İzlanda AB'ye Hayır Dedi.

Kuzey Atlantik ile Kuzey Buz Denizi arasında bulunan 326 bin nüfuslu İzlanda'nın Avrupa Birliği (AB) üyelik başvurusunu geri çekmesinin altında siyasi nedenlerin yanı sıra ekonomik nedenler de yatıyor.

28 üyeli birliğin siyasi ve ekonomik geleceğinin tartışıldığı son dönemde İzlanda'nın AB üyelik başvurusunu geri çekmesinin isabetli bir karar olduğu değerlendirmesinde bulunan akademisyenler ve AB uzmanları, İzlanda'nın jeopolitik konumu ve AB ile ilişkileri nedeniyle AB ile müzakere yürüten birçok ülkeden farklı ve kendine has bir konumda olduğuna dikkati çekiyor.

- Balıkçılıkta anlaşmazlık -

İzlanda ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturan balıkçılık kotasıyla ilgili Brüksel ile Rejkjavik arasında anlaşmazlıklar yaşandı. Ülkede geçen yıl binlerce kişi, AB üyeliğiyle ilgili referandum yapılması için sokaklara dökülmüştü.

Ancak son dönemde yapılan kamuoyu yoklamaları, İzlandalıların AB üyeliğini istemediklerini ortaya koyuyordu. Ülkede AB üyeliğine temkinli iki parti olan Gelişim Partisi ile sağ kanattaki Bağımsızlık Partisi, 2013 yılında iktidara gelmeleriyle Brüksel ile yürütülen müzakereler askıya almıştı. İzlanda, AB üyeliğinden vazgeçzse de birlik ile yakın işbirliği içerisinde bulunuyor.

Halihazırda Avrupa Schengen bölgesinde olan ve Avrupa Ekonomik Alanı'nda bulunan İzlanda, deniz ürülerini gümrüksüz diğer Avrupa ülkelerine ihraç edebiliyor. Üyelik başvurusunu geri çekme kararı alan siyasi partiler, İzlanda'nın AB üyeliğinin getireceği avantajlardan birlik ile yapılan anlaşmalarla zaten faydalandığını bildiriyor.

Küresel ekonomik krizin 2008 yılında etkisini hissettirmeye başlamasıyla iflasın eşiğine gelen İzlanda ekonomisi, krizden çıkmasıyla birlikte benzer durumdaki Avrupa ülkeleri için örnek gösteriliyor. İzlanda'da uygulan ekonomik ve finansal reformlar sayesinde ülke ekonomisi geçen yıl sonu itibariyle yüzde 1,9 büyüme kaydederek kriz önceki seviyesinin üzerine çıkmayı başardı.

Avrupa Serbest Ticaret Birliği, Avrupa Ekonomik Alanı ve Schengen Bölgesi'ne dahil olan İzlanda, AB ile müzakerelerde en büyük anlaşmazlığı balıkçılık konusunda yaşadı. AB yetkilileri, aşırı avlanmakla suçladıkları İzlanda'dan sıkı kotalar kabul etmesini isterken, İzlanda uzun yıllardır süre gelen uygulamaların geleneksel balıkçılığa uygun olduğunu savundu.

İzlanda'nın balıkçılık faaliyetleri üzerindeki kontrolü AB uygulamaları ile kotaya tabi tutularak kaybetme riski, üyelik başvurusunun geri çekilmesindeki başlıca sebep olarak gösteriliyor. Balıkçılık sektörü İzlanda'nın yıllık Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın (GSYH) yüzde 12'sini oluştururken, deniz ürünleri ülkenin toplam ihracatında yüzde 40 gibi yüksek bir paya sahip. Öte yandan, İzlanda'da işgücünün yüzde 5'in balıkçılık sektöründe çalışıyor. Yan sektörler de dahil edildiğinde işgücündeki payın yüzde 15-20 aralığında olduğu tahmin ediliyor.

- "Halkın çoğunluğu üyeliğe karşıydı" -

İzlanda Üniversitesi Ekonomik Çalışmalar Enstitüsü'nden Profesör Gunnar Haraldson, İzlanda'nın birlik dışında kalmasının ekonomik olarak bir kayba yol açmayacağını söyledi. Haraldson, "İzlanda'da halkın çoğunluğu AB üyeliğine karşıydı.

İzlanda'nın Avro Bölgesi'ne katılması tartışmaları, ekonomik veriler, balıkçılık uygulamaları asıl meseleler olarak öne çıkıyor. Tabii bu kararların ekonomik sonuçları var. Fakat temelde verilen kararın politik bir karar olduğunu düşünüyorum" dedi.

Öte yandan, Haraldson, İzlanda'nın ekonomik krizden başarıyla çıkmasının halk arasında güveni artırdığını vurgulayarak, "Genel olarak İzlanda halkı Avrupa Birliği'ne katılımın tek ekonomik çıkar yol olduğuna inanmıyor. İnsanlar AB'ye üye olmadan da krizden çıkılabileceğini düşünüyor. AB'de olmak ekonomik başarının garantisi değil" dedi.

Merkezi Londra'da bulunan Capital Economics'in Avrupa ekonomisti Jessica Hinds ise uzun zamandır Avrupa Birliği ve İzlanda arasında ekonomik temelli gerilimlerin devam ettiğine dikkati çekti. Hinds, "Son yıllarda İzlanda ve AB arasındaki tansiyon giderek artmıştı. Bu kararın sürpriz olduğunu söyleyemem. Özellikle sermaye kontrolü ve balıkçılık konularında ciddi ayrılıklar yaşandı ve üyelik süreci dondurulmuştu. Yakın zamanda avronun para birimi olarak kullanılması yerine Kanada doları kullanılması yönünde öneriler konuşulmaya başlanmıştı" diye konuştu.

103 bin kilometrekarelik alanda yaklaşık 326 bin kişilik nüfusuyla Avrupa'nın en seyrek nüfuslu ülkesi olan İzlanda, AB üyeliğine ekonomik krizden olumsuz etkilendiği ve sol bir hükümetin görevde olduğu 2009 yılında başvurmuştu. İzlanda Dışişleri Bakanı Gunnar Bragi Sveinsson dün bakanlığın internet sitesinde yer alan açıklamasında, "İzlanda'nın çıkarları AB dışındayken daha iyi karşılanacaktır" ifadelerini kullanarak, ülkesinin AB üyeliğinden vazgeçtiğini duyurmuştu.

Editör: TE Bilişim