Bir yaşam, bin öykü - Saffet Ulusoy 
   
Saffet Ulusoy'un 'Aklımda Kalanlar' adlı kitabında 74 yıllık yaşam hikâyesi bin öyküyle anlatılıyor. Bu eserin daha az maliyetle baskısı yapılarak üniversite öğrencilerinin de okuması için fırsat yaratılmalı.

Bugün Roder’in davetlisi olarak Hamburg’da olacağım.

Daha on beş gün önce Flensburger Tersanesi’nden Saffet Ulusoy Ro-Ro’su  teslim alınmıştı. Bu kez U.N Ro-Ro İşletmeleri Filosu adına yine aynı tersanede inşa edilmekte olan U.N Marmara Ro-Ro’sunun denize indirilmesi töreniyle yeni bir heyecan yaşanacak.

Bu törenler bir yaratıcılığı, azmi, inancı ve geleceğe birlikte yürümenin gururu kadar onurunu da simgeler ve her törende bu yaratıcılığın, azmin, inancın ve geleceğe birlikte yürümenin gururu kadar onurunun lideri olarak Saffet Ulusoy’u görürüm, eğer katılmak nasip olmadıysa da dikkatle izlerim.

Geçen hafta adıma gelen bir kitap Saffet Ulusoy Bey’in “Aklımda Kalanlar” başlığını verdiği yaşam öyküsüydü. Yetmiş dört yıllık bir ömürde bir yaşam, bin öyküyle anlatılıyor. Bu eserin genç kuşaklara ulaştırılmasını ve onların da okumalarını dilerim.

Hatta dilerim ki, bu eserin Batı ifadesiyle “Pocket book” dedikleri daha az maliyetli baskısı yapılarak üniversite öğrencilerinin de okumasına fırsat yaratılsın.

Rus işgaliyle gelen göç

Saffet Ulusoy’un dedesi Karadeniz’in Of kazasından Mehmet Ali Hacıhasanoğlu’yla başlayan yaşam çizgisinde anlatılanlar Osmanlı’nın son dönemindeki derin ıstırapları yansıtır. Rus işgali yüzünden göç etmek zorunda kalan bu ailenin yaşamı, incelemek imkanını bulduğum o yılların her Karadenizli denizci ailesinin yaşam öyküsündeki nice üzüntü dolu yokluğu ve çekilen sefaleti anlatır. Nitekim Saffet Ulusoy’un babası Mehmet Bahattin, Rus İşgali’nden kaçan ailesiyle amansız bir yolculuğa çıktığında daha dört yaşındadır. Çaykara’nın İpsil Yaylası’nda sis bulutunda kaybolan küçük Mehmet Bahattin bir kayanın kovuğuna sığınmış olarak bulunur.

Bu müthiş bir öyküdür. İnanılmaz bir yaşam mücadelesidir. Evini, malını mülkünü terk etmek zorunda kalan onca insan aslında bir tehcirle karşı karşıya kalmış ve yol vermeyen Karadeniz’in kayalık kıyılarında yine de hayata tutunmak için her türlü mihnete boyun eğerek yollarına devam etmiştir. Onun içindir ki “Aklımda Kalanlar” diye bir kitap sayfalarına aktarılanlar gerçekte son yüzyıl Türk insanının tarihidir.

Liderlik sonradan kazanılmaz

Tarihi Betxlarge anılarda bırakıp “Liderlik sonradan kazanılan bir yetenek değildir. 74 yıllık yaşamımın çoğunu kapsayan iş hayatımın yarattığı ilişkiler sonucu, "Lider" özellikleri taşıyan bir çok insanla karşılaştım. Çoğu üzerinde yaptığım gözlemlerden sonra şu sonuca vardım. Lider olmak ve lider olarak yaşamak, kendi tercihlerinizle olmaz” diyen Saffet Ulusoy liderliğin tanımını yaparak bir çok derin çizgilerde hem kendi yaşamını, hem de bir müteşebbisin değer yargılarını satır satır anlatarak geleceğin liderlerine yol gösterir. Ve şöyle der: “Yaptığın işten memnun olmak, bir fayda sağlamak pek çok şeyin önünde gelmelidir. Kâr ya da zarar, bir şey yaratmak, inandırıcı olmak, sözünde durmak çok kolay ölçülebilir. Aslında bu değerleri, hedefine çabuk ulaşmak isteyen her işadamı adayının göz ardı etmemesi gerekir. İşadamı olmayı düşleyen kişi dünya nimetlerinin bazılarından vazgeçmelidir.”

Saffet Ulusoy Bey’in “Aklımda Kalanlar” başlıklı eserinin sayfalarını çevirdikçe kıssadan nice hisseler alabileceğinizi göreceksiniz. Aile kurumunun kutsal bir değer olduğuna işaret eden bir aile büyüğünün sözlerini, gerçek bir nasihat diye dinlemeyi becerecek gençler, herhalde daha sağlam ve uzun ömürlü bir yuvaya sahip olmanın mutluluğunu da fark edebileceklerdir.

U.N. Marmara 15 Haziran'da denizlerde

1950’li yıllarda Trabzon’dan Kars’a 32 günde gidip gelebildikleri o zorlu yılların insanlarından biri olan Saffet Ulusoy’un bazen o yöre insanlarının çektiklerini hissederek okurken hüzünlenseniz de daima parlak geleceği ve başarıya ulaşmayı öğütleyen  dünya görüşüyle nice bulunmaz dersler verir.  Bir taraftan da kıyaslama yaparak ilk tercihinin yine deniz taşımacılığı olduğunu söyler.

Ulusoy’u “Ulu bir Soy” yapanları anlatırken ise insan ömrünün değerini resmeder ve der ki: “Zamanı durduramıyorsunuz. Tek teselliniz yaptıklarınız oluyor. Benim de en büyük tesellim bugüne kadar başardığım ve ömrüm el verdiğince sürdüreceğim yardımlardır... Bence insanların yüreklerinde ve anılarında iyi bir yer edinmek, kişinin alacağı en büyük ödüldür.”

Saffet Ulusoy U.N Marmara’nın denize indirileceği 15 Haziran Cuma günü, yine selametle denizle kavuşması için dua edeceği kürsüdeki noktadan Almanya’daki dostlarına ve eşleriyle bir aile şöleni kutlarcasına Hamburg’a gelen Roder’li ortaklarına ve diğer misafirlere kalplere yerleşecek bir diğer anlamlı ödülün öncüsü olarak seslenecek ve yeniden takdirle, saygıyla karşılanacaktır.

(Radikal Gazetesi/ 14.04.2005  /  Osman Öndeş  /  Haber )

Editör: TE Bilişim