Bitkilerin küresel ısınmaya katkısı
 
Almanya'da bilimadamları, olağan bitkilerin önemli miktarda metan gazı ürettiğini ortaya çıkardı.
 
Metan, güneşin enerjisini atmosfere hapsederek, küresel ısınmaya katkıda bulunan sera gazlarından biri.

Bilim dünyasının önde gelen dergilerinden Nature'da yayınlanan araştırma sonuçları "hayret verici" olarak nitelendi.

Bu bulguların, küresel ısınmanın hızını yavaşlattığı kabul edilen ormanların rolü hakkındaki varsayımların yeniden gözden geçirilmesine neden olabileceği belirtiliyor.

BBC'nin öğrendiğine göre, laboratuvar deneylerine dayanan araştırmanın sonuçları, Brezilya'nın Amazon bölgesindeki metan gazı düzeylerine ilişkin henüz yayınlanmamış ölçümler tarafından da destekleniyor.

Bugüne kadar, doğal metan gazı kaynaklarının, bataklık ve pirinç tarlaları gibi, düşük oksijen düzeyi ortamında, bakterilerin bitki örtüsü üzerindeki etkisiyle sınırlı olduğu düşünülüyordu.

Fakat, Almanya'nın Heidelberg kentindeki Max Planck Enstitüsü'nde, Frank Keppler'in liderliğindeki bir bilimadamları grubu, açık hava koşullarına benzeyen bir ortamda, ağaç yaprakları ve yeşil otlardan salınan gazları incelediklerinde kendilerini hayrete düşüren bir sonuçla karşılaştılar.

Bilimadamları, bitkilerin biyokimyası hakkında bugüne kadar yazılan bütün temel metinlerin, bir dizi bitkinin oksijenin bol olduğu ortamlarda da metan gazı saldığı gerçeğini hesaba katmadığını farkettiler.

Araştırma, bitkilerden atmosfere salınan metan gazı miktarının, güneş ışınlarının daha fazla olduğu, daha sıcak havalarda arttığını gösteriyor.

Bilimadamları, bugüne kadar izah edilmemiş olan bu olgunun, dünyadaki metan emisyonlarının yüzde 10 ila 30'unu oluşturduğunu tahmin ediyor.

Küresel ısınmaya ilişkin varsayımlar doğru mu?

Bu bulguların olası sonuçları, Yeni Zelanda'daki Su ve Atmosfer Araştırmaları Ulusal Enstitüsü'nden David Lowe'un Nature dergisine yazdığı makalede dile getiriliyor. David Lowe şöyle yazıyor:

"Şimdi, yeni ormanların karbon dioksit emerek küresel ısınmayı azaltmaları yerine, metan gazı emisyonları ile atmosferin ısınmasını arttırabilecekleri bir durumla karşı karşıyayız."

Bu tahminin doğru çıkması halinde, iklim değişikliğine ilişkin Kyoto Protokolü'nün kuralları üzerinde çok önemli değişiklikler yapmak gerekecek.

Çünkü Kyoto Protokolü, petrol ve kömür gibi fosil yakıt kullanarak atmosferi kirleten ülkelerin, yeni orman alanlarına yatırım yaparak, ya da tahrip olmuş orman alanlarını yeniden ağaçlandırarak, küresel ısınmaya yaptıkları katkıyı telafi etmelerini öngörüyor.

 
Araştırmacılar kesin sonuca varmak için daha erken olduğu görüşünde

Bazı iklim değişikliği uzmanları ise, David Lowe'un işaret ettiği sonuçlara varmak için daha çok erken olduğunu söylüyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekreteryası'ndan Doktor Halldor Thorgeirsson, BBC internet sitesine yaptığı açıklamada, Nature dergisinde yayınlanan araştırmanın ilginç olmasına rağmen, yeni keşfedilen metan gazı kaynağının toplam etkisinin hala spekülatif olduğunu söyledi.

Dr. Thorgeirsson, "Bu araştırmanın sonuçlarına bakmamız gerekiyor. Fakat bu çalışma, örneğin ormanların doğrudan atmosfere saldığı metan gazı miktarını ölçmüyor. Ormanların iklimi nasıl etkilediği üzerinde bir yargıya varabilmek için ise böyle bir çalışmaya ihtiyacımız var." diye konuştu.

Almanya'daki araştırmayı yapan bilimadamları da, bulgularının küresel etkilerini ölçmenin çok zor olacağını kabul ediyor. Çünkü, çalışmaları şu ana kadar laboratuvarda yetiştirilen bitkiler üzerindeki ölçümlere dayanıyor.

Fakat, Almanya'daki araştırmanın "gerçek dünyada" da desteklendiğine ilişkin yeni işaretler var.

BBC internet sitesinin öğrendiğine göre, kısa bir süre sonra başka bir bilim dergisinde yayınlanması beklenen bir araştırma, Brezilya'nın Amazon bölgesinde alınan ölçümlerin, atmosfere yüksek miktarda metan gazı salındığını gösteriyor.

Bu araştırmayı yürüten, ABD Tarım Bakanlığı, Orman Dairesi'nden Michael Keller yine de temkinli davranıyor.

Keller, ormanlardaki süreçlerin nasıl işlediğini tam olarak anlamadan herhangi bir sonuca varmanın akıllıca olmadığını söylüyor.

Sözkonusu araştırmalar, yeryüzündeki biyolojik süreçlerle atmosferin kimyası arasında son derece karmaşık bir ilişki olduğunu ve daha pek çok şeyin bilinmediğini gösteriyor
 
Kaynak: BBCTürk
DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim