7 Denizde Hüküm Süren Türk Botu: Kaan

Ekber Onuk, trafik kazasında kaybettiği oğlu Kaan’ın tasarımı olan tekneleri üreterek Sahil Güvenlik Komutanlığı emrine vermenin yanı sıra 6 ayrı ülkeye de ihraç etti. Radara yakalanmama özelliğiyle hayalet bot olarak anılan Kaan, dünya askeri pazarının gözdesi..

 Dünyanın en hızlı ve kullanışlı hücumbotları Kaan teknelerini Tuzla’da üreterek 6 ülkeye ihraç eden Dr. Ekber Onuk, 1996’da trafik kazasıda kaybettiği oğlu Kaan’ın tasarladığı teknelerin dünya lideri olmasının gururunu yaşıyor. Uluslararası askeri tekne piyasasına Kaan markasını kabul ettiren Ekber Onuk ile Marmara denizinde saatte 55 knots (110 km) hızda bir seyre çıktık.

Dönüş manevralarında bile hiç hız kaybetmeyen Kaan hücumbotlarından 7 ülkede toplam 126 tane bulunuyor. Yüksek teknolojiyle üretilen Kaan sınıfı askeri hücumbotların şaşırtan manevra kabiliyeti ve ezberleri bozan sürati denizde rakipsiz olmasını sağlıyor.

Ekber Onuk’un Tuzla’da ürettiği Kaanlar, dünyanın 7 denizinde boy gösteriyor. Kaan botları, gövdesine etkili silahlar monte edilmesiyle mükemmel bir hücumbota dönüşüyor. Karasuları geniş olan ülkeler, sahil güvenlik, insan kaçakçılığı, antiterörizm, uyuşturucu kaçakçılığı, korsanlık, askeri sıcak karşılaşma ve sınır güvenliği gibi pek çok amaçla Kaan botlarını kullanıyor. Botlardan Türkiye’de 60, Gürcistan, Malezya, Pakistan, BAE, Katar ve Mısır’da toplam 66 tane bulunuyor.

‘Kaan geleceği görmüştü’

Ekber Onuk, botlara ismini veren oğlu Kaan’ın 1996’da trafik kazasında hayatını kaybetmesinin ardından arkadaşlarıyla birlikte onun hayalini gerçekleştirdiklerini belirtti. Ekber Onuk, Fransa’daki Toulouse Üniversitesi’nde Uçak Mühendisliği’nin ardından yüksek lisansını İTÜ’de Uçak ve Uzay Bilimleri Bölümü’nde yapmaya başlayan oğlu Kaan’ın adeta geleceği gördüğünü söyledi.

Kendisi de uçak mühendisi olan Ekber Onuk, “Kaan çocukluğundan beri benimle çalışırdı. İlk tekne tasarımlarını eğitimi sürerken yaptı. Ünlü stratejistler, en büyük deniz savaşının Norveç denizinde ABD ile SSCB arasında olacağı düşünüyordu. Tüm ülkeler de savaş politikalarını bu tez üzerine kuruyordu. Fakat Kaan, süper güç kavramı değişince ülkelerin karasularını korumak için güçlü ve hızlı teknelere ihtiyaç duyulacağını ilk fark edenlerden oldu. Kaan, büyük gemiler yerine küçük, hızlı, hareketli ve yüksek silah kapasitesine sahip teknelerin üretilmesini öneriyordu. 1995’te bunu öngören Kaan’ın fikri 1996’da tüm dünyada kabul edildi. Hatta bu tür teknelerin karşısında büyük gemilerin çaresiz kaldığı kanıtlandı. Kaan bu ileri görüşlülüğü ve tasarımını yaptığı hücumbotla, hücumbot teknolojisinin geleceğini belirledi” dedi.

‘Kaan’ı denizlerde yaşatıyor’

Dr. Onuk, Ocak 1996’da Kaan’ı trafik kazasında yitirilmelerinin ardından bir süre durgunluk yaşadıklarını ama Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın Sahil Güvenlik Komutanlığı adına açtığı ihaleyi kazanmalarıyla oğlunun adını yaşatmak için harekete geçtiklerini vurguladı. Onuk, “Böylece Kaan’ı denizlerde yaşatacak marka arkadaşları tarafından yaratıldı. Sahil Güvenlik Komutanlığı botlara Kaan ismini vererek bizi mutlu etti” diye konuştu.

GÖKHAN KARAKAŞ TEST SÜRÜŞÜ YAPTI:

‘Rakipsiz bir tekneyi kullanmanın gururu

Türk mühendisliğinin ve silah teknolojisinin geldiği seviyeyi kanıtlayan Kaan MRTP 20’ye bindiğim ilk dakikadan itibaren heyecanlı bir seyir yaşayacağımı hissediyordum. KAAN 20’nin denizdeki yoğun sürtünmeye rağmen 55 knots hıza erişmesi Tuzla’dan Büyükada’ya olan mesafenin sadece birkaç dakika içinde alınacağını bildiriyordu.

Ekber Onuk’un oğlunun adını taşıyan hücumbotla Marmara’nın sularında yol alırken üstün su tutuş hakimiyeti dikkat çekti. Amatör bir denizci olarak rakipsiz bir tekneyi kullanma gururunu yaşatan Ekber Onuk, özellikle manevralarda göreceklerim için beni uyarmıştı. Çift makineli Kaan 20’nin hız göstergesini 55 knots’a dayadığımda önce iskele (sol) manevrası yaptım ve Onuk’un ne kadar haklı olduğunu anladım. Tekne sola yatarken hız kaybetmiyor, oturduğumuzda altımızda ikiye ayrılan denizin bizi rahatsız etmesini engelliyordu. Bu kez Büyükada’ya doğru tam gaz verdiğimde sancak (sağ) manevrada aynı hissi verdi. Tekne büyük bir eğimle denize doğru yatmadığı gibi düşmeyen süratin göreve giden askeri birliğin zaman kaybetmediğini anlatıyordu. Gelişmiş navigasyon ve radar aletleri ile mükemmel bir deniz aracı olan KAAN MRTP 20’ye Aselsan’ın yaratıcı mühendislerinin geliştirdiği yüksek atış gücündeki silahların monte edilmesiyle caydırıcı güç olduğunu görmek mümkün.

Hücumbotun dünyanın 7 denizinde etkili bir savunma ve karşı saldırı teknesi olarak tercih edilmesi, Kaan’ın yıllar önceki ileri görüşlülüğünün bir sonucu.

Yerli üretim, hızlı ve hafif

Kaan sınıfı hücumbotların yüksek sürati ile radara yakalanma riskinin en aza indirildiğini söyleyen Onuk şöyle devam etti: “Kaanlar, emsallerinden hem hafif hem hızlı. Açık denizde, kıyı şeridinde, sığ sularda, kötü hava koşullarında hatta fırtınada bile görevini yapabilen bir hücumbot ile dünya askeri tekne pazarında lideriz. Sahil Güvenlik ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ASELSAN tarafından geliştirilen mükemmel silah sistemini teknelerimizin üzerine taktırıyor. Böylece benzersiz bir askeri tekne oluyor. Kaan, Türk mühendisliğinin geldiği gücü ve askeri teknolojiyi dünya denizlerinde kanıtlıyor. Şimdi sahil güvenlik ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrindeki botlar özellikle Ege denizinde büyük başarılar elde ediyor.

Gurur duyuyorum hepsiyle. Kaan botlarına her binişimde ‘Oğlum da buralarda bir yerlerde’ diyorum.​ Bizi izlediğini düşünüyorum. Adını ve hatırasını yaşattığımı düşünüyorum.”

Babası gibi uçak mühendisi olacaktı

Dr. Ekber Onuk, İTÜ Makine Fakültesi Uçak Mühendisliği Bölümü’nün ardından doktorasını NATO Von Karmann Istu-itute For Fluid Dynamics’de yaptı. Havacılık sektöründe yer alan Onuk, çeşitli ülkelerde faaliyetlerde bulundu. Oğlu Kaan ise St Joseph Fransız Erkek Lisesi’ni matematik birincisi olarak bitirdikten sonra Fransa’daki Universite Paul Sabatier’e kabul edilen ilk Türk öğrenci oldu. 2 yıl uzay ve uçak teknolojisi eğitiminin ardından İTÜ Uzay ve Uçak Mühendisliği Fakültesi’ne geçen Kaan Onuk, 22 yaşındayken 1996’da trafik kazasında yaşamını yitirdi.

GÖKHAN KARAKAŞ/MİLLİYET

Editör: TE Bilişim