Suriye’nin vurduğu Türk jetinin kaybolan pilotlarına bir hafta geçmesine rağmen hala ulaşılamadı. Genelkurmay, bir uçak, dört helikopter ve beş deniz aracıyla bir haftada 5 bin 485 kilometre karelik alanda yapılan aramaların sonuç vermediğini duyurdu. Öte yandan, Türk jetinin 1260 metre derinlikte tespit edilen enkazına uzaktan kumandalı ve mini denizaltılar ile ulaşmak mümkün.

TSK, pliotların kaybolmasının ardından yaptığı ikinci açıklamada, beş askeri gemi/bot (1 fırkateyn, 1 hücumbot, 1 karakol gemisi, 2 sahil güvenlik botu) bir uçak (CN-235), dört arama kurtarma helikopteri sürdürülen arama çalışmalarında, pilotlara ait bazı eşyaların bulunduğu ancak kendilerine ulaşılamadığını açıkladı.

Bir haftadan bu yana süren aramalar sonuç vermezken, bölgede arama yapması beklenen ABD’ye ait Nautilus araştırma gemisinde bulunan uzaktan kumandalı denizaltıların (ROV), pilotların bulunmasında çözümü sağlayabileceği düşünülüyor.

Hercules, Argus, Diana ve Echo adında dört ROV kullanan Nautilus’un yanı sıra, Çin, Rusya ve Japonya da denizaltında arama yapabilen ROV araçlarına sahip. Ortalama gücü 200 beygir olan ROV’lar, 2 ile 11 bin metre arasındaki derinliklere dalabiliyor

Dünyanın en derin noktasına indiler

Ege ve Akdeniz’deki batık ve tarihi eserleri aramak için bir süredir Bodrum Yalıkavak’ta bulunan Nautilus’un sahip olduğu ROV’ların yanı sıra, Çinlilerin Juiaolong adında 7 bin 500 metreye dalabilen bir denizaltısı bulunuyor. Ayrıca, Japonlar 6 bin 500 metreye dalabilen DSV Şinkai, Ruslar ise Konsul adı verilen ve 6 bin metreye dalabilen uzaktan kumandalı denizaltıya sahip.

Nautilus, 1985 yılında 3 bin 700 metre derinlikteki Titanik batığını Argus ile bulmuştu. Argus, altı bin metreye inebiliyor.

Ağırlıklı olarak okyanuslarda bilimsel araştırmalar için kullanılan ROV’ların en ünlüleri ise ABD, İtalyan, İsveç ortak yapımı olan Trieste ve ünlü yönetmen James Cameron’un kullandığı Deepsea Challenger. Trieste, 1960 yılında dünyanın en derin yeri olarak bilinen Marina Çukuru’nun dibine, Challenger Deep noktasına inen ilk denizaltı olmuştu. ABD’li Don Walsh ve İsveçli Jacques Piccard, 150 ton ağırlığındaki denizaltıyla 10 bin 912 metre derinliğe beş saatte iniş yapmıştı.

Titanik adlı filmin yönetmeni James Cameron ise Mart ayında Challenger Deep adlı denizaltısıyla 1960’da elde edilen başarıyı ikinci kez tekrarlamıştı. Cameron, 11.8 tonluk denizaltısıyla Deepsea Challenger noktasına iki saatte indi. Cameron ayrıca, okyanusun en derin noktasında sadece 20 dakika kalabilen Trieste’ye kıyasla, sualtında 6 saat araştırma yapma şansı buldu.

Air France uçağını onlar buldu

Brezilya’dan Fransa’ya giderken 2009 yılında Atlantik Okyanusu üzerinde düşen Air France uçağının enkazına ait bazı parçalar, 3 bin 400 metre derinlikte Nautile denizaltısı kullanılarak bulunmuştu.  Altı bin metre derinliğe inebilen üç kişilik denizaltı, renkli fotoğraf ve video çekebiliyor, aralıksız sekiz saat araştırma yapabiliyor. Uçağın enkazı ise Remora 6000 adındaki ROV tarafından bulunmuştu.

James Cameron için özel olarak üretilen Deepsea Challenger, bugün en gelişmiş mini denizaltı olarak kabul ediliyor. Tek kişilik denizaltı, 11 bin metreye iki saatte inebiliyor. Aynı mesafeden su yüzüne bir saatte çıkıyor. Dördü dışında olmak üzere sekiz yüksek çözünürlüklü kamera taşıyan denizaltı, bir robotik kol, CTD sensörü, numune toplama kutusuna sahip. Deepsea Challenger, dünyanın en derin noktasındaki korkunç basınca, tam altı saat dayanmıştı.

Sadece ABD’nin sahip olduğu derin denizaltı kurtarma gemileri (DSRV), 15 bin 600 metre derinliğe kadar inebilme kapasitesine sahip. 24 kişi kurtarabilen bu denizaltıların ağırlığı sekiz tona kadar çıkıyor.

 

Editör: TE Bilişim