Son günlerde denizcilik eğitimi ile ilgili tartışmalar yeniden alevlenmiş gibi görünüyor.Yeniden diyoruz; çünkü bilindiği gibi bu tartışma; aslında bugünün tartışması değil. Tartışmanın oturduğu (veya bir türlü oturamadığı) zeminin etüdünü bir ölçüde yapa

Son günlerde denizcilik eğitimi ile ilgili tartışmalar yeniden alevlenmiş gibi görünüyor.
Yeniden diyoruz; çünkü bilindiği gibi bu tartışma; aslında bugünün tartışması değil.
Tartışmanın oturduğu (veya bir türlü oturamadığı) zeminin etüdünü bir ölçüde yapabilmeniz için sizlere Sayın Alev Tunç’un da DTO Kürsüsünden ifade ettiği gibi, “gemilerimizde çalışan zabitan sayısını dahi bilmediğimizi”  söylemem yeterli olur sanırım.
Yine aynı DTO Meclis toplantısında öğrendik ki; aslında DTO’nun meclis toplantılarını yaptığı binanın zemini de, kolonları da sakat.
Tabii bu gerçek zeminin az önce bahsettiğim sanal zeminle bir ilgisi yok. Ancak kaderin cilvesi, paralellik var.
******
Tartışma zeminini sağlamlaştırmaya katkısı olması açısından; daha önce yazdığım “Denizcilik Eğitiminde Neler Oluyor?” başlıklı yazımdan (
http://www.denizhaber.com/index.php?sayfa=yazar&id=5&yazi_id=68) alıntı yapmak istiyorum.
******
Denizcilik eğitiminde bugünkü tartışmaların odağında aslında Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından hazırlanan 1978 yılında toplanan diplomatik konferans ile kabul edilen Gemiadamlarının Eğitimi, Sertifikalandırılması ve Vardiya Esasları ile ilgili uluslararası sözleşme (STCW Sözleşmesi) bulunuyor. Bu Sözleşme Nisan 1984 tarihinde yürürlüğe girdi.
Bu Sözleşme ile, ilk defa olarak, gemiadamları için uluslararası boyutta kabul edilebilir "alt" standartlar ortaya kondu. Amaçlanan bütün Devletlerin gemiadamı yetiştirilmesinde kullanacakları bir modeli ortaya çıkarmak değildi, çünkü pek çok ülke kendi denizcilik eğitimlerinde zaten Sözleşmede belirtilenlerden çok daha yüksek standartlar kullanmakta idiler. Amaç; denizcilik eğitimi kalitesinden söz edilemeyecek derecede geri kalmış ülkelerde en azından en alt düzeyde bir standardı tutturabilmekti.
Bu sözleşme 1995 yılında yeniden gözden geçirildi. Sözleşmenin teknik bakış açısıyla güncelleştirilmesinden ayrı olarak, yapılan değişiklikler IMO’ya Sözleşmeye taraf olan ülkelerin yönetim, eğitim ve belgelendirme standartlarının değerlendirilmesi hakkını da vermekteydi. Bu değişiklikler 1997 yılında yürürlüğe girdi.
STCW Sözleşmesi kapsamında IMO tarafından geliştirilen Model Eğitimler (IMO Model Courses); üye hükümetlerin öneriler doğrultusunda geliştirildi; her bir model eğitimin bir zaman çizelgesi; detaylı eğitim müfredatı ve öğretmenlere için rehberler ve öğrencilerin değerlendirilme yöntemleri bulunuyor.
IMO'nun bu Model Eğitimleri'nin ülkemizdeki yanlış algılanması öncelikle isminden başladı. "Course" kelimesi Türkçeye (belki de haklı olarak) "kurs" diye çevrildi. "IMO Model Kursları" tanımlaması insanlarda "Madem ki bu bir kurs, neden kurslar açıp denizci yetiştirmiyoruz?" çağrışımı yapmakta gecikmedi.
"STCW Kursları" adı altında zabitan eğitimi veren kurslar açılmaya başlandı. Bu kurslar, kendilerini savunurken hep "IMO'nun gereksinimlerini karşılıyoruz; öyleyse bunda bir yanlışlık olmamalı" mantığı ile savundular.
Deniz Ticaret Odası desteğinde kurulan TÜDEV; IMO Model Kursları çerçevesinde eğitim veren kurumlar içerisinde en önemlisidir.
IMO'nun Model Eğitimi gereksinimleri lisans düzeyinde eğitim veren kurumların da müfredatta değişiklikler yapmasını gerektiriyordu. Nitekim bu kurumlar müfredatlarını uyumlu hale getirdiler.
******
Bugün geldiğimiz noktada; denizcilik eğitimini nasıl vermemiz gerektiği, öne sürülen tezlerden hangisinin ülkemizin daha çok çıkarına olacağı konusunda karara varabilmek için tartışan taraflarca ortaya konulan bilimsel veriler yok denecek kadar az.
Üst düzey zabitan yetiştiren denizcilik eğitimi için STCW model kurslarının yeterli olduğunu; bunun için mutlaka lisans düzeyinde eğitim gerekmediğini söyleyenlere sorulması gereken sorular var.
1- STCW Model kursları alt standartlarda denizcilik eğitimi verecektir. Bu standartlarla yetiştireceğiniz öğrencilerle dünya deniz ticaretinde söz sahibi olabilir miyiz? Bu alt standartlarda yetiştirdiğimiz öğrencilerle dünya ticaret filosuna işgücü ihracatı yapabilir miyiz?
2- STCW Kursları düzeyinde yapılacak eğitime ayırdığımız, aktardığımız kaynakları, lisans düzeyinde eğitim yapmakta olan okullara aktarıp onların öğrenci sayısını ve eğitim olanaklarını arttırsa idik, bugün nasıl bir noktada olacaktık?
Öte yandan üst düzey zabitan yetiştirmede lisans düzeyinde eğitim gerektiğini öngören kişilere (ki beni de bu gruba dahil edebilirsiniz) şu soruyu sormamız gerekiyor:
- Yılda 100 adet mezun vererek, bugünün gelişen Türkiye’sinin üst düzey zabitan açığını nasıl kapatmayı düşünüyorsunuz? Bugüne kadar öğrenci kapasitesini neden arttırmadınız veya arttıramadınız?
*******
Konuyla ilgili en doğru saptamalardan birisini Sayın Kaptan Alev Tunç yaptı.
“Denizcilik eğitimi için bir master plana ihtiyaç vardır” dedi.
Bu doğru söze kim itiraz edebilir?
Denizcilik eğitimi için uzun vadeli hedeflerimizin ve planlamamızın olmaması; bugünkü tartışmayı ortaya çıkaran temel eksikliklerden birisidir aslında.
Üst düzey zabitan eğitiminin sadece lisans düzeyinde mi olacağı, yoksa kurslara da aynı imkanın verilmesi mi gerektiği konusu ülkemizin yapması gereken bir temel tercihtir.
Bu tercihin bir master plan çerçevesinde yapılması; kurslara da yardımcı eleman yetiştirilmesi ve denizci toplum amacına yönelik çalışmalarda rol verilmesi hem denizciliğimizi kalkındıracak; hem de bugün zaman ve kaynak israfına neden olan tartışma ve yatırımlara da bir yön verecektir.
********
Elbette ki STCW Model kurslarından üst düzey zabitan yetişmez demek mümkün değil. Elbette ki yetişir.
Ancak genç bir potansiyele sahip olan ülkemizin tercihi bu mu olmalıdır?
Lisans düzeyinde eğitimden mezun ettiğimiz öğrenci sayısını artırsak; üst düzey zabitan ihtiyacımıza bu yolla bir çözüm bulamaz mıyız?
Bu konularda hemen “evet” veya “hayır” diye karşılık vermek yerine; bilimsel çalışmalara; önümüzdeki yollardan hangisini tercih edersek potansiyel sonuçların ne olacağını ortaya koyacak araştırmalara  ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Yoksa bugün Deniz Ticaret Odamızın meclis binasının temelinin çürük olması gibi; denizcilik eğitiminin de temelleri sağlıksız olur ve tartışmalarla zaman, kaynak ve enerji kaybetmeye yıllar sonra da devam ederiz.