DENİZCİLİK 'KARA KUTUSU'NU YİTİRDİ

Dünyanın sayılı gemi inşa mühendislerinden merhum Prof. Dr. Yücel Odabaşı için söylenenler ve hiçbir yerde duymadığınız çok özel anıları...
 
Denizcilik dünyamızdan bir yıldız daha kaydı. Türkiye’nin dünya çapında yetiştirdiği en önemli gemi inşa mühendislerinden Prof. Dr. Yücel Odabaşı’nı ebediyete uğurladık. Adına yakışır bir cenaze töreninin ardından bir gün sonra düzenlenen Deniz Ticaret Odası Meclis Toplantısı’nda da anıldı Odabaşı. Fakat, o mekanda daha yoğun duyguların yaşanması gerektiğine inanan Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan’ı bu yüzeysellik rahatsız etti. Hemen ardından da, hak edene vefanın nasıl gösterileceği konusunda üyelerin daha dikkatli olacağına inandığımız şu tarihi konuşmayı yaptı:

“Yücel Hoca hakkında bir şeyler söylemek için daha ne bekliyorsunuz? Bunu hak etmedi mi bu insan? Ne oldu bize? Bu meclisin saatlerce, günlerce onu konuşması lazım. O öyle böyle bir insan değildi. O başka bir şeydi. Hataları tabi ki vardı. Kırdıkları, terslikleri tabi ki oldu. Ama artılarını koyduğunuz zaman, bu kadar kısa ömre bu kadar fazla şey sığdıran birini daha gösterebilir misiniz? Nasıl sahip çıkmazsınız?

İTÜ Gemi İnşa Fakültesi ile beyaz, Denizcilik Fakültemiz ile simsiyahsak bunu Yücel Hoca’ya borçluyuz. Bir okulun öğretim görevlisinin yaptıklarına bakın! Bir de diğerine..!

Yabancıların pes etmesinin, ‘tamam hocam daha vurmayın’ demesinin ne demek olduğunu bilir misiniz? Hele ki, bir yabancı bizi küçümser davranışlar içine girsin. Milyar dolar verseniz durduramazdınız. Bugün dünyada yüksek saygı gören kaç bilim adamımız var.

Her işimize el atardı ve inanılmaz mütevazıydı. Hep ortalarda otururdu, ancak bir kere zorla öne oturtabildik. Çok kötü huyları da vardı. İnatçı ve onulmaz bir sigara tutkunuydu.

Türk denizciliğinin kapalı kutularından biriydi. Kara kutumuzdu bizim. O kadar gizli bilgiyle gitti ki şaşarsınız. Denizciliğe bu kadar hizmet etmiş bir insan için herkesin çıkıp onu ne kadar sevdiğini söylemesini isterdim. Onun için hocama hepinizden büyük bir alkış istiyorum. (Dakikalarca süren alkışlar)

NE DEDİLER?

TOBB Türkiye Denizcilik Meclisi Başkanı Erol Yücel:

Gerçekten büyük bir değerdi. Önce kendi eğitimine önem vermiş mesleğini fevkalade iyi bilen, bildiğini iyi kullanabilen,  yurtdışında uzun yıllar kalmış olmanın getirdiği güzel İngilizcesi ve bir hukukçu edasıyla da teknik bilgisini her ortamda tartışabilen, gerçekten Türk denizciliğinin yetiştirdiği büyük bir üstattı. Bir ikincisi de görev adamıydı. Denizcilik sektörünün sorunlarıyla ilgili her toplantımıza gelir, mesaisini harcardı. Toplantılarda bizi döverdi. Sözünü esirgemeyen, köşeli, kendine has üslubu ile sinirlendiğinde o meşhur küfürlerini eden ve de sigarasını yakan bir hocamızdı. Onu hiç unutmayacağız.  

Türk Loydu Başkanı Doç. Dr. Mustafa İnsel:

“Biz hoca gelmeden önce sadece akademisyendik. Ancak, Yücel Hoca geldi ve bize öncelikle dışarı çıkmayı, sanayi ile bir arada olmayı öğretti. Duvarlarımızın arasında yaptıklarımızın boşa gidebileceğini, sahada olmadan bunların değerinin çok fazla olmadığını öğrendik. Bizim için hem lider, hem de babaydı. Ruhu şad olsun.”

TÜDEV Yönetim Kurulu Başkanı Alp Özalp:

Müthiş bir adam, çok seçkin bir bilim adamı, çok başarılı bir hocaydı. Babamın talebesi ve asistanlığını yapmıştı. Aile dostluğumuz uzun yıllara dayanıyordu. Bu camiada herkese yardım etmiştir. Daha yapacağı çok iş vardı. Allah rahmet eylesin. Çok üzgünüm. 

DTO Meclis Üyesi Kapt. Hüseyin Yangın:

İnsanlar Avrupa’da öyle anıyorlar ki sevdiklerini gözleriniz dolar. Biz de ona bir bölümde anı köşesi açıp, bir defter koyabilirdik. O anı defterine taziyeler yazılsa,  daha sonra da o defter ailesine verilse fena mı olurdu?

DTO Meclis Üyesi Erkan Dereli:

İnsanların yaşarken değerlerini bilemeyebiliriz ama öldükten sonra gerçekten sahip çıkılması lazım. Bir Türkiye aşığı, büyük hoca, bilim adamını, dostumuzu kaybettik. Onu çok özleyip arayacağım. En çok da küfürlerini...

DEFAV Başkanı Kapt. Saim Oğuzülgen:

Son bir ay içerisinde kendisiyle küçük bir anlaşmazlığımız olmuştu. O konu dolayısı ile yaptığımız telefon konuşmasında bana kırgın olduğunu anladım. Kendimi affettirmek için zaman müsaade etmedi. Biz insanlar zamanı isabetli kullanmasını bilmiyoruz. Dolayısıyla eğer bana kırgın gittiyse, şahsım adına huzurlarınızda kendisinden hem helallik diliyor, hem de beni affetmesini istiyorum.

İstanbul Teknik Üniversitesi  Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi  3.sınıf öğrencisi Ernur Daşkıran

Yücel Hoca bize sektörü sevdiren isimdi. Maalesef kendisini çok erken kaybettik. Daha ondan alacağımız çok şey vardı. Derslerde de çok sevecen ve esprili bir hocaydı.  Şu sözünü hiç unutmam: “Biz ne kadar gemi yapsak da son sözü doğa söyler.” Ayrıca ağzına küfür yakışan ender insanlardan biriydi. Onu özleyeceğiz.

Değerli ağabeyimiz Prof. Dr. Yücel Odabaşı'nın genlerinin tüm özelliklerini taşıyan ve işte onun oğlu denilebilecek bir de evladı var. Yıldırım Odabaşı, TUDET adlı brokerlik şirketini yönetiyor. Ve özellikle gemi inşa konusunda genç yaşına rağmen engin bir deneyime sahip. İşte oğul Odabaşı'nın babasının anılarından aktardığı iki anekdot:


BSRA Başkanı odasına duvardan atlayıp girebildi

Ingiliz Hükümeti’ne ait 4 gemi dizayn firmasının, (BSRA da dahil) birleştirilmesine karar verilir. Bu dört şirket, şu an dünyanın en büyük gemi dizayn firmalarından biri olan “British Maritime Technology” i oluşturacaktır.

Birleşme sürecinde rakip firmalardan birinde yönetim kurulu üyesi olarak çalışan Tony Smith, Odabaşı’nın çalıştığı British Shipbuilder’s Research Association’da (BSRA) yönetim kurulunun başkanı olur. Smith bu karardan hemen sonra BSRA’daki ARGE bölümünü ziyaret ederek, gündemdeki projeler hakkında bilgi ister.

BSRA’nın yeni yönetim kurulu başkanının talebi genç bir mühendis tarafından reddedilir. O mühendis Yücel Odabaşı’dır. Tony Smith şaşırıp nedenini sorduğunda, Yücel Odabaşı “çıkar çatışması” sebebi ile kendisi ile herhangi bir bilgi paylaşamayacağını söyler. Bunu duyduktan sonra Tony Smith itiraz etmeden odayı terk eder...

Bir gün sonra, Tony Smith, Yücel Odabaşı’yı odasına çağırır ve onun güvenini nasıl kazanabileceğini sorar. Odabaşı, Smith’e bir pazar günü BSRA’nın yakınlarında randevu verir ve bu görüşmeden sonra Smith’e kendisine güvenip güvenemeyeceği konusunda karar verebileceğini söyler. Tony Smith bu daveti kabul edip BSRA’nin önünde Odabaşı ve Odabaşı’nın mühendis ekibiyle buluşur...

O zaman 55 yaş civarında olan yönetim kurulu başkanı Tony Smith, Odabaşı ve mühendis ekip çok heyecanlı bir şekilde gizlice BSRA’nın duvarlarının üzerinden atlayarak binaya girerler. BSRA’nın normal giriş kapısı yerine şirkete gizlice girdikten sonra, Odabaşı Smith’e önemli bir açıklama yapar.

Yücel Odabaşı, gündemdeki projelere özel ayrılan bütçelerden tasarruf yaparak, ekibiyle birlikte şirketten gizli, yeni projelere bütçe yaratmaktadır. Bu projeler o dönemde hayal bile edilemeyecek teknolojiler üzerine kuruludur. Odabaşı, bu projelerin sadece birkaçını bu buluşmada kendisi ile paylaşır.

Smith projelerdeki teknolojik yaklaşımlardan çok etkilenir ve bu duruma neredeyse inanamaz.

Binayı girdikleri şekilde hep birlikte terk ederler. Kimsenin haberi olmayan  bu olağanüstü projelerin gizliliği Odabaşı için her şeyden önemlidir. Bunun için Smith’in bile binaya duvardan atlayıp girmesi gerekiyordur.

Pazar günü yaşananlardan sonra Pazartesi günü Smith, Odabaşı’nı odasına davet eder ve şirkette direkt yönetim kurulu başkanına bağlı olarak çalışacak olan ARGE başkanlığına kendisini getirdiğini söyler. Smith, Odabaşı’nın üzerinde çalıştığı gizli projelerin hepsine inanılmaz yüksek bütçeler ve tam otorite vererek, bu projeleri resmi şirket projelerine çevirir.

Odabaşı’nın savaş gemilerindeki üstün yeteneğinin keşfedilmesi

1980’li  yılların başlarında İngiliz Deniz Kuvvetleri’nin yeni bir savaş gemisi projesi vardır.

Bu proje için İngiltere’de çok önemli bir toplantı düzenlenmektedir. (Bir savaş gemisinin her bölümü için ayrı uzmanlar görevlendirilmektedir. Bu bölümlerin tümünün koordinasyonu ile ise tek bir isim ilgilenir.)

Odabaşı da bu projede görevli olarak bu toplantıya katılır. Toplantıyı bir İngiliz amiral ve savaş gemisinin çok deneyimli olan ana designer’ı, yani proje koordinatörü yönetiyordur. Toplantı sırasında tüm projenin sorumlusu (ana designer) olan mühendis, geminin bir bölümünü anlatır.

Odabaşı kendi sorumluluğunda olmayan bu bölüm ile ilgili yapılan yorumları ve genel açıklamaları hatalı bulmuş; bir takım eksikler görmüş, proje koordinatörüne o konu ile ilgili uzman olmasa da utanarak ve çekinerek bir soru sormuştur. Koordinatör soruyu küçümsemiş, aşağılar bir tavırla şöyle yanıtlamıştır: “Haklısın genç adam. Sen bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyorsun, bence senin susman ve tekrar yerine oturman daha iyi olur.”

Odabaşı kızararak yerine oturur.Toplantı sonunda salon boşalmaya başlarken, İngiliz amiral Odabaşı ve proje kordinatörüne salonu terk etmemelerini söyler. Herkes çıktıktan sonra kapılar kapanır ve sıra amiraldedir. Amiral: “Genç adam doğru soruyu sordu ve senin yanıtın yanlıştı. Şimdi adam gibi cevap ver” diyerek proje koordinatörünü yerin dibine sokar.

Koordinatörün soruyu teknik açıdan yanıtlayamaması amiralin, projenin başına Yücel Odabaşı’nın getirmesine sebep olur.

Artık toplantıda sorusuyla dalga geçilen genç adam İngilizlerin yeni savaş gemisi projesinin koordinatörüdür... Odabaşı her ne kadar bu büyük sorumluluğun kendi boyunu aştığını düşünse de artık işin içindedir. Bundan sonra 1982 ve 90’ların ortalarına kadar İngiliz donanmasının en önemli savaş gemileri projeleri Odabaşı’na emanettir.

Genç adam savaş gemilerindeki özel yeteneğinin keşfinin ardından, daha sonra da Amerikan donanmasındaki özel projelerde çok önemli görevler almış, bu konuda dünya çapındaki nadir  isimlerden biri olmuştur. Design ettiği gemiler o dönemlerdeki savaşlarda aktif olarak kullanılmıştır. (Falkland Savaşı)

Selçuk ONUR - PERŞEMBE ROTASI

Editör: TE Bilişim