Krize rağmen yat inşada hedef, liderlik

Yaşanan global ekonomik daralmaya karşılık ‘tam yol’ ilerleme kararı alan sektör, yeni alınan kararlarla daha hızlı gelişme gösterecek 

Geçtiğimiz aylarda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, yat inşadaki hedefi, “Dünyada yat inşasında ikinciliğe, gemi inşasında ise 4’üncülüğe yükselmek” olarak açıklamıştı. Yıldırım, ÖTV’nin düşürülmesi sonrasında kabotaj hakkındaki deniz taşımacılığında önemli ölçüde artış olduğunu bildirirken, bu gelişmenin Akdeniz’deki ticari yat işletmeciliğine de büyük katkılar sağlandığını vurgulayarak, “Türkiye gemi inşasında dünyada 23’üncü sıradan 8’inci sıraya yükseldi. Sadece Tuzla ‘da değil tüm sahil bandımızın hemen her yerinde tersane yatırımları yapılıyor. Gelecek döneme yönelik çalışmalarımızın başında deniz taşımacılığı ve gemi inşaatında kazandığımız bu avantajı devam ettirmek geliyor” demişti. Evet bu açıklamalara paralel sektördeki gelişmeler, Türkiye’nin yat inşada dünyada yaşanan ekonomik kriz sürecine rağmen “tam yol” ilerlediğinin göstergesi...

Dünyada yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen motorbot ve yelkenli tekne pazarı yüksek oranlarda ve sürekli büyüyor. Megayat diye isimlendirdiğimiz büyük gezi teknelerine olan Avrupa’daki talep 2005 yılında yüzde 5,8’lik bir büyüme ve yaklaşık 7,8 milyar Euro gelir ile dikkat çekiyor.

Özellikle Batı Avrupa ülkeleri için 2007 yılındaki büyümenin ise yüzde 10,7 olduğu tahmin ediliyor. Dünya genelinde finans çevrelerinden alınan değerlendirmelere göre dünya genelinde 100 milyon doları olan 100 bin kişi var. Halen satılmış olan ve yapılan megayatlar bu zenginlerin yüzde 3’üne cevap verebiliyor.

Dünya pazarındaki gelişmeler baktığımız zaman motorbot segmenti, yelkenli segmentine göre çok daha hızlı artan bir tercih gösteriyor. Mega yat sektörü ise İtalya, Yunanistan ve Fransa’nın öncülüğünde hızla büyüyor. Bu sektörün 2005 yılındaki büyüme oranı ise yüzde 30 düzeyinde. Türkiye’de en uzun dördüncü yatı yaparak bu sektörde varolduğunu kanıtladı. Pazarın yüzde 40’ını tek başına elinde tutan İtalya’da 2007 büyüme tahminleri sayı olarak yüzde 15,8 ve katma değer olarak ise yüzde 12.8 olarak karşımıza çıkıyor.

Elindeki kapasitenin yetersiz kalacağını öngören İtalyan Hükümeti yat bağlama kapasiteleri de dahil olmak üzere birkaç yıl içinde ülkenin güneyinde yeni kapasiteler yaratmak için harekete geçti. İtalya hız teknelerinin çoğunu ABD’lerini olarak imalatı uzla tersanelerinde sürüyor. 50 metre üzeri, İtalya’da 55, ABD’de 25, Hollanda’da 20, Türkiye’de 10 megayat 2005 yılında tamamlandı ve denizlere açıldı. 2004 yılında 1,23 milyar Euro satış ile ikinci büyük üreticisi olan Fransa ise daha çok tersine bir trend içinde olunan yelkenli üretiminde dikkatleri üzerine çekiyor.Avrupa’daki lider üreticiler üretimlerini “Emek yoğun” tarzında “Teknoloji yoğun” tarzına dönüştürme süreci yaşıyorlar. Kalifiye işçiye yüksek ücretlerin ödendiği ve teknolojik altyapı gelişkin bir yat üretim sektörü bizim rakibimiz olarak karşımıza çıkıyor.

AMATÖR DENİZCİLİK GELİŞTİRİLMELİ

Yat ve Tekne Endüstrisi Federasyonu 2. Başkanı Aslan Bilgi, Türkiye’deki amatör denizciliğin geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Bilgi, “Ülkemizin geleceğine yön verecek alanlardan biri olduğu gerçeğiyle kamuya, özel sektörü ve özellikle de bize kalifiye eleman yetiştirecek, bilim ve teknolojiyle destekleyecek, üniversiteyi çok geç olmadan, bu alanı da bunca emekten sonra başkalarına terk etmeden göreve çağırıyorum” dedi.

İzmir’de yat inşa sanayinde yapılacak çok fazla yatırım alanı olduğuna dikkat çeken Bilgi, “Biz İzmirliler olarak denize bakım onun nimetlerinden yararlanmak adına herşeye karşı geliyoruz. Balık çiftliklerini hemen kapatmak istiyoruz. Gemi söküm geri dönüşüm tesislerimizi bütün dünyanın oyununa gelerek yok etmek istiyoruz” dedi.

REKABETÇİ FİYATLARLA PİYASADAYIZ

Günümüzde Türk tekne ve yat inşa endüstrisi, sahip olduğu işgücü sayesinde inşa ettiği yatları rekabetçi fiyatlarla piyasaya arz edebiliyor.

Türk yat inşacıları, kendi ürünleri için gerekli olan sertifika ve garantiyi donatanlara vermek suretiyle birçok mega yat inşasını başarıyla tamamladılar. Ülkemizde modern yat inşası çok eskilere dayanan bir faaliyet değil. Yüksek standartlara sahip yat inşasının önemini kavrayan tersaneler, ihraç pazarlarını hedefleyerek, müşterilerin taleplerini gerçekleştirmek için kendilerini yeniden organize etmeye başladılar.

Bu girişim, mega yat inşacıları için olduğu kadar yan sanayiciler için de bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkıyor.

Denizcilik Müsteşarlığı’ndan elde edilen bilgilere göre, küçük teknelerde 2006 yılı itibarı ile tersanelerimizde inşa halinde olan yaklaşık 200 adet teknenin teslim edildiği belirtiliyor.

2006’da lüks yat siparişlerinde, bir önceki yıla göre yüzde 88 artış dikkat çekiyor. Günümüzde yaklaşık 688 adet yat inşası sürüyor. 120-149 feet arası motor yat siparişleri yüzde 5 düşüş gösterirken, 150 feet üzerindeki motor yat siparişleri yüzde 15 artmış olup, yelkenli yatlar(sailing yacht) adet olarak yat tekne inşasının yüzde 8’ini oluşturuyor. 2006 yılı itibariyle lüks yatta ilk dört yapımcı ülke, İtalya, ABD, Hollanda ve İngiltere olarak karşımıza çıkıyor. Özel tasarım yani custom ve yarı özel tasarımlı yatlar arasındaki çizgi gittikçe farksızlaşmaya başlamış, seri üretim ve custom yat yapımcılarının ayırt edilebilmesi de güçleşiyor.

Dünya birincisi olan İtalyan Benetti gibi yapımcılar her iki türde de yat inşa ederken, özellikle büyük fiberglas yat yapımcıları gibi bazı firmalarsa iç alanları özel tasarımlı seri üretim tekneleri imal ediyorlar. Gene Denizcilik Müsteşarlığı istatistiklerine göre dünya genelinde 2005 yılında 103 adet olan 150 feet ve daha büyük motor yat sözleşmeleri 2006 yılında ise yüzde 5 artarak, 118’e yükseldi. Bunların yüzde 33’ünü 200 feet ve üstündeki yatlar oluşturuyor. Normal yatlardan giderek, daha büyük yat yapımına yöneliş dikkat çekiyor.

Türkiye’deki yat inşa sanayi kuralları ve standartları takip etmek, yeni zarif ürünler üretmek ve hatta Türkiye dışında inşa edilmekte olan yatlarla ilgili talepler üzerine sözleşmeler imzalamak yönünde atılım içinde. Sektörün geleceğini garanti altına alacak kalite ve güvenilirlik konuları en ön sıraları alıyor.

AB için inşa edilecek tüm teknelerde CE sertifikası veya büyüklüğüne göre klas sertifikası temin etmek esas. Türkiye’de CE sertifikası ile ilgili yönetmelik çalışmalarını tamamladı. Gezi Tekneleri Yönetmeliği’nin kaynağını teşkil eden 94/25/EC sayılı AB direktifi kapsamı dahilindeki ürünlerin 01/06/2005 tarihinden itibaren ülkemizde iç piyasaya da CE uygunluk işareti ile sunulmuş olmaları gerekiyor.

CE uygunluk işaretinin uygunsuz kullanıldığı veya ürününün güvensiz olduğu hakkında tüketicinin şüpheye düşmesi halinde, Gezi Tekneleri Yönetmeliğinde Yetkili Kuruluş olan Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı, merkez veya taşra teşkilatına başvuruda bulunabilir. Bu durumda Piyasa Gözetim ve Denetimi kapsamında yapılacak inceleme sonucunda uygunsuz durum tespit edildiği takdirde tüketicinin haklarının korunması ve uygunsuz CE işareti kullanımından dolayı üretici veya üreticiye erişilemediği durumda dağıtıcı firmaya yaptırım uygulanması sağlanacak.

MTV İÇİN HAZIRLIK YAPILIYOR

Öte yandan Denizcilik Müsteşarlığı, ülke kıyılarında dağınık vaziyette bulunan yat inşa tesislerini, Avrupa’daki örneklerinde olduğu gibi bir araya toplayarak modern tesisler haline getirmek, üretim kapasitelerini ve kalitelerini artırmak ve bunun sonucunda da dünya yat siparişlerinden daha fazla pay almak için proje çalışmalarına devam ediyor. Yalova, Milas, Ören ve Fethiye gibi bölgelerde; yat yapımcılarının organize bir şekilde faaliyet gösterebilmesi için çalışmalar sürdürülüyor. Ayrıca Denizcilik Müsteşarlığı, deniz araçlarından alınan Motorlu Taşıtlar Vergisi(MTV)’nin daha makul seviyelere düşürülmesi konusunda çalışmalarını sürdürüyor.

RAKAMLARLA SEKTÖRÜN DURUMU

Tersanelerimizin kimyasal tanser ve mega yat inşası konusunda marka haline geldiğini belirter Gemi Sanayicileri Birliği(GİSBİR) Yüksek İstişare Konsey Başkanı Kenan Torlak, özellikle megayat inşasında büyük ilerleme kaydedildiği ve dünyada 3. sırada yeraldığını kaydetti. Torlak, “Tersanelerimizden 2002 yılında 84 bin 700 DWT’luk 14, 2003 yılında 106 bin 450, DWT’luk 18, 2004 yılında 293 bin 229 DWT’luk 81, 2005 yılında 331 bin 740 DWT’luk 79 adet ve 2006 yılının ilk 9 aylık döneminde ise 306 bin 342 DWT’luk 62 gemi ve yatın teslimatı gerçekleşmiştir. Bu gemilerin yüzde 60’ı yabancı bayraklı olarak inşa edilmiş olup, tersanelerimiz tarafından ihracatı gerçekleştirilmiştir.Türk müteşebbislerince Türk bayraklı olarak inşa ettilip sonradan ihraç edilenler bu sayıların dışındadır. Bu rakam da ortalama yüzde 20 civarındadır” dedi.

İhracat rakamlarının 2004 yılında 685 milyon, 2005 yılında ise 1 milyar 250 milyon dolara ulaştığını belirten Torlak, “Türk bayraklı gemiler ve bakım onarım faaliyetlerinden kazanılmış olan 1 milyar dolar ile ülkemiz ekonomisine ortalama 2,5 milyar dolar döviz girdisi sağlanmıştır. 14 yüzer havuz ve 1 kuru havuz ile dünya denizciliğine hizmet veren tersanelerimizde 2004 yılında 7 milyon 100 bin DWT, 2005 yılında 8 milyon DWT’luk bakım onarım faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 2001 yılında 5 bin 700 kişiye istihdam sağlayan sektörümüz 2006 yılı sonunda 28 bin kişiye istihdam sağlar hale geldi” dedi.

ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR...

Tersanelerimizin dünyadaki mega yat ve kimyasal tanker pazarından daha fazla sözsahibi olabilmesi için yapılması gerekenler hakkında bilgi veren Torlak, şunları söyledi:

“Çelik işleme kapasitemizin yıllık 1 milyon tonun üzerine çıkarılmalı. Tersanelerimizin modernizasyonu sağlanmalı. Halen kullanılan yerli katkı oranının yüzde 50’lerden yüzde 80’lere çıkarılabilmesi için yan sanayi desteklenmeli. Ara elaman sorunu çözülmeli. “

“MALTA ŞAHİNİ, TÜRKİYE İÇİN GURURDUR”

Denizcilik Müsteşarlığı Müsteşarı Hasan Naiboğlu, mega yat yapımında ülkemizin dünya sıralamasında dördüncü sırada yer aldığını belirterek, “Türkiye’de önemli üretimler yapılıyor ve dünya pazarında da sözsahibiyiz. Türkiye’de herkesin övüneceği bir yatdan bahsetmek istiyorum. Baki Gökbayrak tarafından Yıldız Tersanesi’nde inşa edilen dünyanın en son teknolojisi ile donatılmış yelkenli yatı “Malta Şahini”, Türk yat inşa sanayinin geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir. Aynı zamanda 100 milyon dolar üzerinde bir değeri ile tek kalemde Türkiye’de üretilmiş ve ihraç edilmiş en yüksek bedelli ihraç malımızdır” dedi.

“YENİ YERLER PLANLIYORUZ”

Yat inşa sanayine yönelik yeni yerlerin planlanması konusunda müsteşarlık olarak etkin çalışmalar yaptıklarını belirten Naiboğlu, “ Bu çerçevede Bartın Tekkeönü, Yalova, İzmir Aliağa, Milas Ören ve Fethiye Karaot’da tekne imal yeri çalışmalarımız sürüyor” dedi.

Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Géza Dologh, denizcilikte yaşanan canlılığın sektörün tüm dallarına yansıdığını, yat inşa sanayisinin de bu durumdan etkilendiğini söyledi. Şu an Türk tersanelerin, mega yat yapımında dünya dördüncülüğe yükseldiğini, Türk yat inşacıların birçok mega yat inşasını başarıyla tamamladıklarını dile getiren Dologh, “5-6 yıl öncesine kadar yabancı şirketleri tercih eden yat sahipleri günümüzde Türk tersanelerinde yapılan yatları tercih ediyorlar. Burada kalite ve güven önemli bir unsur. Bugün Türk tekne ve yat inşa endüstrisi, sahip olduğu işgücü sayesinde inşa ettiği tekneleri, yatları piyasaya sunuyor. Yapımı tamamlanan yatlar, dünya ülkeleri tarafından büyük ilgi görüyor. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 90’ının deniz yoluyla yapıldığı gerçeğini göz önüne aldığımızda, aslında Türkiye’mizin bir cevhere sahip olduğunu görüyoruz. Bu cevheri doğru biçimde kullanarak ülkemiz ve bölgemiz yararına çok şey yapmak mümkün. Biz denizciler bu yöndeki çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

KALİFİYE ELEMAN SORUNU

Ülkemizde gemi veya yat tersanesi olsun esas işgücünün ‘taşeron firmalar olduğunu belirten Dologh, tersanelerde kadrolu işçi sayısının az olduğunu sadece teknik kontrol elemanları, proje mühendisleri, ambarcılar, güvenlik gibi gayri müstahsil grupların bulunduğunu kaydetti. Yat işi, gemi inşasından daha işyoğun uğraşı olduğunu ifade eden Dologh, “Örnek olarak Tuzla’da bir 12 bin 500 DWT’luk konyetner gemisi 500-600 bin adam-saatte tamamlanabilir. Bu kapasite 50 metrelik bir mega yatta da yaklaşık aynı değerdedir (taşaron işleri dahil). Kalifiye işçi sorunu vardır ve maalesef vasıflı eleman transferi çok yoğundur. Projelendirme konusunda ülkemiz mühendislik ofisleri yeterlidir. Ancak her mega yat sahibi ana tasarım, iç tasarım ve dekorasyon konusunda daima isim yapmış kişileri tercih eder. Yani bir butik çalışması ister” dedi. Soyaslan Denizcilik Ltd. Şti. Yetkilisi Turhan Soyaslan, bir tek mega yatın başlanmasından bitirilmesine kadarki ortalama iki yıllık süreçte, tersane sahibinden tasarımcısına, işçisinden hammadde üreticisine, yan sanayiden mobilyacısına yaklaşık 700 kişiye sürekli ve düzenli iş ve gelir sağlandığını kaydetti.

Sadece İtalyan Ferretti’nin 2005 yılı cirosunun 700 milyon dolar olduğunu hatırlatan Soyaslan, “ İtalyan Benetti-Fincantieri yat inşa ortaklığı 2006 hedefini 1 Milyar Euro olarak açıklamıştı. Mega yatın önemi denizin Eiffel kulesi - gökdeleni olmak gibi bir iddia dan gelir. Resim veya heykel gibi yapılır. Tasarım ve gelişim süreci izler. Vizyon ifade eder. Sevgi ve saygı uyandırır. Kültüre ve endüstriye ait bir iddiadır. Süreklilik gerektirir. Bizim gerçek iyi yanımız, megayat sektöründe, ilk 10 ülke arasında yer alabilmemizdir. Bizim dışımızdaki 9 ülke, dünyanın gelişmiş ülkeleridir” dedi.

BODRUM DÜNYAYA AÇILIYOR

“Bodrum Gulet” patentini almak için Türk Patent Enstitüsü’ne başvuruda bulunan Bodrum, önümüzdeki günlerde mega yat üretiminde de marka olmayı hedefliyor.

Ünü Türkiye sınırlarını aşan Bodrum guleti için üreticiler son yıllarda siparişlere yetişemiyor. Bodrum Yarımadası’nda bulunan tersaneler, son üç yıldır Akdeniz ülkeleri ve özellikle İtalya ile Yunanistan’dan gelen siparişlere yetişemekte zorluk çekiyor. Bodrum guletine talebin yüzde 150 arttığını belirten Bodrum Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kocadon, bu üretimlerin bölge ekonomisinin gelişmesinde önemli rol üstlendiğini söyledi.

Kocadon, Bodrum’daki gulet pazarının büyüklüğünün 100 milyon Euro’yu geçtiğini ifade ederek, “Atölyelere bakarsanız, her birinde 2-3 yeni imalat var. Çoğu yabancılar için. Sadece Ege ve Akdeniz’de değil, Avustralya ve Japon denizlerinde de Bodrumlu ustaların el emeği guletleri geziyor. Bodrum ustalarının hazırladığı guletler Fransa, İtalya, İsrail, Lübnan ve Kuveyt hatta komşumuz Yunanistan yolcusu. Gulet üretimi Bodrum’da yan sanayi dahil 3 bin kişiye iş imkanı sağlıyor. 100 milyon Euro büyüklüğünde bir pazar var. Tersanelerimiz de 2008 yılına kadar dolu” dedi.

PATENT ENSTİTÜSÜ’NE BAŞVURDULAR

Bodrum Guleti’ini bir dünya markası yapmak için Türk Patent Enstitüsü’ne iki yıl önce başvurduklarını ve bu konudaki çalışmaların son aşamaya geldiğini belirten Kocadon, “Akdeniz çanağında ahşap ve moden dizaynın birleştiği tek model Bodrum Guleti. Bu nedenle isim hakkını almaya çalışıyoruz. Dünyada da artık Bodrum Guleti olarak geçecek” dedi.

YENİ HEDEF MEGA YAT ÜRETİMİ

Milas-Ören’e beldesinde devletin yat üretimi konusunda yer tahsisinde bulunduğunu hatırlatan Kocadon, Bodrum’daki üreticilerin biraraya gelerek 35 ortaklı bir kooperatif kurduğunu söyledi. Kocadon, bu bölgede de megayat üretiminin ön plana çıkmasını amaçladıklarını belirterek, “İstediğimiz orda megayatlar, İçmeler ve çevresinde ise 30 -35 metrelik ruletlerin yapımının sürmesi” dedi.

DÜNYADA MARKA YARATTIK

Bodrum’da kurulan son tersaneler arasında yeralan Mastori Yatçılık Genel Müdürü Alparslan Tekoğul, Bodrum’un yat üretiminde dünyanın aranan isimleri arasında olduğuna söyledi.

Üretimlerinin yarısının yurtdışına yönelik olduğunu söyleyen Tekoğul, üretimi süren guletlerin İsrail-Türk ortaklığıyla yaptırıldığını belirtti. Tekoğul, “Türk bayraklı olarak İsrailli müşterilere hizmet verecek olan gulete, dünyanın heryerinden talep geliyor. Bu pazarda Bodrumlu üreticiler etkin yere sahip” dedi.

Tesislerinin 2008 yılına kadar dolu olduğunu belirten Tekoğul, Bodrum genelindeki bütün tesislerde de durumun aynı olduğunu söyledi. Tekoğul, “Üretimde işçilik ön planda. Bu konuda Türkiye özellikle tercih ediliyor. Bodrum’da 20 tane üretim yapan tesis var. Bu tesislerimiz de dünya standartlarında üretim yapıyor. Tesisler yüzde 100 kapasite ile çalışıyor” dedi.

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ

Pazarın büyüklüğü hakkında bilgi veren Tekoğul, “20 metre üzeri teknelere baktığımızda senede 15 tane iniyor. Bir teknenin ortalama fiyatı 1 milyon 300 bin Euro. Bu pazarın büyüklüğü de 30 milyon Euro’yu buluyor. Üretimin yüzde 50’si yurtıdışına gidiyor. İtalya, Fransa, İngiltere, Amerika, İsrail ve Kuveyt’ten talep yüksek” dedi.

“İSTANBUL ÖNEMİMİZİ ANLADI”

Bodrum’deki üretimin artmasıyla malzeme temin ettikleri İstanbullu ithalatçların firmaların bölgeye verdiği önemin arttığını vurgulayan Tekoğul, “Bodrum’da ithal malzemelerin temininde sıkıntı yaşanıyordu. Çünkü ithalatçılarda İstanbul odaklı idi. Geçtiğimiz yıllarda iletişim ve nakliye sıkıntısı yaşanıyordu. Ancak İstanbul’daki firmalar son 2 yılda Bodrum pazarının ciddiyetini gördüler” dedi.

SEKTÖR İÇİN MİLAT NİTELİĞİNDE KARAR

Yatçılık sektörüne müjdeli haber geldi. Türk bayrağı çekmeleri nedeniyle ağır vergi yüküyle karşılaşan tekne sahiplerinin beklediği vergi düzenlemesi sonunda Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Bu sorunu aşmak için yabancı bayrak kullanan tekne sahiplerinin, Türk bayraklı tekne kullanımını yaygınlaştırmak için yeni düzenleme Meclis Genel Kurulu’nda kabul gördü.

Yeni düzenleme Türk vatandaşı olan ancak yabancı bayrak taşıyan teknelerin Türk bayrağına geçişine kolaylık sağlayan ve özel amaçla kullanılan yat, kotra ve her türlü motorlu teknelerden, Motorlu Araçlar Vergisi(MTV) yerine harç alınmasını öngörüyor.

Deniz taşımacılığı faaliyetlerinde kullanılan gemi, deniz içi ve iç su araçları için ise tarifedeki harçlar yüzde 50 indirilecek. 30 Haziran 2009’da yürürlüğe girecek kanuna göre ayrıca balıkçılık teknelerinden alınan MTV kaldırılacak.

Yeni yasaya göre Türk Uluslararası Gemi Siciline tescilli olanlar ile Milli Gemi Sicili’ne tescili zorunlu olanlar dışındaki ticari veya özel kullanıma tahsisli gemi yat, tekne gibi deniz araçları, Denizcilik Müsteşarlığı’nca liman başkanlıkları bünyesinde oluşturulacak bağlama kütüğüne kaydedilecek.

Bağlama kütüğünün tutulmasında ise liman başkanları sorumlu olacak. Liman başkanlığının yetki alanı dışında olanlar da ise belediyeler görevlendirildi. Kayıt için başvuru; mevcut gemi, deniz ve iç su araçları için kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay, yeni kayıt altına alınacaklar için ise 1 ay içinde yapılmak zorunda olacak.

KİM NE KADAR ÖDEYECEK?

Düzenleme kapsamında yatların uzunluğuna göre harç alınacak. Buna göre 5-9 metreye kadar 200, 9-12 metreye kadar 400, 12-20 metreye kadar 800, 20-30 metreye kadar 1600, 30 metreden büyük ise 3 bin 200 TL harç ödenecek. Eski uygulamada tekne sahipleri yılda 3 bin TL’den 100 bin TL’ye kadar MTV ödüyordu.

Eski uygulamada ayrıca yabancı ülkelerin bayrağı ile Türkiye’ye getirilen tekneler, yüzde 8 Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), yüzde 18 Katma Değer Vergisi (KDV) ödüyorlardı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu konuda yaptığı değerlendirmede “Türk bayrağını çekmeyi özendirmek için düzenleme yapıyoruz. Ülke menfaatine, denizciliğimizin gelişmesi adına bir düzenlemedir” dedi.

ARTIK SINIRLAR KALKTI

Tekne ve Yat İmalatçıları Federasyonu İkinci Başkanı Aslan Bilgi, TİCARET Gazetesi’ne yaptığı değerlendirmede bu konuda uzun süredir çalışma yapıldığını belirterek, gelişmelerin mutluluk verici olduğunu söyledi.

Ulaştırma Bakanlığı’nın konuyu dikkate aldığını ve Maliye Bakanlığı’na kabul ettirmek için etkin çalışma yürüttüğüne dikkat çeken Bilgi, “Senelerdir bu işin peşinde idik. Her platformda gündeme getirdik. İnsanlar tekne alıp denize çıkayım demeden önce maliyetini hesaplıyor. Ancak bir araba vergisinin 3 katı vergi ile karşı karşıya kalınca vazgeçiyordu. Denizcilikte geri kaldık diyoruz, bir taraftan gelişmemesi için elimizden geleni yapıyorduk. Artık sınırlar kalktı” dedi.

TEKNE TALEBİ ARTACAK

Düzenlemenin tekne talebine olumlu yansıyacağını, üretim adedi ve istihdamda ciddi artış yaşanacağını ifade eden Bilgi, “Ulaştırma Bakanlığı buna inandı. Denizciliği bilmeleri nedeniyle ne dediğimizi anlatabildik. Kesinliklerde büyük mücadele verdiler. Olması gerektiğine inandılar ve Maliye Bakanlığı’nı da ikna ettiler” diye konuştu.

Yabancı bayrak ile tekne sahibi olan Türklerin bu durumu gururlarına yetiremediğine dikkat çeken Bilgi, en kısa sürede Türk bayrağına geçişlerin başlayacağını vurguladı. Bilgi, “Teknesini satmak isteyen milliyetçi insanlar vardı. Yurtdışında şirket kurup ya da hisse alıp, tekne sahibi olmaya çalışıyorlardı. Üzüm yerken bağcıyı dövüyorduk. Artık bağcıyı dövmeyeceğiz” dedi.

Editör: TE Bilişim