Denizhaber.com'un özel projesi olan Gurur Madalyası kapsamında ayın birincileri ile yapmış olduğumuz röportajlarımıza birincilerin başarı sırlarını sizlerle paylaşmak adına devam ediyoruz. Bu ayki röportajımızı Denizhaber.com okurlarının birinciliği layık gördüğü Baron Gemisi'ni bünyesinde bulunduran, Armador Gemi İşletmeciliği'nden; Filo Müdürü Abdurrahman Usta, D.P.A. / Teknik Müdür Buğra Kazmacı, Personel Müdürü Ali Kuzu ve  Enspektör Burak Baydar ile gerçekleştirdik.

2011 yılında kurulan Armador Gemi İşletmeciliği; gemi kiralama, brokerlik ve acentelik hizmetleri vermekte ve filosunda 2'si yabancı bayraklı, 6'sı Türk bayraklı olmak üzere 8 gemi bulunduruyor. Ancak işletmenin kuruluş tarihine aldanmamak gerek zira; firma çalışanları yine aynı tecrübeli ve eğitimli ekip ile isim değişikliği kararı alarak Armador Gemi İşletmeciliği olarak yollarına devam ediyorlar.

Çalışanların tecrübesini sorularımıza almış olduğumuz yanıtlardan da çıkarmak mümkün. Gurur Madalyası'na ikinci defa nail olan Armador Gemi İşletmeciliği'nin Muzaffer Ana Gemisi'ni de mayıs ayı adayları arasında görebiliyoruz. Ayrıca Muzaffer Ana Gemisi yeni bir uygulama olan Turkuaz Pasaport'a da aday...

Her şeyden önce işletme olarak ayakta kalabilmenin gereği olan; işlerine gösterdikleri özen en önemli başarı sırrı olarak göze çarpıyor Armador Gemi İşletmeciliği'nin. Çalışanların diğer armatör ve işletmecilere tavsiyeleri ise dikkate alınmaya değer görünüyor.

Denizhaber.com olarak liman kontrollerinden sıfır eksik ile çıkan diğer tüm gemi armatör ve işletenlerini tebrik ederken, fazla uzatmadan sözü Armador Gemi İşletmeciliği çalışanlarına bırakıyoruz.

Genel olarak Armador Gemi İşletmeciliği'nden bahseder misiniz?

Buğra KAZMACI: Armador Gemi İşletmeciliği aslında bir senelik bir firma olmasına rağmen çalışanları itibari ile yılların çalışanlarını bünyesinde bulunduruyor. Sadece yeni kurulmuş bir firmayız ama ekip olarak çok tecrübeli bir ekibiz. Zaten aynı gemiler daha önce de bizim işletmemiz altındaydı. Sadece isim değişikliği ile yolumuza devam ediyoruz.

Ben şirket ortaklarının kim olduklarını bile bilmiyorum. Şu an ofiste bile yoklar. Bütün managment olayını bize bırakmışlardır. Sadece büyük kararlarda etkileri oluyorlar. Bunların dışında yabancı gemi ortaklarımız da var.

Abdurrahman USTA: İşletme 5-6 kişilk ortaklardan oluşuyor. Ancak onlar işin içinde yoğun olarak bulunmuyor, işi tamamen biz profesyonellere devrettiler.

Denizcilik aileden mi geliyor?

Abdurrahman USTA: Ben Giresun Göreleliyim. Zaten atalarımız denizci... Denizcilik okulunda da eğitim aldım ve 1981 yılında mezun oldum.

Buğra KAZMACI: Yüksek denizcilik 2001 mezunuyum. Eğitimini alarak başladık bu mesleğe  ve gemilerde çalıştık. Abdurrahman Ağabey ile aramızda 20 sene var. O bizim duayenimiz...

İşlettiğiniz gemilerden biraz bahsedelim...

İşletmemiz altında 8 tane gemi var. Biz işletmeciliğini yapıyoruz. Bunların çoğuna bakıldığı zaman, yeni gemiler olduğunu göreceksiniz. Baron Gemisi 2006, Muzaffer Ana Gemisi 2010, Vatan L Gemisi 2002,  CS Cihan 2007, Kaptan Erdoğan 2005, Erdoğan Şenkaya 1991 yapısıdır. En eskileri 1984 yapımı; ikisi de Malta bayraklı olan gemilerimizdir. Ayrıca filomuzdaki yeni gemilerimizin yapımında da bizzat bulunduk.

“Armatör Konusunda Seçiciyiz”

Bizi daha önceden de tanıdıkları için pek çok armatör bizimle çalışmak istiyor. Ancak biz bu konuda biraz seçiciyiz. Prensiplerimize uygun olan armatörlerle çalışmayı seçiyoruz çünkü bugün öyle bir noktaya gelindi ki; ekonomik kriz nedeniyle bazı şeyleri gerektiği gibi yapamaz duruma geldik.

Sonuçta biliyorsunuz; artık liman devleti kontrolleri çok önemli ve sadece işletmeye değil işletmenin altındaki diğer gemilere de bakılıyor.  Bir gemide kalitenin düşmesi demek, işlettiğimiz diğer gemilere de bu olumsuzluğun yansıması demektir. Biz de işletme kalitesini düşürmemek adına seçici olmak durumundayız.

“Hedef;Türk Bayrağı Çekerek Tonajı Büyütmek”

Seçiciyiz derken ne gibi kriterleriniz var?

Buğra KAZMACI: Her armatörle çalışmıyoruz ama armatör bakımından da gerçekten şanslıyız. Armatörlerimiz hep daha ileriyi hedefliyorlar ve bu bizim politikamız ile uyuşuyor. Hep yeni gemi... Türk Bayrağı çekerek tonajı daha da büyütmek!

İşletmecilik öyle bir şey ki; amansendeciliği kaldırmaz. Bugünün işini yarına bırakmamak gerekiyor.

Bazı armatörler işe müdahele etmek isteyebiliyor ama bu durum koordineli çalışmamıza yansır ve kontrolü kaybetmemize yol açabilir. "Bunları yapmamız gerekiyor" dediğimizde armatör bize onay verebilmelidir. Dolayısıyla yeniliklere açık, filosunu gençleştiren armatörlerle çalışmayı seçiyoruz. Kısaca; bayrağını koruyan armatörlerle çalışıyoruz.

Abdurrahman USTA:  Her şeyden önce ISM (International Safety Management) gerekleri var; personel politikası, gemi işletme politikası, liman politikası, köprüüstü politikası gibi... Bunlar göz önünde bulundurulduğunda bütün her şeyi ile bize cevap verebilecek armatör arıyoruz. Bu da şu demek; “siz lütfen kenarda durun, yakıtıyla, suyuyla, personeliyle tamamen  biz ilgileneceğiz.”

Bu röportajı Almanya’da, İtalya’da, Hollanda’da yapıyor olsaydınız armatörü zaten hiçbir zaman görmeyecektiniz. Hep işletmeci firma görecektiniz. Dünyada sistem bu şekilde işliyor.

Türk armatörün mentalitesi de çok farklı; Avrupalı gibi değil... Ona da hitap etmeye çalışıyorsunuz işletmeci firma olarak. Destek olmak zorundasınız bazı şeylerde ama genelde ISM çerçevesinden pek taviz vermiyoruz.

Peki Türk armatörlerin bu düşünce yapısı sizce neden kaynaklanıyor?

Abdurrahman USTA:  Mallarına sahip olmak istiyorlar.

Buğra KAZMACI: Armatörlerin genel olarak sıkıntısı yok aslında ama Abdurrahman Ağabeyin dediği gibi gücü elinde tutmak istiyorlar. En önemli mesele ise güven...

Ali KUZU: Kontrolü sürekli elinde tutmak istiyor, işletmeci firmaya verdiği zaman kontrol işletmeci firmaya geçiyor armatörün elinden ve Türk armatör de bunu göze almak istemiyor. Profesyonel yapıya geçebilmek önemli...

Başarılı olmanızı nelere bağlıyorsunuz?

Bence bizim başarımız buradadır; her şeyi işbirliği içinde kontrol edebiliyor olmamız. İşin özü asıl başarımızın arkasında kiralama da var. Gemiyi mümkün olan en ekonomik yerden kaldırıp en iyi fiyatla navluna gönderiyoruz.

“Sürekli gemilerin üzerindeyiz”

Uzaktan kontrol de gemiler açısından önemli sanırım...

Buğra KAZMACI: Uzaktan kontrol diyemeyiz buna; sürekli gemilerin üzerindeyiz. Gemilerin üzerine çıkmadan bu işte uzaktan kontrolle başarılı olamazsınız. Mutlaka bizden bir arkadaşımızın gidip gemiyi denetlemesi gerekiyor. Şirketi yanında görmek de personeli motive ediyor.

Sonuçlardan ziyade sebeplere odaklanıyoruz

Burak BAYDAR: Şu bardak düştü kırıldı. Neden düştü diye üzerine gidiyoruz. Bunun olmaması için ne yapmalıyız diye düşünüyoruz. Ana problemi çözmeye çalışıyoruz. Bir işin hem corrective (düzeltici) hem preventive (önleyici) actionı var. Corrective actionı zaten yapıyoruz; bardağı yerine koyarak. Ama bu bardak niçin kırıldı, preventive action dediğimiz kısmı ise o. Malzeme mi kötüydü, peronel hatası mı vardı, nerede hata yaptığımızı bulmaya çalışıyoruz. Onu bulursak bir daha o hatayı tekrarlama olasılığını engelleyebiliriz.

Personel kalitesinin önemi tartışılmaz!

Buğra KAZMACI: Başarı için konuşacak olursak; personel ayağı birinci, işletme ayağı da ikinci ayak diyebiliriz. Bu bir takım işidir. İşletme işini ne kadar iyi yaparsa yapsın, ne kadar iyi imkanlar sunarsa sunsun personele, personel kaliteli değilse başarı imkansızdır. 

İşletmeci firma ile personelin uyumlu halde olması başarıyı getirecektir. Ancak Türk gemilerinin en büyük sorunlarından biri de kalifiye personel bulamamaktır. 

Ali Kaptan'dan Şikayet Var!

Ali KUZU: Biz biraz o konuda şikayetçiyiz. Personel kalitesinin denizcilik sektörünün geleceği açısından sorun yaratacağını düşünüyoruz.  Günümüzde kalifiye ve yetişmiş, profesyonel personel bulma sıkıntısı yaşanmaya başlandı. Bizim şuan için gemilerimizde böyle bir sıkıntımız yok. Zaten başarımızın büyük nedenlerinden biri de budur. Personelde sıkıntı olduğu zaman bu işletmeye de, kiralamaya da yansıyor. Her işin başında aslında personel var. Personel ne kadar iyi ise işletme de o kadar başarılı olacakır.

Biz şu anda kendi havuzumuzdan eski personelimizi kullandığımız için sorun yaşamıyoruz. Ancak dışarıdan almış olduğuz personelden aynı verimi alamıyoruz. Eski personelimiz sisteme ve bizlere alıştığından sistem bu şekilde çok iyi işliyor. Ancak yeni personel aldığımız zaman aynı şeyi söyleyemiyoruz.

Eğtimden kaynaklanan bir sıkıntı diyebiliriz buna...

Buğra KAZMACI: Elbette... Denizcilik eğitimleri daha üst seviyelere çıkartılmalıdır. Sonuçta sürekli yurtdışına çıkan bir ekip var ve çalışanlar İngilizce bilmek zorunda... Dışarıda insanlarla anlaşabilmeli ve Türkiye'yi iyi temsil edebilmeli bu ekip.

Yabancı dil sorunu yaşıyor musunuz personelde?

Tabi herkes gelirken denizicilik İngilizcesi eğitimi ile geliyor ama maalesef  yeterli seviyede yabancı dile hakim olamayabiliyorlar. Biz de bazı testlerden geçirmek zorunda kalabiliyoruz. Şuan için bir sıkıntımız yok ama yaşanmadı değil, yaşandı. Onları da elimine ettik.

Personele karşı ihtiyaçları karşılama noktasında gösterilen özen nasıl?

MLC 2006 kuralları geliyor ve onlara adapte olmak zorundayız ki; gemilerimizin çoğu yeni olduğundan adaptasyon sorunumuz olmayacaktır. Eski gemilerde de projeler büyük, biz genel olarak planlamayı yaptık; yaşam mahallerini de değiştirme planımız var.  Çünkü gemiye huzur, iyi bir yaşam kalitesi vermezseniz personelden de bir şey bekleyemezsiniz. MLC 2006 kapsamında eski gemilerimizi de revize edeceğiz.

Personelin maaşını zamanında yatırma ve ihtiyaçlarını zamanında karşılama noktasında hassasız. Bugün size her şey vaat edilebilir ama biz verebileceğimiz maaş ve sağlayabileceğimiz koşulları söyler ve yerine getiririz.

Burak BAYDAR: Biz eski-yeni tüm gemilerimizde internet, TV gibi ihtiyaçları karşıladık.

Baron Gemisi'nin seferleri ve taşıdığı yük hakkında bilgi verebilir misiniz?

Baron Gemisi; bağlantıları önceden pek belli olmamakla birlikte; Akdeniz, Rusya, İtalya, İspanya, Ukrayna, Bulgaristan  ve Fransa gibi ülkelere sefer yapıyor. Genellikle metal ağırlıklı yükler oluyor bunlar.

Genel olarak diğer gemi armatör ve işletenlere tavsiyeleriniz nelerdir PSC hususunda?

Liman önemli ama limanın ne istediği de çok önemli ve o limana hazır bir şekilde gitmek de... Personeli o şekilde adapte etmek, eğitmek, bilgilendirmek gerekiyor.

8 Tane gemiyi işletmek kolay değil!

Bu sekiz gemi her sene en az iki ya da üç defa denetime giriyor. Liman denetimlerini hesaplarsak bu sayı bir gemide en az 10'a çıkıyor ve 8 gemide 80 tane denetim yapar ki bu her ülkenin kurallarını iyi bilmeyi gerektirir.

Zaten Paris Mou’nun listesine baktığımız zaman tutulan gemiler genellikle aynı gerekçeler ile tutuluyor ya da eksikle çıkıyorlar.

Kaptana çok iş düşüyor

Abdurrahman USTA: Diğer çalışanlara tavsiyem; bütün gemilerde uygunsuzluk raporları var ama bunlar düzgün yazılmıyor. Eğer gemide bir arıza varsa; onu da uygun bir dil ile gemiyi tutuklatmayacak şekilde veya gemiyi zora düşürmeyecek şekilde rapor edilmesi gerekiyor kaptan tarafından.  Çünkü PSC’den geldikleri zaman eksiklik bulunduğunda rapor gösterilirse; ben bu durumun farkındayım ve şu önlemi aldım, bunu yapıyorum diyerek gemiyi tutuklayamıyorlar. Türkiye’de yapılan en büyük zafiyet bu. Avrupalı işletmeciler anlattığım sistem ile çalışıyorlar ve dolayısıyla baktığınızda limanlardan çok  rahat geçiyorlar. Çünkü artık karşılıklı güven oluşmuş. PSC’den geldikleri zaman hala Türk kaptanlara karşı bir güvensizlik var. O ön yargıyı da yavaş yavaş atıyoruz.

Neticede ticari gemiler, “elzem bir şey yoksa bırakılsın ticaretimizi yapalım” istiyoruz.

Anladığım kadarıyla liman kontrollerini de çok önemsiyorsunuz.

İşletme olarak ayakta kalabilmek için önemsemek zorundayız zaten. Limanlar iki kere detention yedikten sonra ben senin gemini artık limana almayabilirim, diyorlar. O standartlara uymak, çalıştırmak zorundasınız. Yoksa bu piyasada çok fazla yaşayamazsınız.

Karadeniz ülkelerinde rüşvet dönüyor söylentileri var, PSC'nin ciddiye alınmamasının sebebi bu olabilir mi?

Karadeniz limanlarında rüşvet var diyelim. Karadeniz'i geçtik, Akdeniz limanı'nda ne yapacağız ya da Avrupa'da... Nereye kadar rüşvetle sürdürülebilir. Her yer rüşvet yemiyor.

Sektörde iyi paralar kazanılıyor mu işletme ve armatör açısından baktığımızda?

Buğra KAZMACI: Armatör kazanamıyorsa bu sektörde hiç kimse kazanamıyor demektir. Paralar kazanılıyor ancak  içinde bulunduğumuz ekonomik kriz bu kazanca engel diyebiliriz. Bu devirde armatör cebinden  vererek bir şeyler yapmaya çalışıyor. Denizcilik sektörü olarak kötü durumdayız. İnşallah çıkarız.

İşletmeci firma olarak denizcilik sektöründeki en büyük sıkıntılarınız nelerdir?

Personel açısından bakacak olursak; denetimler. Her gittikleri limanda denetime giriyorlar.

İşletme açısından bakacak olursak; yakıt fiyatları ve liman masrafları aşırı yüksek.

Burak BAYDAR: Birden fazla surveyorla (liman ayrı, klas ayrı – Türk Bayraklı gemiler için) muhatap olmak zorunda kalınması da ayrı bir sorun yaratıyor. Kalifiye olmuş personel bulma güçlükleri... Ayrıca gemilerin limanlarda kalış sürelerinin kısıtlı olması nedeniyle, yapılması gerekli işlerin (planlı veya plansız) programlanmasındaki güçlükler.

Editör: TE Bilişim