Malatya’da FETÖ kapsamında "Silahlı terör örgütüne üye olma” ile “terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet" suçlamalarıyla yargılanan ve büyük çoğunluğu işadamı olan 5’i tutuklu, 11’i firar toplam 33 sanıklı ‘Paralel Devlet Yapılanması’ davasının ikinci duruşması yapıldı. İlk duruşmada serbest bırakılan 5 kişi yeniden tutuklanırken, 2 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkartıldı.

Malatya’da “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)” suçlamasıyla geçtiğimiz 26 Ocak ve 1 Mart 2016 tarihlerinde yapılan ve toplam 33 şüpheliyi kapsayan soruşturmanın davası Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar, Zekai Işık, Kaan Emre Öztaş, Yücel Yılmaz, Turgut Altın ve Turan Canpolat hazır edilirken, tutuksuz sanıklar Muzaffer Erşan, Gökhan Gökbulut, Kubilay Karaaslan, Suat Sarın, Halil Kayış, Hikmet Özbay, Mahmut Oruç, Bayram Eken, Haşim Oskaloğlu, Nurettin Karabekmez, Sadullah Ilıcak, Murat Bolelli, Sadullah Ilıcak, Müvit Eray Erenler, Mehmet Alper Dabağ, Mehmet Tannverdi,Mehmet Alper Dabağ ve Nüvit Eray Erenler katıldılar.

“BANA ‘YA YURT DIŞINA GİDECEKSİN YA DA CEZAEVİNE GİRECEKSİN’ DEDİLER”

Davanın hem tanığı hem de sanığı olan Mehmet Tanrıverdi, 1994 yılında Zaman Gazetesini dağıtmaya başlayarak, söz konusu yapının içerisinde çalıştığını kaydederek, “17-25 Aralık süreci başladıktan sonra sanık Ramazan Çiftçi yanıma geldi, birlikte önce bir bankaya gittik, orada bulunan hesabımın detayını almak istedik. Ancak hesap kapatıldığı için detay vermediler, daha sonra ikimiz birlikte Bank Asya'ya gittik. Orada bana ait olan ancak benim tarafımdan kullanılmayan banka hesabının detayını aldık. Detayı aldıktan sonra Avukat Turan Canpolat'ın yanına gittik. Hesap detaylarını kendisi inceledi, hesaplarda sıkıntı olduğunu ve benim ve Ramazan'ın yurt dışına çıkmamız gerektiğini, bununda gizli tutulması gerektiğini, zira duyulursa esnaflardan bir tedirginlik yaratabilir, bu nedenle bunun gizli tutulmasını söyledi. Bunun üzere bende pasaport başvurusunda bulundum, Ramazan'ın daha önce çıkarttığı yeşil pasaportu vardı, bana "ya yurt dışına gideceksin ya da burada kalıp ceza evine gireceksin" bana bu sözleri Ramazan Çiftçi söyledi. Bende bunun üzerine yurt dışına çıkmak için pasaport başvurusunda bulundum, ancak daha sonra eşim ve çocuklarımı düşünerek yurt dışına gitmekten vazgeçtim, sanık Ramazan Çiftçi 25 Ocak'ta yurt dışına gitti” dedi.

“KENDİ RIZAMLA POLİSE GİDİP, HER ŞEYİ ANLATTIM”
26 Ocak’ta kendi rızasıyla polise giderek, her şeyi anlattığını ifade eden Tanrıverdi, “Benim 26 Ocak tarihinden önce polis ile her hangi bir görüşmem olmamıştır, 26 Ocak tarihinde kendi rızam ile polise gidip bildiklerimi anlattım, Turan Canpolat'ın bürosunda bir şekilde emniyetin ve mitin peşimde olduğunu, beni takip ettiklerini, korktuğumu ve devlet büyüklerinden şikayetçi olduğuma dair bir şey söylemedim” diye konuştu.


“HESABIMDAN YURT DIŞINA PARA GÖNDERİLMİŞ”
Sanık Eyüp Doğan’ı ‘İl İmamı’ olarak bildiğini kaydeden Tanrıverdi, şunları söyledi: “Ben bu sanığın hem sekretaryasını hem de şoförlüğünü yaptım. Eyüp Doğan'ın talimatıyla bir bankaya hesap açtım, bu hesaba Turgut Özal okulunun yapımı için para geliyordu. Parayı muhasebeci çekiyordu, ben sadece dekontlara imza atıyordum, ayrıca Bank Asya'da ki hesabımı daha önce açmıştım, ancak çok fazla kullanmıyordum. Eyüp Doğan hesabım olup olmadığını sorduğunda bende hesabımın bulunduğu söyledim ve benim Bank Asya'da ki hesabım Eyüp Doğan döneminde çok aktif olarak kullanılmaya başladı. Ben savcılığa ifade verdikten sonra bankadan getirdikleri dekontları incelediğimde bazı dekontlarda benim imzamın olduğunu, bazı dekontlarda ise bana ait olan imzanın gerçek olmadığını, benim yerime başkalarının imza attığını gördüm. Hesabımdan yurt dışına gönderilen paralardan haberim yoktur. Yine hesabıma yatırılan paralardan haberim yoktur. Hatta Eyüp Doğan yurt dışına çıktıktan sonra benim hesabımdan Eyüp Doğan'a 61 bin dolar gönderilmiş. Ben bu paranın Ramazan Çiftçi tarafından gönderildiğini düşünüyorum. Çünkü bu hesabı daha çok o kullanıyordu.”



“ESNAFLARDAN OLUŞAN BİR MÜTEVELLİ HEYETİ VARDI”
Tanrıverdi, esnaflardan oluşan mütevelli heyetinin haftada 1-2 gün toplandıklarını ve bu toplantılarda para toplandığını iddia ederek, şunları anlattı: “Eyüp Doğan'ın bulunduğu dönemde esnaflardan oluşan ve mütevelli olarak tabir edilen bir heyet vardı. Eyüp Doğan bunların kendisine bağlı olduğunu, bu şahısların kendisinden habersiz iş yapmadığını, kendisinin de onlardan habersiz iş yapmadığını söylüyordu. Haftada 1-2 gün toplanılıyordu. Toplantı yeri genellikle Hügem Dershanesinin bulunduğu binanın 8. katıydı. Zaman zaman başka yerlerde de toplanıldığı oluyordu. Hatta birçoğunu ben telefon ile arayıp, toplantıya çağırıyordum. Ayrıca bu toplantılarda ihtiyacı olan öğrenciler için veya okullar için para toplanıyorlardı. 17-25 Aralık sürecinden önce büyük çaplı himmet toplantıları oluyordu, 17-25 den sonra azaldı. Birçok kişi gelmez oldu. Daha düşük çaplı toplantılar oldu. Eyüp Doğan zamanında büyük çaplı mütevelli toplantıları oluyordu. Yücel Yılmaz zamanında daha küçük çaplı toplantılar oldu, Zekai Işık başkanlığında her hangi bir mütevelli toplantısına şahit olmadım.”


“10 KURBAN PARASI İSTEDİLER”
Duruşmada tanık olarak dinlenen Süleyman Ataş ise, “2009 yılında organize sanayi de başkanlık yapıyordum. Aktif İş Adamları Derneği Başkanı olarak Muzaffer Erşan ve yanında İrfan Büker ile yanlarında başka bir kişi olmak üzere benim sanayide bulunan iş yerime geldiler. Benden 10 kurban parası istediler, ben çok olduğunu söyledim, daha sonra 5’e düştüler. En son 3 kurbanda anlaştık, nakit param olmadığı için kendilerine çek verdim. Bu çek ile ilgili olarak da emniyette ifade verdim. Muzaffer Erşan o tarihte sürekli bu yapı adına esnafları dolaşarak kurban topluyorlardı. O gün sadece bana değil, benden önce onlarca kişiye uğramışlardı. Daha önceki çocuklarım Rahime Batu'da okudukları için kendilerine talepleri doğrultusunda 3-5 kurban veriyordum” dedi.

SERSBET BIRAKILAN ZANLILAR TUTUKLANDI
Sanıkların ifadelerinin alınmalarının ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Sanıklar Zekai Işık, Kaan Emre Öztaş, Yücel Yılmaz, Turgut Altın ve Turan Canpolat'ın tutukluluk halelerine karar veren mahkeme heyeti, mahkeme tarafından birinci duruşmada adli kontrol ile tahliye edilen sanıklar Suat Sarın, Muzaffer Erşan, Kubilay Karaaslan ve Gökhan Gökbulut ile dava başlamadan serbet bırakılan Haşim Oskaloğlu’nun tutuklanmalarına hükmetti.

Mahkeme ayrıca sanıklar Yakup Öztürk ve Ömer Fatin Nalçacı hakkında ise tutuklanmalarına yönelik yakalama emri çıkartılmasına karar verdi. Duruşma 7 Eylül tarihine ertelendi.

11 ŞÜPHELİ HALEN FİRARDA
Öte yandan dava kapsamında halen Saadettin Çevik, Eyyüp Doğan, Ali Çetinkaya, , Mustafa Akar, Osman Çekiç., Hasan Yılmaz, Musa Tarkan Ak, Ramazan Çiftçi, Sedat Abiş, İmdat Özçelik ve Kürşad Boyraz ise firarda bulunuyor.



Cihan
Kaynak: cha