GEMİ İLE AÇIK DENİZLERE SEYEHAT

Denizler insanlara çağlar boyu bütün nimetlerini sunarak sosyal, ekonomik ve askeri gelişmelerde en etkin unsur olmuştur. Bilim ve teknolojinin gelişmesinde denizyolu, sürekli etkinliğini korumuş ve her türlü bilgilerin ülkeler arasında yayılmasında vaz geçilmez bir yol olmuştur.

Robert Fulton (1765-1815) Buharla işleyen makinaların gemilere tatbik edilmesini sağlayıp 1803 yılında Fransa’da Sen nehrinde 1807 yılında Hudson nehrinde gemi işletmeyi başarması ile Buharla işleyen gemilerin yapımı dünyada hızla yayılmaya başlanmıştır. Bu vesile ile de dünyada denizde yolcu ve yük taşımacılığı da hızla artmıştır.

Ülkemizde ise buhar makinasının icadından 63 yıl, ilk buharlı geminin inşa edilmesinden 21 yıl sonra İstanbul Limanında boy gösteren ilk buhar makinalı gemi halk tarafından “ Buğu “ adı adıyla anılan satın alındıktan sonra Sürat adı verilen Türkçe karşılığı kırlangıç olan “ Swift “ adındaki gemi oldu.  1801'de, İngiltere, Bridport'ta, Nichol Booles & Wılliam Bood tezgah­lannda 139 net tonluk, yelken donanımlı ahşap bir tekne olarak inşa edildi. Uzunluğu: 32,4 metre, genişliği: 9,8 metre, su kesimi: 2,9 metre idi. Aynı yıl için­de, merkezi Londra'da olan Londra, Edinburgh & Leith Ship firması tarafından Swift adıyla çalıştırılmaya başlandı. 21 Ağustos 1822 günü, merkezi Brighton'da olan West, Bellingham, Creasey, Hall & Others firmasına satıldı. Yeni sahipleri tekneye tek silindirli bir buhar makinesi monte ettiler. Saatte 5 mile yakın bir yol yapıyordu. 15 Eylül 1827 günü, Londra'da Templer firmasına satıldıktan kısa bir süre sonra 20 Mayıs 1828 günü İstanbul'a getirtilerek Haziran içinde dönemin padişahı II. Mahmud'a hediye edildi. Sür'at adı verilen tekne 1839'da Tersane-i Amire'nin kadrosunda yer aldı.

1853'te de, Kırım Savaşı nedeniyle Osmanlı Bahri­yesi'ne devredildi ve bu arada iki de top monte edildi. 1855'te Malta'da revizyon gördü. 1859'da kadro dışı bırakıldığı zaman 58 yıllık bir tekneydi Gemi hakkında bazı kaynaklar bir takım tüccarların İngiltere’den satır alınıp padişaha hediye edildiğini bir takım kaynaklar ise geminin Darphâne-i Amire Emini olan tüccar Kazzaz Artin Harutyun Bezciyan tarafından Osmanlı Devleti adına 320 bin kuruşa satın alındığını yazar. Osmanlı Devleti'nin ilk buharlı gemisi olan “ Sürat Gemisi “ ile Padişah II. Mahmut, bu vapurla zaman zaman Marmara Denizi'nde geziler yaptı. Çekmece ve Tekirdağ'a kadar gittiği bu geziler sırasında denize karşı büyük ilgi duydu. Tersane-i Amire'de de böyle makineli gemilerin yapılmasını emretti. Aynı zamanda gemiyi İstanbul limanına getiren Kaptan Kelly'e devlet gemilerine, yetenekli kaptan yetiştirilmesi görevini verdi. Bu geminin satın alınmasında en önemli etken İngilitere, Fransa ve Rusya Donanması  20 Ekim 1827 tarihinde Navarin limanında bulunan Osmanlı ve Mısır donanmasına ait 57 gemiyi batırmış ve Osmanlı donanması büyük yara almıştır. Devrin Osmanlı yöneticileri bu yarayı kapatmak ve donanmayı güçlendirmek amacıyla bu gemiyi satın almışlar ayrıca da Osmanlı donanmasını yeniden inşa etmek amacıyla da Amerika Birleşik Devletleri’nden Foster Rhodes adlı bir mühendis getirmişlerdir. Mühendis Foster Rhodes Tersane-i Amire’nin Aynalıkavak tezgâhlarında inşa edip 26 Kasım 1837 denize indirdiği Eser-i Hayır Türkiye’de inşa edilen ilk buhar makinalı gemidir.

İnşası, İstanbul'da, Tersane-i Amire'nin Aynalıkavak tezgâhlarında 26 Kasım 1837 günü sona erdi. Yandan çarklı yolcu-yük gemisi olup tek­nesi ahşaptı. 285 tonluktu. Uzunluğu: 39,6 metre, genişliği: 6,7 metre, su kesimi: 2,7 metre idi. Glasgow, R. Napier yapımı 100 beygir gücünde tek silindirli buhar makinesi vardı. 6 mil yol yapıyordu. Bir süre Boğaz’da çalıştırıldı. 1855'te Mal­ta'da baştan sona yenilendi. 1879'da hizmet dışı bırakıldığı zaman 42 yıllık bir tekneydi. ) Bununla birlikte Tersane-i Amire Fransa’da yaptırarak 1837 yılında İstanbul’a getirdiği Peyk-i Şevket İlk yolcu gemimizdi.

Padişah II Mahmut Tersane-i Amire’nin elindeki uygun bazı vapurların ticarette kullanılması hususunda emir verdi Böylece Peyk-i Şevket vapuru 1839 yılında ilk hat olarak açılan İstanbul-İzmir arasında çalışmaya başladı. Sonra Marmara Denizi içerisinde Tekirdağ, Bandırma, İzmit ve Gemlik Hatları açıldı. Peyk-i Şevket gemisinden sonra bu hatlarda çalıştırmak üzere Eser-i Hayır ve Mesir-i Bahri gemileri yolcu taşımacılığına tahsis edilmesi ile limanlarımız arasında düzenli ve tarifeli seferler başlatıldı. İstanbul-İzmir hattında görevli ve ara iskelelere uğratılan Peyk-i Şevket vapuruna yeterli miktarda yolcu ve yük verilmeden yabancı gemilere yolcu ve yük verilmemesi kararı alındı ve böylece bayrak himayesinde başlatıldı. Tarifeli seferlerin aksamadan ve eksiksiz uygulanabilmesi için deniz taşımacılığının şirketler eliyle daha sağlıklı yapılabileceğine inanan devlet, Hazine-i Hassa’nın da katılımıyla “ Şirket-i Osmaniye “ yi kurdu.

Bir süre sonra Hazine-i Hassa bu şirketten ayrıldı ve “ Hazine-i Hassa kumpanyası “ adı altında kendi gemilerini çalıştırmaya başladı. Bu kuruluş daha sonra “ Mecidiye Şirketi “ adını aldı 1843 yılında ise bugün ismi Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş olan şirketin nüvesi olan “ Fevaid-i Osmaniye “ adını aldı. “ Fevaid-i Osmaniye “ üç temel hatta faaliyet gösteriyordu bunlar  civar anlamına gelen “ Sevahil-i Mütecavire “ hattında Kadıköy, Adalar,Bakırköy ve Yeşilköy  yakın sahiller anlamına gelen  “ Sevahil-i Karibe “ hattında İzmit, Gemlik, Tekirdağ, Bandırma ve Gelibolu’ya seferler yapıyordu uzak sahiller anlamına gelen “ Sevahil-i Baide “ hattında ise Selanik, İzmir, Varna. Samsun ve Trabzon’a yolcu ve yük taşıyorlardı. Bu dönemde Fevaid-i Osmaniye şirketinden başka Başta Fransa olmak üzere verilen yabancı devletlere verilen imtiyazlar nedeniyle Yabancı şirketlere ait gemiler bu hatlarda çalıştırıyordu. Bu dönemde İskenderiye Vapur Kumpanyası, Avusturya Lloyd Kumpanyası Fransız posta gemileri,  yine Fransızlara ait Rosland Kumpanyası İngiltere Kumpanyası ve Rusya Posta bu yabancı bayraklı gemilerin çalışmaları 1 Temmuz 1926 tarihinde Kabotajın ilanı ile sona ermiştir. Bu tarihten sonra Türk Kara sularında yalnızca Türk Bayraklı gemiler çalıştırılmıştır.

Bu gün adı Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş olan kuruluş Padişah Abdülmecit döneminde Fevaid-i Osmaniye adı ile kurulmuştur. 1870 yılında Padişah Abdülaziz döneminde İdare-i Aziziye, 1878 yılında Padişah II Abdülhamit döneminde İdare-i Mahsusa,1910 yılında Padişah Mehmet Reşat Döneminde Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi ve cumhuriyetin ilanı ile de 1923 yılında Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi, 1933 yılında Devlet Denizyolları İşletmesi Müdürlüğü, Akay İşletmesi Müdürlüğü ve Fabrika ve Havuzlar 1937 yılında Denizbank 1939 yılında Devlet Deniz Yolları İşletmesi ve Devlet Limanları İşletmesi 1944 yılında Devlet Denizyolları ve Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğü 1952 yılında Denizcilik Bankası T.A.O 1983 yılında Türkiye Denizcilik Kurumu 1984 yılında ise Türkiye Denizcilik İşletmesi adını almıştır. Türk karasularında gemi ile yolcu ve yük taşıma işleri 1 Temmuz 1926 tarihinden sonra yabancı bayraklı gemilere,1936 yılından sonra da Türk karasularında yolcu taşımacılığı yerli armatörlere de yasaklanınca Türk Karasularında gemi ile yolcu taşıma hizmetleri sadece bu günkü adı Türkiye Denizcilik İşletmesi A.Ş ‘ye kalmıştır.

Gemi ile yolcu taşımacılığı ilk başlarda bir limandan bir limana yolcu ve yük taşıma olarak gerçekleşmiştir. Gerek yurt içine gerekse yurt dışına yapılan seferler 1980 li yılların başına kadar aynen devam etmiştir. Bu seferleri gerçekleştiren Türkiye Denizcilik İşletmeleri Denizyollarına ait gemilerden; S/S Ankara, M/V Avşa, M/V Uludağ M/V Mavi Marmara ve M/V Karadeniz Hariç diğer gemiler miks gemiler olup yolcu ve yük taşırlardı.  II Dünya Savaşından sonra Türkiye elinde mevcut filoyu genişletmiştir. Marshall yardımı çerçevesinde ABD’den S/S Ankara, S/S Adana, S/S İstanbul S/S Tarsus M/V Ordu, M/S Giresun ve M/S Trabzon gemileri satın alınırken İtalya’da Cenova’da bulunan ansaldo tersanesinde S/S İskenderun ve S/S Samsun gemileri inşa ettirmiş gemilerin bakımlı personelinin iyi hizmeti yemeklerinin nefaseti ve yemeklerin sunuş biçimiyle yerli yabancı herkesin beğenisi kazanmış olmaları bu gemilere talebi artırmış neticesinde 1950 yıllardan başlayarak, 1960 lı yılların ortalarına kadar Akdeniz çanağında en fazla yolcu taşıyan şirket olmuştur.

Bunda, bu dönemde uçakların emekleme devresinde olması henüz kıtalar arası sefer yapamamaları ve ücretinin çok pahalı olması nedeniyle de gerek şehirlerarası gerekse ülkeler arası yolculuklar gemiler ile Trenler ile gerçekleşiyordu. Türkiye çok önde olduğu bir sektörde devletin denizciliğe özellikle deniz yolu ile yolcu taşımacılığına kurvaziyer turizme önem vermemesi nedeniyle eskiyen gemilerin yerine daha lüks daha hızlı gemiler almak yerine hattı kapatıp gemileri hurdaya çıkarmıştır. Gemiler hurdaya çıktıkça da hatlar kapatılmış neticesinde de Akdeniz’de adın okunmaz olmuştur. Uzun yıllar gerçekleştirdiğimiz Kuzey-Güney Akdeniz Hattı bu hatta İstanbul’dan kalkan gemi Pire, Napoli, Marsilye, Barcelona, Marsilya -. Cenova, Napoli. İskenderiye. Beyrut, limanlarına uğrar buralardan yolcu ve yük alırdı. Bu hatta uğranılan limanlarda bir tur düzenlenmezdi. Kişiler tek veya bir kaçı bir araya gelip düzenledikleri turlar ile bu limanları gezerlerdi. 1970 yıllara gelindiği zaman devletin bu konudaki tutumu nedeniyle şirket yöneticileri 1955 1956 yıllarında Almanya’da yapılan M/V Marmara, M/V Ege, M/V İzmir. M/V Karadeniz ve M/V Akdeniz gemilerini tadilata alarak Kurvaziyer sefer yapabilecek hale getirmek için şirket içerisinde bir yarışma açmıştır. Yarışmada birinci olan Makine Yüksek Mühendisi Ali Can’ın projesini uygulanmasına karar verilmiş bu iş için ilk önce M/V Marmara tersaneye alınmış ancak M/V Marmara tamiratı bitip çıkmak üzere bulunduğu Haliç Tersanesinde 5 Mart 1972 yılında geçirdiği bir yangın neticesinde batmış çıkarıldı ise de kullanma imkânı bulunmamıştır. Bu olay sonrasında şirket yöneticileri bu projeyi rafa kaldırmışlardır. Bu proje devam etmiş olsaydı belki bu gün bizimde Kurvaziyer seferler yapabilen gemilerimiz olurdu.

Türkiye’de gerçek anlamda kurvaziyer seferler Göksel Denizcilik A.Ş (Tura turizm)  yapılan anlaşma neticesinde başlamıştır elde mevcut tek gemi olan M/V Akdeniz 1989 yılında büyük bir onarımdan geçirilerek baştan sona yenilendi. Akdeniz ve Ege denizinde birçok kurvaziyer seferler yaptı Phonixs adlı bir Alman Turizm şirketine kiralandı Hamburg bağlantılı Kuzey Denizinde çalıştı 1991 yılında 17 sefer 1992 yılında ise 20 sefer yaptı. Alman firması ile yapılan anlaşmanın sona ermesiyle M/V Akdeniz Türkiye’ye döndü 1993 yılında Barcelona’ya altı sefer, Mısır’a ise üç sefer, 1994 yılında Mısır’a bir sefer Hayfa’ya yedi sefer 1995 yılında Mısır’a bir sefer Hayfaya 11 sefer 1996 yılında Barcelona’ya bir sefer Mısır’a bir sefer Hayfa’ya 11 sefer 1997 yılında Bercelona’ya bir sefer Mısır’a bir sefer Hayfa’ya üç sefer yaptı. Bu seferlerin dönüşünde İTÜ Denizcilik Fakültesi’ne eğitim gemisi olarak verildi.  M/V Akdeniz düşük yolcu kapasitesi diğer gemilerde bulunan casino,tiyatro mini golf ,Basetbol ve Voleybol gibi aktivite alanlarının bulunmaması nedeniyle de beklenen ilgiyi görmedi. Gemisinin Denizcilik Fakültesine okula haberi üzerine verileceği elde kurvaziyer sefer yapabilecek gemi kalmayacağından Marmara Denizinde çalıştırılmak üzere projeleri Almanya’da yaptırılan ve inşasına 1983 yılında Haliç Tersanesinde başlanan TDİ Karadeniz gemisi kurvaziyer gemisi olarak tadil edilerek 1997 yılında sefere başladı. TDİ Karadeniz 4. 326 gros, 1.298 net tonluk. Uzunluğu: 93 met­re, genişliği: 14,6 metre, su kesimi: 3,9 metre. İki adet 2.200 kw gücünde dizel motoru var. 11 mil hız yapıyor. 182 yolcu kapasiteliydi TDİ Karadeniz Gemisi hizmete girdiği 1997 yılından satıldığı 2005 yılına kadar Akdeniz, Karadeniz ve Ege Adalarına kurvaziyer seferler yaptı.  Yolcu kapasitesinin düşük ve aktivite alanlarının bulunmaması nedeniyle de M/V Akdeniz kadar da rağbet görmedi bir tarafta da her türlü aktivite alanları mevcut üç bin, Beş bin kişilik ile gemilerle rekabet edilmesi elbette mümkün değildi.

1950’li yıllarda başta Avrupa olmak üzere dünya II Dünya savaşının yaralarını hızla sarmak ile meşguldü savaşın yaralarının sarılmaya başlanması ve halkın ekonomik olarak iyi bir seviye ’ye gelmesi Turizm denen olgunun artmasına sebebiyet vermiş ve turistlik seyahatlere başlamış bu Seyahatler de gemilere olan ilgi hızla artmıştır. Ülkeler filolarına yüksek yolcu kapasiteli lüks gemiler kazandırmışlardır. Amerika Birleşik Devletleri bu alada ilk olup 1952 yılında hizmete giren Amerikan United States transatlantiğini inşa ettirip hizmete sokmuşlardır, Bunu İngiltere takip etmiş 1967 yılında Queen Elizabeth II transatlantiğini inşa ettirerek hizmete koymuştur. Bunları bilahare Fransa, Almanya, Noveç ve İtalya gibi devletler takıp etmiştir. Bu gemiler bir limandan bir limana yolcu taşıma yerine bir limandan aldığı yolcuları belli bir süre içerisinde liman liman dolaştırıp gezdirmişlerdir. Ayrıca girdiği her limanda turlar düzenleyerek o bölgenin tarihi ve turistlik bölgelerini yolcularına göstermiştir. Gemilerde yolcular gece yataklarında gayet rahat uyurken her sabah yeni bir limanda uyanılması bavul topla bavul aç zahmetinin ortadan kalması Bu tür seyahatlerin cazibe kazanmasında en büyük etkenlerden biri olmuştur.  Gemilere olan taleplerin hızla artması beş yüz ile bin yolcu kapasiteli yolcu gemileri yerine Bu gün yolcu kapasiteleri üç bin ile beş bin olan yolcu gemilerini sefere koymuşlardır. Bu gün yolcu gemileri 5 yıldızlı otel düzeyin dededir. Gemilerde iki katlı loft suit kamaralar ve 150 metrekarelik balkonlu daireler, casinolar, minyatür golf merkezi, birkaç tane gece kulübü, birkaç bar, bir karaoke kulübü, bir komedi kulübü, 5 yüzme havuzu, voleybol ve basketbol kortları, tematik parklar ve çocuk merkezleri bulunur. Ücretsiz olan birkaç aktivitenin haricinde diğer aktiviteler de bir ücrete tabidir. Saydığımız aktivitelerden tur organizasyonlarından elde edilen kazançlar bilet satışından elde edilen gelirden fazladır. Ve günümüzde bu tür gemilerle seyahat edenlerin sayısı hızla artarken bu yolcuları taşıyan gemilerin sayıları da hızla artmaktadır. Bu tür gemiler ile Akdeniz çanağında seyahat eden yolcuların ödediği paralar günümüzde milyar dolarla ifade edilmektedir.   

Bu gün için Kurvaziyer Turizm’de yolcu taşımacılığında ülkemizin ismi anılmamaktadır. Doğası ile çok güzel olan Efes,Side, Bergama gibi tarihi ve turistlik yerlerin çokluğu yeni yerleri keşfetme arzusunda olan yabancı turistler için  cazip merkezler olmasına rağmen 10 Ekim 2015 günü Ankara’da gar binası önünde 12 ocak 2016 günü  İstanbul’da Sultanahmet meydanında ve 19 Mart 216 günü İstanbul’da İstiklal Caddesinde patlayan bombalar nedeniyle İzmir Deniz Ticaret Odasının Ekim-Kasım-Aralık 2018 20 sayısında yayınlanan raporda da belirtildiği üzere  ülkemize gelen kurvaziyer gemilerinin sayısında önemli bir düşüş olmuştur.

( Not: 2018 yılı verileri Ağustos sonu itibarıyladır)

YIL

KRUVAZİYER GEMİ

YOLCU SAYISI

2011

1623

2.192.000

2012

1587

2.095.000

2013

1542

2.240.000

2014

1385

1.790.000

2015

1456

1.889.000

2016

590

628,000

2017

311

306,000

2018

180

155,000

Bunun yanı sıra İstanbul Salıpazarı Limanında rıhtım ve yolcu salonları yeniden inşaat nedeniyle kapalı olması İstanbul’a Kurvaziyer gemilerin yanaşacağı bir rıhtımın olmaması nedeniyle de kurvaziyer gemiler gelmemektedir. Salıpazarı rıhtımının inşaatının bitmesine rağmen şu zamana kadar yolcu salonu gibi tesislerin henüz inşa edilmemesi nedeniyle de 2019 yalında açıklanan sefer programlarında da İstanbul uğrağı gözükmemektedir. Kurvaziyer gemilerin İstanbul’a uğramaması da İzmir Limanına da kurvaziyer gemilerin gelmesini olumsuz bir şekilde etkilememektedir.

Bu gün ülkemize daha çok kurvaziyer gemilerinin gelmesini sağlamak amacıyla ülke limanlarımızda Kurvaziyer gemilerin yanaşabileceği rıhtımları hızla inşa etmeliyiz. Yeni inşa edilen Salıpazarı rıhtımında Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş Genel Müdürlük binası Yolcu Salonu ve Gümrük binaları’ Otele olacağından bu kısma yolcu gemisi yanaştırılmayacak olması nedeniyle ’de eskiye nazaran Salıpazarı rıhtımının kapasitesi azalmıştır. Bu nedenle de İstanbul’a hızla ikinci bir rıhtım inşası gerekmektedir.

 Alt yapıdaki bu eksikliklerimizi hızla tamamlayıp daha çok Kurvaziyer gemilerin ülke limanlarına yanaşmasını sağlarsak ta bu alanda gelirlerimizi arttırabiliriz unutmayalım Turizm bacasız bir sanayidir.