Antalya kıyıları yeniden yapılandırılıyor

Hamdi Yıldırım, kıyıların, sınırlı, sunumu kıt kabul edilen ve korunması gereken doğal kaynaklar olduğunu belirtti

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hamdi Yıldırım, kıyıların, sınırlı, sunumu kıt kabul edilen ve korunması gereken doğal kaynaklar olduğunu belirtti.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanmakta olan Antalya Bütünleşik Kıyı Alanları Projesi, Tarım İl Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda, ilgili kurum temsilcileri ve basına tanıtıldı. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Hamdi Yıldırım, toplantıda yaptığı konuşmada, kıyıların sınırlı, sunumu kıt kabul edilen ve korunması gereken doğal kaynaklardan olduğuna dikkati çekerek,

 ''Ancak aynı zamanda kıyı bölgelerimiz, gelişmenin yatırım taleplerinin yoğunlaştığı bölgelerdendir. Bugün ülkemizdeki iç göçe baktığımızda kırdan kente, doğudan batıya olduğu gibi iç bölgelerden de kıyı bölgelerimize göç yaşanmakta. Dolayısıyla kıyı bölgelerimizin doğru planlanmasının önemi bir kat daha artmaktadır'' dedi.

Kıyıların coğrafi konum itibarıyla sanayi, ulaştırma ve turizm yatırımları için de önemli çekim noktaları olduğunu hatırlatan Müsteşar Yardımcısı Yıldırım, şöyle konuştu:

''Bu sektörler arasında, genellikle kıyı bölgelerinde, sektörel çatışma yaşanır. Sektörler arasında mekanı kullanma nedeniyle ortaya çıkan çatışmanın yine mekanda uyumlaştırması için kıyı planlaması var. Uyumlaştırmayla kastedilen sadece yatırım kararlarını vermek değil, aynı zamanda sınırlı doğal kaynağın yani kıyının korunmasına yönelik tedbirleri de almaktır. Bu projenin amacı, kıyılarda bütüncül bakış açısını hakim kılmaktır. Yani her bir proje veya talep bazında inceleme yapmak yerine, uzun dönemli kıyıyı ardındaki iç bölgelerle değerlendiren, kıyı bölgesindeki diğer sektörlerin yatırım taleplerini değerlendiren, kıyıdaki doğal kaynağın korunması için alınacak tedbirleri belirleyen olması önemlidir.

Bütün bunları bir arada değerlendirecek bir bakış açısına ihtiyaç var. Aslında bu bir anlayış değişikliğinin de ifadesi. Bakanlığımız daha önce İzmit Körfezi ve biraz daha geliştirerek İskenderun Körfezi için benzeri proje yaptı. Şimdi Antalya Körfezi için Mersin il sınırından Muğla il sınırına kadar böyle bir çalışmayı başlattık.''

Yıldırım, kıyı planlamasında koordinasyonun Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın yetkisinde olmasıyla birlikte uygulayıcı kurumların yerel yönetimler, yani İl Özel İdaresi ve belediyeler olduğunu belirtti. Yıldırım, ''Proje onaylarında Ulaştırma Bakanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı da yetkilidir. Proje, bölgede tarafların işbirliğiyle gerçekleştirilecek ve başarıya da ancak o şekilde ulaşacak bir projedir'' dedi.

Yıldırım, proje tamamlandıktan sonra bütün tarafların görüşüne sunulacağını sözlerine ekledi.

''DÜNYA EXPO FUARI, PROJENİN ÖNEMİNİ ARTIRDI''


AK Parti Antalya Milletvekili Sadık Badak da, Dünya Expo Fuarı'nın 2016 yılında Antalya'da yapılacak olmasının bu planlamanın önemini bir kat daha artırdığını söyledi. Bu planlamanın birkaç ana konuya cevap vermesini beklediklerini kaydeden Badak, ''Biri, bizim uzun yıllardır konuşulan deniz ulaşımının altyapısını oluşturması. İkincisi, kruvazör limanın nereye yapılacağı sorusuna cevap vermesi. Yeni yat limanı ile balıkçı barınağının nereye yapılacağına kesin olarak cevap vermesini bekliyoruz'' dedi.

Badak, 2016 yılına kadar mutlaka Gazipaşa ilçesi ile Antalya arasında alternatif ulaşım imkanlarının bulunması gerektiğinin altını çizdi. Ulaştırma Bakanlığı'nın da bu planlamanın sonuçlarını beklediğini söyleyen Badak, ''Ulaştırma Bakanlığı'nın beklentisi, Gazipaşa ile Kemer arasında 10 duraklı bir deniz ulaşımının 2016'ya kadar başlatılması ve karayolundaki yükün bir kısmının yaz aylarında denize aktarılabilmesi'' dedi.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ENDİŞELİ

Antalya Büyükşehir Belediyesi Nazım Plan Büro Başkanı Burak Öztürk de, bu çalışmanın, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından da önemsenen bir proje olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun içermediği birtakım eksikliklerin bu çalışma ile giderilmesini umut ettiklerini kaydetti. Öztürk, ''Bunu umutla bekliyoruz. Çünkü kıyı kanunu, denize arkasını dönerek kara yönünde birtakım tarifleri içermekte. Oysa bu projeden beklentimiz, kıyı ve kara alanlarının bir bütün olarak ve bunun içerisindeki her türlü yetkisel ve kullanım tariflerini karşılayacak bir çalışmanın olması'' dedi.

Antalya Büyükşehir Belediyesinin yaklaşık 56 kilometre uzunluğunda bir kıyı şeridi olduğunun altını çizen Öztürk, ''Ancak bu alanda yerel yönetimlerin, kıyı ile ilgili plan olanağı yok. Uygulayıcı konumdayız. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Kültür Ve Turizm Bakanlığı da uygulayıcı konumda'' diye konuştu.

Bu çalışmanın belediye açısından, her açıdan önemli verileri oluşturabileceğini ancak kafasında bazı soru işaretleri olduğunu vurgulayan Öztürk, şunları söyledi:

''Bakanlığın projesinde, 1.5 kilometre derinlikte bir alanın çalışılması öngörülüyor. Bu Antalya kıyısının morfolojisini, 1.5 kilometrelik alanla kısıtlıyorsak, bazı şeyleri yine eksik mi yapacağız diye düşünüyorum. Antalya kent merkezinde 1.5 kilometre derinlikle biz neyi ifade edebiliriz? Kuş uçuşu Kepez'i, Masadağı'nı buluyoruz. En azından bu tarifin bir kez daha gözden geçirilmesi gerekebilir. Bazı yerde 500 metre olabilir, bazı yerde 8 kilometre. Yani yol hattı çizmiyoruz. İkinci soru işareti ise, bu çalışma ileride yeni bir yetki alanı doğuracak mı?

Bugün zaten büyükşehir sınırları içinde, Büyükşehir Belediyesi'nin yetki sınırı 140 bir hektardır. Bu yetki sınırı, kala kala 10 bin hektar. Şimdi es kaza, bundan da biraz gider mi diye kafamda soru işareti var. Üzerimize başka bir yetki alanı tarifi daha çıkmasın diye kaygı duyuyorum.''

Toplantıdan sonra gazetecilerin sorularını cevaplayan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Hamdi Yıldırım, projenin en önemli partnerlerinin yerel yönetimler, başta da Antalya Büyükşehir Belediyesi ve İl Özel İdaresi olduğunu belirtti.

''YETKİ KARMAŞASI OLACAĞINA İNANMIYORUM''

Yıldırım, Antalya Büyükşehir Belediyesi Nazım Plan Büro Başkanı Burak Öztürk'ün dile getirdiği endişeleri hatırlatan gazetecilere, şu açıklamayı yaptı:

''Bu projenin sınırı, kara yönünde 1.5 kilometrelik bant değil. Karar bölgesi kıyılar. Fakat bu karar bölgesine ilişkin kararlar alınırken, geri bölgeyi de gözetmek zorundayız. Geri bölgede, yürürlükte imar planları var. Burada işin sahibi esasen büyükşehir belediyesi olur. Belediye sınırları dışında ise İl Özel İdaresi. Kıyıdaki 30 küsur belediye de.

Bütün bu belediyelerin tamamının hazırladığı geri sahadaki planlar ile bizim kıyıdaki planların bir örtüştürülmesinin yapılması lazım. 1.5 kilometre bu anlamda gündeme geldi zannediyorum. Siz kıyıda bir yat limanı projelendirirken onun arkasında bir sanayi alanı varsa, bu bir rahatsızlıktır. Yani kıyıda verdiğiniz her karar, gerideki kararlarla etkileşim içinde olacak. Bu etkileşimin de en çok göze battığı yerler, o 1.5 kilometre.''

Projenin uygulanmasında yetki karmaşası olabileceğine inanmadığını bildiren Yıldırım, ''Zaten kanunlar, yetkileri belirlemiş. Ayrıca hakikaten Ankara'dan bakarak çok ayrıntılı, özellikle yerleşimlerin içini planlamak ve bireysel müdahaleler çok tutarlı da olmaz. Büyükşehir'in o konuda bir tereddütü varsa, biz de fazlasıyla aynı görüşteyiz. Öyle bir yaklaşımımız söz konusu olamaz.

Kanunlar yetkili idareleri belirlemiştir. Biz olsa olsa belediyelere, teknik birikim ve yönlendirmelerimizle destek oluruz. Yoksa belediyenin plan veya uygulama işine ortak olmak gibi bir yaklaşım olamaz'' dedi.
 

Editör: TE Bilişim