Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Doç. Dr. Tuncay Dilci, sömestr tatilinde “Çocuklara iyi bir karne getirdin al tabletle oyna gibi bir yaklaşımdan ziyade geleneksel uygulamalara doğru yelken açmamız gerekir. Bu anlamda aileler geleneksel oyunlarla çocuklarına kucak açsınlar" tavsiyesinde bulundu.

"Dijital bağımlılık, aracın elimizde olmadığı zaman yoksunluk yaşadığımız, kendimizi yalnız hissettiğimiz, akşam yatmadan önce telefona, televizyona, internete mutlaka giriş yapmak, sabaha kalkar kalkmaz her işi bırakıp onlara göz atmaktır" diyen Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Doç. Dr. Tuncay Dilci, “Sürekli yanı başımızda bir takım cihazların olmasını sağlamak ve onlar olmadığı zaman kendimizi aşırı derece de kötü hissetmek gibi yoksunluk belirtileri göstermesi ve bununla beraber teknoloji hayatımızda olması gereken bir şey ama doğru ve sağlıklı kullanamadığımız zaman şuan hayatımızı olumsuz etkileyendir. İnsan ilişkilerinden tutun, dikkat eksikliğinde çocukların öğrenme güçlüğünde, yetişkinlerin söz varlığının zayıflamasına kadar takipçi bir kültür ve beraberinde düşünce gelişimini olumsuz etkileyen, kas ve biliş koordinasyonunu zayıflatan cihazlarla yakın temasın ortaya koymuş olduğu olumsuzlukları en aza indirmeyi bu cihazlardan kaçma ya da cihazları hayatımızdan çıkarmayı değil, bu cihazları sağlıklı ve doğru kullanabilmeyi gerektirir” diye konuştu.

Sağlıklı bir birey oluşturmak için Teknoloji Okur Yazarlığını amaçladıklarını vurgulayarak konuşmasına şöyle devam etti:

” Bu anlamda bireylerin canlı ve sosyal ilişkiler kurarak bir nevi deşarj olmaları, birbirleriyle kendi farkındalıklarını yaşamaları ve o organik gelişmeleri tekrardan yaşatmayı ve doyumunu amaçlıyoruz. Bilişsel anlamda doyumsuzluk ve anlık tuşa dokunacak kadar kolay bulabilen insanların hayatta bazı doyumsuzluklara karşı savaş açtığı evlilik durumlarından arkadaşlık ilişkilerine kullan at kültürünü beslediği beraberinde somut doyum arayışlarına neden oluyor”

“Çocuklar sevgi ve ilgi ihtiyacını sanal ortamdan arkadaş edinerek sürdürüyor”

Teknolojik bağımlılık konusunda gelen ailelerimizde ve çocuklarımızda aslında kimsenin birbirine söyleyeceği bir dili yok. Çünkü yetişkinlerimiz de çocuklarımız gibi bu konuya merak salmış durumdadır. İletişimi kolay yoldan ve istediği şekilde sürdürebilme eğilimi ve zaman kavramının nasıl geçtiğini unuttukları için aile içi çatışmalar başlıyor. Aile için çatışmalar ister istemez çocuklara yansıyor. Çocuklar farklı arayışlar içerisine girerken, sevgi ve ilgi ihtiyacını sanal ortamdan sanal arkadaşlıklardan edinerek sürdürmeye çalışıyor. Toplumun bugün illegalite olarak tanımladığı kumar alışkanlıklarından tutun bir takım zararlı faaliyetlerin paylaşımı ve zararlı nitelikte ki maddelerin verilecek bir müzik sinyali ile beraber internetten para kazanma amaçlı yayınlarda çocuklarımızı artık internete bağımlı hale getirilebilmektedir. Bu durumda aileleri yalnızlaştıran birbirine karşı sıcaklığı ve samimiyeti ve güven duygusunu tesis edecek aile ortamı ikliminin sağlanması için bu yönde ortaya çıkabilecek biliçlendirme ve sorumluluklarına nasıl etki edeceğine gelecek olursak iletişimin getirdiği yalnızlık ve arayış beraberinde insanları bu sosyal ortama yöneltiyor. Sanal ortam ile beraber yeni bir kişilik ve inşasına başlıyor. Her şeyi söylediğini karşı tarafa aktarabilen sonucunun ne olacağını bilmeyen bireyler yetiştiriyoruz. Bu da gelecekte insanların mutsuz, doyumsuz, daha yok mu diyebilen bir hayat tarzına yelken açmış oluyor”

“Aileler geleneksel oyunlarla çocuklarına kucak açsınlar”

“Teknoloji türevleri bir gereçtir" diyen Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Doç. Dr. Tuncay Dilci "Bizim bunlardan hep uzak olma gibi bir kaygımız yok. Bunları hayatımızda gerektiği gibi kullanıp yerine koymak gerekir. Çünkü bir çocuğun o cihazlarla uğraşması gereken süre bellidir. 0-2 yaşında bebeğin o ortamda bile olmaması gerekir. Sonraki yaşlarda 30 dakika, üniversite çağındaki insanların ise maksimum 1 saat ki bunu da aralıklı olarak yapması gerekir. Aksi halde bedende bir yorgunluk, kaslarda ağrılık, eklem yerlerinde ağrı ve yüzlerde matlaşma bununla beraber düşüncelerde hırçınlık hırsa dönüşüyor. Tatilinde getirdiği bir fırsatı rehavete dönüştürmemek çocuklara nasıl olsa iyi bir karne getirdin al oyna gibi bir yaklaşımdan ziyade geleneksel uygulamalara doğru yelken açmamız gerekir. Bu anlamda aileler geleneksel oyunlarla çocuklarına kucak açsınlar. Kitap okuma alışkanlığı, aile sohbetleri diğer aile ziyaretlerine giderken bir tablet bilgisayar ile yeter ki çocuk sussun diyerek bir çocuk bakıcılığı rolü üstlendirmemek gerekir” ifadesinde bulundu.

Teknolojik bağımlılık ile mücadele de çözüm önerilerini anlatan Başkan Dilci, kişilerin dijital dünyada maruz kaldıkları süre bakımından kendilerini kontrol etmeleri gerektiğini ve ilk olarak bağımlılık derecesini teşhis ettiklerini ifade etti. Dilci, “ Bu bağımlılık derecesine uygun olarak rehabilite, günlük en az yarım saat kitap okuma saatleri, 1 saat aile içi sohbet ve çocuklarla organik oyunların dışında, nefes alabilecekleri açık hava yürüyüşleri, kontrollü bir şekilde televizyon programı izleyecek. Çocuğun hayal dünyasını genişletecek konuşmalar yapmayı denemeliler. O süreyi belirli bir plana getirdikten sonra cep telefonu ile oyun. Hangi oyunları oynayacak ne amaçla oynayacak ne kadar sürede oynayacak bunlarda aile tarafından bilindiği zaman o süreyi aşmamak şartıyla sorun yok” diye konuştu.
Kaynak: iha