'Denizde nezaket' dersleri: 'Liberalce soyunmuş bir hanımın' teknesi karşısında ne yapılır?

Hava sıcak, nem ağır, haftaya tatil makamından girelim. Setur Marinaları’nın hazırladığı nefis bir küçük kitapçık var: ‘Denizde Nezaket’. Rahmi Koç’un okyanus geçişini anlatan ‘Gök, Deniz ve Biz’ adlı kitabını baz alıyor, hem işlevsel hem de nasıl demeli, mizahi yönü gayet kuvvetli, dolayısıyla da bu tatil, deniz, tekne mevsiminde el altında olmasında fayda var. 

“Yatçılığı rahatlıkla üçe ayırmak mümkündür” diyor kitapçığımız. “a) Marina yatçılığı, b) Deniz yatçılığı, c) Yarış yatçılığı.” Sonra da “marina yatçılığı”nı şöyle tarifliyor:

“Marina yatçılığı kendi başına bir ekoldür. Bu tip yatçılığın yat sahipleri, kaptanları, gemicileri, aşçıları, misafirleri ve giyim kuşamı kendine göredir. Bilhassa bu tip yatçılıkta teknenin denizde olmasından ziyade süslü ve şık olması, mutfağının ve buz makinasının iyi işlemesi, barında bol içki stoğu bulunması ve de marinanın stratejik bakımdan en iyi yerinde bağlı olması lazımdır. Marina yatçılarının (gerek beyin, gerek hanımın) zengin bir gardrobu vardır.

Her gün elbise değiştirilir ve yandaki tekneler ile sohbet edilir. Bu tip yatçılarda maksat, yatın büyük ve rahat olmasıdır. En büyük yatı olan, diğerlerine müstehzi müstehzi bakma hakkına da sahiptir. Bununla beraber onlar, diğerlerine hem ihtiyaç hem de boy farkı bakımından kol kanat germek mecburiyetindedirler.

Bu tip yatçılığın özel butikleri vardır. Bilhassa İtalya ve Fransa’da bu yönde ihtisas yapmış mağazalar mevcuttur. Ne alırsanız, mavi, beyaz, kırmızı ve sarı renkler hâkim ve daima çapa, halat, pusula, flama ve gemi resimleriyle süslenmiş mallardır. Bir tanesi üzerinde halat bulunan tuvalet kâğıdı dahi satıyordu, sonuna doğru çapa geliyor.”

Bir ahbabınızın teknesine giderken nelere dikkat etmeniz lazım dersiniz?

“Muhakkak onları düşündüğünüzü gösteren küçük bir hediye götürünüz. Bir şişe şarap, küçük bir kek veya evde yapılmış bir kavanoz reçel makbule geçer.”

“Yatlarda giyeceğiniz kıyafetlerde çapa, halat gemi yahut gemi bayrakları, resim ve motifleri olmasın. Hele hele uydurma amblemli ceket ve sweter hiçbir zaman giymeyiniz. Diğer taraftan da av ve kar kayağında kullanılan yelek ve anorak denizde yabancı kaçar.”

“Yattan ayrılırken mutlaka teşekkür edeceksiniz ama çektiğiniz fotoğraf filan varsa, birkaç gün sonra onları ev sahibine güzel bir yazı ile göndermeniz iyi bir jest olur.”

Marina ve demirleme adabını da bilmek lazım:

“Marina içinde güzel ve liberalce soyunmuş bir hanımın bulunduğu bir tekne, yanında da bizim meşhur guletlerden, sahibi de yok. Gemiciler işi gücü bırakır, başka işi olmayanlar da gelir; sabahtan akşama kadar, o kişiyi ‘dikiz’ ederler. Bu çok ayıptır.”

‘Denizde Nezaket’in kaptan ve gemicilere de birkaç diyeceği var:

“Gemicilerin bazıları patron yokken, onun kamarasında yatmayı adet edinmişlerdir.

Bu sureti katiyede ayıptır. Mahremiyete tecavüzdür ve yapılmaması lazımdır. Patron yokken gemicilerin tekneyi kahvehane gibi kullanmamaları lazımdır. Ahbap çağırmanın da bir derecesi vardır.”  “Yanlışlıkla bir şey bozulursa mutlaka patrona bir eşref saatinde haber vermek lazımdır.”

Bu yazın gözbebeği: Port Sedef

Hızla popülerleşen, herkesin aklında, dilinde, programında olan yerlere gitmekten çok korkarım. Beklerim ki o hava biraz sönsün.

Ama bu defa fazla vakit yok!

Yaz geçiyor.

Sedef Adası’ndaki Port Sedef (Adresi de şöyle: 1 No’lu sokak, No:1!) tam da bu model, haftalardır konuşulan, ‘öncü’ takımın rotasına giren bir yer. Ama tatlı da bir yer olduğunu biliyordum. Her şeyden önce sayfiye ve de sayfiyede fazla gaz olmaz!

İstanbul’un bu kadar dibinde bu güzellik; işte adaların gücü.

Biz arkadaşlarımızın teknesiyle Kalamış’tan 25 dakikada geldik. Rahatça bağlanıyor, her türlü kolaylığı görüyorsunuz.

Bildiğimiz ada vapuruyla da gitmek mümkün tabii ki; 23 Eylül’e kadar geçerli olan tarifeye göre hafta içi ve cumartesileri altı, pazarları da beş kere Bostancı’dan vapur kalkıyor Sedef’e. Ayrıca Port Sedef’in Büyükada’dan transfer hizmeti de var.

Manzara insanın orada yaşlanmak isteyeceği kadar güzel, servis son derece ilgili ve güleryüzlü, işletme belli ki gayet tıkır, yemekler üst düzey lezzette: Özellikle yaz panzenella’sı, epey Asya mutfağı tecrübesi olan şefin satay’ları ve de tavuklu samosa’sı çok iyi.

Gene gidilir, gene gidilir...

 

Editör: TE Bilişim