Modern gemicilikte artık kullanılmayan bu heykellerin, denizci inanışı ile geminin ruhunu yansıttığına, deniz tanrılarını sakinleştirdiğine inanılırdı.

Bilhassa yelkenli çağında hemen her geminin başında bu oymalardan vardı.


Denize ve dalgalara doğru bakan bu heykeller, M.Ö. 1000 senelerinde Viking gemilerinde ejder başı ya da efsane canavar başı şeklinde yapılırdı. Bu figürlerin gemiyi şeytan ve kötülüklerden koruduğuna inanılırdı.

Ancak gemilerin büyüyerek kalyon şekline dönüştüğü 16.yüzyılda, bu heykeller tekne sahibinin ya da temsil ettiği ulusun ne kadar zengin ve cesur olduğunu göstermesi için büyük ve göze çarpan boyutlarda yapılmaya başlandı.

Böylelikle gemilerin vazgeçilmez simgeleri haline geldi.

Baş oymaları Barok çağında bir kaç ton ağırlığa ulaşmış, hatta çift sayıya çıkmıştı.

Kuzeyli deniz ülkelerinde bilhassa Alman Denizciliğinde baş oymaları su perileri şeklinde yapılır; gemileri fırtınalardan, kayalıklardan koruduğuna inanılırdı.

Gemi batsa bile ölen personelin sonsuza kadar batıkta hapsolmaması için, bu perinin denizcilerin ruhlarını karaya taşıyacağı düşünülürdü.

İlerleyen yıllarda bu oymalar, tek ve çok büyük ağaç gövdelerinin, ince ve titiz bir işçilik ile oyulduğu, deyim yerinde ise geminin değerini artıran fevkalade sanat eserlerine dönüştü.

Sonraki yıllarda ise, bilhassa 19.yüzyılda bu kadar maliyetin gerekmediğine karar verilmiş olmalı ki, heykeller artık daha ufak yapılmaya başlandı.

Napolyon savaşlarından sonra daha ince işçiliğe sahip ve ufak insan boyutunda büst şekline dönüştü.

Çay ticareti yapan Clipper gemilerinde de yapılan baş oymalarında, çoğunlukla göğüs kısımları açık olan, dalgalara doğru uzanmış zarif ve güzel kadın figürleri kullanılmakta idi.

Dalgalara yüz verecek şekilde yapılan bu oymaların, hırçın denizleri sakinleştireceğine inanılırdı. Bu nedenle çoğu oyma dekolte ve zarif bir kadın şeklinde yapılmakta idi.

1900’lü yılların başından itibaren bu oymalarda insan şekli yerine başka figürler de kullanılmaya başlandı.

20. yüzyıl başlarında savaş gemilerinde şövalye kalkanlarının ve süslemelerinin kullanıldığı, yaldızlara boyanan uzun kuyruklu dal ve yaprak figürleri ile bıyık gibi geminin baş tarafına asılır ve katlanmış bir folyo şeklinde gemi burnunda biterdi.

Bugün ise bu güzel şekiller artık denizlerden yok olmuştur. Çok nadir olarak bazen eski yelkenli bir okul gemisinde göze çarpan ve eski yıllardan, eski denizlerden günümüze hatıralar getirir.

Yedi denizin tuzunu yutan, güneş ve mavilikler ülkesi vatanlarından ayrı düşen bu sevgili oymalar, şimdi anılar denizinde dalgın dalgın ya bir müzede, ya da bir antikacı dükkanında boy göstermektedirler.

Editör: TE Bilişim