Türkiye'nin ilk gemi motorları fabrikasını yok ettik

Denizcilik Bankası Eski Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi E. Y.Müh.Ali Can Motor Fabrikasının kapatılması ile gemi inşa sanayimizin ve Türkiye'nin çok temel bir sanayi gelişim imkanını kaybettiğini söyledi.
 
Şu anda yeniden vizyona "Devrim Arabaları" filminin girdiğini hatırlatan Denizcilik Bankası Eski Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi E. Y. Müh. Ali Can 27 Mayıs 1960 ihtilalinin lideri Cemal Gürsel Paşa'nın direktifleriyle, tamamı TCDD'nin Eskişehir Fabrikasında Türk mühendis ve işçisinin emeği ile üretilen Devrim Otomobili'nin ne yazık ki benzin konulması unutulduğu için çalıştırılamamasının bahtsızlık olduğunu belirterek, Pendik- Sulzer Motor Fabrikası'nın yokluğuna itilmesinin benzer bir bahtsızlık olduğunu söyledi.

"1937 yılında Büyük Atatürk'ün direktifleri ile inşaatı başlatılan Pendik Tersanesi'ni 1940 yılında ziyaret eden Cumhurbaşkanı İnönü de Beyaz Trenden inip, tersane sahasına uzaktan şöyle bir bakıp hiçbir şey yapılmadığını görünce son derece sinirlenip yanındaki zamanın Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya'ya bastonu ile tersane sahasını gösterip, hiddetle 'Kapatın burayı, kapatın burayı' demesi ile Pendik Tersanesi inşaatı da durdurulmuş ve ancak 29 sene sonra 1969'da yeniden başlatılabilmişti" diyen Ali Can şöyle devam etti;

"Benzer iki olayı ve kayıplarımızı görünce insan; 'İnönü de, Cemal Paşa da keşke biraz hoşgörülü olabilselerdi' diye acı acı düşünüyor.Oysa Pendik Tersanesi ve Pendik Sulzer Motor Fabrikası Türkiye'nin gemi inşa sanayiinde uluslararası pazarlara yönelmesine gerçek adım olacaklardı."
 
İnşa edilen gemiler boş tekne olarak denize indirilirdi

Henüz Pendik Tersanesi ortada yok iken, eski tersanelerde 1960-70'li yıllarda bir gemi inşaatı planlanınca, ilk önce geminin projeleri, sonra da yurtdışından getirilecek ana ve yardımcı makinelerin şartnameleri hazırlanarak sipariş aşamasına geçilebildiğini işaret eden Ali Can, genellikle yurt içi stoklardan temin edilen sac ve profil malzeme ile başlatılan tekne inşaatının, eski teknoloji ile geminin büyüklüğüne göre 1-1.5 yılda bitirilip, merasimle denize indirildiğini hatırlatarak şöyle devam etti; "Denize boş tekne olarak indirilen gemi, yurtdışına sipariş edilen ana ve yardımcı makineler, diğer teçhizatlar gelinceye kadar rıhtıma çekilir beklemeye alınırdı.

Ana ve yardımcı makinelerin yurtdışından planlanan zamanda gelmesi, gerek TL ve döviz teminindeki gecikmeler, gerekse uzun bürokratik işlemler nedeni ile adeta imkansız olup, bazen 1-2 yıl gecikmeli olarak temin edilebilir, dolayısı ile geminin teslim süresi en az birkaç yıl uzardı. Biz tersanecilerin en büyük hayali ana ve yardımcı makinelerin yurt içinde üretilebilir olmasıydı, ama bu hayal adeta Kaf Dağının arkasındaki bir hayal gibiydi..."
 
Pendik-Sulzer'e ilk adımlar

"1978 senesinde, Camialtı Tersanesi'nde inşa edilecek 8 adet 5500 dwt'luk yük gemisi için 24 adet Dizel-Jeneratör ihalesi açılmış, yapılan ihaleyi Polonya'nın Cqielski Motor fabrikası kazanmıştı. Fabrika, motorları Sulzer lisansı ile üretiyordu" diyen Ali Can 24 adet motoru komple almak yerine, bunları parçalar halinde alıp, montajla da olsa bir üretim adımı atmak amacıyla Polonya'ya gittiğini belirterek uzun uğraşlardan teklifinin Polonya'da da kabul edildiğini ve bir teknik heyetin Haliç Tersanesi'nde inceleme yaparak Pendik Tersanesi'nde başlatılacak montaj çalışmalarına Polonyalı teknisyenlerin yardımcı olmaları, biten motorların test edileceği 1500 beygirlik bir test odası projesinin hazırlanması, teçhizatının da Polonya'dan gönderilmesi gibi maddeler kaydıyla ilk montaj imalatına geçtiklerini söyledi.
 
Pendik- Sulzer Motor Fabrikasını kurduk

Montaj motorlardaki başarının yüzde 40'a yaklaşan yerli katkıyla Sulzer tarafından da yakinen takip edilence 1981 yılı başlarında Sulzer'den büyük motorların imalatı için direkt lisans alma girişiminde bulunduklarını hatırlatan Ali Can 1981'de lisans anlaşmasını Denizcilik Bankası ve Sulzer olarak karşılık imzaladıklarını, lisans anlaşması ile artık her türlü ana ve yardımcı makineyi Sulzer lisans ile Türkiye'de Pendik'te imal edebilecek seviyeye geldiklerini işaret ederek sözlerini şöyle tamamladı;

"Pendik- Sulzer Motor Fabrikası'nın çok üstün teknik isteyen inşaatı 1 Temmuz 1982 günü Başbakanımız Amiral Bülent Ulusu tarafından atıldı. Temel inşaatı, iki ayrı firma tarafından büyük para ve emek harcanarak bitirildi.Üst yapı inşaatı, MKE'e verildi ve MKE müthiş bir çalışma başlatarak fabrikayı, her türlü dinamik yüklere dayanıklı çok sağlam ve güzel bir yapı olarak tamamladı.
 
İlk pendik -sulzer motorları

1 Temmuz 1982'de fabrikanın temeli atılır atılmaz sipariş araştırmasına girişmiştik. Polonya ile Türkiye arasındaki Kliring anlaşması çerçevesinde Pendik'te inşa edilmek üzere 5 adet 26,500 dwt luk dökme yük gemisi almayı başarmıştık. Deniz Nakliyat'ın siparişi olan 3 adet 75,000 dwt luk dökme yük gemisi ile inşa edilecek gemi adedi 8'i bulmuştu.Sonradan gemi adedi 5'e düşürüldü.
Polonyalılarla yaptığım görüşmeler sonucunda bu 8 geminin ana ve yardımcı makinelerinin bazı parçalarının imali sureti ile Pendik'te üretilmelerini kabul ettirdim. Böylelikle hem Pendik Tersanesi hem de Pendik Sulzer yüklü bir siparişe kavuşmuş oluyordu.
 
Pendik Sulzer Motor Fabrikası kapatılması, vahim bir hatadır

1999 Depreminden bir süre sonra, depremden zarar gören Gölcük Tersanesi yerine Pendik Tersanesi, Deniz Kuvvetlerine devredildi. Aradan birkaç ay geçmişti ki, motor fabrikasının, tamir atölyesine dönüştürüldüğünü öğrenince inanılmaz bir şok yaşadım. Motor imalatına geçiş döneminde yaşadığım bütün sevinçlerim bir anda derin bir üzüntüye dönüştü.

Anladığım kadarı ile, Pendik Tersanesi'ni devir alan ekipteki genç meslektaşlarımız "Bize motor fabrikası lazım değil, burası çok güzel tamir atölyesi olur" deyip bu kararı vermişler.Halbuki; bu güzelim fabrikayı, atölyeye çevirmek yerine, fabrikaya tersane içinde özel bir statü kazandırılarak yeni lisanslar alınarak hem Deniz Kuvvetlerine hem de Tuzla Tersanelerine motor üretimine devam edilseydi, yurt dışından motor ithali büyük ölçüde azalır, büyük döviz tasarrufu sağlanabilirdi. Tamir atölyesi, tersane içinde başka bir yere az bir masrafla yapılabilirdi. Ne yazık ki, bu ideal çözüm düşünülmemiş.

Bizler makine üretmeyen bir Gemi Sanayiinin, gerçek bir gemi sanayi olamayacağına inanmıştık, bizler "Motor yapabilen bir Türkiye'nin, Motor yapamayan bir Türkiye'den daha güçlü bir ülke olacağına" inanmış, bu inancımızı gerçekleştirmek için uğraşmış ve başarmıştık Motor Fabrikasının kapatılması ile Gemi Sanayimiz ve Türkiye çok şey kaybetmiştir."

Editör: TE Bilişim