Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü'nce Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatları doğrultusunda operasyon gerçekleştirildi.

Yurtdışından (ABD) Mersin Limanına bir gemi ile getirilen bin 642 ton çeltikten alınan numunelerin, yaptırılan analizi sonucunda, çeltiklerin GDO'lu olduğu tespit edildi. Ele geçirilen çeltiklere soruşturma kapsamında el konuldu.

El konulan çeltiklerin değeri yaklaşık 2 milyon lira olarak tespit edilirken, gemi ile yurda sokulmak istenen ürünlerle ilgili gerekli inceleme ve işlemlerin yapılması için konu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın ilgili birimine intikal ettirildi.

Olayla ilgili yedi şüpheli hakkında düzenlenen soruşturma dosyası, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk edildi.

Greenpeace eylemler düzenliyor

GDO'lu pirinç ile ilgili Yeşil Barış Örgütü'nün yaptığı protestolar biliniyor. Daha çok 3. dünya ülkelerine ihraç edilen GDO'lu pirinç ile ilgili Yeşil Barış Örgütü (Greenpeace) defalarca gösteriler düzenlemiş, Filipinler'de GDO'lu pirinç taşıyan bir gemiye pankart asmıştı.

Asya ve Amerika’nın en yaygın karbonhidrat kaynaklarından biri olan pirincin içerdiği A vitamini oranını artırmak için genetiğiyle oynanmaktadır. Ülkelerin yüksek orandaki taleplerine cevap verebilmek amacıyla pirinç üretim verimliliğini artırmayı hedefleyen bu çalışma, uluslararası arenada kabul görmemiştir. Örneğin Çin, bu pirincin yetişme aşamasının güvenilirliğinden endişe duyduğu için, GDO’lu pirinç ticaretini askıya almıştır.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, 2010 yılında yaptığı bir açıklamada,  ‘Türkiye‘ye GDO‘lu pirinç girdiğini bilmezdik, yapılan analizler Türkiye‘ye GDO‘lu pirinç girdiğini gösterdi‘ demişti.

20 MİLYON TON GDO'LU Ürün Girmiş

Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye'ye son 10 yılda giren GDO'lu ürünlerin karnesini çıkarttı.  

Karneye göre son 10 yılda Türkiye'ye 20 milyon ton GDO'lu ürün getirtildi. Türkiye'ye yurtdışından ithalatla gelen soya, mısır, pirinç, soya fasülyesi küspesinde ağırlık ABD, Kanada gibi GDO'lu ürün üretimine ağırlık veren ülkelerden.

ZMO'nun yaptığı çalışmaya göre genetiği değiştirilmiş organizmalarla (GDO) ilgili Türkiye'ye geliş yolu 1998 yılında açıldı. Çalışmaya göre 10 yılda ithal edilen GDO'lu ürünlerin toplamı 20 milyon tonu buldu. Bu rakamı mısır, soya, pamuk gibi ürünler oluşturdu. Söz konusu ürünler ABD, Arjantin, Brezilya gibi ülkelerden geliyor.

Çalışmaya göre 1998-2008 yılları arasında 382 milyon dolara ulaşan mısır ithalatı 26 farklı ülkeden gerçekleştirildi. Ancak bu ithalatın yüzde 95'ten fazlası ABD, Arjantin, Kanada gibi genetiği değiştirilmiş organizma üreten ülkelerden geldi. Pamukta ise Türkiye'nin ithalatı 20-25 ülkeye yoğunlaşmış durumda. Ancak ithalatın yüzde 90'ı 5-6 ülkeden geliyor. 2008 yılı ithalatında ABD tek başına yüzde 62.2'lik bir paya sahip. ABD'den sonra yüzde 10.1'lik payı Yunanistan alırken, Türkmenistan'dan da yüzde 4.2'lik oranda bir ithalat yapılıyor. Brezilya, Türkiye'ye pamuk satan önemli ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. 

SOYA İTHALATI 1 MİLYAR DOLARA ULAŞTI

GDO'lu ürünler arasında dikkat çeken soyanın ithalatında ise giderek artan bir trend dikkat çekiyor. Buna göre 1998 yılında 600 milyon dolar olan Türkiye'nin soya ithalatı 2008 yılı sonu itibariyle 1 milyar dolarlık bir rakama ulaşmış durumda. Soya ithalatı da ağırlıklı olarak ABD, Arjantin ve Brezilya'dan yapılıyor. Soya fasülyesi küspesi de GDO'lu ürünler arasında bulunuyor ve Türkiye sadece 2008 yılı içinde 359 bin 556 ton soya fasülyesi küspesini ithal etmiş durumda.

GDO'lu ürünlerde pirincin de adı sık sık geçiyor. Özellikle ABD'den gelen pirincin GDO'lu olduğu tezi dile getiriliyor. ZMO'nun çalışmasına göre ise 2008 yılında 21 farklı ülkeden Türkiye'ye pirinç geldi. Bu ülkeler arasında birinciliği elinde tutan ABD'den ithal edilen pirincin toplamdaki payı yüzde 33'e kadar ulaştı.

GDO’dan Korunma Rehberi 

Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar artık ev hanımlarının beş çaylarında bile konuşulmaya başladı. Bu çok güzel bir gelişme.

Gelin bu güzel gelişmeyi, daha  da güzel bir sonuca kavuşturalım. Ülkemize GDO’lu ürünlerin girmesini engelleyelim.

Biz kimiz ki, devlet, hükümet, kurumlar, şirketler, lobiler, karanlık kişiler varken diye düşünmeyin. Biz tüketicileriz... GDO’lu ürünleri satın almazsanız, boykot ederseniz bu ülkede GDO olamaz.

Önce önümüzdeki bir engeli kaldırmak gerekecek. GDO’lu ürünlerin üzerinde “GDO’ludur” etiketi yok. Öyleyse GDO’lu olma ihtimali nedeniyle GDO şüphelisi ürünlerden bahsedebiliriz.

Şüpheli ürünler

Mısır, soya, kanola, pamuk dünya çapında çoğunlukla GDO’lu üretiliyor, bize de dışarıdan ithal ediliyorsa, bu ürünlerden şüpheleniriz. Ben evde soya fasulyesinden pilaki yapmıyorum ki, bana bişey olmaz demeyin. Bu dört üründen en az biri (evet, pamuk da dahil, pamuk yağı) gıda şirketlerinin ürettiği hemen her ürünün içinde kullanılıyor.

Mısır unu, mısır yağı, mısır nişastası, modifiye nişasta, mısırdan üretilen nişasta bazlı sıvı şeker (mısır şekeri veya mısır şurubu), fruktoz, dekstroz, glukoz, soya yağı, bitkisel yağ, soya kıyması, soya dolgu eti, soya mix kıyma, soya lesitini (E322), soya sütü, soya peyniri, isolate, isoflavone, soya unu, soya proteini, bitkisel protein, kanola yağı, pamuk yağı varsa bir ürünün içinde ondan da şüpheleniriz.

Çikolata, gofret, ekmeğe sürülen kakao kreması, bisküvi, hazır çorba, kahvaltılık gevrek, cips, turşu, hazır unlu mamuller, gazlı içecek, hazır meyve suyu, enerji içeceği, şekerleme, çiklet, hazır kek, hazır puding, meyveli yoğurt, alkollü içkiler, bebek maması, krem peynir, ekmek, margarin, mayonez, ketçap, salam-sosis gibi şarküteri ürünleri, hatta hazır şerbetli tatlılar bu yukarıda saydığımız ürünlerden içerebiliyor. Yani, okul kantinlerinde, marketlerde satılan hemen her şeyin GDO’lu olma ihtimali var.

Pastanelerde satılan poğaça, açma, börek bitkisel (soya, kanola veya pamuk yağından) margarin ile yapılıyor. Hazır şerbetli tatlılarda mısır nişastası ve mısır şekeri kullanılıyor. Pastaneler, baklavacılar da GDO şüphelileri arasında. Güllaç yufkaları bile artık buğday nişastası ile değil, mısır nişastası ile hazırlanıyor. (Baklavalarını böreklerini sadece tereyağı ile hazırlayan, şerbetini yerli şeker pancarı şekerinden yapanlar da var elbette.)

Yemek şirketleri, lokantalar mısır yağı, kanola yağı, mısır nişastası, bitkisel margarin kullanabiliyor.

Fabrika tavukları soya ve mısır ile besleniyor. Fabrika danaları bile mısır ile beslenebiliyor. Fabrikasyon tavuk etleri, fabrikasyon dana etleri, fabrikasyon yumurta, kutu süt de şüpheli. Şarküteri ürünlerinin içine soya proteini, soya küspesi, soya mix kıyma katılabiliyor.

Maya konusu henüz basında gündeme gelmedi ama maya da GDO’lu olabiliyor. Hazır maya kullanmayın. Evde kendi doğal ekşi mayanızı yapın.

Tüketicinin gücü: Satın almamak

• Alışveriş yaparken her ürünün etiketini okuyun. Eğer yukarıda saydıklarımızdan biri varsa o ürünü satın almayın.
• Gıda şirketlerine mektup yazarak GDO’suz ürün üretirlerse satın alacağınızı, şüpheli malzeme ile üretime devam ederlerse satın almayacağınızı yazın. Ürün paketlerinin üzerinde “kesinlikle GDO içermez” yazana kadar satın almayacağınızı bildirin.
• Alışveriş yaptığınız marketlere, bakkallara da bu talebinizi anlatın.
• Okul kantinlerinde şüpheli ürünlerin satılmaması için mücadele verin; çocuklar etiket okumaz.
• Toplu yemek yapan şirketlerin, lokantaların kullandıkları malzemeyi sorgulayın.
• Pastanelere margarin, soya yağı, kanola yağı, mısır nişastası, mısır şekeri yemek istemediğinizi söyleyin.

Temiz yiyecekler yiyin

Bulgur, yerli buğday çeşitleri, nohut, mercimek, bakla gibi yerli baklagiller, ceviz, antep fıstığı, fındık gibi yerli kuruyemiş, yerli pirinç, yerli meyve, yerli sebze, köy tavuğu, köy yumurtası, çayırda otlamış kuzu ve koyun eti güvenle yenebilir.

Marketlerden veya pastanelerden aldığınız ürünleri evde kendiniz yapın. Temiz malzeme ile kurabiyenizi, kekinizi, çorbanızı, yoğurdunuzu evde hazırlayın.

Dışarıda daha az yemek yiyin. Yediğiniz zaman uluslararası hamburger zincirleri yerine esnaf lokantalarını, köftecileri, dönercileri, küçük esnafı tercih edin.

Yerli ürün kullanın. Amerika’dan, Arjantin’den, Hindistan’dan gelen yiyecekler yerine Antakya’dan, Rize’den, Kırklareli’nden, Erzurum’dan gelenleri kullanın.

Semt pazarlarından alışveriş edin. Özellikle köylü çiftçilerin kendi ürettiklerini tercih edin.

Domates ve pirinç de şüpheli mi?

Etiketleme ve tüketiciyi bilgilendirme zorunluluğu olmadığından, hiçbir ürün için – laboratuarda test ettirmedikçe- bu GDO’ludur diyemiyoruz. Üstelik Türkiye’ye GDO’lu tohum girişi kanunen, halen yasak. Bütün bunlara rağmen ODTÜ’de yapılan bir araştırmada Türkiye’de GDO’lu domates satıldığı ortaya çıktı.

GDO’lu olup olmadığını bilmiyoruz ama kış ortasında bile kıpkırmızı satılan domatesten uzak durmakta fayda var. Bunları üreten çiftçiler bile ailelerine yedirmiyorlar. Hazır çorbalarda da domates tozu bulunabiliyor.

Basında çok fazla geçmedi ama, pirinç de genetik mühendisliği ile kurcalanmış durumda. Hatta, ismi “altın pirinç” konulmuş, nergis çiçeği ve bakteriden gen aktarılmış sarı pirinç üretmişlerdi. İthal pirinçlerden, pirinç patlaklı abur cuburlardan uzak durmakta fayda var.

Diğer sebze ve meyvelerde GDO var mı?

Konuyu yakından takip eden Ziraat Mühendisleri Odası Türkiye’de üretilen meyve ve sebzenin GDO’suz olduğunu açıkladı (yurda kaçak sokulan tohumlar hariç). Dolayısıyla sebze ve meyvelerimizde GDO’dan şüphelenmeye gerek yok.

Sebze meyvede GDO şüphesi yok ama mevsimi dışında üretilen, zirai ilaç kalıntısı, hormon, kimyasal gübre içeren, ithal paket tohumla üretilmiş meyve sebzeden her zaman için uzak durmakta fayda var. Küçük köylüden, küçük esnaftan alışveriş ederek, geleneksel veya organik meyve sebzeyi tercih ederek sağlığınız için en doğrusunu yapmış olursunuz. Üreticilere de doğal gübre, atadan kalma tohum, ilaçsız, hormonsuz üretimin ne kadar değerli olduğunu tekrar tekrar anlatmak faydalı olur. Kışın domates, salatalık, patlıcan, kabak, taze fasulye yemenize gerek yok; vücudunuzun pırasa, lahana, turba ihtiyacı var.

Beslenmede çeşitlilik olsun diye farklı besinler yemeye çalışıyor olabilirsiniz. Oysa atalarımız sadece kendi ürettiklerini yer içer ve son derece sağlıklı yaşarlardı. Siz içinize sinerek ve güvenle sadece bulgur, mercimek, nohut bulabiliyorsanız bunlarla yetinebilirsiniz. Yedikleriniz güvenilir ve hakiki yiyecekler olsun, en önemlisi bu.

Son olarak, hükümetimizden GDO’lu ürünlerin ülkemize girişinin kesinlikle yasaklanmasını talep ediyoruz.
 

 

 

 

 

Editör: TE Bilişim