Gemi ve yat işletmeciliğine ilişkin istisnalar

Genel Tebliğ'de,Türkiye'de inşa edilen gemi ve yatların sicile kayıt edilmeleri halinde devirlerindeistisnanın uygulanacağı belirtiliyor.

Deniz taşımacılığının, gemi inşa ve onarım sanayi ile birlikte değerlendirildiğinde gelişmiş ülkelerin iktisadi gelişme süreçlerine önemli katkı sağladığı görülüyor. Ülkemizin, küresel rekabet içerisinde kendi iktisadi gelişimine lokomotif etkisi yaratabilecek yeni sektör arayışları içerisinde denizcilik, yükselen sektörlerden birisi olarak göze çarpıyor.

Biz de bu yazımızda, Türk bayrağı ile deniz taşımacılığı faaliyetinde bulunan gemi sahibi kişi ve kurumlara 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri çerçevesinde tanınan, vergisel avantajlara ilişkin açıklamalara yer vermek istedik.

Türk uluslararası gemi sicili

4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 12'nci maddesinin birinci fıkrasında; söz konusu kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançların, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan istisna tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

Yine bahsi geçen kanunun 3'ncü maddesi uyarınca Denizcilik Müsteşarlığı nezdinde, İstanbul'da Türk Uluslararası Gemi Sicili (TUGS) oluşturulmuştur.

TUGS'a aşağıda sayılan koşullara haiz gemiler, tescil edilmektedir

  • 4490 sayılı kanunun yürürlüğe girmiş olduğu tarih itibariyle Milli Gemi Siciline kayıtlı bulunan bütün gemiler ve yatlar,
  • Tonaj sının aranmaksızın, yurt içinde inşa edilen gemiler ve yatlar,
  • Yurt dışından ithal edilecek 3.000 DWT'in üzerindeki ticari amaçla kullanılan her türlü yük ve açık deniz balıkçı gemileri ile 300 grostonun üzerindeki yolcu ve özel maksatlı, özel yapılı gemiler,

TUGS'a Türkiye'de mukim bulunan Türk ve yabancı uyruklu gerçek kişilerin sahip oldukları gemilerin yanı sıra, Türkiye'de Türk mevzuatına göre kurulmuş şirketlerin gemileri de tescil ettirilebiliyor. Ayrıca, Türkiye'de yerleşik olmayan gerçek kişiler ile yurt dışında yerleşik şirketlerin Türkiye'de hissedarı olacakları bir Türk şirketi vasıtasıyla gemilerini TUGS'a tescil ettirme imkanları bulunuyor.
Gelir ve kurumlar vergisi istisnasının kapsamı
TUGS'a kayıtlı gemilere yönelik en önemli vergisel teşvik, TUGS'a kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançların, gelir ve kurumlar vergisinden istisna olmasıdır.

4490 sayılı kanunla getirilen kurumlar vergisi istisnasına yönelik olarak 1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'inde kazancın kapsamına ilişkin açıklamalara yer verilmiş, bazı konular açıklığa kavuşturulmuştur. Bunlar şöyle özetlenebilir:

  • TUGS'a kayıtlı gemilerin sahibi ister gerçek kişi veya ister bir tüzel kişi olsun, gemi taşımacılığı faaliyetlerine bağlı oluşan kazançlar ile bu gemilerin devrinden elde edilen kazançlar istisnadan yararlanıyor,
  • TUGS'a kayıtlı gemilerle yapılan deniz taşımacılığı faaliyetleri ile bu gemilerin devrine bağlı oluşan alacaklar üzerindeki kur farkı ve vade farkı gelirleri de, istisna kapsamından yararlanıyor,
  • Doğrudan deniz taşımacılığı ile bu gemilerin devrine ilişkin faaliyetlerle ilişkili olmaksızın elde edilen kur farkı, vade farkı gelirleri ile faiz, repo ve benzeri faaliyet dışı gelirler için istisna uygulanmıyor,
  • Deniz taşımacaiığında, geminin tamamının veya bir kısmının zamana veya yüke bağlı olarak taşıtana tahsis edilmesi suretiyle, yük ve eşya taşıma taahhüt sözleşmesi kapsamında yapılan "Time-Charter İşletmeciliği", gemi işletmeciliği faaliyeti kapsamında değerlendiriliyor ve istisnadan yararlanıyor,
  • TUGS'a kayıtlı gemilerin zamana ve yüke bağlı olmaksızın doğrudan kiraya verilmesi hali, gemi işletmeciliği kapsamında değerlendirilmiyor ve bu kira gelir istisna kapsamında değerlendirilmiyor.

Genel tebliğ yorumları

Tebliğde ayrıca, Türkiye'de inşa edilen gemi ve yatlardan Sicile kayıtlı olanların işletilip işletilmediğine bakılmaksızın, devrinden elde edilen kazançların da istisna kapsamında değerlendirileceği belirtiliyor. Buna göre gemi taşımacılığı faaliyetinde bulunmayan bir mükellefin, örneğin sadece gemi inşa faaliyetinde bulunan bir kurumun, inşa ettiği gemiyi TUGS'a kaydettirip, daha sonra gemi taşımacılığı faaliyetinde bulunacak bir kişiye devrinden elde edilen kazançlar da, bu gemiyi inşa eden ancak işletmeyen mükellef nezdinde istisna tutulabilecek. Doğrusu, Genel Tebliğ'de yapılan bu yorum, istisna düzenlemesinin lafzı ve gerekçeleri dikkate alındığında ileride ihtilaflara neden olabilecek gibi görünüyor.
4490 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde de belirtildiği gibi. uluslararası rekabet, daha genç ve daha yeni teknolojiye sahip, dolayısıyla yatırım maliyeti daha yüksek gemilerden oluşan bir filoyu gerekli kılmaktadır. Gemilerin devrinden elde edilen kazançların istisna tutulmasının amacı da, bu dönüşümün vergi maliyetlerini ortadan kaldırmaktır. Gerek kanunda gerekse gerekçesinde, istisnaların gemi ve yat inşa faaliyetlerini de kapsayacağına ilişkin bir açıklık bulunmuyor. Bu açıdan bakıldığında, Genel Tebliğ'de, Türkiye'de inşa edilen gemi ve yatların Sicile kayıt edilmeleri halinde devirlerinde istisnanın uygulanacağının belirtilmesi, gemi inşa sektörünün de istisna kapsamına alınması anlamına geliyor. Açıkçası, inceleme elemanlarının yorumlarının aynı doğrultuda olma olasılığı düşük. Bu yönde uygulama yaparken iki kez düşünmekte fayda var.

Diğer istisnalar

TUGS'a kayıtlı gemilere yönelik diğer bir vergisel avantaj ise bu gemilerin alım, satım, ipotek, tescil, kredi ve navlun mukavelenameleri üzerinden damga vergisi, harç ve BSMV hesaplanmıyor olması.

Bir diğer vergi istisnası ise gemi çalışanlarının ücretlerine ilişkin. TUGS'a kayıtlı gemilerde çalışan personele ödenen ücretler üzerinden gelir vergisi alınmıyor.

Kâr payları stopaja tabi

İstisnadan yararlanan kurumların elde ettikleri kârı ortaklarına dağıtmaları halinde, ortaklarının statüsüne göre vergikesintisi söz konusu oluyor. Tam mükellef gerçek kişiler ile dar mükellef gerçek kişi ve kurumlara dağıtılan kâr payları üzerinden yüzde 15 oranında vergi kesintisi yapılıyor. Ancak dar mükellef gerçek kişi veya kurumun yerleşik olduğu ülke ile Türkiye arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması ve anlaşmada kâr payı üzerinden hesaplanacak vergi tevkifatı oranlarına ilişkin daha düşük bir tevkifat oranı tespit edilmiş olması halinde, düşük olan oran uygulanıyor.

Diğer taraftan, kâr dağıtımı yapılan kişilerin tanı mükellef kurum olması veya dar mükellef kurumların kâr paylarını Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde etmeleri halinde, kâr paylan üzerinde vergi kesintisi bulunmuyor.

Yabancı armatörlerin ilgisi artabilir

TUGS'a kayıtlı gemiler, sadece yabancı limanlar değil, aynı zamanda Türk limanlan arasında da taşıma yapabiliyor. Ancak gemilerdeki sahiplik oranındaki çoğunluğun Türkiye'de yerleşik olmayan kişi veya kurumlarda bulunması halinde, Kabotaj Kanunu hükümlerinden yararlanılamamakta, bu gemiler uluslararası taşımacılık faaliyetinde bulunmakla birlikte Türk limanları arasında yük taşımaları mümkün  olmamaktadır.

Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında yabancılara yönelik bu sınırlamada belirli bir esnekliğe gelinmiş durumda. 28 Nisan 2004 tarihinden önce Türk limanlan arasında faaliyette bulunacak gemilerin sahipliğinin tamamının, Türkiye'de yerleşik kişilere ait olması koşulu aranmakta iken, bugün çoğunluk hissesinin Türkiye'de yerleşik kişilere ait olması yeterli bulunuyor.

TUGS, gemi işletmeciliği faaliyetinde bulunan yabancı kişilere önemli bir vergisel avantaj sağlıyor. Gemilerini TUGS'a tescil edip bu gemileri işleten veya satan yabancı bir kurum, Türkiye'de bu kazançlan üzerinden kurumlar vergisi istisnasından yararlanabiliyor. Ayrıca kâr paylan üzerinden yerleşik olduğu ülke ile Türkiye arasında imzalanmış çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına bağlı olarak yüzde 5'e kadar düşük bir oranda stopaj ödeme imkanı bulabiliyor.

Diğer taraftan, Türk gemilerinin uluslararası gemi denetimlerinde kara listeden gri listeye alınmış olması, gelecekte bu alanda kaydedilecek daha büyük ilerlemeler, TUGS'a tescili yabancı gemiciler açısından işletme ve ticari anlamda da cazip hale getirecektir. Dünya gemiciliğinde Türk bayraklı gemilerin payının artması, hiç de uzak bir olasılık değil.

Kaynak: A.Feridun Güngör/Köşe Yazısı/Ekonomist Dergisi

Yayın Tarihi: 29/07/2007

Editör: TE Bilişim