Deniz Fenerleri Turizmin Hizmetinde

Ulaştırma Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakçı, “Denizci millet, denizci ülke” olma hedefi doğrultusunda 2004 yılında geliştirilen bir proje ile deniz fenerlerinin halkla buluşturulduğunu ve bu kapsamda ilk olarak 2004 yılında Şile Feneri'nin turizme açıldığını anımsattı.

Türkiye kıyılarına ilk kez fener konulmasının 1856 yılına rastladığını kaydeden Orakçı, bugün ise fenerlerin Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösterdiğini söyledi.

Orakçı, Türkiye kıyılarında 103'ü Karadeniz'de, 38'i İstanbul Boğazı'nda, 63'ü Marmara Denizi'nde, 28'i Çanakkale'de, 104'ü Ege ve 88'i Akdeniz'de olmak üzere çeşitli tip ve özellikte toplam 424 deniz feneri bulunduğunu bildirdi.

Salih Orakçı, Şile Feneri'nin ardından Türkeli (Rumeli), Fenerbahçe, Ahırkapı, Anadolu fenerlerinin restore edilerek halkla buluşturulduğunu, diğer fenerlerle ilgili çalışmaların da sürdürüldüğünü ifade etti. Orakçı, “Fenerleri turizme açmadaki hedefimiz kesinlikle para kazanmak değil. Buradaki asıl amaç, denizci millet, denizci ülke olma yolunda halkımızı, insanımızı fenerlerle buluşturmak, onların denize yönelmelerini sağlamak ve bu süreç içerisinde de ülke turizmine katkıda bulunmak” dedi.

Orakçı, fenerlere halkın ve turistlerin ilgisinin beklentilerinin üzerinde olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Bu proje, kamuya mal olmuş bu gibi yerleri halkımızdan uzaktan tutmak değil, onlarla buluşturmanın projesiydi. İnsanlar o fenerin içerisinde değişik mistik bir hava yaşıyor. Eskiden 'girmeyin, dokunmayın' denilen, halka kapalı olan bu fenerler bugün halkımızla iç içe, bunların her birinde tarih var.

Fenerlerdeki o nostaljiyi yaşatmak için fenerleri hepsini bir müze haline getirmek suretiyle elimizdeki parçaları topladık. Bunların bazılarını çöpten topladık. Kıymet bilmek konusunda biraz sıkıntı çekilmiş. O fenerler kim bilir kimleri aydınlattı? Kim bilir kimlere yol gösterdi?”

Özel sektöre kiralandı

Fener turizminin yanı sıra 16 deniz fenerinin de özel sektöre kiralandığını anlatan Orakçı, bunlardan bazılarının Yeşilköy feneri, Kızılada deniz feneri, Kadırga Burnu, Batı Burnu, Foça deniz feneri, Hopa deniz feneri ve Bodrum feneri olduğunu bildirdi.

Orakçı, fenerlerin kiraya verilmesi prosedürünün devam ettiğini ifade ederek, “Elimizde atıl duran kaynakları harekete geçiriyoruz. Buraları işletmelere kiraya verirken iki konuya dikkat ediyoruz. Bir tanesi kesinlikle tarihi dokusuna zarar verilmemesi, diğeri de açık artırma usulü. Bu fenerlerden yılda 1 trilyon lira kira geliri elde ettik” diye konuştu.

Salih Orakçı, halkın fenerlerle buluşturmasıyla aynı zamanda istihdam yaratıldığını da dile getirdi.

10 yıldır fenerde görevli

Gemilerin Karadeniz'den İstanbul Boğazı'na emniyetle girmelerini sağlamak üzere 1856 yılında inşa edilen Türkeli fenerinde 10 yıldır çalışan İlyaz Girit, fenere gelen ziyaretçilerin buradan unutulmaz anılarla ayrıldıklarını söyledi.

Yabancı turistlerin ilgisinin daha fazla olduğunu ve duygularını fenerde bulunan deftere aktardıklarını belirten Girit, ziyaretçilerin fenerin manzarasına göstererek “Siz cennette yaşıyorsunuz” değerlendirmesinde bulunduklarını anlattı.

İlyaz Girit, hafta sonları ziyaretçi sayısının çoğunluğu yabancı olmak üzere 50'yi bulduğunu ifade ederek, fener içerisinde, geçmiş dönemlerde denizcilerin kullandıkları roket takımı, can kurtarma, telefon santralları, havai fişekler, tartılar, roket sistemleri, barometre, radyolar, pusula, yemek kapları, dürbün, termometre, ışıklandırmalar, lambalar, giysiler, tıbbi malzemeler, işaret fişekleri ve tabancalar gibi malzemelerin sergilendiği bir müze bulunduğunu kaydetti.

Fener bahçesinde bulunan 2 adet sis topunun ziyaretçilerden büyük ilgi gördüğünü belirten Girit, ayrıca fenerin içerisindeki, İslamiyet'in yayılmasına öncülük eden kişilerden “Saltuk Hazretleri” diye bilinen zata ait türbe bulunduğunu ve vatandaşların ziyaret burayı ziyaret ettiklerini söyledi.

Türkeli (Rumeli) Feneri

İstanbul'un Rumeli yakası Boğaz girişindeki şirin balıkçı köyü Türkeli'de bulunan fenerin, Fransızlar tarafından yapıldığı biliniyorsa da bazı kaynaklar Fransızların aslında var olan feneri yeniden yaptıklarını belirtiyor.

Deniz seviyesinden 58 metre yükseklikteki taş yapımı fener kulesi, üç kademe şeklinde sekizgen olarak inşa edilmiş ve 30 metre yükseklikte bulunuyor.

Günümüzde otomatik olarak elektrikle çalışan, ışık görünüş mesafesi 18 mil olan deniz feneri, ilk yapım yıllarında önce gaz yağı, daha sonra asetilen gazıyla çalışarak hizmet verdi.

Fenerin sis düdüğü ise normal havalarda 4-6 mil uzaktan duyulabiliyor.

Rumeli (Türkeli) fenerinin inşaatı sırasında yaşanan ilginç bir de öyküsü var.

Yapım sırasında kulenin birkaç kez yıkılması üzerine köyün yaşlıları fener yerinde bir yatır (türbe) bulunduğunu, bu nedenle kulenin sürekli yıkıldığını yapımcı Fransızlara söyleyince, ustalar önce türbeyi yapıp, sonra da bugünkü kuleyi inşa ederler.

Rumeli feneri içinde türbe bulunan tek fener olma özelliğini günümüzde de sürdürüyor

DenizHaber.Com (Foto:AA)

Editör: TE Bilişim