Dünya ticaretinin    %90  un dan fazlası en ucuz taşımacılık olan deniz yolu  ile yapılırken limanlara varan emtiaları  varış noktasına yakın yerlere  ekonomik efektifliği sürdürerek taşımak ancak  demir yolları ile mümkündür. Deniz taşımacılığı demir yol

Dünya ticaretinin    %90  un dan fazlası en ucuz taşımacılık olan deniz yolu  ile yapılırken limanlara varan emtiaları  varış noktasına yakın yerlere  ekonomik efektifliği sürdürerek taşımak ancak  demir yolları ile mümkündür. Deniz taşımacılığı demir yolları ile tamamlanmazsa bir ayağı topal ve ekonomik efektifliği tamamlanmamış bir yolculuk olarak kalacaktır. Bu gerçek sadece ihraç ve ithal malları için değil deniz yolundan bağımsız ülke içi tarım, sanayi, ham madde v.s. taşımaları içinde geçerlidir. Demir yollarının uzunluğunun artması sofrada ki ekmeğin maliyetinin de azalması demektir.
 
Ülkemiz demiryolları gerçeğine bakmak için aşağıda Ulaştırma Bakanlığının TCDD Yolları internet sitesinden aktaracağım şu satıra bir göz atalım;
 
“Ülkemiz demiryolu tarihi; Cumhuriyet öncesi, Cumhuriyet dönemi (1923-1950 Dönemi) ve 1950 sonrası dönem olarak üç başlık altında incelenmelidir. Bu dönemlerin belirgin özelliği; birincisinde demiryolu hatlarının büyük bölümünün yabancılara verilen imtiyazla yaptırılması, ikincisinde demiryolu ulaştırmasının altın çağı olması, üçüncüsünde ise demiryolu ulaştırmasının yok sayılması, ihmal edilmesidir.”
 
Son dönemde ki ihmal kim bilir ülkenin bugünkü kaderini de etkilemiştir.
 
Yine aynı sitede Osmanlı İmparatorluğu'ndan genç Cumhuriyete, yabancı şirketlere ait 2.282 km.lik normal genişlikte hat ve 70 km. uzunluğunda dar hat ile devletin yönetiminde olan 1.378 km.lik normal genişlikte hat kaldığı belirtilmektedir. 1923-1950 yılları arasında  3578 km demir yolu inşası bitirilmiştir..Buna mukabil 1950-1980 yılları arasında yapılan demir yolları ise 900 km uzunluğundadır. Yani ortalama yılda 30 km..Kaldı ki bu dönemde Cumhuriyet 1923-1950 yıllarına göre daha güçlü ve dinamiktir. 1923-1950 yılları kıtlık ve yokluk dönemidir. Cumhuriyetin bir yandan Osmanlının borçlarını ödediği dönemdir. 2.Dünya savaşının patlak verdiği dönemi de içine alır bu dönem. Buna rağmen demiryolları inşasında gelinen nokta tam bir devrim niteliğindedir. Her türlü övgüye layıktır.
 
Genç Cumhuriyetin yöneticileri, siyasetçileri, bürokratları aynı zamanda kurucuları demir yollarına neden bu kadar önem verdiler? Herkesin üzerinde mutabık kaldığı düşüncelerden biri --Ekonomik gelişmenin ülke düzeyinde yayılmasını sağlamak ve bu gelişmenin az gelişmiş bölgelere ulaşması  şeklinde..-Milli güvenlik ve bütünlüğün sağlanması da  amaçlardan diğeri..
 
Ayrıca, ana hatları birbirine bağlayan ve demiryolunun ülke düzeyine yayılmasında önemli payı olan iltisak hatlarının yapımına da bu dönemde ağırlık verilmiştir. İltisak hatlarının önemini Afyon-Karakuyu iltisak hattının açılış töreninde konuşan Atatürk şöyle açıklamıştır;
 
"Bu hattın olmamasından memleket müdafaası çok sıkıntı çekti. Bu kadar kısa bir hattın memleket müdafaası bakımından göreceği işi 100.000 öküze yaptırmak ya mümkün veya değildir. İmparatorluk devrinde iltisak hatlarına çok az ehemmiyet verilmiştir. Bunu onun mali iktidarsızlığından ziyade zihniyetinin idraki haricinde olduğunda aramak lazımdır." sözleriyle bu önemi vurgulamıştır.
 
Yukarıda alıntı olarak verdiğim bilgiler ışığın da göreceğiniz üzere ülke kalkınmasının ülke düzeyine yayılması demir yolu ağları ile mümkün görülmüştür..Milli güvenlik ve bütünlüğün de demir yollarının yaygınlaştırılması ile olan bağı açıktır. İltisak hatlarının önemini Kurtuluş Mücadelesinde  orduların baş komutanı olan Atatürk  yaşanmışlıklarından alıntı yaparak  çok açık ifade etmiştir.
 
Demir yollarımız ülkemiz yüz ölçümü, üretim ve tüketim ve de transit geçiş yoğunluğuna uygun olarak gelişmiş ülkelerin demir yolu uzunluğuna  sahip olsaydı  ülkemizin en büyük sorunu olan terör belası  eşit olmasa bile dengeli bir ekonomik gelişim sürecinin içinde yok olmuşluğundan çıkamayıp  kesinlikle ülkemizin gündeminde olmayacaktı. Çünkü terör kendini var edecek sosyal, ekonomik,siyasi ve de kültürel alt yapıyı bulamayacaktı.  Milli güvenlik ve bütünlüğümüz daha güçlü bir noktada olacaktı. Bugün soframızda ki yiyeceklerden, giydiğimiz giysilere kadar , çocuklarımızın defter kaleminden, ev fiyatlarına kadar her şeye ama her şeye daha az bedel ödüyor olacaktık..Bu da günümüz gerçeklerine göre alım gücü daha yüksek, refahın her bölgeye daha adaletli dağıldığı bir ülkeyi yaratacaktı..Her şey güllük gülistan olmayacaktı belki ama gül de gülistan da bugün den daha güzel olacaktı..Aklın yolu bir..
 
Bize bolca yol yaptırıp otomobil, kamyon , otobüs satan ülkelerin demir yolu ağlarının uzunluğuna rakamları yuvarlayarak  bir bakalım; 
 
ABD 226,000 KM
RUSYA 84.000 KM
ALMANYA 34.000 KM
FRANSA 30.000 KM
BİRLEŞİK KRALLIK 17.000
İTALYA 17.000 KM
TÜRKİYE 11.000 KM
 
Almanya ve Fransa nın yüz ölçümü ülkemizle yakınlık gösterirken İtalya ve İngiltere bizden çok daha az toprağa sahipler..
 
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bey in açıkladığı “Trenle Türkiye-Avrupa Deniz Otobanı Projesi”   herkesin büyük bir heyecanla izleyeceği bir proje  olacaktır. Binali bey in 2003 den bu yana demir yolu taşımacılığının 100% arttığını belirtmesi ve 50-60 yıllık ihmali de açıkça ortaya koyması sevindiricidir. Doğru teşhis olmadan doğru tedavi de olmaz. 2023 yılına kadar 3500 km  demir yolu inşası gerçekleşirse bu Cumhuriyet tarihinde “demir yolları ikinci  devrimi” olacak deniz taşımacılığının topal ayağı düzelmeye başlayacaktır. Ve Cumhuriyeti kuranların ruhları lafla değil icraatla şad edilecektir. 2023 de yaşarsak göreceğiz.

İzninizle, Atamızın şu sözleri ile yazımı sonlandırıyorum ;
 
"İktisat hayatının faaliyet ve zindegisi ( varlığı) ancak münakale (ulaşım) vasıtalarının, yolların, şimendiferlerin (demiryolu,tren), limanların hali ve derecesi ile mütenasiptir (uygundur, orantılıdır) ."