Yapay resifler balıkçılığı canlandırabilir

Yapay resifler balıkçılığın kurtarıcısı olabilir mi? Geçenlerde BP (British Petroleum) Türkiye'nin yeni CEO'su Can Suphi'nin önderliğinde hayata geçen proje, bunun ilginç bir örneğini vermiş oldu.
Projeyi BTC (Bakû Tiflis Ceyhan) Proje Direktörlüğü, Tekfen Holding ve Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi desteklemiş.

Edindiğim bilgilere göre, ölçüleri dikkatle hesaplanmış dev beton çerçeveler büyük vinçlerle deniz tabanına bırakılmış. Hemen sonra birçok balık çeşidi burayı mesken tutmuş ve hızla üremeye başlamış. Uygulama yeri ise Ceyhan'ın Yumurtalık sahilleri.

Şimdi onlarca çeşit balık burada güvenle ürüyor ve korunaklı biçimde çoğalıyor. Yaklaşık bir kilometre uzunluğundaki resif alanında, beş ayrı kümeden oluşan yapay beton öbekleri var. Bunların tamamı 100 küsur adet ve her biri 3.5 metre küplük bir hacme sahip.

Böylece "Yumurtalık Körfezi"nde azalmakta olan balık türleri yeniden çoğalmış, deniz ekolojisi için ümitler tekrar yeşermiş. Burası ileride balıkçılar için verimli bir av sahası olacak. Üstelik uygulama Akdeniz'de ilk kez gerçekleşiyor.
 
Resif balıkçılığı turizm alanına da girdi

Amatör balıkçılığa meraklı olanlar bilir; en çok balık hareketi bu türden girift denizaltı oluşumlarının etrafında kümelenir. Buna en güzel örnek okyanus adalarının çoğunda görülen mercan resifleridir. Sistem hem suyun temizlenmesine yol açıyor hem de zamanla oluşan mikro ekolojik ortamı bir balık cenneti haline getiriyor.

İşte BTC'nin hayata geçirdiği proje de bunun daha pratik bir türü. Nitekim bu sisteme doğrudan "yapay resif" deniyor. Oldukça yararlı, öncül bir uygulama.

İşin uzmanı olmamakla birlikte, bu yöntemin baraj göllerinde, yüksek debili akarsularda, hatta doğal göllerde uygulanacağını sanıyorum.

Deniz, göl ya da akarsu olsun, doğal yaşam bizde giderek fakirleşiyor. Çevresel etkiler ve küresel ısınma bu süreci tetiklemiş durumda. Öyle ki yakında denizlerimizden elde edilen 500 bin ton civarı balık, çok değil on yıl içinde 350 bin tonlara kadar inecek. Bunun yüzde 75'i ise her zaman olduğu gibi Karadeniz'den elde edilen hamsi. Ve hamsinin geleceği de ciddi bir tehlike altında.

Tuna Nehri, Avrupa'nın sanayi atıklarını tüm hızıyla kuzey sahillerimize taşımaya devam ediyor ve Karadeniz'in geleceği hiç de parlak değil. Marmara ise malum durumda. Geriye bir tek Akdeniz ile Ege kalıyor ki o da galiba bizim tek şansımız.

Akdeniz ve Ege'nin çoğu sahilleri oldukça temiz. İşte bu alanlarda "yapay resifler" oluşturarak hem balıkçılığı hem de turizm hareketliliğini artırmak mümkün.
 
Profesyonel uygulamalar geleceğin işi

Hatta daha ileri giderek "mobil balık toplama sistemleri" otellerin açığında da inşa edilebilir. Örneğin Florida'da bulunan beton tabanlı adacıklar, balıkların yıllarca burada toplanmasını sağlamış. Çoğu sonar sistemiyle donatılmış bu platformların üstünde dinlenme alanları bile var.

Benzer uygulamaların ilkel örnekleri ise Güney Doğu Asya ve Filipinler'de. Deniz yüzeyinde belli noktalar bambu kamışlarından yapılmış devasa yüzer adacıklar şekline getirilmiş. Büyük gövdeli balıklar bu oluşumların altında toplanıyor ve buralar balıkçılar için adeta bir üretim alanı.

Teknolojik nitelikli olanlar ise Japon icadı. Özellikle orkinos avı meraklıları için modern imkânlar yaratılmış. Çoğu güneş enerjisiyle desteklenen platformlar halinde.

Kısacası, sistemleri üç gruba ayırmak mümkün: İlki "Yumurtalık" örneğinde olduğu gibi sabit resifler. İkincisi, amatör balıkçılar için yüzer toplama platformları. Ve üçüncüsü ise profesyonel donatılı adacıklar.

Güney Ege ve Akdeniz'in verimsiz noktalarında bu işi ticari hale getirmek mümkün. Projeleri Amerikan ve Japon şirketleri destekliyor.
 
 
Not Defteri

"Yıllar yılı avcılığa odaklanan üretim bilinçsizce yürütülmüş, aşırı avcılıkla kaynaklar olumsuz etkilenmiş, bazı su ürünleri stokları çökmüş ve avcılık üretimi hızla artan nüfusun kaliteli protein ihtiyacını karşılayamaz düzeye inmiştir."

(Su Ürünleri ve Deniz Bilimleri Fakülteleri dekanlarının 2007 yılında topluca yaptıkları uyarıdan bir alıntı.)

Editör: TE Bilişim