Aslında geminin motoru arızalı olarak atölyede kalmıştı. Yani, İkinci Dünya Savaşı sırasında Romanya’dan Filistin’e giden ve 769 Yahudi yolcuyu taşıyan Struma gemisi motorsuzdu. Yüzlerce insanı taşıyan bu gemi, yüzen bir tabut gibiydi. İstanbul açıklarında 72 gün boyunca yolcuların ölüme terk edildiği ve Rus denizaltısı tarafından vurularak batan gemiden, sadece David Stoliar adlı 19 yaşındaki Yahudi genci sağ kurtuldu. Olayın üzerinden ise 70 yıl geçti. 769 Yahudi’nin yürek burkan dramı Halit Kakınç tarafından kaleme alındı. İstanbul Kuruçeşme Park’ta dün bir teknede yapılan tanıtım programına kitabın önsözünü yazan Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton da katıldı. Alaton, yaptığı konuşmada Struma olayını “cinayet” olarak değerlendirdi. Struma’nın İstanbul’a geldikten sonra iki-üç gün etrafında dolaştıklarını ancak yanaşmalarına izin verilmediğini belirten Alaton, geminin İstanbul’da geçirdiği 72 gün boyunca, yolculara gıda yardımı yapan İstanbul’un Musevi cemaatinin faaliyetine yardımcı olduğunu söyledi. O dönemde 14-15 yaşında bir lise öğrencisi olduğunu belirten Alaton, “Babamın yüklendiği göreve yardımcı olarak Azap Kapı’daki iki fırından ekmek çuvallarını teslim alıyor, mavnalara yüklüyorduk. Ben de bu yükleme işine yardımcı oluyordum. Daha sonra, Struma’dan sarkıtılan halatlara bu ekmek çuvallarını bağlayıp yukarıya yolluyorduk.” diye konuştu.

Hikâyenin peşine düşen gazeteci-yazar Kakınç ise Türkiye’de eskiden tabu sayılan pek çok konunun artık konuşulabildiğine dikkati çekerek, “Türkiye travmalarını aşıyor. Zaman içinde bu deli gömleğini sağdan soldan iyice yırtılacağını düşünüyorum.” dedi. Konunun beyazperdeye aktarılabileceğine değinen Kakınç, Steven Spielberg’in bu filmi çekmesi halinde dünya çapında bilinebileceğini kaydetti. Yahudi ve Bulgar din adamlarının gemide hayatını kaybedenler için okudukları duaların ardından, Kakınç ve Alaton da denize siyah çelenk bıraktı.
Editör: TE Bilişim