"Gösteririm size dedim, armatör oldum"

O bir denizci. 53 şirketli bir holdingi yönetiyor. Ama denizle yetinmemiş; iki yıldır şarapçılık da yapıyor. Gözlükleri nedeniyle içinde ukde kalan voleybol aşkını, perşembe akşamı Şampiyonlar Ligi'nin en iyi dört takımı arasına giren Arkasspor Erkek Voleybol Takımı'nın başarılarıyla gideriyor.Bugünlerde yeni bir heyecan yaşıyor:

Dünya denizcilik tarihinde önemli rol oynamış 330 geminin maketini yaptırdı. Nisan ayında görücüye çıkacak Türkiye'nin ilk Denizcilik Evi'ni hazırlıyor İzmir'de, Bornova'da üç katlı bir bina. 1850'li yıllarda inşa edilmiş İngiliz mimarisi. İşadamı Lucien Arkas'ın bir zamanlar ailesiyle yaşadığı evin üst kattaki yatak odalarına 18-19 ve 20'nci yüzyıla ait gemilerin küçük ölçekli maketleri konuşlanmış.

İşte dünya denizcilik tarihinde ilklerden biri: Kristof Kolomb'un Amerika kıtasını keşfettiği gemisi Santa Maria. Biraz ileride Fransız kaşif Kaptan Cousteau'nun gemisi Calypso. Başka bir odada 1912'de 2 bin 223 yolcusu ve mürettebatıyla batan Titanik transatlantiği... Rus Çarları ve Osmanlı İmparatorları'nın gemileri yan yana. Osmanlı Devleti'ni 1. Dünya Savaşı'na sokan Midilli Kruvazörü ileride. Aralara o yıllardan kalma gemi parçaları serpiştirilmiş: Şimdilerde esamesi okunmayan gemi düdükleri, dümenler, dalgıç kıyafetleri...

"30 yıldır topluyorum bunları" diye anlatmaya başlıyor Lucien Arkas. 1980'de bir sergide beğendiği ve almak istediği gemi maketini satın alamayınca, modelci Engin Alsan'a ilk maketini sipariş etmiş: İngiliz Amiral Nelson'un Fransızları yendiği Trafalgar Savaşı'nın sembol gemisi Victory'yi gösteriyor ve gülerek, "Fransız kökenlerime rağmen ayrımcılık yapmıyorum" diyor.

Arkas, o gün bugündür gemi maketi yaptırıyor. Zevk için başladığı uğraş, evde koyacak yer bırakmayınca aklına bunları sergilemek geliyor. Denizcilik evi fikri de böyle çıkıyor: "Burada geminin gelişimini göstermek istedim. Konteyner gemisinin yaratıcısı Amerikalı Malcom McLean 4 bin konteynerlik gemi yapmıştı, limanlara girmez dediler. Şimdi 18 bin konteynerlik gemi inşa ediyorlar. 18 bin konteyner 9 bin tır demek. 370 metre boyu var."

DÜNYANIN 34'ÜNCÜ FİLOSUYUZ

Maketlerin arasında kendi denizcilik macerasını dinliyoruz: "Babam, dedemin 1902'de kurduğu ithalatçı firmayı işletiyordu, 8 yaşımda beni de gemilere götürüyordu. Ürkerdim gemilerin büyüklüğünden. Derin ve karanlıktı. 10 yaşımdayken komşumuzun kümesinden aldığım tahtalar ve o zamanlar daha yeni yeni çıkan kola ve bira tenekelerini birbirine bağlayarak, üstüne çıkabileceğim bir sal yaptım. Narlıdere sahilinde birkaç gün yüzdürdüm. Ahşap su alınca, keyfim uzun sürmedi tabii. Denizle muhabbetim öyle başladı. Gençliğim denizde geçti. Balık avlar ve dalardım."

İzmir Saint Joseph Lisesi'ni bitiren Arkas 19 yaşında konteyner taşımacılığı yapan şirketin patron koltuğuna oturuyor. İşleri başkalarının yüzünden aksamaya başlayınca kendi gemi filosunu oluşturmaya karar veriyor ve 32 yıl sonra 1996'da ilk gemisini alıyor: "Her şey bir iddiayla başladı. Bazı işler bana ters gelince 'Sadece siz mi gemi işleteceksiniz, gösteririm size' dedim ve gösterdim. Şimdi dünyanın 34'üncü büyük filosuna sahibiz."

Arkas Holding bugün Türk bayraklı 25 gemisiyle Türkiye'nin en büyük konteyner gemi filosuna sahip. Filoda ayrıca beş de yakıt ikmal tankeri bulunuyor. Türkiye'nin en büyük konteyner limanı İstanbul'daki Arkas Marport'un kuruluşunda da yine böyle bir iddia yatıyor.

HER ŞEY HAYAL ETMEKLE BAŞLAR

Türkiyenin sayılı zenginlerindensiniz...

- Öyle diyorlar. Yemin ederim zenginim diye ortaya çıkmadım.

Peki nasıl bir ruh hali bu?

- Zenginlik para değil benim için. Sevilmek, takdir edilmek daha önemli. Resim, müzik, maket; benim zenginliğim bu. Tabii bunlar parasız yapılmıyor. Para bir vasıta, o bakımdan parayı kazanacaksın. Ama sırf para için çalışırsan yanlış. Ne iş yapacaksan yap, iyi yaptıktan ve sebat ettikten sonra para getirir. En az beş yıllık hedefler koyacaksın. Şirketin parasını şirket adam olana kadar içeride bırakacaksın. Yoksa yumurtlayan tavuğu yemsiz bırakırsın. 19 yaşında patron oldum. İlk evimi 15 yıl sonra aldım. O parayla iş yaptım.

Geriye dönüp baktığınızda pişmanlıklarınız var mı?

- Şimdiki aklımla bazı işlere girmezdim. Zamanında tavukçuluğa girmiştim, bizzat ilgilenemedim, başarı gelmedi mesela. Tutmayınca çıkmayı da bilmek lazım. İngilizler diyor ki: Zarar eden bir işi kâra geçireceğim diye emek sarf edeceğine zararını öde, sıfırdan kâr getiren bir işle uğraş, daha rantabl olur.

Ya içinizde ukde kalan, yapamadıklarınız...

- Hayatta istediklerini yapmış biriyim. Kafaya taktım mı benden kurtuluş yok. Bir şey yaptırmak istiyorsanız benimle iddiaya girin.

Hâlâ hayal kurar mısınız?

- Her şeyin temeli hayal. Benim mottom bu: Her şey hayal etmekle başlar. Şimdi en büyük hayalim; Türkiye'nin denizcilik sektöründeki itibar eksiğini tamamlamak.

Çocukluğunuzda orkestra şefi olmak istiyormuşsunuz. Şimdi 53 şirketiniz var. Kendinizi bir şef gibi hissediyor musunuz?

- Tüm orkestra şefleri gibi ters bir adamım. Onlar nasıl ellerinde çomak, 'Yanlış çaldın' diyorsa, ben de işteki yanlışı buluyorum. Olan biteni bileceğim ki ahenk çıkacak ortaya.

 ARKAS SANAT AŞ

"Pusulamı belirleyen etken sevgi ve güzellik" diyen Arkas, güzelliği sanatta bulduğunu söylüyor. Zengin bir resim koleksiyonu var. 1000'e yakın eserden oluşan Arkas Resim Koleksiyonu Türkiye'nin sayılı koleksiyonlarından. Bu koleksiyonu sergilemek için İzmir'de Arkas Sanat Merkezi'ni kurdu. Post empresyonistlerin resimlerinden oluşan ilk sergi hâlâ açık. Nisanda oryantalistler sergilenmeye başlanacak. Lucien Arkas resim merakını, "Bende sınır olmadığı için bazen ayarım kaçıveriyor. 'Yeter' ibrem bozuk. O kadar çok toplamışım ki... 20 yıl önce başladığımda fiyatlar makuldü. Şimdi abartılıyor, ama arz talep bu" sözleriyle anlatıyor.

Sanata merakı resimle sınırlı değil. Çocukluğundan beri klasik müzik dinliyor. Geçen eylülde üç virtüözü bir araya getirerek  Arkas Trio'yu kurdu. "Sizin resim yapmak, enstrüman çalmak gibi beceriniz var mı?" sorusuna şöyle yanıt veriyor: "Resme yeteneğim yok, kayınpederim yapardı. Küçük kızım ona çekmiş, şimdi ressam. Küçükken piyano çalmayı öğrendim, sonra bıraktım. Lisedeyken akordeona geçtim. Evlendim, akordeon sesi çocukların gürültüsüne uyum sağlayamadı... Çocukları da susturamadığıma göre... İki yıl önce tekrar piyanoya döndüm. Haftada üç saat çalışıyorum. Beni dinlendiriyor. Kitap okurken bile o kadar çok dinlenemiyorum."

VOLEYBOL TAKIMI AVRUPA'DA

Okulda voleybol oynardım ama o zaman lens yoktu, gözlüğüm vardı. İyi oynamak mümkün değildi. İçimde kaldı. Laf olsun diye ikinci ligden bir takımı devraldık ama bende rahat duramama huyu var ya, illa ki en iyi olacak. Uğraştık, lig şampiyonu olduk. Şimdi Avrupa şampiyonluğu için oynuyoruz. (Biz röportajı yaparken, takım o akşam çeyrek final maçına hazırlanıyordu, o akşam Rus takımı yenip yarı finale çıktılar) Onları seyrederken adrenalinim çok yükseliyor. Ya öpeceğim ya döveceğim geliyor onları (gülüyor). Öpeceğim zaman gidiyorum, döveceğim zaman uğramıyorum. Bir gün dediler ki "Git şunları azarla". Ben de o hışımla gittim. Çocuklar 2 metre küsur, ben 1.69. Ormandaymışım gibi... Bağırıyorum ama doğaya ters. Bu iş böyle olmaz dedim, vazgeçtim. Arkas spor okulunda 700 sporcu var.

EN GÜZEL ŞARABI YAPACAĞIM

Bir gün Torbalı'da bir bağ gördüm. 1200 dönüme yakın koca bir yer. Aldım, şarapçılığa başladım. İnsanlar güzel şarap için aşırı yüksek fiyat ödüyor. Onun için tüketim olmuyor. Tersini yapacağım. İdol ismini tuttum. Şimdi ona ilaveler yapıyorum ama marka yaratmak kolay olmuyor.

 

Editör: TE Bilişim