olacağım, çünkü üretim aşamasında, her şeye ama her şeye müdahale edeceğim.

Kıskananlar çatlasın...

2057’de yelken yerine uçurtma kullanılacak

Yachting Monthly Dergisi’nin Mayıs 2007 sayısının kapak konusu, geleceğin gezi tekneleri. Dergi, 2057 yılında yelkencilik ile ilgili öngörülerde bulunduğu uzun yazısında, deniz ve yelkenle ilgili çok sayıda kişinin düşüncelerini aktarıyor.

Derginin ortaya koyduğu 2057 tablosu şaşırtıcı.

Kökünden değişen tekne tasarımları, yelken yerine uçurtma kullanımı, eğlence, yol bulma ve seyir güvenliği işlevleri birbiri ile bütünleştirilmiş elektronik sistemler, hidrojen enerjisinin teknenin tüm enerji gereksinimlerini karşıladığı yepyeni bir dünya.

Görüşleri alınanlar arasında Lewmar, Garmin ve B & G gibi tekne donanım şirketlerinin vizyonerleri, Rob Humphrey’s ve Nigel Irens gibi tasarımcılar, Wally yatlarının yaratıcısı Luca Basani gibi çılgın sermaye sahipleri var.

Küresel ısınmanın deniz seviyesini yükselteceğine kesin gözle bakılırken, 2090 yılında tüm dünyada denizlerin bugüne kıyasla 20 santim ile 60 santim arasında yükseleceği öngörülüyor. Bunun sonuçlarından yalnızca biri ise marinaların karşılaştığı deniz bağlantılı sorunların artması olacak.

Tekne üretiminin ve tekne motorlarının karbon salınımı açısından çok verimli hale geleceği belirtilirken, hiç fosil yakıt kullanmayan motorların kullanımının gündemde olacağı vurgulanıyor.

Kaynak: Temuçin Tüzecan/Hürriyet Gazetesi

Editör: TE Bilişim