RAHMİ KOÇ "YALIDA ASALET VAR SOYLULUK VAR"

Kandilli'de bir kapı numarası: 19... Üsküdar-Kavak arasında gidip gelirken kim bilir kaç kez denizle aranıza giren yüksek duvarlarının ve kabartmalı mermer çerçevenin içine gömülmüş büyük, bordo kapısının önünden geçip gitmişsinizdir. Üzerinde "Ya fettah" yazan tokmağını çalmak ise elbette zor. Ama İstanbul'da yaşamanın lüksü sınırsız olduğu için onu görmenin bir yolu daha var: Dünyanın, ortasından deniz geçen tek kenti, kendisini seyrettirmek için sanki "Karşı kıyıdan bana bak" diyor.

Çünkü bu güzelim yalı Avrupa yakasına geçip, Bebek'le Rumeli Hisan'nın arasındaki o sahil yolundan bakıldığında uzansanız tutabilecek kadar yakın ve büyük duruyor. Soldan saymaya başlarsanız İsmail Paşa, Abud... Sağdan sayarsanız Çolakoğlu, Taşçıyan yalıları... Tam ortasında ise o: Eskilerin Ostrorog yalısı... Şimdinin Rahmi Koç yalısı... Arkasını verdiği rengarenk bitki örtüsü, yüksek taş bahçesi, dev sütunları, aslanları, kırmızı aşı boyası, içinde sürülen hayatı ve Boğaz'a vurduğu damgası sayesinde ise istanbul'un belki de en ünlü yalısı... 19 Eylül'den bu yana teknesi Nazenin4'le dünya seyahatine devam eden Rahmi Koç Karayipler'e vardıktan sonra bir aylık mola verince önceki hafta İstanbul'a geldi. Rahmi Koç'la Nakkaştepe'deki ofisinde yalısı, teknesi ve AB hakkında konuştuk:

* O kadar yalının arasında neden Ostrorogların yalısı?

İki sebebi var. Bir tanesi, ben Anadolu Hisarı'nda oturuyordum. Dolayısıyla komşuyduk Ostroroglara. Onlar haftanın bazı günleri gelen yabancı misafirlerine Türkleri tanıştırmak için kokteyl verirlerdi. Akşam 6 gibi oturur 8'lere kadar sürerdi.

* Yıl?

Anadolu Hisarı'ndaki yalımı 1964'te almış, 67'de içine geçmiştim. Kont Jean Ostrorog'la ikinci eşi İşka beni de davet etmeye başladılar. Davetlerine enteresan insanlar gelirdi. Çağrıldığım için onore olurdum. Zaman içinde birbirimize çok ısındık.

* Hiç sahip olmayı istemiş miydiniz?

Aklımdan "Benim de böyle bir yalım olsa" diye geçiyordu. Derken çocuklar büyüdü, her birine bir ev aldık. Ali Koç da küçüklüğünden beri Hisar'daki yalı için "Büyüdüğüm zaman ben burada oturmak istiyorum" derdi. Onu ona verdim. Ben de Boğaz'da kendime münasip bir yer ararken burası çıktı

* Ostroroglar niye satmak istedi?
Bahsegel />
Kontes'in kızı Anne, bir ay önce kanserden öldü, yalıya gelememeye başlamıştı. Bir tek o gelir, yalıya bakar, yazın misafirlerini ağırlardı. O son senelerde gelemeyince çocukları satma kararı aldılar.

* Yalının görkemli günleri ne zaman bitmişti?

Kont Jean Ostrorog 1975'te vefat etti. Sonra işleri eşi İşka götürdü. Ondan sonra parasızlıktan bu işlerle ilgilenememeye başladı. O da 10 yıl önce İtalyan Hastanesi'nde, parasız bir şekilde öldü.

* Yalıda oturuyor ama parasız?..

Onun sadece oturma hakkı vardı, yalının sahibi Kont'un birinci kızından olan kızı Anne'e aitti. Zaten görüşmezlerdi. İşka benim ahbabımdı. Ne zaman bir derdi olsa ben koşardım..

* Kimden aldınız?

Anne'nin kızı Angela'dan. 19 milyon dolar ödedim. (Yaklaşık 30 trilyon lira)

* Boğaz'da daha pahalı, daha büyük birçok yalı var. Bu yalının öne çıkan özelliği ne?

Asaleti ve soyu var bu yalının.

* Boğaz'da başka beğendiğiniz yalı var mı?

Mesela Yeniköy'de kuleli bir yalı var. Galiba Yalçınların. Onu çok beğenirim. Sedat Hakkı Bey'in mimarisini çok severim. Erol Aksoy'un o satılan Tahsin Bey yalısı çok güzeldi.

* Sabancıların damadı o yalıyı alırken içiniz gitmedi mi? Siz de almayı istemez miydiniz?

Ben almıştım bir, ahşap bina severim iki, bizim holding bu tarafta olduğu hepimiz bu tarafta oturmayı tercih ediyoruz üç.

* O yalınız şimdi "Bir İstanbul Masalı" dizisine set oldu. Ostrorogların yalısının başına da aynı şey gelmez herhalde değil mi?

Mümkün değil. O yalıyı da aslında bir yabancı mektebe kiralayacaktım. Fakat komşular "Çocuklar gürültü yapar" diye itiraz etti. Komşu hakkına çok saygılıyımdır. Peki dedik. O sırada böyle bir teklif geldi. Ev de zaten yıpranmıştı.

* Hiç seyrederken anılarınız canlanıyor mu?

İlk bir iki bölümünü seyrettim. Ben dizi sevmem.

* Bir işadamı için bu kadar parayı bir yalıya yatınrken durup bir daha düşünmediniz mi?

Düşünmez olur muyum? Çok zor oldu. Onun faizi var, şeyi var. Ama insanın bir canı var, bir defa yaşıyor değil mi efendim? Muayyen yaşa gelmişiz, evimizi de oğlumuza vermişiz, aldığımız arazinin projesini yaptırmak çok zaman alacaktı, o bakımdan burası bana çok denk geldi.

* Boğaz hayatı için çok önemli bir yalıydı değil mi; belki sizi en çok etkileyen de bu oldu?..

Ostrorogların tevazu içinde zenginlik gibi bir anlayışları vardı.

* Size benziyorlardı yani?..
(Yanıtı kahkahasıyla veriyor)


Devrim Sevimay / VATAN

Editör: TE Bilişim