GİZEMLİ DOÐUDAN KIŞKIRTAN BATIYA

Çiğdem İşler / CNNTURK.COM

Akdeniz'in yeni mavi tur gemisi Orient Queen, 'gizemli doğudan kışkırtan batıya' sloganıyla yola çıktı. Gemi Beyrut'tan Mikonos'a altı turistik bölgeye, vizesiz bir günlük ziyaretler yapabilmeyi mümkün kılıyor.

Panama bandıralı Beyrut gemisi Orient Queen, her hafta Lübnan'dan yola çıkıp her cumartesi Kuşadası limanında oluyor. Bir haftalık programda sırasıyla Beyrut (Lübnan), Port Said (Mısır), Limasol (Güney Kıbrıs) ile Yunan adaları Rodos ve Mikonos'a uğrandıktan sonra yine Kuşadası'na dönülüyor.

Turlarına geçtiğimiz yıl start veren Orient Quenn ile mini Akdeniz turumuz 20 ağustosta başladı. Limanda sıraya dizilmiş güleryüzlü personel ve kaptan tarafından karşılandık. 
 
Şampanya ve meyve suları ikram eden personel, kamaralarımıza yerleştirmek üzere bizi resepsiyona yönlendirdi.

Üzerinde ismimizin olduğu ve daha sonra birçok yere girip çıkarken kullanacağımız kabin kartlarımızı aldıktan sonra kamaralarımıza yerleştik. Oldukça rahat olan geminin kamaralarının hepsinde flat ekran televizyon, telefon, air condition, mini bar, özel kasa bulunuyor.

Bütün yerleşme işlemleri tamamlandıktan sonra sıra gemiyi keşfe geldi. Geminin arka güvertesine çıktık. Yeni binen yolculara yine şampanyalar ikram edildi ve geminin Brezilyalı üçü kadın iki erkek dansçıları muhteşem bir 'hoşgeldiniz' dansı yaptı.

Yolcu profili Araplar ve Türklerden oluşuyor. Kuşadası'ndan yaklaşık 100 Türk olarak bindiğimiz gemide seyahat eden yaklaşık 300 Arap vardı. Araplar da çoğunlukla Lübnan, Suriye ve İran uyrukluydu. 

 
AKTİVİTELER
Her akşam kamaralara gemi aktivitelerinin yazılı olduğu günlük programlar bırakılıyor. Mola verilecek her durak için planlanan kara turlarına ilişkin bilgi de günlük notlara iliştiriliyor. Ancak kara turları için ekstra ücret ödeniyor. Bu turlara katılmak için bir gün öncesinden resepsiyona bilgi vermek gerekiyor. Yolculukta neler yapabilirsiniz? Havuza girmek ve güneşlenmenin dışında tavla turnuvasına katılmak, güzellik yarışmasına katılmak (Her tur programında var), yeni danslar öğrenmek, fitness ve bingo (tombala) oynamak alternatiflerden sadece birkaçı. Geceleri de Stars Lounge denilen salonda özel programlar düzenleniyor. 
Aşk Gemisi'nde miyiz?

İçecekleriniz elinizde dansçıları izlerken kendinizi bir an için ünlü Aşk Gemisi (Pasific Princess) yolcularından biri gibi hissediyorsunuz. Aslında şimdiden söylemeliyim ki yolculuk boyunca zaman zaman bu hisse kapılacaksınız. Çünkü Orient Quenn'in güler yüzlü, bir dediğinizi iki etmeyen personeli size her zaman çok özel olduğunuzu hissettirecek. 
 
Yolculuğumuzun yaklaşık yarısını geçireceğimiz, 351 kamaraya sahip Orient Queen'de iki yüzme havuzu, jakuzi, spor salonu, mini golf, sauna, masaj, kuaför, casino, şov salonu, üç restoran, dört bar, Duty Free mağazası ve sağlık merkezi bulunuyor. 
 
Yalnız havuzlar hayalkırıklığı yaratabilir, çünkü sadece 20 metrekare ve deniz suyu ile dolu.
 
Sabah kahvaltısı ile öğle yemeğini açık büfe olarak sunan gemide, akşam yemekleri alakart olarak servis ediliyor. Orient Queen ile yolculuğa başlamadan önce uyarmakta fayda var, Mermaid salonunda yenilen akşam yemekleri için şık kıyafetler götürmek kesinlikle gerekli. Ancak bunu gemide öğreniyorsunuz çünkü seyahat acentaları sizi bu konuda uyarmıyor.  
 
Ortadoğu'nun Paris'i Beyrut

Gemimiz saat 18.00'de Kuşadası'ndan ilk durağına doğru yola çıktı. Program boyunca gemi, yoluna gece devam edip her durağa sabah saatlerinde demirledi.

Orient Queen, açık denizde yaklaşık bir buçuk günlük yolculuğun ardından sabah saat 07.00'de, bir zamanlar Ortadoğu'nun Paris'i olarak anılan Beyrut'a vardı. Yıllarca yaşanan iç savaşın ardından kendini toparlamaya devam eden bir Beyrut karşıladı bizi.
İlgili Galeri

 
İlk göze çarpan, 14 şubat 2005'te düzenlenen suikastte hayatını kaybeden eski başbakan Refik Hariri'nin binalara, bilboardlara asılmış fotoğrafları oldu. Hemen her yerde Hariri'nin fotoğrafına rastlamak mümkün.
 
Lübnan denilince akla gelen kurşun delikli binalar ile havan topu saldırısına uğramış yıkık dökük mekanlara ait izlerin ise çoğu yokolmuş. Binaların dış cepheleri değişmiş. Birçok yerde inşaat çalışmaları devam ediyor.

 
BEYRUT'TA YAŞAM
Beyrut'ta halk Arapça'nın yanında İngilizce ve Fransızca biliyor. Sokaklarda rahatlıkla dolaşabiliyorsunuz, çok sık olmasa da karşılaştığınız tüfekli polisler dışında kimse sizi rahatsız etmiyor. Restoranlarda rastladığınız kadın ve erkekler, rahat davranışlarıyla size bir Arap ülkesinde olmadığınızı düşündürüyor. Ancak savaşın tedirginliği çok az da olsa sürüyor. Cnnturk.com'a konuşan bir eczacı, insanların caddelerde araçlarını 'bomba konabilir endişesiyle' rahatlıkla bırakamadığını, belirsiz bir korkunun devam ettiğini söyledi. 
Şehir merkezinde Birleşmiş Milletler binası, Başbakanlık binası, Saat Kulesi ile tarihi kiliseleri görüyorsunuz. Hamra ve Verdun adlı caddelerde yeni yapılan alışveriş merkezleri görmek mümkün.
 
Taksiler pahalı, ancak hemen her yere taksi-dolmuşlarla gidebiliyorsunuz. 

Geçmişte Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı bölge ise Solidere ya da Downtown olarak adlandırılmış.
 
Limandan yaklaşık 20 dakika yürüyüş mesafesindeki Solidere'de gezerken kendinizi Nişantaşı'nda varsayın. Araç girişine izin verilmeyen ve restorasyon çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu Solidere'de şık restoranlar, cafeler ve dünyaca ünlü markalara ait mağazalar bulunuyor.  
 
Solidere, sokaklara taşan masaları ve müzikleriyle de geceleri size İstanbul Nevizade'yi hatırlatıyor. 
 
Firavunlar diyarı Mısır
 
Mısır'da turist olmak hiç de kolay değil. Yolculuğumuzun bu bölümünde güvenlik gerekçesi ve özel izin alma zorunluluğu bulunduğu için Kahire ve piramitler turuna katıldık. 
 
Bu durakta Kahire'de 'araba kiralayıp gezeyim' gibi bir tercihiniz olacaksa Mısır hükümetinden özel izin almanız şart. Size verilen özel izin belgesini çeşitli kontrol noktalarında göstermek zorunda kalmanız ile turist olduğunuzun kesinlikle anlaşılır olması böyle bir tercihi dayanılmaz kılabilir. Soyulma, kaçırılma gibi tehlikelerle de karşılaşabilirsiniz.

 
Port Said limanından yaklaşık 200 kilometre uzaklıktaki Kahire'ye doğru üç otobüsle yola çıktık. Yol boyunca çeşitli kilometrelerde otobüslerimize güvenlik nedeniyle polis araçları eskortluk etti. 
 
 
MISIR'DA TURİZM
Port Said'tan Kahire'ye doğru yola çıktıktan sonra dikkatimizi çeken yol boş olsa bile otobüslerin bir merkezden geçerken hızlarını 40 kilometreye kadar düşürmesi oldu. Geçtiğimiz noktalarda üç beş araçlık trafiğin bizim için durdurulması, kendimizi bir devlet adamı kadar önemli hissettirdi. 'Acaba bu Mısır'ın turizm politikasının bir parçası mı?' diye düşünmeden edemedik.
Kahire, dünyanın çeşitli yerlerinden turisti tabii ki piramitleriyle çekiyor. Tahrir caddesinin sonundaki Giza çölüne vardığımızda karşımıza çıkan Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleri gerçekten ve hep söylendiği gibi insanın aklını başından alıyor!
 
Giza'da piramitlerin biraz doğusunda yeralan, yarı insan yarı aslan heykeli Sfenks'e bakıp da milattan önceki zamanlara gitmemek elde değil. Aklınızdan uygarlığa ilişkin şu ana kadar okuduklarınız, izledikleriniz, dinledikleriniz geçiyor. 
 
Giza'daki turumuzun ardından bizi yine Mısır denilince akla gelen papirüsün nasıl yapıldığı anlatan bir atölyeye götürdüler. Devlet tarafından desteklenen bu papirüs atölyesinde saza benzeyen bitkinin nasıl kağıda dönüştüğü anlatılıyor. İzleyip alışveriş yaptık. Alışverişlerde pazarlık yapmanız şart.
 
 
MISIR'DA YAŞAM
Kahire, sarımtırak renklerden oluşan bir kent. Şehrin içinde bir tane renkli bina göremezsiniz. Çoğunlukla yükselen tuğla renkli, kum sarısı tonlarında binalar. Kaçak yapıları, gecekondu mahalleleri, çatıları hatta pencereleri olmayan evler görmek mümkün. Şehrin merkezinde labirente benzeyen kocaman bir mezarlık göze çarpıyor. Rehberimiz çok fakir insanların mezarlığı kendilerine 'ev' edindiğini anlatıyor. Zaten fakirlik her baktığınız noktada kendini hissettiriyor. Trafik ise İstanbul'dakini özlettiriyor.
Altın ve gümüş takıların satıldığı bir mağazayı da dolaştıktan sonra Nil nehrinde öğle yemeğimizi yedik. Nehir üzerinde çeşitli gezi tekneleri bulunuyor. Biz de bunlardan Nil Maxim'e bindik. Yaklaşık bir saat süren yemek sırasında gemi nehir üzerinde kısa bir gezintiye çıkıyor. Yemeğimizi yerken nehir kenarına atılmış naylon poşetler içindeki çöpleri üzüntüyle seyrettik.

Hızlı turumuzun son bölümünde Kahire Müzesi'ndeydik. Aslında meraklısının belki üç gün gezebileceği büyük müzede bize ayrılan süre yarım saatti. Bu süre içinde ilk göze çarpan eserler, mumyalama masaları, piramitlerden çıkarılan firavunlara ait özel eşyalar, firavun yatakları, firavunların yaşarken ve öldükten sonra yapılmış heykelleri oldu.
 
Müzede 9 yaşında firavun koltuğuna oturmuş Tutankamun'un hazinesi de ilgi çekici. Hazinenin önemi firavunlar içinde bugüne kadar sadece ona ait eşyalar gömüldüğü haliyle ortaya çıkarılmasından kaynaklanıyor. Özelikle altın maskıyla birlikte içiçe geçmiş halde bulunmuş yedi tabutu da görülmeye değer.
 
Ve mumya odası. Gitmişken mumya odasını da görmeden dönmeyin derim.

Güney Kıbrıs-Limasol
 
Gezimizin üçüncü durağı Limasol'da, limandan şehir merkezine taksiyle gitmek gibi bir zorunluluğunuz var. Çünkü merkez oldukça uzak. Merkezde küçük cafeler ve restoranlar ile alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar var. Gördüklerimiz bize çok tanıdık, sanki Ege bölgesinde bir kasabadayız.

Limasol için tura katılanlar dağ köylerini gezebilirler. Köyler arasında en ilgi çekeni Kıbrıs'ın en eski köylerinden biri olan Omodhos köyü. Biz denize girmeyi tercih ettik. Taksiyle gittiğimiz en yakın koyda kendimizi dalgalara bıraktık. 
 
Şövalyeler adası Rodos 
 
Rodos'a yaklaştığınızda sizi ilk karşılayan boylu boyunca uzanmış kaleler oluyor. Kalenin içinden geçilerek merkeze gidiliyor. Keşfin ilk dakikalarında adanın yeşil örtüsüne hayran oluyorsunuz çünkü Rodos ağaçtan, çiçekten geçilmiyor. 
 
Ege'de '12 Adalar' tanımlaması içine girenlerden en büyüğü olan Rodos, inanılmaz düzenli, sanki turistler için özellikle hazırlanmış gibi. Otobüs duraklarına benzeyen özel taksi durakları, gitmek istediğiniz yere, belirlenmiş ücreti dahilinde götürüyor.
İlgili Galeri

 
Rodos'a da sınırlı saatler yetmiyor. Sadece belirli bir süre kalacağınız için tercih yapmak durumundasınız, ya tura katılıp tarihi Limdos ve Kamiros'la birlikte Ada'da hızlı bir tur yapacaksınız ya da denize gireceksiniz. Biz denize girmeyi tercih ettik.
 
'En güzel koy hangisi?' diye sorduğumuz taksici bizi Faliraki plajına götürdü. Yaklaşık 4 kilometre uzanan plajda deniz keyfini tam anlamıyla yaşadık. Faliraki benzeri daha çok plajı olduğunu öğrendiğimizde bir kere daha Rodos'a geleceğimize dair söz verdik.
 
Tekrar merkeze döndüğümüzde kale içinde yeralan çarşısını gezdik. İki atlı polisin dolaştığı çarşıdaki yüzlerce dükkanın yaptığı alışveriş çağrısına ister istemez teslim oluyorsunuz. İçkiler oldukça ucuz, dükkanlarda çeşit çeşit hediyelikler var. İlginizi en çok şövalye miğferleri, heykelleri ve bıçaklarının satıldığı dükkanlar çekiyor.
 
Deniziyle, çarşısıyla ve düzenli yapısıyla Rodos çok hoşumuza gidiyor.
 
Beyaz Bodrum evleriyle Mikonos
 
Doğu'dan batıya son durağımız Mikonos adasıydı. Hakkında çok şey duyduğumuz Ada, beyaz evleriyle karşımıza çıktı. Bodrum'dakilere benzer evlerin tek farkı mavi çerçeveli pencerelerinin olması. Mikonos'ta yapacağınız ilk şey ya araba ya da motosiklet kiralamak olmalı. Biz de ATV denilen dört tekerlekli motosikletlerden kiraladık. Tam gün araçlar 70 euro, motosikletler ise 30 euro.
 
Ada'daki kalabalık hemen göze çarpıyor, herkes turist, herkeste motosiklet var. En güzel plajları Ponormos ve Paradise. Bir de hakkında hemen herkesin çok şey duyduğu çıplaklar plajı süper Paradise var.

 
Biz Ponormos ve Paradise'a gittik. Küçük bir plaj olan Ponormos'ta sadece bir tane cafe-bar var. Gündüzleri 'beach' olarak da hizmet veren mekan, cibinlik tarzı bir örtüyle güneşten koruyor kendini. Paradise'ta ise iğne atsan yere düşmüyor. Büyük bir plaj olan Paradise, kalabalık olsa bile Ada'nın en çok tercih edilen koylarından biri.
 
Deniz muhteşem. Mikonos'ta geceler de muhteşem. Çok büyük bir çarşısı var. Çarşıdaki bütün dükkanlar beyaz dekorlarıyla dikkat çekiyor. Gezerken kulağınıza sirtaki ezgileri çalınıyor.
 
Ada'da herkes çok şık. Mikonos'un, Yunanistan'ın bir numaralı tatil tercihi olduğunu hatırladığımızda anlıyoruz nedenini. Gece eğlencesi merkezdeki cafe-bar ve restoranlardan sonra kumsallarda devam ediyormuş ancak biz göremedik. Saat 01.00'de Kuşadası'na doğru yola çıkacağımızdan Orient Queen'e döndük. 
 
Dönüş yine Kuşadası'na
 
Mini Akdeniz turumuz yine başladığımız yerde Kuşadası'nda sona erdi. Dönüş yolunda Orient Queen, ayrılacak yolcuları için veda partisi hazırladı. Brezilyalı dansçılar karşıladıkları gibi uğurladı bizi.

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim