Özellikle kriz döneminde medya tarafından oldukça hırpalanan ancak, uzun bir süredir hiç gündemde yer alamayan gemi inşa sektörü can çekişiyor. Destek beklerlerken teşviklerin kaldırılması, yapılan düzenlemeyle satmak üzere yaptıkları gemilerden de %18 KDV alınması ve tersane enflasyonu, sektörü yok olma noktasına getirdi. Yıllardır dünyada önemli bir yer edinme yolunda ilerleyen gemi inşanın 1.5 yıllık bilançosunda sonuç:  Sipariş fakirliği ve 200 bin işsiz.

Tablo, gerçekten hiç de iç açıcı değil. Sektör temsilcilerini de yıllarca övgüler yağdırılan sektörün göz göre çöküşüne kayıtsız kalınması derinden yaralıyor. GİSBİR Konsey Başkanı ve Torgem tersanesinin sahibi Kenan Torlak, hemen bitişiğindeki komşu tersanesinde tamamlanmak üzere olan bir gemiyi göstererek, “Şu gemi, bir türlü denize inemiyor; çok az bir işi kaldı ama kredi bulamıyor. Bu geminin inmesi, sadece tersaneye değil, ekonomiye de katkı demek. Ama, taahhütlerini zamanında yerine getiremediği için tazminat ödemek zorunda kalabiliyor. Bu da gemi inşa sektörünün yıllardır yüceltmeye çalıştığımız imajına zarar veriyor.  Bankalarda kredibilitesi olan zaten krediyi alıyor. 100 tersaneden 5’inin kredibilitesi devam ediyor olabilir, ya diğerleri… Borcunu ödeyemeyenler, öteleyenler, iflas ertelemesi almış, iflas etmiş, borç batağına girmiş olanlar… Bunları nasıl çözeceksiniz?” diye konuşuyor.

Aileleriyle birlikte 700-800 bin kişi etkilendi



kenan-torlak4.gif.jpg
Sağlık Bakanlığı ile ortaklaşa yaptıkları bir uygulamaya değinen Torlak,  “Tersanelerde bütün çalışanlar periyodik olarak GİSBİR hastanesinin yanında açtığımız merkeze gitmek durumundadır. Oradaki sayımız 2008 Eylül-Ekim aylarında 37 binlere çıkmıştı. Şimdi, ocak ayı itibariyle 7 binin altında. 30 bin işçi şu an işsiz. Öte yanden tersanede çalışanın 6-7 katı, hadi teknolojik gelişmelerle 5 katı diyelim 150 bin işçi de yan sanayide işini kaybetti.  Yani, sadece Tuzla’da 180 bin civarında işsiz var. Ereğli perişan, Yalova bölgesini de dahil edersek, minimum 200 bin kişi artık bu sektörde çalışamıyor. Bu sayı aileleri ile birlikte 700-800 bin kişinin etkilenmesi demektir. Sayın Bakan, ‘Ziraat Bankası’na sektörün fotoğrafını çekelim’ demiş. Fotoğraf böyle çekilir. Tuzla, Pendik, Kartal vergi dairelerine sorulsun, işçiden dolayı ne kadar muhtasar vergisi alınamıyor. Sosyal Sigortalar’a sorulsun kaç işçinin primi yatmıyor. Hiçbir şey yapılmıyorsa, Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne kaç kişinin işsizlik sigortası parası aldığı öğrenilsin. İşsizlik parası alanların 3 ay sonra hastane, ilaç gibi gereksinimlerini de karşılayamayacağı ayrı bir gerçek. Fotoğraf, Ziraat Bankası’na yapılan müracaattan görülmez, işte size fotoğraf. Adam utanıyor, dosya vermiyor. Mağdur durumda gözükmek istemeyenler de var. GİSBİR’in yaptığı hesaplamalara göre devletin sadece bu bölgeden kaybı 300 milyon TL” sözleriyle sektörün dramatik durumunu gözler önüne seriyor.

“Teşvik ve KDV düzenlemeleri tuz biber oldu”

Mevcut gemileri bitirmek için kredi bulmakta güçlük çeken ve gemi siparişi alamayan sektör, bir de yapılan düzenlemelerle iyice sarsıldı. Önce, teşviklerin kaldırılacağı söylenerek 3 ay bir süre verildi. İtirazlardan sonra da hata olduğu ve düzeltileceği belirtildi. Ancak, hala değişen bir şey yok. Ayrıca, teşvik düzenlemelerinde yapılan değişiklikle tersanenin, satmak üzere gemi inşa ettiğinde ya da yurtdışına gemi yaptığında yüzde 18 KDV ödemesi gündeme geldi.

Kenan Torlak, burada yaşadıkları rahatsızlığı da şu sözlerle dile getiriyor:” KDV’yi önce ödeyip, sonra da geri alıyorsun. Çok güzel işleyen bir sistem tarumar edilmiştir. Halbuki KDV kanununun 12 A maddesinde bu istisnalar zaten tanınmıştı. Teşvikte yapılan düzenlemede de sistem çorbaya dönmüştür. Bir de ödediğin KDV’yi de hemen geri alamıyorsun. Sen ve çalıştığın taşeronlar inceleniyor, taşeronun çalıştığı bir firmada dahi eksiklik olsa, o fatura saf dışı bırakılıyor. Benim muhatabım taşerondur. Onun arkası beni ilgilendirmez ki… Onu nasıl takip edebilirim ben? Ben vergi müfettişi miyim?”

Konsensus kültürü gelişmeli

Bir diğer sıkıntılarının da dünyadaki uygulamalardan farklı olarak getirilen alt yüklenici, üst yüklenici ayrımı olduğunu söyleyen Konsey Başkanı, “Örneğin, tersanede bir geminin çelik teknesi yapılırken, alt yüklenici bu işi yapamaz deniyor. Ben tersanemin dışında blok olarak yaptırırım, asıl olan geminin tersanede birleştirilmesidir. Her işi tersanenin kendi istihdam ettiği elemanlarla yapması ağır külfetler getirir. Sorunlarımızı ortak bir konsensusla çözmek de bir türlü mümkün olamıyor. Dinliyorlar ama bildiklerini yapıyorlar. Bürokratların her şeyi bilmesi mümkün değil. Sektörle oturulur, doğruya birlikte ulaşılır.”

“Yalova, doğru seçim değil”

Yalova’nın Tuzla’ya alternatif bir tersaneler bölgesi olarak seçilme kararını da yanlış olarak niteleyen Torlak, çekincelerini de 3 madde halinde dile getiriyor: “Burada Eskihisar’dan Hersek’e doğru denizden bir doğal gaz hattı bulunuyor. Tam sahilde de bu hat Yalova’ya geçer. Böyle büyük bir doğal gaz hattının 500 metre koruma bandı olması lazım. Bu hattın hemen dibinden denizi doldurarak yer kazanmaya çalışmak yanlıştır. İkincisi, peki bu hattı yok sayarak doğal gazı korumadınız diyelim. Denizi 300-500 metre doldurduğunuzda 3-4 metre derinlik kazanacaksınız, bu derinlikte de gemiler barınamaz. Üçüncüsü ise, tersane yeri olarak seçilen bölgenin jeolojik yapısı bozuktur ve fay hattı üzerindedir. Tersane betonlanması büyük maliyet getirir. Çünkü, zemin vıcık vıcıktır 40 metre kazık çaksanız hala yumuşak olduğunu görürsünüz. Böyle bir zemine dolgu yapıp, tersane kurulamaz. Başbakanımızı da bu yanlışlığa ikna ettiler. Bir de bütün dünya gemi yaptırmaya Türkiye’ye gelecekmiş gibi bir tersane enflasyonu yaratıldı. Ayrıca, Tuzla modeli ile 20 dönüm, 40 dönüm aralıklarla yapılan bir tersanecilik anlayışı dünyada yok. Eğer orası gene yapılacaksa 300 dönüm aralıklarla 4-5 tersane olmalı.”

 “Kimse gemi inşanın başarılarını üstlenmesin her şeyi biz yaptık”

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın kara, demiryolu ve havayolunda çok başarılı olduğunu kimsenin inkar edemeyeceğini söyleyen GİSBİR Konsey Başkanı Kenan Torlak’ın iş denize gelince itirazı var. Yıldırım’ın başlı başına bir bakanlık gibi olan Denizcilik Müsteşarlığı’na ayırdığı zamanın yetersiz olduğunu ifade eden Torlak, “Kadrosu da çok iyi insanlardan teşkil edilmiştir. Ancak, onun arkasını doldurabildiği söylenemez. Bir Ulaştırma Bakanı’nın 8 yıl aynı görevi sürdürmesi Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez oluyor. Sayın Bakanımızın Denizcilik Müsteşarlığı’na yeterli zaman ayırdığını düşünmüyorum. Ayıramadığı için de, bizim krizimizi çözebilecek icraatlar oluşamıyor. Bir de hep idarecilerimizin söylediği bir klişe var. Biz gemi inşa sanayini buralara getirdik, şunları yaptık diyorlar. Diyemezler, hiçbir hakları yok. Bunları bu sektör gerçekleştirmiştir. Biz hep duyduk, onların gururlanmasını izledik. Ancak, ben yaptım da böyle oldu kimse diyemez. Gemi inşa sanayi ile ilgili bir cümlelik şu katkıda bulundum diyememeliler. Tersaneleri çoğalttık demek, sektöre verilen zararın itirafıdır. Gemi inşa sanayi için ne yapmışlardır, bunu belgelesinler” sözleriyle İdare ve siyasilere serzenişlerini dile getirdi.

Editör: TE Bilişim