“Lisansüstü Denizcilik Eğitimi Paneli” Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yapıldı

 Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tarafından düzenlenen Lisansüstü Denizcilik Eğitimi Paneli Dokuz Eylül Üniversitesi Çakabey Deniz Feneri Konferans Salonu’nda 11 Mart ‘da yapıldı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tarafından düzenlenen Lisansüstü Denizcilik Eğitimi Paneli 11 Mart 2016 günü İzmir'de DEÜ Tınaztepe Yerleşkesi Çakabey Deniz Feneri Konferans Salonu’nda başladı. Ülkemizde denizcilik eğitimi veren İstanbul Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İskenderun Teknik Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi, Bülent Ecevit Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleştirilen panele, 11 Mart 2016 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi ev sahipliği yaptı. Panel saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladıktan sonra açılış konuşmalarına geçildi. İlk konuşmacı Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayşe Okur konuşmasına, tüm katılımcıları saygıyla selamlayarak başladı.



Günümüzde eğitim ve araştırma konusunda uluslararası ve ulusal işbirliklerinin, bilgi ve deneyim paylaşımının gerekliliği ve öneminin artık tüm paydaşlar tarafından kabul gördüğünü belirten Prof. Dr. Okur, dolayısıyla bu konudaki çabaların son dönemlerde hız kazandığını dile getirdi. Prof. Dr. Okur , Denizcilik Fakültesi öğretim üyelerinin tam bir takım ruhu içerisinde eğitimlerini sürdürürken, başarılı eğitim faaliyetleri sırasında ulusal ve uluslararası işbirlikleri oluşturmaya, bunları sürdürmeye, bunun yanı sıra mezunlarıyla ve sanayi ile ilişkilerini son derece sağlıklı bir biçimde sürdürmeye devam etmelerinin altını çizerek bu konuda sürekli ve örnek bir çaba içerisinde bulunduklarını belirtti.



Dolayısı ile bugün düzenlenen panelin bu iş birliklerinin sürdürülmesine, yeni iş birliklerinin oluşturulmasına ve lisansüstü denizcilik eğitimi konusunda önemli katkılarının bulunacağına gönülden inandığını belirten Prof. Dr. Okur, lisansüstü eğitimi açısından hem Fen Bilimleri Enstitüsü hem de Sosyal Bilimler Enstitüsü çatısı altında programları bulunması dolayısıyla Denizcilik Fakültesi’nin diğer fakültelere nazaran farklı bir konumu olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Okur, Fen Bilimleri Enstitüsü çatısı altında Lojistik Mühendisliği ve Deniz Ulaştırma Sistemleri Mühendisliği alanlarında lisansüstü programlarının ve Sosyal Bilimler Enstitüsü çatısı altında ise bir çok farklı programda tezli, tezsiz yüksek lisans ve doktora programlarının gerçekleştirildiğini anlattı.



Lisansüstü programları yürütülürken Denizcilik Fakültesini ayırıcı bir özellik olarak gördüğü, bahsi geçen programların yürütülmesi ve oluşturulması sırasında sosyal bilimler ve mühendislik alanlarında farklı anabilim dallarından çok sayıda öğretim üyesinin katkılarını almaya özel bir önem vermesinin altını çizen Prof. Dr. Okur, bunun lisansüstü program oluşturma sürecinde dikkat çekici ve memnuniyet verici bir durum olarak karşılandığını belirtti.

Denizcilik Fakültesi’nin bir başka özelliğinin ise Dokuz Eylül Üniversitesi kapsamında ÖYP araştırma görevlisi eğitimi yürüten fakülteleri arasında ilk sıralarda yer alması olduğu vurgulayan Prof. Dr. OKUR, şu anda Denizcilik Fakültesi’nde son atananlar ile birlikte ÖYP araştırma görevlisi olarak lisansüstü eğitimini sürdüren 44 araştırma görevlisinin olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Okur bu araştırma görevlilerinden 12’sinin Dokuz Eylül Üniversitesi kadrolarında bulunduğunu, diğer 32 araştırma görevlisinin ise farklı üniversitelerin Denizcilik Fakülteleri’nden gelip Dokuz Eylül Üniversitesinde lisansüstü eğitimlerini yapmak üzere bulunduklarını vurguladıktan sonra sözlerine, üniversitenin ÖYP Koordinatörü olarak ÖYP’li araştırma görevlilerinin Denizcilik Fakültesi’ndeki eğitimlerinden, burada buldukları çalışma ortamından ve araştırma olanaklarından son derece mutlu ve memnun olduklarını, bu hususta aksi yöne hiçbir iletim almadığını belirterek devam etti.

Fakat son zamanlarda ÖYP kapsamında öğrenim gören tüm araştırma görevlilerini endişelendiren bir gelişmenin yaşandığını aktaran Prof. Dr. OKUR, 4 Şubat 2016 tarihinde YÖK Genel Kurulu’nun ÖYP Usul ve Esasları’nda yaptığı değişikliği hatırlatarak araştırma görevlilerinin endişelenmekte çok haklı olduklarını dile getirdi. İlgili maddenin daha önce araştırma görevlilerinin ancak danışmanlarının uygun görmeleri halinde bulundukları kadrolara dönmeleri biçiminde olduğunu belirten Prof. Dr. OKUR, lisansüstü eğitim sırasında uygun altyapı ve eğitim olanaklarının bulunduğu bir ortamda danışmanlar ile birlikte sürekli bir çalışmanın tez süresini ve yapılan çalışmanın kalitesini etkilemesi konusunda büyük önem arz ettiğini vurguladı.

Yine diğer bir hususun ise ÖYP araştırma görevlilerinin kurumlarına dönmeleri halinde, kendilerine tahsis edilen bütçelerin kullanılamayacak olmasının altını çizen Prof. Dr. Okur, araştırma görevlilerinin eğitimleri için gittikçe azalmakta da olsa yine de ofis ihtiyaçlarını ve yurt dışı seyahat ödemelerinin yapıldığının ve araştırma görevlerinin kurumlarına dönmeleri halinde görevlendirme kararının başka bir üniversiteden, ödemenin başka bir üniversiteden yapılması durumunun söz konusu olamayacağı için bu bütçeleri kullanmanın olanaksız hale geleceğini dile getirdi.

Bu panel sırasında sayıları azımsanamayacak olan ÖYP’li araştırma görevlileri ile ilgili olarak bu durumun da panel konuları arasında görüşülmesini panelistlerden rica ederek ve ortaya çıkacak çözüm ve önerilerin YÖK nezdinde yapılacak girişimlerde yol gösterici olacağının altını çizen Prof. Dr. Okur, bu panelde bulunmaktan dolayı mutluluğunu belirtti ve başarı dileklerini ileterek konuşmasını sonlandırdı.

Ardından söz alan, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Yaşar Tınar, sözlerine bilim adamı olduğu ilk günden itibaren bilim dünyasının mutlaka uygulamayla iç içe olması gerektiğini savunduğunu ve denizcilik gibi uygulamanın içinden doğan bir bilim söz konusu olduğunda ise bunun çok daha fazla önem arz ettiğinin altını çizerek başladı.

Lisansüstü eğitimde uygulama ile bilim arasındaki ilişkiye değinen Prof. Dr. Tınar, YÖK’ün bu konuda son zamanlarda yaptığı ayrımı isabetli bulduğunu belirtti. Tezli yüksek lisans ile doktoranın içeriğinin bilimsel açıdan kalitesinin arttırılacak şekilde yeniden düzenlenmesinin ve YÖK tarafından hayat boyu öğrenmenin bir parçası olarak görülen tezsiz yüksek lisansın ise piyasanın ihtiyaçlarına cevap verecek, daha uygulamaya dönük bir araç olarak kullanılması fikrini savunduğunu dile getiren Prof. Dr. Tınar, teknolojik gelişme ve üniversitelerimizin geldiği aşamalar itibari ile yenilik ve yaratıcılık kavramlarının öneminin arttığı iş dünyasına hizmet verecek ve bilimsel altyapı sunacak bir “lisansüstü yeniden yapılanmasına” ihtiyaç olduğunu belirtti.

İş dünyasında giderek önem kazanan ve çok ihtiyaç duyulan bir yetkinlik olan araştırma yetkinliğinin yetiştirilecek tüm elemanlarda bulunması gerekliliğini vurgulayan Prof. Dr. Tınar, bu nedenle Sosyal Bilimler Enstitüsünde yapılanmaya gidilerek bir Proje ve Program Geliştirme Birimi’nin oluşturulduğunun ve bununla sadece mevcut anabilim dallarıyla değil, anabilim dalları dışında kalan yüksekokulların, meslek yüksekokullarının, araştırma ve uygulama merkezleriyle de diyalog kurularak birlikte uygulamaya dönük her alanda ihtiyaç duyulabilecek tezsiz yüksek lisans programlarının ve uzaktan eğitim programlarının sayısını artıracak bir paket üzerinde çalışıldığını belirtti.

Bunun iş dünyası ve üniversite dünyasına önemli katkıları olacağını umduğunu dile getiren Prof. Dr. Tınar, bu paneli düzenleyen ekibe teşekkürlerini ileterek konuşmasını sonlandırdı. Ardından Ankara’da Yüksek Öğretim Kurumu’nda bir toplantıda bulunmak durumunda olduğu için panele katılamayan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün’ün yerine konuşma yapmak için söz alan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Yaparel sözlerine öğrencileri endişelendiren her durumun üniversite yönetimi olarak kendilerini de endişelendirdiğinin altını çizerek başladı.

Denizcilik eğitiminin kendisinde çağrıştırdığı hususlara değinen Prof. Dr. Yaparel, günümüzde bilginin niteliğinin değişmesinden ötürü disiplinler arası ve iş birliğine dayalı çalışmaların gerekliliğini dile getirdi. Eski dünyanın aksine günümüzde oturduğumuz yerde ürettiğimiz bilgi ile bir yere varamayacağımızı belirten Prof. Dr. Yaparel, günümüzün dünyasında asıl ihtiyacın uygulanabilir bilgi olduğunu, rasyonel bilginin doğru dahi olsa test edilebilir olması gerektiğinin önemini vurguladı.

Daha sonra dünyaca ünlü psikolog Kurt Lewin’in “En güçlü teori uygulanabilir olan teoridir.” sözünü hatırlatan Prof. Dr. Yaparel, uygulanabilir bilginin ve özellikle de denizciliği ilgilendiren bilginin teorik olarak kalmasının yeterli olmayacağının altını çizdi. Denizciliğin çok boyutlu ve çok disiplinli bir uygulama olduğunu belirten ve denizcilik olmasa idi kültürün bir yerden bir yere gidemeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Yaparel, sözlerine işbirliğine dayalı öğrenmenin denizcilik ile ne derecede iç içe olduğunu ortaya koydu. Lisans, yüksek lisans, ve doktora düzeylerinin birbirleriyle karşılaştıran

Prof. Dr. Yaparel, geçtiğimiz ay DEÜ Denizcilik Fakültesi ve İşletme Fakültesi iş birliği ile düzenlenen ve alt başlığı “Girişimcilik ve Yeni Fikirler” olan 3. Ulusal Deniz Turizmi Sempozyumu’na atıfta bulunarak yeni fikirler üretmenin yolunun birlikte çalışmadan geçtiğini dile getirdi. Günümüz dünyasının birbirine bağlı sistemlerden oluştuğunu, aynı sistemin bilgi üretiminde de geçerli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yaparel, bu sistemi oluşturmanın ilk şartının insanlar arası ilişkilerde de birbirimize bağımlı olduğumuz bilincine sahip olmak olduğunu belirtti. Lisansüstü eğitimin bu bilincin gelişmesi için çok önemli bir fırsat olduğunu dile getiren Prof. Dr. YAPAREL, kümülatif bir öğrenmenin bize katkısının olmayacağını belirterek ancak dönüştürücü öğrenmeyi gerçekleştirerek yeni fikirler ortaya çıkartılabileceğini ve bu fikirlerin de hayata uygulandığında gerçek başarının elde edileceğinin altını çizerek konuşmasını sonlandırdı.

Plaket töreninin ardından kürsüye davet edilen Kpt. Altay Altuğ’un duygu dolu konuşmanın ve mızıkası ile katılımcılara çektiği müzik ziyafetinin ardından panelin açılış oturumu sona erdi.Kahve arasının ardından panel oturumuna geçildi. Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Celal Barla başkanlığında yürütülen panelde öncelikle İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güler Bilen Alkan denizcilikteki lisansüstü eğitiminde karşılaşılan sorunlara ve bu problemlerin en başında öğretim üyesi sayısındaki eksiklik olduğunun altını çizen bir konuşma yaptı.

Ardından söz alan Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. A. Güldem Cerit “Lisansüstü Denizcilik Eğitimi Paneli” başlıklı, DEÜ Denizcilik Fakültesi tarafından, Fen Bilimleri Enstitüsü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü çatısı altında gerçekleştirilen lisansüstü programları hakkında detaylı bilgiler içeren sunumunu gerçekleştirdi. Denizcilik Eğitim Konseyi olarak çok kuvvetli olduklarını belirten Prof. Dr. Cerit, konuşmasını denizcilik alanlarında lisansüstü eğitimlerini almakta olan araştırma görevlilerini kastederek geleceğimizin daha da kuvvetli olacağını belirterek sonlandırdı.

Daha sonra söz alan Karadeniz Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Seyhan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin denizcilik eğitimi hususundaki geçmişinden bahsettiği ve akademisyenliği bir yaşam biçimi olarak benimseyerek lisansüstü eğitimi alan kişilerin alanlarında büyük başarılar elde edeceklerine inandığını belirten bir konuşma yaptı.

İstanbul Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Salim Söğüt İstanbul Üniversitesi bünyesinde yürütülen lisansüstü denizcilik programlarından bahsederek, çok disiplinliğin önemini vurgulayarak akademisyenlerin farklı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayan bir konuşma yaptı.

Ardından söz alan ve Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Şahin yerine panele katılan Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, denizcilik lisansüstü eğitimindeki problemlerin saptanarak yeni yüksek lisans ve doktora programları üzerinde çalıştıklarını belirten bir konuşma yaptı ve oturumun soru cevap bölümüne geçildi.

Son oturum ve soru cevap bölümünün ardından söz alan Gemi Makine ve İşletme Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Feramuz Aşkın, sözlerine önceki gün Ankara’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği çatısı altında düzenlenen Deniz Ticaret Odaları Konseyi’nde yaptığı konuşmasında da denizcilik eğitiminin altını çizdiğini belirterek başladı. Karşılaşılan sorunların büyük çoğunluğunun bürokratik sorunlar olduğunu vurgulayan Aşkın, denizcilik eğitimi ile ilgili sorunları ve çözüm önerilerini TC Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ve TC Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ile paylaştığını ve hem bakanlardan hem de konsey üyelerinden büyük destek aldıklarını belirtti.



Dünyadaki ekonomik kriz ile birlikte denizcilik sektöründe son 50 yılın en büyük krizinin yaşandığının ve bu krizin etkilerini ortadan kaldırabilmek için mutlak iş birliği içerisinde çok çalışmamız gerektiğinin altını çizen Aşkın, denizcilik eğitimi alan öğrencilerin yaşadığı staj sorunlarına da bu soruna bir çözüm getirmeyi amaçladıklarını dile getirdi. Aşkın, bu panelde tartışılan sorunları ilerleyen dönemde gereken ortamlarda dile getireceğini belirterek ve tüm katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.

Son konuşmanın ardından Lisansüstü Denizcilik Eğitimi Paneli sona erdi.
Editör: TE Bilişim