Nusrat'ın Komutanı, Kabri Başında Anılacak

Bilindiği üzere Çanakkale Savaşları deyince akla ilk gelen ve bu savaşların simgesi olan kahraman Nusret Mayın gemisidir. 18 Mart Deniz Savaşı'nda müttefik donanmasını dağıtan, müttefik komutanlarını şaşkınlığa uğratan, Türk askerine moral, Türk Milleti'ne sevinç kaynağı olan 26 mayınla bir yazgının değişmesine sebep olan bir kahramanlık hikayesidir Nusret Mayın Gemisi.  Bu geminin kahramanı ise Denizici Mevki Mayın Grup Komutanı Yzb. Nazmi AKPINAR'dır. 18 Mart 1915 de kazanılan başarıda büyük pay sahibi olan Yzb. Hafız Nazmi Bey 5 Mayıs 1940 yılında vefat etmiştir.
 
Yzb. Nazmi AKPINAR,  5 Mayıs 2010 Çarşamba günü saat 14.00 de ölümünün 70. yılında Aşiyan mezarlığındaki kabri başında  anılacak olup, İstanbul Barbaros Hayrettin Paşa Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi Okulu ve Beykoz Denizciler Derneği,  milli değerlere vefa açısından planlanan bu anma töreninde vefa gösterecekleri aralarında görmek istiyor. 
           
 
Tören Programı

Tarih :5 Mayıs 2010 Çarşamba
Saat :14:00
Yer : Aşiyan Mezarlığı / Rumelihisarı
Kur’an Okunması
Yüzbaşı Nazmi AKPINAR’ın hayat kronolojisi
Çanakklale Savaşı’daki görevi
Kapanış (Saat 15:30)


"Nusrat Mayın Gemisi’ nin Torpil Komutanı Nazmi AKPINAR'ın dilinden NUSRAT olayını Rıza Lebib Asal, "Deniz Ortasında Ölümü Yenen Adamlar" isimli eserinde anlatmıştır:

 "Nusrat Mayın Gemisi’ nin Torpil Komutanı Nazmi AKPINAR Kaptan ile tam 38 sene evvel bir sonbahar günü tanıştım."

Şimdi yerinde Gümrük Antreposu inşa edilmiş bulunan Tophane Rıhtımındaki Kılavuzluk Dairesi binasının birbirinden geçilen iç içe dört küçük odasından sonuncusunda karşı karşıya oturmuş, hâtıratının çok meraklı safahatını O’ nun ağzından dinlemiştim.

Yaradılıştan mütevazı bir zat olan Nazmi Kaptan’ ı konuşturmak kolay olmamıştı. İki üç günlük bir selamlaşmadan sonra dostluğunu kazandığım Nazmi Kaptan, ısrarlarıma dayanamayıp bana 18 Mart Zaferi’ne ait hâtıratını anlattı.

Bu kahraman insanın aziz ruhunu şâd etmesi temennisiyle tam 38 sene evvelki Kılavuzluk Dairesinin odalarından birine dönelim.

- "Nazmi Bey” dedim." Nusrat Mayın Gemisi' nin 18 Mart Zaferi’ ni hazırlayan harekâtını sizden dinlemek istiyorum."

 - "Aman efendim" dedi. "Bunlar olmuş bitmiş şeyler, bırakın başka şeyler konuşalım."

Fakat ben Çanakkale Boğazı’ nda düşmanın 18 Mart hezimetinde büyük rolü olan gizli torpil hattının nasıl döşendiğini mutlaka dinlemek istiyordum O’ nun ağzından...

Nihayet devamlı ısrarlarıma mukavemet edemeyip anlatmaya başladı:

- "Birinci Cihan Harbi başlamadan evvel beni Çanakkale Boğazı Torpil Komutanlığı’ na tayin etmişlerdi. Ortalık adamakıllı karışıktı. Her an harbe intizar ediliyordu. Bu vaziyet karşısında Bahriye Nezareti icabında Boğaz’ ı müdafaa edebilmek için Çanakkale’de birkaç torpil hattı tesisini ihtiyati bir tedbir olmak üzere derpiş etmiş, bu hususta bize de emir verilmişti. Bu aralık harp de patlamıştı.

Elimizdeki mayınların adedi çok azdı. İstenildiği gibi esaslı birkaç torpil hattı tesisi bu yüzden imkânsızdı. Elimizde mevcut Alman sistemi karbonit mayınlarını denize dökmeye başladık.

Rus’lar tarafından Karadeniz’ e dökülüp de tarafımızdan toplanan mayınlardan ve bilhassa o sıralarda İzmir civarında Kösten ağzında batırılan mayın yüklü bir Fransız gemisinin toplanan torpillerinden istifade ile Boğaz’ a bir iki hat torpil döşeyebildik.

Fakat bu mayınlar muntazam ve yekdiğerine muvazi olarak gemilerin su kesimleri de hesap edilip dört, nihayet beş metre derinliğinde denize dökülmüş olduklarından, düşman tayyareleri bunların yerini keşfetmekte müşkülât çekmedi. Düşman, keşfettiği torpil hatlarını bozmak için tayyarelerle torpilleri imhaya çalışıyor ve bazı küçük balıkçı gemileri bu hatların arasına kadar sokularak torpilleri toplamaya çalışıyorlardı.

Düşman donanması Boğaz yakınında toplanmış, bunların Boğaz’ a saldırmak ihtimalleri her an kuvvet bulmaya başlamıştı. Bu tehlike göz önünde tutularak düşmanın bilmediği diğer yeni ve gizli bir torpil hattı tesis etmek lüzumu hissedilmişti.

Bu aralık Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandanlığı’ndan şu emri aldım:

"En müsait ve kısa bir zamanda Nusrat Mayın Gemisi ile düşmanın keşfettiği mayın hatları haricinde gizli bir mayın hattı tesis edeceksiniz."

Bu emir üzerine elimizde mevcut 26 adet mayınla 11 Mart 1915 gecesi gece yarısından biraz sonra Nusrat Mayın Gemisi ile hareket ettik. Her taraf zifiri karanlıktı. Geminin süvarisi Tophaneli Hakkı Kaptan idi. Ben de Torpil Kumandan’ ı olarak gemide bulunuyordum. Gemide tek bir ışık bile yakmıyorduk. Ancak bu seyahatimiz çok tehlikeli idi. Düşman tarafından görülüp batırılmak tehlikesinden başka, karanlıkta evvelce döktüğümüz torpillerimizden birine çarpmak tehlikesi vardı. Bütün bunlara rağmen torpil hatlarımızdan yavaş yavaş dışarı çıktık. O sıralarda Sedd-ül Bahir ve Kumkale istihkâmları da düşmüş olduğundan düşman Boğaz medhalinde bazı gemilerle karakol bile yapıyordu.

Biz bu tehlikeli işe girişirken Müstahkem Mevki Kumandanlığı ile her hangi bir tehlike karşısında bazı tedbirler kararlaştırmıştık. Bunlardan biri, düşman bizi gördüğü taktirde vereceğimiz işaret üzerine sahil projektörlerimiz düşman gemileri üzerine ışıklarını yakacaklar ve biz de bu ışık yüzünden düşmana karanlık görünecek olan denizin sahil kısmında kolaylıkla ilerleyip kaçabilecektik.

Fakat bunlara lüzûm kalmadı. Çünkü biz gecenin karanlığı içinde düşmana hissettirmeden onların yanına kadar sokulduk. Karanlık Liman’ a kadar gelmiş, düşman gemilerinin hemen yanı başında bulunuyorduk. Bu esnada geçirdiğimiz heyecanı hiç tarif edemeyeceğim.

Mevcut 26 torpilimizi serpme olarak ve hiç gürültü çıkarmadan düşman gemilerinin manevra yapacakları bu sahaya dökmeye muvaffak olduk. Artık sabaha bir şey kalmamıştı. Hava neredeyse aydınlanacaktı. Zaten işimizi de bitirdiğimiz için geldiğimiz gibi yavaş yavaş ve ihtiyatla geri dönüp torpil hattımızdan içeri girdik.

Derhal Müstahkem Mevki Kumandanlığı’na bir raporla vazifemizi düşmana hissettirmeden yaptığımızı, binaenaleyh gizli torpil hattının döşenmiş bulunduğunu bildirdik.

Nihayet düşmanın beklediğimiz hücumu başladı. 18 Mart günü düşman donanması, bulundukları sahayı temiz sandıklarından manevralarına başladı.

Düşman donanması bizim gizli hattı tesis etmezden evvel bulundukları sahayı mayın toplama ve balıkçı gemileri ile müteaddit defalar keşfettirip bu sahanın temiz olduğuna kanaat getirmiş olduğundan taarruza başlarken iki gruba ayrılmıştı.

Bunlardan Anadolu cihetindeki Grup Rumeli cihetindeki istihkâmlarımızı dövüp düşürecekler ve kendilerince malûm olan mayın hatlarımızı da temizleyip Boğaz’ dan içeri gireceklerdi.

Anadolu cihetinde taarruza geçen düşman gemileri daha hücuma başladıkları ilk anda bizim gizli torpil hattımıza düştüklerinden birdenbire bu torpillere çarpıp zayiat vermeye başladılar. Düşman hiç ummadığı bu vaziyetten neye uğradığını anlayamamıştı. Bu şaşkınlık içinde bir hayli zayiat verdiler.

İngiliz Amirali Dö Robeck ve Fransız Amirali Geprat’ ın başında bulundukları bu filoya mensup saffıharp gemilerinin isimleri şunlardı:

Queen Elizabeth, bu gemi Amiral forsunu taşımaktaydı. Infleksibel, Ocean, Aga Memnon, Lord Nelson, Irrezistibl, Albiyon, Vencens, Svifşür, Majestik, Kornvolis, Prens George ve Fransızların Buve, Süfren, Goluva, Sharlman ve daha bazı ufak gemiler...

Bu 16 saffıharp gemisinden ilk anda Fransızların Buve, Goluva ve bunları müteakip de İngilizlerin Irrezistibl gemileri bu gizli torpillere çarparak battılar.

Bu hücumda 16 saffıharp gemisinden üçü batmış, İngilizlerin büyük gemilerinden biri olan Infleksibel de dahil olmak üzere, diğer üçü gayrımuayyen bir zaman için ifayı vazife edemeyecek bir halde hattı harp haricine çıkmıştı.

Demek oluyor ki, müttefik devletlerin muharebe donanmasının üçte biri bir günlük harekât-ı harbiye neticesinde harcanmış bulunuyordu.

İngilizler 18 Mart’taki mağlubiyetlerini "Harekât-ı Harbiye" adlı eserlerinde şu cümlelerle anlatmaktadırlar:

"Bütün bu felaketlerin hakiki sebebi keşif ve tayin edilinceye kadar çok zaman geçmedi. İşin hakikati şuydu: Bir gece Türkler, bizim haberimiz olmadan Erenköy Körfezi dahiline ve sahile muvazi olarak 20 torpil demirlemişler. Torpil taramak ve keşfetmek hususlarında istihdam edilen bizim balıkçı gemileri de çok defalar vaki araştırmalarına rağmen bu torpillere tesadüf edememişlerdi. Türkler bu torpilleri gizlice ve maksadı mahsusla bizim daima manevra yaptığımız sahaya dökmüşler, gösterdiğimiz bütün ihtiyat ve basirete rağmen baş döndürücü bir muzafferiyet kazanmışlardır."

İşte yaptığımız işin hikâyesi ve neticeleri..."

Editör: TE Bilişim