Balık çiftlikleri taşındı, tartışma sürüyor  

Balık çiftliklerinin taşındığı yeni yerler halkı, tatilcileri ve çevrecileri memnun etmedi. Çevre ve Orman İl Müdürü Mehmet Şahin ise, çiftliklerin yasalara uygun olarak taşındığını söyledi

MUĞLA - Güllük Körfezi'nde son 15 yılda yaşamı kabusa çeviren balık çiftliklerinin yeni taşındığı yerler de çevrecileri, halkı ve tatilcileri tatmin etmedi. Türkiye Yeşiller Partisi Eş Başkanı Bilge Contepe, çiftliklerin Güllük Körfezi'nin içerisinde kaldığını ve kabusun körfezde devam ettiğini belirterek, ”Çiftliklerin yaşattığı kabusu Alman Yeşiller Partisi ile AİHM’ne taşıyarak doğanın katlini önleyeceğiz” dedi.

Contepe, Türkiye'nin, ağır cezalar ödemek zorunda kalmak istemiyorsa, körfezdeki kabusa son verecek kararları derhal alıp almalı hayata geçirmesini istedi. Çevre ve Orman İl Müdürü Mehmet Şahin ise, “Çiftliklerin yüzde 90’ı taşındı. Kalanlar ise kısa sürede taşınmayı tamamlayacak, Taşınan çiftlikler yasadaki kurallara uyuyor” diye konuştu.

Muğla’nın Bodrum ve Milas, Aydın’ın Didim ilçeleri sınırları içerisinde kalan, tarih, kültür, doğa, güneş, deniz, trecking, yürüyüş, safari, mağara, su sporları ve yat turizminin gözde mekanlarından Güllük Körfezi'ndeki balık çiftliği sayısı, yıllar içinde 130'a ulaştı. Çiftlikler, Torba Koyu karşısındaki Salih Adası, İkiz Adalar, Güvercinlik köyü, Boğaziçi Köyü, Güllük beldesi, İasos (Kıyıkışlacık) Köyü ve Kazıklı koylarında yaşamı cehenneme döndürdü.

Turistler denizde ve sahillerdeki kirlilik nedeniyle, 30’a yakın 5 yıldızlı tatil köyü ve otel, 130’un üzerinde pansiyon ve apart otel ile yaklaşık 30 bin yazlığın bulunduğu bölgeden kaçmaya başladı. Turistlere cennet koyları gezdiren yatların sayısı on yıl içerisinde 80'den 15’e, turizme açık koyların sayısı ise 35’den 12’ye düştü. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 24 Ocak 2007 tarihinde ‘İç denizlerde balık çiftliklerinin kurulamayacağı hassas alan niteliğindeki kapalı koy ve körfez alanlarının belirlenmesine ilişkin tebliği’ yayınladı. Balık çiftlikleri yeni yerlerine taşınmaya başladı.

TURİSTLER ŞİKAYETÇİ

Güvercinlik, Torba ve Güllük’e gelen turistler acentalera yaptıkları şikayetlerde, sahillere ölü balıklar vurduğunu ve su sporları yaparken önlerine çıkan balık kafesleri, çivili tahtalar ve balık ağları nedeniyle tehlike atlattıklarını belirtti. Bazı turistler koyda yüzerken, önlerine çıkan balık kafeslerinin içerisine girerek tepki gösterdi.

Rehber Licato Silvio (42), üç yıl önce İngilizlerin dünyaca ünlü Sunsail Su Sporları Merkezi’nin balık çiftliklerinin yarattığı kirlilik ve tehlike nedeniyle bölgeden ayrıldığını hatırlatarak şunları söyledi:

“14 yıldır Bodrum’a Belçika, Hollanda, Fransa ve Danimarka’dan turist getiriyorum. Son yıllarda rezervasyon yaptıran turistlerin birinci önceliği, çiftliklerin uzağında olan turistik tesisler oluyor. Balık çiftliklerinin yarattığı kirlilik ve deniz üzerindeki tehlikeler nedeniyle geçtiğimiz yıllarda bazı tesisler tazminat ödemek zorunda kaldı.

Dünyanın hiçbir yerinde turistik tesislerin önünde veya yakınında balık çiftliği olamaz, kurulmasına izin verilemez. Su sporu yaparken veya yüzerken bir turistin çivili tahta veya kafes nedeniyle yaralanması veya cilt rahatsızlığına yakalanması nedeniyle büyük tazminatlar ödenebilir. Körfezdeki tesisleri tercih eden turist oranında ciddi anlamda düşüş var.”

‘BAŞBAKAN BU CİNAYETİ ÖNLESİN’

Kıyıkışlacık Köyü Kızılkaya Mevkii’nde 12 yıl önce hizmete giren Ege Tur Kent Tatil Sitesi yöneticisi Sebahat Pehlivan (56) da, çiftliklerin yarattığı kirliliğin, yapılan bilimsel araştırmalara göre 50 yıl temizlenemeyeceğinin ortaya çıktığını belirterek şöyle konuştu:

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum, bu cinayeti önlesin. Doğa, kültür, ekoloji, çevre, en önemlisi insan sağlığı tehlike altına girdi. Toplu balık ölümlerinin ardından her an toplu hastalıklar yaşanabilir. Denizin rengi, kokusu değişti. Yılın altı ayını burada geçiren insanlar körfezde denize giremez oldu.

‘Balık çiftliklerini taşıdık’ diyorlar. Oysa ki taşıdıkları yer körfezin bir kıyısından diğer bir kıyısı, şimdi Zeytinlikuyu, Akbük taraflarını cehenneme çevirecekler. Balıkçının ekmeğinde, üretiminde gözümüz yok. Ancak görülüyor ki yapılan planlar plansızlığın en güzel örneği. Yeni yerleşim alanları da körfezin içerisinde kaldığı için, akıntı tüm kirliliği ve çöpleri körfezin içine doğru getiriyor.”

ÇİFTLİKLERE ALMAN YEŞİLLERİNDEN DESTEK

Balık çiftliklerinin körfezin ekolojik ve doğal dengesine verdiği zararın üniversitelerin raporları ile kanıtlandığını belirten Türkiye Yeşiller Partisi Eş Başkanı Bilge Contepe de tepkisini şöyle dile getirdi:

“Balık çiftlikleri kurulmaya başlandığı andan itibaren yaptığımız eylemler ve kamuoyunun isyanı, bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koydu. Çiftliklerin körfez dışına çıkması için 12 bin imza topladık. Devlet kurumları halkın isyanını, çevrenin feryadını duymayı değil, masa başında hazırlanan planlarla sorunu aşmayı tercih etti, olmadı. Körfezin bir kıyısını cehenneme çevirdiler, oradan kalktılar diğer kıyısına gittiler.

 ‘Offshore balıkçılık yapacağız’ diyerek planlama yapıldığını söyleyenler, çiftlikleri körfezin bir kıyısından diğer bir kıyısına taşıyarak sorunu çözdüklerini sanıyorlar. Aksine. ‘Cennet körfezin bir kıyısını cehenneme çevirdik, diğer kıyısını da cehenneme çevirelim’ düşüncesinin bir örneğidir.

Offshore yalanına bizi de alet ettiler. Ancak bilimsel raporlar eşiğinde konuyu, Alman Yeşiller Partisi aracılığıyla AİHM’e götürüp çevreye, doğaya, insana verilen zararları ortaya koyarak çiftliklerin Türkiye’nin en güzel körfezlerinden Güllük’e yeni zararlar vermesini önlemek için dava açacağız, geniş çaplı eylemlerimizi sürdüreceğiz.”

AB FONLARINDAN YARARLANILABİLİR

Bugüne kadar yapılan tüm projelerin Güllük körfezinin katledilmesine yönelik olduğunu, körfezin kurtulması için bugüne kadar AB fonlarından yararlanmak için tek bir proje dahi geliştirilmediğini anlatan Contepe, şöyle devam etti:

“İlgili bakanlıklar gerekli tedbirleri almaz ise, AB’ye uyum yasaları çerçevesinde doğa, tarih, kültür ve ekolojiye zarar verme suçlarından ötürü büyük tazminatlar ödemek zorunda kalacaklar. Balık çiftliklerine karşı değiliz, körfezin dışına çıkarılsın, balık üretimi, yemleri, balığın sayısı ve ekosistem için gerekli tüm fizibilite çalışmaları yapılsın. Sürdürülebilir ve denetlenebilir üretim alanları yaratılsın. Yoksa her on yılda bir çiftlikler yerlerinden taşınmak zorunda kalacak. Körfezin geleceğini kurtarmak açısından devlet üreticiyi sübvanse etmeli, gerekirse ciddi projeler hazırlanmalı, AB fonlarından yararlanılmalı, bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız.”

‘YENİ YERLER KİRLİLİK YARATMAYACAK’

Muğla Çevre ve Orman İl Müdürü Mehmet Şahin ise, bölgedeki balık çiftliklerinin yüzde 95’nin yeni potansiyel üretim alanlarına taşındığını, geri kalan 3- 5 çiftliğin ise ÇED raporu sonrasında kiralama sürecini beklediklerini belirtti. Şahin şöyle dedi:

“Yeni üretim alanları, bilimsel olarak çevre ve doğa kirliliği yapmayacak yerler olarak saptandı. Sektörün ayakta kalabilmesi, doğanın korunması ve yerleşim merkezlerinden uzakta olması için ne gerekiyorsa yapıldı. Bugüne kadar offshore cümlesini hiç kullanmadık. Çiftlikler körfezin içerisinde olabilir, ancak kesinlikle kirlilik yaratmayacak bölgelerde yer alıyor. İddia edildiği gibi çevre ve doğa kirliliği oluşacak bir durum yok.”

NERELERE TAŞINDI

Yapılan yeni planlamada, Güllük körfezinde Tahtakoz ve Kazıklı açıkları ile Salih Adası, Yılan Adası ve İkiz Adalar'ın açıkları yeni taşınma alanları olarak planlandı. Ötrofikasyon (Deniz kirliliği) riski yüksek olan hassas bölgelerle (Kapalı koy ve körfezler) ilgili esasların belirlendiği tebliğe göre, Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen veya belirlenecek doğal ve arkeolojik SİT alanlarında balık çiftlikleri kurulamayacak. Tebliğde, çiftliklerin derinliği 30 metre, kıyıdan 0.6 deniz mili (1100 metre) uzakta, akıntı hızı 0,1 m/sn olan yerlerde kurulabileceği belirtiliyor.(dha)

Editör: TE Bilişim