"Dünyanın en aptal insanı dediler, yılın yatırımcısı oldum"

Çırağan Sarayında dün (17 Mart 2018) gerçekleşen Uluslararası Denizcilik Zirvesi kapsamında Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Oral Erdoğan moderatörlüğünde "Deniz Ticaretinde Büyüme ve Fırsatlar" konulu bir panel gerçekleştirildi.

Oturumda ; Mark Skanzoi, Denizbank CEO'su Hakan Ateş,Yıldırım Holding'in CEO'su  R.Yüksel Yıldırım, Global Yatırım Holding Başkanı Mehmet Kutman, Palmali Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Mubariz Mansimov Gurbanoğlu  yer aldılar. 

Yüksel Yıldırım panelde konuşmasında daha çok globalleşme ve farklılaşma açısından bakmak istiyorum diyerek başladı. Son 15 senede Türkiye'de denizciliğin çok büyük boyutlara geldiğini belirten Yıldırım kendisinin ise "burada gemi yapalım gemi işletelim" anlayışının dışında biraz denizcilik dışında para kazanmış yatırımcı olarak denizcilik sektöründe riskler alarak nasıl para kazanılırın içine girdiğini belirtti.

Yüksel Yıldırım konuşmasına şöyle devam etti;"Ben 2010 yılında dünyanın 3. büyük konteyner firması Fransız CMA CGM 6,5 milyar dolarla batarken, dünyada hiç kimse bir lira para vermezken, ben Türkiye'den kalktım, böyle bir firmaya gittim, bunu bir şaka gibi gördü bütün dünya ve dünyanın en aptal insanı diye beni açık açık dergilerde yorumladılar. 500 milyon doları 6 buçuk milyar dolar bir borcun içine koydum, "para gitti, şirket battı sen de avucunu yalayıp Fransa'dan geri dönersin" dediler bana konferanslarda. Ama bir sene sonra yaptığım yatırım dünyada yılın yatırımı seçildi ve ben oraya finansal yatırımcı olarak girdim, ailemin ilk tasarrufu olan 500 milyon doları özel sermaye gibi yatırdık. Çıkışımızı da ayarlamıştık ama malesef bu yıl itibari ile 'common share' oldu yani ortak olduk şirkette. Bu, hem iyi hem kötü."

"Ben gurur duyuyorum, dünyanın üçüncü en büyük firmasının %24 hissedarıyım. Şirkete 2 milyar dolar bir derlemeyle girmiştim. Son yapılan satın almalara baktığımızda APL'in CMA tarafından alınması, OOCL'in Çinliler tarafından alınması derlemeleriyle bugünkü bulunduğum şirketin derlemesi 12-13 katına çıktı denizcilikte, normali 6 ile 8 arası. Geçen seneyi CMACGM 2.2 milyar dolar bir ebitti, bunu 13 ile çarptığınızda yaklaşık 28-30 milyar dolarlık bir yapıya geldi 7 sene içinde bir şirket. Ben burda hiçbir şey yapmadım, sadece şirketin structure yapılması için 72 bankayla beraber oturduk ve buna bir disiplin getirdik. Yapacağı yatırımları eledik, birçok yerde kapak oldum. Bir anda kendimi 7 sene önce dünya denizciliğinin en etkin 100 adamı içinde buldum. O günden bu güne kadar da Türkiye'den tek denizci olarak bulunuyorum. Böyle bir firmayı alıp tekrar küllerinden doğmasında yardımcı olduğum için. Bu bir denizcilik değil, ben denizcilik yapmadım. Tamamen finansal bir yatırım ama denizciliğe yön veren bir kurum."

"Bugün bu şirket son 3 sene içinde 4 tane şirket satın aldı, hem ufak hem büyük. Dün Marsilya'da yönetim kurulu toplantısı yaptık. Yine bi regional feeder firmasını satın almak için boarddan geçirdik, 25 milyon dolarlık bir satın alma. Artık dünyada büyük ilk 6 diyelim, bunlar; Maersk, MRC, CMACGM, Kosko, Hapag-Lloyd ve japonlar. Bunların hepsi bir konselidasyon yaptı ve dünyada %80 küsür pazarı yönetiyorlar. Ben bu sektöre girdiğimde bu konteynır dünyasını ilk söylediğimde bana 'senin konuştukların denizcilikte olmaz' dediler. Dedim ki 'ben Amerika'da yaşarken Amerika Havayolları aynı böyle kötü bir durumla karşılaşmıştı ve konsalidasyonla bunlar ayakta kaldı'. Bu örneğe çalışmamız lazım olduğunu söyledim, denizcilikte gemi almak yerine şirket satın alınmalı. CMA'de Jacques Saadé ile kavga ettiğimi hatırlıyorum ve beni resmen ofisten kovdular. Bunlar bir yarış içinde, baktım bir gemi siparişi veriyor arkadaki de hiç düşünmeden aynı siparişi veriyor çünkü arayı kapatmak, kopmamak için, para kazancı amaçları yoktur. Bunlara farklı bir bakış açısı ve disiplin getirdik. Mesela MSC kesinlikle inorganik büyümeye karşıdır tamamen organik. Gemi satın alıp uygun fiyatlarla dolduruyolar. Ama Maersk, peşinden de Kosko. Kosko 26 milyar dolar Çin devletinin verdiği bir parayla dünya pazarında satılık ne varsa almaya çalışıyor. İnanılmaz bir şey. Liman, denizcilik vs. konularda dünyanın birincisi olacaklar. Bunu durdurmamız imkansız, kimse durduramaz sonunda olacaklar. Biz böyle bir firmadan nasıl nasipleniriz bir Türk olarak? Bunları düşünmemiz lazım. Çünkü dünya artık küçülüyor.

"Bankalar birleşti. Ben Hamburg'a gittim, her sene gidiyorum. Bir gün kalktım dedim ki 'siz resmen dünya denizciliğinin altına bomba koydunuz, armatörleri götürüyorsunuz sonunda siz gideceksiniz'. Bana kimse inanmadı. Bugün Alman bankalarının geldiği nokta, hepsi satılık konumuna geldi.  DVB beni arayıp getirmemi söylediler. 100-200 minyon dolar koyup satın alırsın, üstüne de 400. Bugün 22 milyar dolarlık bir bankanın sahipi olursun. Düşünebiliyor musunuz? Bu bankaların yanına gelmeniz imkansız, bugün bu bankaları alır mısınız diye soruyorlar. Aslında bizim için bir fırsat. Türkiye'nin global ekonomiye bakış açısından bunun gibi bir sürü örnekler var, biz malesef düzgün bir devlet politikası koyamadık. Çünkü sektör para yaptığı gün o paralar sektörün içinde kalmadı, başka sektörlere gitti sonra sektör sıkıntıya gittiğinde bütün herkes aldıklarını sattı tekrar geriye dönüş başladı. Ama biz ona odaklanıp da sırf denizcilikte büyümeye kalksaydık bugün Türk denizciliği farklı boyutlarda olurdu."

"Ben mesela çılgınlık yaptığımda 2004 yılında STF Holdingin depremde yerle bir olmuş limanını aldım. Limancılığa girdim dedim, kimse bana inanmadı. Ben bugün tek başıma hiç bir devlet desteği olmadan dünya 13.sü oldum. Konteyner operasyonunda hedefim ilk ona girmek. Ben böyle bir babayiğitlik yapıyorsam arkamda keşke biraz bu vizyonu anlatan biraz devlet desteği olsa, çünkü benim aldığım limanlar stratejik yerler. Malta'nın bir tane limanı var bu liman benim elimde. Oslo limanı bende, İsveç'te en büyük 3. liman bende,Pru'da 2. büyük liman bende, bakıyorsunuz ülkelerin stratejik noktalarını alıyoruz. Global olup global bir güç olmanın yolu ekonomiden geçiyor. Ben bunu gariban bir halimle yapıyorum. Kendi imkanlarımla ama limancılık bir denizcilik gibi değil. Çok büyük paralar istiyor. Kesinlikle bugün yarış ettiğim dev firmaların arkasında çoğunlukla devlet, bugün Dubaiport'un arkasında devlet, Singapur limanının arkasında yine devlet var. Çin'in Cosco,Hindistanın limanı arkasında devlet var. Bir de ülkeleri temsil eden liner firmaları var, ben Türkiye'den bunu sesiz bir şekilde buraya kadar getirdim. Bundan sonra benim büyümem zorlaştı. Çünkü beni ciddiye almayan diğerleri birden önümü kesmeye başladı, pat karşıma birileri çıkıyor ya politik duruduruyorla ya da başka bir şey." 

"Ben dört sene Amerika'nın bir numarasını almak için uğraştım. Sonunda herşey gidiyordu. Yapılan konsolidasyonla  şirket son üç sene öyle bir değer kaybına girdi ki 3 milyarlık firmanın değeri birden 2 milyarın altına düştü. Biz masadan kalktık, alsaydık zarar edecektik. Bugünkü şartlarda asla bana asla o firmayı bana Amerikan hükümeti vermeyecekti. Niye; politik ilişkiler...Artık bu ilişkiler öyle bir boyuta geliyorki, tamamen politik. Benim burada denizcilik sektörüne kesinlikle sayın müsteşarım da burada  bir devlet politikasınınyapılması gerekiyor. Biz burada bir liman yapalım diyoruz, İzmit Körfezine mastır plan yapıyoruz diyorlar para cepte bekliyoruz. Biz Türkiye'de yatırım yapamıyoruz kalkıyoruz gidiyoruz yurtdışına "buyrun yatırım yapın"diyorlar. Ülkemdeki yatırımlarım duruyor. Ama gerçekten denizciliktede benim gördüğüm pırıl pırıl firmalar var. Güç birliği ve vizyonla beraber çıkmak gerekli. Biz Malta limaının alırken altı ay hükumetle birebir pazarlık yaptım. Türk'e vermemek için, ben de Türk'everilsin diye...Oslo ve diğerlerine de aynı şekilde. Bunları yaparken de yalnız kalıyorsunuz. Demek istediğim bu globalleşmenin içinde biz de burada kendi içimizde, deniz ticaretinde DTO güç birliği içinde olmalı, herkes Türkiye'yi dolaşıyor seçim için, seçim kampanyası için. Para kazanmak için kimse benim kapıma gelmiyor." dedi.

Denizhaber.com Özel haber

Editör: TE Bilişim