Yunanistan'ın Mora Yarımadası'nın doğusundaki Hydra Adası'nın 16 mil açığında bir Yunan tankeriyle çarpıştıktan sonra batan ve 13 Türk personelin bulunduğu Panama bandıralıdan sağ kurtarılan 27 yaşındaki Abdullah Özmen, memleketi Zonguldak'ın Ereğli İlçesi'ne bağlı Kandilli Beldesi'ne geldi. Özmen Ailesi, sağ dönen oğullarını kurban keserek karşılarken, kavuşma esnasında gözyaşları sel olup aktı. Olayı anlatırken ağlayan Özmen, “Titanik gibi battık” dedi.

Yunan tankeriyle çarpıştıktan sonra batan Panama bandıralı ‘Han’ adlı gemiden kurtarılan 7 Türk'ten biri olan Abdullah özmen, memleketine döndü. Dün akşam saatlerinde Yunanistan'dan uçakla İstanbul'a gelen Özmen, karayoluyla bu sabah Ereğli İlçesi'ne ulaştı. Ereğli terminalinde babası Sadullah özmen tarafından karşılanan Abdullah özmen'in kazada ayağından yaralandığı için hafif topalladığı gözlendi.

Abdullah Özmen'in doğup büyüdüğü Kandilli Beldesi Yayla Mahallesi Ortaokul Sokak'taki evinde heyecanlı bir bekleyiş vardı. Köy minibüsüyle babasıyla birlikte eve gelen Abdullah Özmen'i önce erkek kardeşi 23 yaşındaki Kadir ile kız kardeşi 25 yaşındaki Feride özmen karşıladı. Daha sonra yeğeni Baran'ı kucağına alan Özmen, bir süre yeğenini sevdi.

Oğlunu büyük bir heyecanla evin önünde bekleyen 45 yaşındaki Nurten özmen'in oğluna sarılarak, “Tatlı yavrum, kuzum benim. Yavrum bir tahta parçasına tutundunda mı kurtuldun? Canım yavrum, Allah'ım herkesin evladını bağışlasın. Gözlerini öpeyim” diye gözyaşı döktü. Daha sonra kurban kesilerek, Abdullah Özmen'in alnına kan sürüldü.

“TİTANİK FİLMİNİ 3-4 DAKİKAYA SIĞDIRDIK”

Abdullah Özmen, olay sırasında hayatının gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçtiğini belirterek, kaza anını şöyle anlattı:

“Titanik filmini 3- 4 dakikaya sığdırmaya çalıştık. Onlara buz dağı çarptı, bize Yunan gemisi çarptı. Geminin geldiğini gördüm. 20- 30 metre yakındı. Hızla bize doğru geliyordu. Tahminime göre ortadan bize vurdu. Yapacağım başka bir şey yoktu. Olay anında güvertedeydim. Tanker bize çarptığında can yeleğini aldım. Atlamaya fırsatım olmadan gemi sulara gömüldü. Ben de denize düştüm. Gemi dik battı. Kurşun gibi denize gömüldü.

Gemi suya gömülürken türbülans oldu. Tutabildiğini çekmeye başladı. Gemi denizin dibine ininciye kadar türbülans devam etti. Denize düştüğümde akım beni aşağıya doğru çekince can yeleği beni boğuyor diye çıkardım. Suyun yüzünde bidonları görünce onlara sarıldım ve bize çarpan tanker uzaklaşmaya başladı. Denizde bizi kurtaracak kimse yoktu. Sadece denizdeki arkadaşların ‘Allahu ekber’ seslerini duydum. Fransız bandıralı bir geminin bize yaklaştığını görünce bize çarpan Yunan gemisi de bizi kurtarmaya geldi. Fırkateyn beni aldı. Gemiye çıktığımda helikopterler ve oradan geçen gemiler olay yerine geldi. İstanbul trafiğini aratmıyordu.

Olay saat 14.00 sıralarında oldu. Saat 14.05'de gemi batmıştı. Reis Ahmet Yazıcı'nın kol saati saat 14.05'de su aldığı için durmuş. Diğer arkadaşlarımın ailesi perişan. Aileleri, öldüklerine halen inanamıyor. Kolay birşey değil. Biraz erken davranmam ve su bidonları benim hayatımı kurtardı. Bundan sonra gemide çalışıp çalışamayacağıma daha sonra karar vereceğim. Kurtulduğuma sevinemedim, arkadaşlarıma üzüldüm. Benim onlara yardım etme imkanım yoktu. Kendim de zor durumdaydım.”

Sürekli gözyaşı döken Abdullah Özmen, çok sevdiği yeğeni Baran'a aldığı oyuncak kamyon ve uçağı hediye etti.

Kaynak:Durmuş SEVİNDİK- Seçkin KIRARSLAN/EREĞLİ

DenizHaber.Com

Editör: TE Bilişim