Deniz Ticaret Odası Meclis Toplantısı; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın da katılımıyla 21 Haziran Perşembe günü Deniz Ticaret Odası’nda gerçekleşti.

Deniz Ticaret Odası Meclis Toplantısında konuşma yapan Bakan Binali Yıldırım; konuşmasını küresel anlamda ve Türkiye bakımından ekonomik krizin değerlendirilmesi, Türkiye’de gelinen noktaların gözden geçirilmesi, sektörel sorunlar ve gündeme getirilen konular üzerinden yaptı. 

Farklı meslek gruplarından kişilerin denizcilik sektörüne ait sorunları açıkça ifade etmelerinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Bakan Binali Yıldırım, tüm bu konuları gündemine alacağını söyleyerek herkesin sorusunu teker teker cevaplandırdı.

Dünya ekonomisine bakıldığında 2001 yılının bir milat olduğunu, 2001 yılından sonra Türkiye de dahil olmak üzere dünyadaki tüm ekonomilerin bir üyüme sürecine girdiğini, ancak zaman geçtikçe bu büyümenin sanıldığı gibi gerçek bir büyüme olmayıp, balon şeklinde gerçekleştiğini belirten Yıldırım; bu balonun ilk olarak 2008 yılında ABD’de patladığını ve patlayan balonun sonradan Avrupa’ya geldiğini ve halen AB bölgesinin bu krizin etkilerini atlatamadığını söyledi.  Bakan Yıldırım sözlerine şöyle devam etti:

"Küresel Konjonktürde Hızlı İyileşme Beklememeli..."

Bu kriz Avrupa’da  teker teker birliğin lokomotifi durumundaki ülkelerin iktidarlarını değiştirdi değiştirmeye de devam ediyor. Rusya’da bir seçim gerçekleşti ve Amerika’da da gerçekleşecek. Dolayısıyla küresel konjonktüre baktığımızda genel bir hızlı iyileşme beklememeli... Amerika seçimleri sonuçlanmadan küresel anlamda işin ne tarafa gideceğini çok keskin cümleler ve kaanatlerle ifade etmek  mümkün değildir. Ancak Avrupa Birliği’nde kısmen durum belli olmuştur. Avrupa Yunanistan deneyimi ile tehlikeyi büyük oranda atlatmış gözküyor. Bundan sonra tamirat ve  rehabilitasyon çalışmalarına mutlaka hız verilmelidir.

Türkiye’ye baktığımızda ise 2001’de başlayan bizdeki büyüme  Avrupa ve Amerika’daki gibi hormonlu bir büyüme değildir. Gerçek anlamda Türkiye bir  büyüme süreci yakaladı. Bunun tek istisnası var; yüzde 4,5 daralma ile 2009 yılı... Türkiye büyümeyi sürekli hale getirmeyi  başaran bir ülke olmayı başardı. Dünyada bunun örnekleri çok az...   

“Cari açığımız azalmasına rağmen büyümeye devam ediyoruz”  

Uluslar arası Kredi Derecelendirme Kuruluşları tarafından Türkiye’de bir kriz tehdidi, kriz algısı oluşturulmaya başlandığını ifade eden Yıldırım; “Cari açığımız azalmasına rağmen büyümeye devam ediyoruz” dedi.

Bakan Yıldırım; 2001 krizinden sonra gelişmiş G8′lerin, dünya ekonomisini rayına oturtmak için Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşları kullanarak az gelişmiş ülkeleri fonlama cihetine gittiğini belirterek,  2008-2011 yılları arasındaki fotoğrafın tam tersine döndüğünü ve şu anda gelişme sürecindeki ülkelerin, kriz yaşayan gelişmiş ülkeleri fonladıklarını ifade etti.

Yıldırım; “10 Yıl içerisinde dünya ve Türkiye nereden nereye geldi. Ülkemizi küçük görmeyelim, başarıyı yabana atmayalım. Bunun arkasında güven ve istikrar var. 10 yıldır bu millet  güçlü bir iktidara güvendi, inandı, desteğini her seferinde arttırdı  ve Türkiye zor olanı başardı. Çin’den sonra en büyük büyümeyi yakalayan Türkiye oldu. ” Diyerek konuşmasını sürdürdü.

"Türkiye’nin ortalama her yıl % 7 civarında büyümesi lazım. Bu ne demektir? Daha fazla yatırım, daha fazla ticaret... Biz krizin ilacı yatırımdır, dedik.  Ve Türkiye, başta altyapı yatırımları olmak üzere yatırımları kısmadı, arttırdı. Biz TC tarihinin en  yüksek altyapı yatırımlarını 2009’da yaptık."

"Kendi insanımıza şu mesajı vermek zorundaydık; “Merak etmeyin, Türkiye güçlüdür. Türkiye bu krizden etkilenmez  ve en az hasarla atlatır.” Bu bizim krizi defetmemizin nedenlerinden biridir."

“Bize yeşil reçete lazım, onu da yalnız siz yazabilirsiniz..."

 “Her şey deniz ticareti ile oluyor. Kriz, bölge ve maliyet değiştirdi, halen devam ediyor. Dolayısıyla küresel ticaret ve yüzde 85-95′ini taşıyan denizcilik sektörü de bundan en fazla olumsuz anlamda payını alan sektör oldu. Aşırı iştah ile alıştığımız dönem sona eriyor.” diyen Yıldırım, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan’ın; “Bize yeşil reçete lazım, onu da yalnız siz yazabilirsiniz Bakanım.” söylemine; “Yeşil reçete bizim hiçbir zaman başvuracağımız bir şey değil. Tedbirlerimiz alırız, o ayrı konu ama, yeşil reçete dönüşü olmayan hastalık anlamına gelir. Bizim kronik hastalığımız yok. Bazı şeylerin de üstesinden geliriz. Bu toplantıda bazı ipuçları aldım, bunlar üzerinden çalışacağız.” Açıklaması ile yanıt verdi.

Yıldırım; yapılan OECD toplantılarında alınması gereken önlemler sıralamasında; birinci sırada Çin’in piyasayı bozan aşırı düşük maliyetlerle teklif vermesinin, ikinci sırada ise eko tipi denilen yeni tip az yakıt tüketen makinaların yer aldığını ifade etti.

Eskiden doğru dürüst gemi yapamayan Türkiye'nin artık gemi yapabildiğini söyeyen Yıldırım,  konuşmasına 2003 yılından bu yana denizcilik sektöründe kaydedilen aşamalardan bahsederek devam etti.

1 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan TTK’nun denizcilik sektörü için getirdiği yenilikleri dile getirmesinin ardından, yapılacak yeni limanlar ile 2023 yılında 50 bin yat kapasitesine ulaşmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

Deniz Ticaret Odası Haziran ayı Meclis Toplantısının diğer tüm detayları için denizhaber.com’u takip edebilirsiniz.

Editör: TE Bilişim