YALOVA'NIN KRİZDEN ÇIKIŞ FORMÜLÜ

“Japonya, Kore, Çin sayı ve tonaj olarak önde ama parayı Avrupa kazanıyor” diyen Yalovalı tersaneciler çözümün anahtarını verdi. 
 
Sipariş zafiyeti geçiren Türk gemi inşa sektörüne, çıkış yolunu Yalovalı tersaneciler gösterdi. Tanker ve koster yerine daha üstün vasıflı gemiler yapılmasını öneren sektör temsilcileri, “Maliyetlerimiz sürekli artıyor, artık amaç çok gemi üretmek değil, nitelikli gemileri tüm aşamalarıyla ülkemizde yapabilmek olmalı” diye konuştular. 

Yalova’daki Altınova Tersaneler Bölgesi, bulunduğu yere değer kazandıran yatırıma tipik bir örnek. Birkaç yıl öncesine kadar koyunların otladığı ve arazi metrekaresinin 3 TL olduğu bölge, tersane yapımından sonra 60 kat artarak 180 TL seviyelerine gelmiş. Altınova, A, B ve C tipi 38 tersaneden oluşuyor. Aralarında birleşmelerle 100 dönümü aşan büyüklüğe ulaşan tersaneler de mevcut.  Çıkış projesinde taahhüt edilen yatırımın mali değeri 167 milyon dolar olmakla birlikte, şu anki yatırım bedeli 350 milyon dolarlar seviyesinde. Yine, taahhüt edilen istihdam da, 3.500 kişi olarak planlanmasına karşın, yan sanayi ile bu sayı da 8 binlerin üzerine çıkmış.

yalova-12.gif

Geçen hafta, bu önemli yatırımı yerinde görmek üzere Yalova’daydık. Bizi Cemre Tersanesi’nde ağırlayan Yalova Altınova Tersane Girişimcileri Sanayi (YATGİAS) temsilcileri, bu büyük yatırımla ilgili görüş ve sıkıntılarını bizimle paylaştılar. Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ayhan Kayatürk’ün sunumundan sonra sorularımızı yanıtlayan YATGİAS Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Gülcek, köprü yapımı ve henüz yatırıma dahi başlamayan 14 tersanenin taahhütlerini yerine getirmesinden sonra Yalova’nın büyük bir cazibe merkezi olacağına dikkat çekti.

Yatırımlarıyla bölgeye değer kattıklarını ifade eden Gülcek, “Yaptırdığımız drenaj sistemi sayesinde bahçelerde artık göllenme olmuyor. Bu, büyük bir problemdi ve biz çözdük. İki meslek lisesi ile bir devlet hastanesi yaptırıyoruz.  Yatırımların tamamlanmasından sonra burada ciddi bir nüfus artışı olacak” diye konuştu.


“Daha nitelikli yemekler yapmamız lazım”

orhan-gulcek4.gif
Altınova tersanelerinin kendine özgü bir yapısı da var. Şu ana kadar dünyada artık söz sahibi olduğumuz kimyasal tanker, burada pek de revaçta değil. Daha çok farklı tip gemiler ürettiklerini gözlemliyoruz. Nehir tipi yolcu gemileri, nehir tipi kimyasal tankerler, açık deniz dalış destek gemileri, çok amaçlı duba, araştırma gemileri ve restoran tekneyi üretim yelpazelerindeki birkaç örnek olarak sayabiliriz.

Orhan Gülcek, bu tespitimizi de şu sözlerle doğruluyor:

“Burada yapılan, nehir tipi yolcu gemileri sektörümüzde klasik gemilerden daha fazla katkı sağlayacak, daha çok para kazandıracak gemi tiplerine geçişte bir öncülük olarak alabiliriz. Çünkü istatistiklere göre Japonya, Kore, Çin gemi sayısı ve tonaj olarak çok açık ara önde olmasına karşın, parayı kim kazanıyor diye baktığınızda Avrupa tersanelerini görürsünüz. Siz 10 tane tanker yaparken o bir tane kruvaziyer gemisi ya da bir tane firkateyn yapar ve sizden fazla para kazanır.

Bizim de tanker, kosterden daha üstün vasıflı gemilere yönelmemiz lazım. Çünkü çevre ve işçilik maliyetlerimiz artıyor. Artık, daha nitelikli yemekler pişirmenin zamanı geldi. Biz Cemre Tersanesi olarak Norveçlilere dalış destek gemisi alanında dünyada 3. büyük gemiyi yaptık. 300 metre ile en derine dalan gemilerden biri bu. Geminin içinde bir denizaltı bulunuyor. Bunlar çok pahalı gemiler. Yaklaşık 80 milyon euro değerinde. Bir tanker ise 10 milyon euro mertebesinde bile değil.

Bu gemileri Norveçlilerle ortak yapıyoruz. Büyük bir kısmı burada, geri kalanı da Norveç’te inşa ediliyor. Aslında orada yapılanlar da burada yapılamayacak işler değil. Bu bir pasta ve bu pastadan bize küçük bir dilim kalıyor. Biz bu gemilere yaklaşık 18 ay emek veriyoruz. Orada ise, 6 aylık bir çalışmayla ve çok daha az kişiyle sefere sokuluyor gemi. 

Rakamlar ise ortada: Bizim onlara satış fiyatımız 10 milyon Euro seviyelerinde, onların ise 80 milyon Euro. Artık, bu gemileri komple burada yapabilmeli ve dünyaya biz satmalıyız.  Büyük tonajlı klasik gemilerin pazarı zaten tutulmuş durumda. Yoğun emekten ziyade, ederi fazla olan gemiler yapmamız lazım. 40, 60 ve 100 dönüm alana sahip tersanelerimiz var.

Bence terzi gibi çalışıp müşteriyi bulup pahalı gemiler yapmak lazım. Ama maalesef bu sektörün lokomotifi olması gereken isimler bazen ‘Eskisi gibi yapalım. Olduğumuz yerde yapalım, yeni bir şeylere gerek yoktur’ da diyebiliyorlar.”

“Ana makine üretme fırsatı kaçtı”

ayhan kayaturk8.jpg
Bu konuşmadan sonra devreye Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ayhan Kayatürk giriyor.

 “Geçenlerde Uzakdoğu’dan bölgemize Başbakanlık Yatırım Ajansı ile birlikte dünyaca ünlü üç şirket geldi. ‘Bölgenin gelişimi nedeniyle burada ana makine fabrikası kurmak istiyoruz’ dediler.

Üretimin bir kısmını Avrupa’ya ihraç etmek istediklerini, kalan bölümü de Türk gemi inşa sektöründeki ana makine ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanabileceklerini söylediler.  Hatta yer de tespit ettik. Valimizle de görüştürdük. Buraya kadar her şey güzeldi. Ancak, projelerini gerçekleştirirken, bir yandan da devlete kira ödeyeceklerini öğrendiler. Bir de devletimizin sağlayacağı yatırım teşvikleri ile Çin, Güney Kore gibi ülkelerinkini mukayese edince geldikleri gibi gittiler”


“Türkiye’de bir tersane enflasyonu yok”

İdare’nin hemen hemen tüm icraatlarını övgüyle karşılayan ancak, eleştiri oklarını savururken de, hep bir tersane enflasyonunu gündeme getiren Deniz Ticaret Odası ve Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin tespitlerini paylaşıp paylaşmadıklarını sorduğumuz Orhan Gülcek, bizi şöyle yanıtlıyor:

“Çin’de 2.200 tersane kapatılmış, kaç tersane vardı ki, 2.200’ü kapatıldı. Bunu bir de böyle düşünmek lazım. Türkiye’deki toplam tersane sayısı yaklaşık 80 civarında. Bu çok fazla bir sayı değildir. Yalova’daki her tersanenin farklı bir stratejisi var. Bizim için önemli olan bu kriz süresince teknolojiye yatırım yapmak ve kriz sonrasında hazır olmaktır. Yoksa piyasalar açıldı ben yatırım yapayım demek, zamanı geç takip etmek olur. 

Biz şu anda kriz var diye durmuyoruz. 2005-2006 yıllarında sipariş vermek için Tuzla’daki tersanelerle görüşemeyen armatörler vardı. ‘2012’ye kadar doluyuz’ deniliyordu. Bizim durumumuz farklı. Biz direkt müşteriyle karşılıklı oturup nasıl olur da çözüm bulunabilir diye bakıyoruz. Şu anda bir finansman sıkıntısı yaşanıyor. Bunu aşmanın yollarını arıyoruz.

Bugün Türkiye’de görüştüğümüz bankaların finans gücü yüksek. Hiçbir banka ‘kredi vermeyeceğim’ demiyor aslında. Yeter ki kredinin geri döneceğini bilsinler. Aslında gemi isteniyor halen. İhtiyaç da var. Yalnız uygun finansal çözümü bulmak çok önemli. Biz bu noktada devletten soruna katkıda bulunmasını bekliyoruz. Prof. Dr. Oral Erdoğan, hurdaya ayrılacak gemiler nedeniyle 2013’ten sonra yoğun bir talep geleceğini söylüyor.  Yaza doğru yeni siparişlerin olacağı kanaatindeyim. Ama üzerine basa basa söylüyorum. Finansman probleminin çözülmesi şart. Tersane sayısının fazla olması, bir handikap değil, çünkü müşteri de var.”

“Devlet destekli ülkelerle rekabet edemiyoruz”

Sorun, dönüp dolaşıp finansmanda kilitleniyor. Öte yandan devlet, tasarruf gerekçesiyle bir yandan teşvikleri kaldırmaya çalışırken, çok düşünülmeden alındığına inandığımız KDV ve alt-üst işveren kararlarıyla da sektörün gelişimine ket vuruyor. Yaşananların gemi inşanın rekabetçi yapısını nasıl etkilediğini sorduğumuz Orhan Gülcek, bizi şu sözlerle yanıtlıyor:

“Teşvik kanununda düzenleme de yapmadılar aslında. Kanun yine eski kanun. Ama, yorumlayan kişi ya da kurum biraz farklı yorumladı. Avrupa ülkelerinden İspanya, Polonya ve Romanya’da bir takım teşvikler var. Bunlar resmi veya gayrı resmi. Ya da, belediyeler aracılığı ile tersaneler teşvik ediliyor. Şu anda İspanya bizimle fiyat olarak rekabet edebilir durumda. Polonya bizden daha düşük fiyata işler alabiliyor.

O zaman da var olan işler Polonya, Litvanya ve Romanya’ya gidiyor. Biz de bu nedenle maliyetlerimizi araştırdık. Sac maliyetimiz belli. Diğer ülkelerin maliyeti bizden daha yüksek. İşçi maliyetlerine bakarsanız, onlardan çok daha iyi bir durumdayız. Önceden Türkiye’ye güven yoktu. Şimdi onu da sağladık. Artık orta boy gemilerde Türkiye söz sahibi bir konumda. Nasıl olur da bu ülkeler bizimle rekabet edebilir diye sorduğumuzda karşımıza devlet desteği çıkıyor.

Çünkü o ülkeler devletten destek alıyor. Karşılıksız destekliyor devlet. Bizde bu yok. Oysa ki bu sektör, istihdamın en büyük kaynağı. Bunun devlete geri dönüşümünü düşündüğünüz zaman rakamlar çok çok daha büyük. Yüzde 25 bir aktarım, hükümete herhangi bir kambur oluşturmayacaktır. Bu sadece teşvik de olmak zorunda değil. Devlet, finansman bulma konusunda önümüzü açabilir.

Alt işveren-üst işveren uygulamasına gelince, konu yargıya intikal etmiş durumda. Şu anda ise eski düzen devam ediyor. Biz bu uygulamanın tekrar düzeltilmesini bekliyoruz. Çünkü alt işveren olmadan tersaneciliğin yapılması zor ve maliyetli. Burada işçileri korumanın amaçlandığı söyleniyor. Biz de işçi haklarının korunmasından yanayız. Burada yine bir yorum farklılığı ortaya çıkıyor. Ortak beklenti, işlerin düzgün gitmesi ve biz de bunu istiyoruz. Bu konuda itirazlarımız oldu. İnşallah yanlıştan dönülecektir.


“En büyük sorunumuz derinlik azlığı ve mendirek”

Altınova bölgesi, tersane yatırımı için seçilirken tüm kriterlerin yerine getirildiği de söylenemez. Bazı sorunların olduğunu herkes gibi YATGİAS yönetimi de kabul ediyor. En büyük sıkıntı olarak derinlik öne çıkıyor. Bir diğer sorun da dalgalar. Orhan Gülcek, bu konuda yapılanları da, şu sözlerle özetliyor:

“Derinlik burada gerçekten ciddi bir sıkıntı. Sol taraftan sağa geldikçe azalıyor. Ve en az olan yer de bizim bulunduğumuz (Cemre Tersanesi) yer. Burada da derinlik 300 metrelik dolgu alanından sonra 3.80 mertebelerinde. Ama diğer taraflara gidince 5.5-6 metrelere ulaşılabiliyor. Fakat, en sığ olan bizim tersanemizde de draftı yüksek olan gemiler inşa ettik. Yaklaşık 450 metre tarama yaptık. Yapılmaz diye bir şey yok, yapılır ama pahalı olur. Hazıra konmadık, para harcadık.

Mendirek sorunu ile ilgili de girişimlerimiz var. Projeler hazırlandı. Bakanımız da bu konuyu oldukça destekliyor. Umarım en kısa zamanda halledilir. Sorun çözüldüğünde bakım ve onarım da yapılabilecek. Şu anda mümkün olduğunca gemileri karada tamamlamayı tercih ediyoruz. Çünkü özellikle kışın burası sıkıntılı bir yer oluyor. Mendirek projenin de bir parçası ve olmazsa olmazıdır.”

GESAD projesinin gerçekleşmesi zor

Gemi İnşa Sanayicileri Derneği’nin (GESAD) ‘yüzyılın projesi’ olarak nitelediği ve 140 hektarlık alanda ekonomiye 10 milyar dolarlık katkı sağlama hedefiyle yola çıkan yatırımına YATGİAS yönetimi temkinli yaklaşıyor. Planlanan yatırım için tersaneler bölgesine 10 kilometre uzakta olan Çiftlikköy’ün seçildiğinin altını çizen YATGİAS Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Gülcek, ”Çiftlikköy, bambaşka gelişimi olan bir yer. Sayın Valimizin ‘Yer seçiminin bu sektörle hiçbir ilgisi yok’ değerlendirmesine katılıyorum. Açıkçası biz bu projenin gerçekleşebileceğine çok da inanmıyoruz” diye konuştu.

 “5 yılda ne değişti de Sayın Kenan Torlak’ın Yalova kanaati değişti?”

Perşembe Rotası’nın 2 hafta önce yaptığı ve sektörde oldukça ses getiren Kenan Torlak röportajındaki Yalova ile ilgili tespitlere YATGİAS yönetiminin itirazı var.

Torlak’ın 25 Nisan 2005’te Akşam gazetesinde yayımlanan yazısını gösteren Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ayhan Kayatürk; doğal gaz hattının hemen dibinden denizi doldurmanın yanlış olduğunu söyleyen Torlak’ın o tarihteki beyanatında denizin doldurularak büyük bir alan kazanılacağını, bu işlemler bittikten sonra da, kapasitesi büyük, teknolojisi yüksek tersanelerin faaliyete geçeceğini söylediğini anımsattılar.

“Evet burasının belki bir fay hattı üzerinde olduğu doğrudur” diyen Gülcek ve Kayatürk, “Ama artık teknoloji gelişti. Bu proje yapılırken de, deprem riski göz önünde tutularak tersanelerimizi inşa ettik. İlgili tüm kurum ve kuruluşlara da deprem etütleri yaptırıldı” sözleriyle dile getirdi itirazını. 

12 tersaneye ‘yatırımınızı tamamlayın’ daveti 

Altınova Tersaneler Bölgesi, bir yandan inşaatlar sürerken, gemi de üretmeye devam ediyor. Geçen yıl 12 gemi indirmişler. Şu anda 9  tersanenin projesinde kuru havuz inşası var. Bunlar tamamlandığında hem büyük tonajlı gemi inşasında, hem de bakım-onarımda çok büyük bir teknik imkan sağlanmış olacak. Ancak, bir de inşaata hiç başlamamış ve aralarında Türkiye’nin dev firmaları da olan 14 kuruluş var.

Projelerini tamamlayıp faaliyete geçirmek için 17 ay süreleri kaldığını belirten YATGİAS Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Gülcek,

“Projelerini tamamlayan bu 14 tersanenin yatırımlarına başlamamalarını biz de çok anlayamıyoruz. Makul bir mazeretleri yoksa 17 ayda faaliyete geçmek zorundalar. Bu tersanelerin varlığı çok önemli. Çünkü bunlar büyük yatırım yapacak olan önemli firmalar. Normal tersanelerden farklı olarak, daha üst seviyede tersaneler kuracaklar. Kriz nedeniyle ağırdan alıyor olabilirler. Tek tek görüşerek bitirmeleri için konuşuyoruz bunun önemini anlatmaya çalışıyoruz. Ama onlar yapmazlarsa buraları değerlendirecek çok insan var Türkiye’de” diyor.  

YATIRIMA BAŞLAMAYAN TERSANELER:  

AK İNŞAAT Mermercilik

ARKAS Denizcilik

BREKO Nieuwbouw BV

FURTRANS Gemi İnşa

GÜRDESAN Gemi İnşa Sanayi

HÜRRİYET Denizcilik

KİNSİZLER Gemi

MARDAŞ Marmara Deniz

MUSTAFA Okanoğulları

NAVEX Gemi İnşa

ÖZLEM Tersanecilik

PALMALI Tersanecilik

YAPIN İnşaat

YÜKSEL Proje


Selçuk ONUR-Ömer Faruk ÇİFTÇİ-Aysel GENÇER-Esra ÖZARFAT / PERŞEMBE ROTASI
 

Editör: TE Bilişim