Denizcilik Sektöründe İcra Alarmı


Küresel krizin çarptığı Türk denizcilik sektörünün ödeyemediği borç tutarı, 2007 yılına kıyasla 21 kat artış gösterdi. Bankaların denizcilik sektörüne ait takipteki alacaklarının tutarı 2008’de 22 milyon 944 bin lira iken, 2014 yılı Mart ayı itibarıyla 38 kat artarak 874 milyon 810 bin liraya çıktı.

2008 yılında patlayan ve Türkiye’yi ‘teğet geçtiği’ iddia edilen ekonomik kriz, denizcilik sektöründe ‘bodoslama çarpışma’ etkisi doğurdu. Krizle birlikte aldıkları siparişler iptal edilen sektör, borçlarını da ödeyemez hale geldi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun verilerine bakıldığında bankaların denizcilik sektörüne ait takipteki alacaklarının tutarı, 2008’de 22 milyon 944 bin lira iken, 2014 yılı Mart ayı itibarıyla 38 kat artarak 874 milyon 810 bin liraya çıktı.

Denizcilik sektöründe küresel krizin etkisinin devam ettiğini belirten Ereğli Deniz Ticaret Odası Başkanı İrfan Erdem, bu nedenle de ödenmeyen kredilerin arttığını söyledi. Kriz sonrası mal hareketlerinde ciddi düşüş yaşandığını, bunun da ilk olarak taşıma işleminin yüzde 90’ını gerçekleştiren denizcilik sektörünü vurduğunu kaydeden İzmir Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk ise, “Likiditesi olan armatörler çok büyük sıkıntı yaşamadılar ama denizciliği ekstra bir iş görüp de giren insanların büyük kısmı battı. Büyük bir borç krizi içine giren insanlar çok oldu.” dedi.

Dünya ticaretinin çok büyük kısmı denizler üzerinden gerçekleştiriliyor. 2008 yılında patlak veren küresel ekonomik kriz öncesi Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşayan gemi inşa sektörü, kan kaybetmeye devam ediyor. Bunun en önemli göstergelerinden olan denizcilik sektörüne ait takipteki krediler. 2007 yılında 38 milyon 592 bin lira olan denizcilik sektörüne ait takipteki alacak tutarı 2014 yılının ilk çeyreğinde 874 milyon 810 bin liraya sıçradı.

Konuyu Zaman’a değerlendiren İzmir Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk, “2008’deki global kriz bütün dünyayı etkiledi. En fazla etkilediği nokta da denizcilik sektörüydü. Çünkü dünyadaki taşımaların yüzde 90’a yakını deniz yoluyla yapılıyor. Dünyanın krizde ilk vurduğu sektör deniz taşımacılığı.” dedi. Öztürk’ün verdiği bilgilere göre 2002 ile 2008 arasında denizcilik sektörü ‘inanılmaz’ paralar kazandı. Gemilerin günlük kiraları 10 kata kadar arttı. Denizcilerin ‘Baltık dry endeksi’ küresel kriz öncesi 11 bin seviyelerine kadar çıkmıştı. 2008’deki krizle birlikte endeks 630’a kadar düştü.

Ödenemeyen borçların ilk sebebi bu düşüş. İkinci sebep ise 2008’den önce ‘inanılmaz’ yük trafiği nedeniyle ‘çok iyi paralar’ döndüğünü gören herkesin denizcilik sektörüne girmesi oldu. Öztürk, bu konuyu ise şöyle anlattı: “2008’den önce sektöre yeni girenler yeni gemi siparişleri verdi. Ama yük aynı yük. Değişen bir şey yok. Fakat çok fazla gemi arzı söz konusu oldu. Gemi arzının çok olunca bu kez rekabetten dolayı navlun (nakliye) ücretleri düşüşe geçti. Navlun ücretlerinin düşüşe geçmesiyle bir gemi günlük operasyonel giderlerini karşılayamaz noktaya geldi. Bu durumda da armatörlerin her biri para kaybetmeye başladı. Likiditesi olan armatörler çok büyük sıkıntı yaşamadılar ama denizciliği ekstra bir iş görüp de giren insanların büyük kısmı battı. Doğal olarak da büyük bir borç krizi içine giren insanlar çok oldu.”

Sektörde icralık olanlar bulunup bulunmadığı konusunda sıkıntıların olduğunu belirterek sözlerine başlayan Öztürk şunları kaydetti: “Yılların armatörü olan firmalar, armatörlük yapamaz duruma geldiler. Gemilerini satmak zorunda kaldılar, gemileri bir yerlerde tutuklu kaldı. Bütün bunları düşündüğünüzde kime icra geldi, kime ne oldu diye bilmek oldukça güç.

Ama şu kesin: "Denizcilik darboğazda.”

Editör: TE Bilişim